HALEPÇEHALEPÇE KATLİAMI KÜRESEL BARBARLIĞIN KARANLIK YÜZÜDÜR
Bundan tam 24 yıl önce, 16 Mart 1988’de Irak rejimi Enfal operasyonun devamında onlarca uçak ve helikopterle Halepçe’de büyük bir katliam gerçekleştirdi. İnsanlık tarihine kara bir leke olarak düşen bu katliamda çoğu çocuk, kadın ve yaşlı olmak üzere 6.357 kişi zehirlenerek ya da yanarak ölmüş, 14.765 kişi ağır derecede yaralanmış, on binlerce insan yeni saldırılar olabileceği korkusuyla göç etmek zorunda kalmıştı. Hatırlanacağı gibi, Çukurca’dan yalınayak bir şeklide karlı sınırı aşarak göç etmek zorunda kalan halkın dramı, Halepçe’de katledilen insanlar kadar acı verici olmuştu. Kimyasal bombardımanın etkisi uzun seneler devam etti. Halepçe’de özürlü doğum oranının Hiroşima ve Nagazaki’den 4–5 kat daha fazla olduğu iddiası barbarlığın hangi boyutlarda olduğunu göstermesi açısından yeterlidir… İnsanlık dışı bu saldırıda çoğu çocuk, genç kadın ve ihtiyar olmak üzere binlerce insan kimyasal silahlarla öldürüldü. Binlerce bebek kundakta ve annelerinin kucağında süt emerken hunharca katledildiler. Bu saldırı neticesinde Halepçe, çocukların, bebeklerin, gençlerin, annelerin ve ihtiyarların cesetleriyle bir insanlık mezarına dönüştü.
Halepçe katliamı barbarlığın ne ilk örneğidir ve ne de son. Tarih boyunca diktatörler kendilerini tehlikede gördükleri veya güçlü hissettikleri her dönemde buna benzer cinayetler işlemişlerdir. Elbette Halepçe katliamının tek sorumlusunun Saddam Hüseyin olmadığını MAZLUMDER camiası olarak her platformda vurgulamaya devam edeceğiz. Bu zemini hazırlayanlar, kimyasal silahlar verenler ve daha sonrasında cinayetleri görmezlikten gelenler de buna ortaktırlar ve en az Saddam kadar suçludurlar. Toplumsal olay ya da kavramlar tarihsel perspektifle yaklaşılmadan anlaşılamazlar. Her toplumsal olgu kendi tarihsel süreci içinde değerlendirilmelidir. Dolayısıyla Halepçe bu perspektiften değerlendirildiği zaman doğru okunmuş olacaktır. Bir insanlık suçu olarak özgür iradelerin belleğinden silinmeyecek bu barbarlıkları gerçekleştirenler kadar, onları mazur göstermeye çalışanlar veya olayı sulandırmak suretiyle üstünü örtmek isteyenler de sorumludur. Katliamın devamında dünya bu zalimane olaya karşı kör, sağır ve dilsiz kalmıştır. Dünyanın niçin kör, sağır ve dilsiz kaldığını sorgulamadan, Halepçe’nin travmatik gerçeğini okuyabilmemiz de mümkün değil… Kürtlerin Hiroşiması olarak vasıflandırılan Halepçe’de yaşananları en doğru tanımlayacak olan tanım soykırımdır.
Bugün Halepçe katliamının üzerinden 24 yıl geçmesine rağmen, ruhumuzun derinliklerinde oluşturduğu travmalar canımızı acıtmaya devam ediyor. Halepçe, bütün diktatörlerin biyolojik ve nükleer silahların ardından görünen çirkin yüzüdür, küresel zulmün ortak girişimi ve onların uydusu kesimlerin tarihindeki kara bir sayfadır. ABD’nin Hiroşima ve Nagazaki de işlemiş olduğu cinayetin ardından, Halepçe katliamı küresel barbarların ortak utancı olarak tarihte kara bir sayfa olarak yer alacaktır. İnanıyoruz ki Halepçe unutulmayacak. Zira Halepçe katliamı insanlık tarihinin en acı örneklerinden birisidir. Nefes alan her canlının yaşamına son veren bu saldırı, insani değerlere yönelik bir barbarlıktır. Her tarihte değişen diktatörlere, sınır ve şartlara rağmen kimyasal silahların üretimi, silah pazarları, savaşlar, katliamlar, insanlık suçları devam ediyor.
Halepçe Katliamı İran-Irak Savaşı devamında, Saddam Hüseyin'in, El-Enfal Harekâtı adlı imha operasyonunun bir parçasıdır. 14 Mart günü İran’ın da desteğiyle Celal Telabani denetimindeki peşmerge gücü Halepçe’ye girmiş ve kenti ele geçirmişti. Halepçe iki gün boyunca, başına ne geleceğinden habersiz özgürlüğün tadını çıkarmaya çalışıyordu. Saddam Hüseyin İran ordusunun bu kanaldan ilerlemesini durdurmak için 'Kimyasal Ali' lakabı ile tanınan Korgeneral Alî Hasan al-Majîd al-Tikritî'ye Hardal ve sarin gazları olarak bilinen kimyasal bombalar kullanmasını istedi. 'Kimyasal Ali'16 Mart 1988'de sekiz MiG-23 uçağı tarafından Halepçe’ye kimyasal bomba atılması emri verdi. Uçaklar 3 gün boyunca Kürt bölgesi olan Germiyan alanı içine giren birçok yerleşim birimini bombalamaya başlamıştı. Halepçe sakinleri, İran askerleri ve Peşmergelerle birlikte 5.000'den fazla insanın öldüğü, 7.000'den fazla insanın da yaralandığı bilgisi haber ajanslarına düştü. Savaş'tan sonra bölgeye giren yabancı uzmanlar bu rakamın daha da büyük olduğu tespit ettiler.
Evet… Halepçe’de 24 yıl önce büyük bir katliam yaşandı. 5 bini aşkın insan kimyasal gazlardan zehirlenerek hayatını kaybetti.10 binden fazla yaralı bıraktı ardından savaş uçakları. Tarihe ‘Halepçe Katliamı’ olarak geçen bu insanlık dışı soykırım, Kürtlerin tüm taleplerini kanla bastırmayı gelenek haline getirmiş olan Saddam Hüseyin rejimi tarafından gerçekleştirilmiş olan insanlık suçudur. Kurulduğu günden itibaren Kim Olursa Olsun Zalime Karşı, Kim Olursa Olsun Mazlumdan Yana düsturu ile hareket eden MAZLUMDER camiası olarak, binlerce masum insanın katledildiği, tarihin en vahşi cinayetlerinden birisi olan Halepçe katliamı sorumlularını lanetliyoruz. Bu zulümde en önemli payın katliama seyirci kalan ya da destek veren devletlerin ve uluslararası kuruluşların da suçlu olduklarını bir kez daha ifade ediyor, Halepçe şehitlerine Allah’tan rahmet diliyoruz.
[1]
Recep Karagöz
MAZLUMDER Genel Başkan Yardımcısı