İKTİDARLARIN TOPLUMLARA KARŞI GİZLİ SİLAHI: UYUŞTURUCU-2
Kürdistan’da uyuşturma politikası
CİHAN BİLGİN-EHMED SEMİR
#05-06-2023#
Kürdistan’da inkar ve imha politikalarını yürüten devletler, toplumu uyuşturma ve teslim almanın araçlarından biri olarak uyuşturucu maddelerinin kullanımını yaygınlaştırırken, kirli kazanç da elde etmekte. İşgalci Türk devleti bunu özellikle sivil toplum kuruluşları, dernekler ve vakıflar adı altında yapmakta.
Ortadoğu’nun merkezinde bulunan Kürdistan’ı dört parçaya bölen Türkiye, İran, Suriye ve Irak devletleri uyuşturucu maddelerinin üretildiği, pazara sürüldüğü ve diğer coğrafyalara aktarıldığı geçiş merkezlerinden olmakta. İktidarlar bununla kirli kazançlar elde ederken, bu maddelerin kullanımını yaygınlaştırarak toplumu teslim almakta, muhalif olan veya özgürlük mücadelesi veren güçleri etkisizleştirmeye çalışmakta. Çeşitli yasalar ile gizlenmeye çalışılırken, kişi veya küçük gruplar tutuklanarak, aklanmaya gidilmekte.
Kürdistan özgürlük mücadelesinin yayılması ve toplumsallaşmasıyla birlikte ise, uyuşturucu maddeleri bir özel savaş aracı olarak yaygın olarak kullanılmaya başlandı. Devletlerin uygulamalarına bakıldığında Dört parça Kürdistan’da uyuşturucu ticaretinin iktidar işbirlikçileri ve korucular eliyle yapıldığı; sayıları gittikçe arttırılan dernekler, sivil toplum örgütlerinin ve vakıfların da uyuşturucu maddelerinin toplum arasında yayıldığı mekanlar olarak kullanıldığı görülmekte.
Dosyamızın bu bölümünde Kürdistan parçalarındaki uygulamalara dikkat çekeceğiz.
BAKURÊ KURDISTAN VE TÜRKİYE
Türkiye, uyuşturucu maddelerin üretildiği, kullanıldığı ve ticaret yapıldığı ülkelerden biri durumunda. Birleşmiş Milletler Uluslararası Uyuşturucu Kontrol Kurulu’nun (INCB) 2022 raporuna göre Türkiye morfince zengin afyon ham maddesinin üretiminde dünyada üçüncü (69 ton) sırada yer alırken, dünyada en yüksek morfince zengin afyon ham maddesi stoku bulunan ülke (303 ton) konumunda.
Türkiye’nin Afyon kenti, uyuşturucu ham maddesi olan afyonun en fazla üretildiği yer olmakta, nitekim bu kent ismini afyon maddesinden almakta. Uluslararası baskı ve yasaklara karşı, Türk devleti afyon tarımını 1925-1933 yılları arasında fabrikalarda tıbbi amaç üretimi adı altında yasallaştırdı. Ancak tıbbi amaç dışında afyon üretimi ve ticareti sürüyor.
UYUŞTURUCU MERKEZİ
Öte yandan Afganistan ve İran'da üretilen uyuşturucu maddelerinin Avrupa’ya; Avrupa’da üretilen sentetik uyuşturucuların da Ortadoğu’ya transferinde bir geçiş noktası olan Türkiye, BM raporlarına göre ‘uyuşturucunun merkezi’ haline gelmiştir. Birleşmiş Milletler (BM) Uyuşturucu ve Suç Ofisi’nin 2023 yılında yayınladığı dünya uyuşturucu raporuna göre, Türkiye'de yakalanan kokain miktarı 2021'de 7'ye katlandı. 2021 yılında 22.2 ton eroinin yakalandığı Türkiye’de bu miktar 2019 yılına göre yüzde 79 artmıştır.
Aynı raporlara göre, Güney Amerika’dan çıkarılan kokain ürünleri de Akdeniz’deki limanlar üzerinden Avrupa’ya, Azerbaycan ve Başurê Kurdistan’a Türkiye merkezli olarak aktarılmakta. Metamfetamin gibi uyuşturucular İran üzerinden Türkiye’ye girerken, 2010’dan bu yana çok sayıda ani ölüm olgusunun nedeni olan sentetik esrar ürünleri Çin, ABD ve Avrupa üzerinden Türkiye’ye aktarılmakta.
2022 Haziran ayında Ekvatorlu yetkililer Guayaquil limanında Türkiye'ye giden bir muz konteynerinde 850 kilogram kokain ele geçirdi. Aynı limandan Türkiye’ye sevk edilen 250 kilogramdan fazla kokainin de 2022 Nisan ayında Mersin limanında yakalandı.
Dikkat çeken önemli noktalardan biri de yakalanan birçok uyuşturucu baronunun Türk devlet yetkilileriyle olan yakın ilişkileri olmakta. Bu kişilerin iktidar yetkilileriyle çekilmiş fotoğrafları basında yer alırken, kırmızı bültenle aranan ve yakalanan uyuşturucu baronları kısa süreli hapis cezalarıyla serbest bırakılıyor.
AKP lehine mitingler düzenleyerek tehditler savuran organize suç örgütü lideri Sedat Peker, iktidarla araları bozulunca 2021 Haziran ve Mayıs aylarında yayınladığı videolarla devlet-siyaset-mafya ilişkilerini itiraf etti. Açıklamalarında kimi üst düzey devlet yetkililerinin birinci derecede ticaretin içinde olduğunu belirten Peker, kokainin Lazkiye Limanı'ndan Ortadoğu'ya dağıtıldığını belirtmişti.
Uyuşturucu kaçakçılığı suçlamasıyla Hollanda'da Vught Cezaevi'nde tutuklu bulunan Hüseyin Baybaşin de Artı Gerçek'e yaptığı bir açıklamasında Türkiye'de uyuşturucu trafiğinin bir devlet sektörü olduğunu belirtmişti.
CHP ile HDP milletvekilleri de AKP/MHP iktidarının Türkiye'ye giren kara paraya göz yumduğu, Türkiye’de uyuşturucu salgını olduğu ve saray düzeninin (Cumhurbaşkanlığı) bu salgını beslediği yönünde açıklamalar yapmıştı.
KÜRTLERE KARŞI SAVAŞ ARACI
Kürt özgürlük mücadelesinin geliştiği 1990’lardan itibaren ise, Türk devleti uyuşturucu maddelerini Kürt halkına karşı özel savaş aracı olarak Kürdistan’da yaygınlaştırdı. 90’lı yıllarda devlet eliyle Kurdistan’a yayılan uyuşturucu ağı, AKP iktidarıyla kurumsallaştı. 2010 yılında paylaşılan resmi rakamlara göre bölgede bin 146 olan vakıf ve dernek sayısı AKP döneminde yüzde 200 artış göstererek, 3 bin 367'ye yükseldi. 2010 yılının ilk çeyreğinde bu sayı 3 bin 688'e çıkarken, 2002 yılında 179 olan vakıf sayısı sadece Bakurê Kurdistan’ın sadece 9 ilinde 188'e yükseldi. Dernek ve vakıflar yoluyla Kürt gençleri ve yurtsever aileler hedeflenerek teslim alınmaları, yurtseverlik bilinçlerinden, özgürlük mücadelesinden uzaklaştırılmaları hedefleniyor. Siirt valisinin “gösteri yapmasınlar, fuhuş yapsınlar” şeklindeki açıklamasında anlaşılacağı üzere, Kürdistan’da insanlar uyuşturucuyla birlik fuhuş ve ajanlığa sürüklemektedir. Amed, Colemêrg, Şırnak, Mêrdîn başta olmak tüm Bakurê Kurdistan’da polislerin, jandarmalar ve korucuların içinde bulunduğu şebekeler yoluyla uyuşturucu maddeler üretilerek şehirlerarası kokain, eroin, captagon, esrar gibi maddelerin ticaretini yapılıyor. 2019 yılında Amed’in Lîce ilçesi'nde ilçe Jandarma Karakol Komutanı ile 3 askerin uyuşturucuyla yakalanmaları sadece bir örnek oluyor.
Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi’nin 2021 yılında Bakurê Kurdistan’da yaptığı araştırmaya göre Bakur’da uyuşturucu kullanımı son 6 yılda 2 kat arttı. Çalışmaya göre toplumda yüzde 22-23 bandında madde kullanımı söz konusu. Devletin resmi kurumu olan Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) raporunda bile 2016 ile 2017 yılları arasında sadece Şırnak'ta uyuşturucu kullanımı 4 kart arttığı belirtiliyor.
Avrupa Birliği’ne (AB) bağlı Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi’nin (EMCDDA) raporuna göre, 2019’da yaşlara göre aşırı doz uyuşturucu sebebiyle 30 yaş altı ölümlerin oranı en yüksek Türkiye’de gerçekleşti.
EFRİN’DE UYUŞTURUCU AĞI
2016 yılından itibaren Kuzey ve Doğu Suriye topraklarının bir kısmını işgal eden Türk devleti, uyuşturucu ağını buraya da kurdu. 2018 yılında işgal ettiği Efrîn’de askeri üsler inşa ederken, Êzidî köyü olan Qîbarê’de uyuşturucu üretilen bir fabrika kurdu. Güvenilir kimi kaynaklara göre, uyuşturucu fabrikasında Captagon gibi kimi uyuşturucu haplar üretiliyor. Aynı kaynaklar fabrikanın Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’a bağlı olduğunu aktardı.
BAŞÛRÊ KURDISTAN -IRAK
Başûrê Kurdistan’da ve Irak’ta Türk devletinin işgal saldırılarının artmasıyla birlikte uyuşturucu ticareti ve kullanımı da yaygınlaştı. Irak hükümeti raporlarına göre 2003 yılından önce uyuşturucu kullanımı daha azdı. Türk devletinin saldırılarıyla sınır uyuşturucu kaçakçılarına fırsat sağlarken, Türk devleti bölgeyi uyuşturucu şebekeleri üzerinden teslim almaya çalıştı. Irak resmi kaynaklarına göre Başûrê Kurdistan’da 1990’lı yıllarından önce uyuşturucu kullanımı çok az bir seviyede iken, 1991 yılından sonra Türk devletinin saldırılarıyla bölgede uyuşturucu kullanımı ve ticareti gelişti. Raporlarda Başûrê Kurdistan’ın uyuşturucu geçişinin sağlandığı bir bölge haline geldiği belirtiliyor.
Yapılan araştırmalara göre uyuşturucu ticareti ve kullanımının arttığı Başûrê Kurdistan ve Irak’ta madde bağımlılığı da arttı. Irak eski İçişleri Bakanı Osman el-Ganimi, Ekim 2020'de televizyonda yayınlanan bir röportajında Irak'ta gençlerin yüzde 50'sinin uyuşturucu madde kullandığını belirtti.
Bölgede sadece 2021 yılının resmi verilere göre 481 kilogram uyuşturucu ve yaklaşık iki milyon Captagon hapı yakalandı. Başûrê Kurdistan’da eroin, esrar, captagon ve kristal yaygın olan uyuşturucu maddeleri oluyor. Irak’ta uzmanlar tarafından hazırlanan 23 Kasım 2016 tarihli raporda ülkede kristal metamfetamin üreten tesislerin tespit edildiği belirtiliyor.
Suriye sınırındaki el-Anbar şehri üzerinden de uyuşturucu kaçakçılığı yapılıyor. Güvenlik kaynaklarından aldığımız bilgilere göre Suriye ve Irak arasında Captagon ve eroin takası yapılmakta. Sadece bu yıl (2023) Derazor ve batı Irak'ın Anbar çöl bölgesinde yer alan El-Kaim Sınır Kapısı'nda elma kasalarının arasına gizlenmiş 3 milyondan fazla uyuşturucu hapı Irak hükümeti güvenlik güçleri tarafından yakalandı. Bölgede sadece 2022 yılında yaklaşık 6 ton uyuşturucu madde yakılarak imha edildi.
Irak eski Başbakanı Adil Abdulmehdi, Mayıs 2019 yılında yaptığı bir açıklamada, Arjantin’den Lübnan’ın Arsal şehrine gelen uyuşturucu maddelerinin Suriye’den Irak’a aktarıldığını belirtmişti.
2017 yılında çıkarılan uyuşturucu yasası uyarınca, uyuşturucu kullananlara verilen idam cezası, bir ila 2 yıl arası hapis cezasına indirildi. Uyuşturucu kullananlar, yakalanmaları halinde yaklaşık 6 bin 290 dolar para cezasına çarptırılabiliyor. Resmi rakamlara göre 2019-2022 yılları arasında 43.000'den fazla kişi uyuşturucu suçlamasıyla tutuklandı.
Irak eski Cumhurbaşkanı Berhem Salih'in, 4 yıl önce uyuşturucu ticareti suçundan müebbet hapis cezasına çarptırılan eski Necef Valisi Luay Yasiri'nin oğlu Cevad Luay Yasiri için özel af kararnamesi çıkarması tepkilere neden olurken devlet + uyuşturucu şebeklerinin işbirliğini ortaya koydu.
Başûrê Kurdistan’da Türkiye ve bölge yönetimi iş birliğiyle uyuşturucu madde ticaretinin yapıldığı uluslararası transit geçişinin sağlandığı, yine toplum içinde de kullanımının arttırıldığı belirtiliyor. Özellikle Hewler, Dûhok, Süleymaniye kentlerinde sivil toplum ve ticari kuruluşlar adı altında uyuşturucu madde kullanımı toplum içinde yaygınlaştırıldığı söyleniyor. Kimi resmi araştırmalara göre; Dûhok, Hewler başta olmak üzere Başûrê Kurdistan’da 4 bine yakın Türk şirket veya işletmesi bulunuyor. İşgalci Türk devleti Bakur’da yaptığı gibi, Başur’da da yerel iktidar işbirliği ile, kaçakçılığın yanı sıra bu şirket ve işletmeler yoluyla uyuşturucu maddeleri topluma yaymaya çalışarak, fuhuş ve ajan ağını genişletiyor. Okullarda ve sokaklarda sigara ve ağrı kesici hap olarak dağıtımı yapılırken, kafeteryalar ve çay ocaklarında nargile içinde kullanımı sağlanmakta. İktidar karşıtı, demokrat, yurtsever kesimler hedef alınarak teslim alınmaya çalışılırken, Şehit Rüstem Cudi Mülteci kampına yönelik özel planlar yürütülmekte.
ROJHİLATÊ KURDİSTAN - İRAN
İran’da yasalara göre uyuşturucu tüketimi yasak, uyuşturucu ticaretinin cezası ise idam. Ancak yayınlanan raporlara göre en büyük uyuşturucu şebekeleri devlet tarafından korunmakta. Tutuklanan şebekeler ise birkaç aydan sonra serbest bırakılıyor.
Raporlara göre İran uyuşturucu ticaretinde en önemli transit ülkelerden biri. Metamfetamin türevleri İran üzerinden Türkiye’ye aktarılırken, afyonun batıya sevkiyatında önemli bir merkez konumunda. BM’nin 2021 raporuna göre; tüm dünyada ele geçirilen afyon sakızının yüzde 90’ı İran’da yakalandı. Dünyada yılda en çok eroinin yakalandığı ülke 25 tonla İran, ikinci ise yıllık yaklaşık 20 tonla Türkiye.
Kimi basın yayın kuruluşlarında yayınlanan haberlere göre, Devrim Muhafızları uyuşturucu ticaretinde rol oynarken, eski Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad görevde olduğu 2010 yılında bir konferansta Devrim Muhafızları Ordusu mensupları için, “Kaçakçı Kardeşlerimiz” ifadesini kullanmıştı. Devrim Muhafızları generallerinden Hasan Haşiminesep Anari’nin de 185 kilo eroin ve 385 kilo morfin ile yakalandığı haberleri basında yer aldı.
Kimi bilgilere göre ise, Afganistan'da üretilen uyuşturucu Sistan-Beluçistan sınırından İran’a buradan da Suriye’ye aktarılmakta.
HALKA KARŞI KULLANILIYOR
Sık sık iktidar karşıtı eylemlerin olduğu İran’da iktidarın uyuşturucu maddelerini halkı teslim almak için bir silah olarak kullandığına yönelik raporlar yayınlandı. Rojhilatê Kurdistan’da ise örgütlenen, bilinçlenen, mücadele eden halka karşı planlı bir şekilde kullanılmakta. İran devletinin açıkladığı 2020 yılı resmi istatistiklerine göre, İran ve Rojhilatê Kurdistan’da 2 milyon 800 bin kişi uyuşturucu madde kullanırken, 1 milyon 400 binden fazla kişinin de uyuşturucu kullanıcısı olduğu tahmin ediliyor. Açıklanan verilere göre, nüfusun yüzde 3,4'ünün uyuşturucu kullanıcısı olduğu ülkede 64 bin kişinin de ileri derecede uyuşturucu bağımlısı. Sokaklarda uyuşturucu çok rahat bir şekilde elde edilirken, özellikle gençlere rahat ulaşabilecekleri bir şekilde ve ucuza satılıyor.
SURİYE – ROJAVAYÊ KURDISTAN
‘Halkların Baharı’ ile birlikte bölge ve uluslararası birçok gücün müdahale ettiği ve kirli savaşların odağı haline getirilen Suriye’de ise uyuşturucu madde üretimi ve kullanımı neredeyse her alanda yaygınlaştı. Güvenilir kaynakların verdiği bilgilere göre, Şam hükümetinin kontrolündeki bölgelerde uyuşturucu üretimi ve trafiği çok fazla artarken, ekonominin yüzde 70’i uyuşturucu ve kara para aklama üzerinden yürümekte. Bazı ilaç firmaları uyuşturucu fabrikalarına dönüştürüldüğü belirtilirken, 15'i büyük fabrika olmak üzere 60'tan fazla üretim yerinin olduğu iddialar arasında. Üretim yerlerinin çoğunun sınır kapıları, Lazkiye limanı ve kaçakçılığın yapıldığı alanlara yakın kurulduğu belirtiliyor. Üretilen haplar ve diğer uyuşturucu maddeler oluşturulan ağı ve koridorlarla yurtiçi ve yurtdışındaki pazarlara sevk edilmekte. Uyuşturucu maddelerinin genellikle Tartûs, Banyas ve Lazkiye’ye buralardan da deniz yoluyla Ürdün ve körfez ülkelerine, Ürdün, Lübnan ve Irak’a da kara yoluyla sevk edildiği, Şam hükümeti askerlerinin de geçiş güvenliğini sağladığı belirtiliyor. Coğrafik konumundan kaynaklı uyuşturucu ticaretinde ön plana çıkan Humus kenti, Lübnan üzerinden Arap ülkelerine açılan bir kapı işlevini görüyor.
Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi’nde (UNODC) uzman Thomas Pietschmann, 25 Ekim 2021'de BAE merkezli The National gazetesine yaptığı açıklamada, Lübnan ve Suriye'nin son yıllarda bölgenin en büyük Captagon üreticisi haline dönüştüğünü söylemişti.
Öte yandan Türk, Lübnanlı ve Iraklı kimi mafya gruplarının da Suriye’de kaldığı, hükümetle işbirliği yaptığı ileri sürülüyor.
PARAMİLİTER GÜÇLER ELİYLE HALK ARASINDA DAĞITILIYOR
Diğerlerinde olduğu gibi, Suriye’de de uyuşturucu maddeleri halka karşı iradesizleştirme aracı olarak kullanılmakta. Sisteme karşı eylem yapan ve talepte bulunan halklara karşı sistemli olarak yaygınlaştırılmakta. Halk eylemlerinin yoğun olduğu Hama, Dera ve Süveyda gibi alanlarda daha fazla görülürken, Şam Hükümeti’ne bağlı paramiliter güç olan Difaa El Wetani tarafından uyuşturucu maddelerin dağıtımı yapılmakta.
Aldığımız kimi bilgilere göre Şam hükümetinin denetimi altında olan bölgelerden captagon, kristal ve esrar gibi uyuşturucu maddeler Türk devletinin işgal ettiği alanlara da gönderiliyor.
Farklı halkların, inançların, kültür ve dillerin temsiliyetini bulduğu demokratik bir sistemin inşa edildiği Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik de hem işgalci Türk devleti hem de Şam Hükümeti özel politikalar yürütmekte, uyuşturucu madde ağının oluşturulması ve kullanımının yaygınlaştırılmasın için birçok yönteme başvurmakta.[1]