Türk devletinin kimyasal saldırılarını incelemek için #Güney Kürdistan#’a giden Nükleer Savaşın Önlenmesi için Uluslararası Hekimler (IPPNW) heyeti hazırladığı raporu açıkladı. Heyette yer alan Dr. Jan Van Aken, Kimyasal silah kullanımını tespit ettik dedi.
Uluslararası ilgili kurumları acilen harekete geçmeye çağıran Dr. Jan Van Aken, Eğer bir şüpheli kimyasal silah kullanımı vakası yaşanırsa, Dünya Sağlık Örgütü’nün bu konuda BM Genel Sekreterini doğrudan bilgilendirmesi gerekir dedi.
Halk Savunma Merkezi (HSM) Karargah Komutanı Murat Karayılan, Türk devletinin kimyasal silah kullandığı kesindir, Türk devleti Güney Kürdistan'da kimyasal silahları gerillaya karşı kullanıyor. Her şey gözler önündedir. Bizi inandırıcı bulmuyorlarsa o zaman bağımsız heyetler gelip bakabilirler demişti.
Türk devletinin #KDP# ortaklığında Güney Kürdistan Bölgesi’nin Zap, Avaşîn ve Metîna bölgelerine başlattığı saldırıları sürüyor. Bu saldırılarda ağır kayıplar veren Türk devleti kimyasal silaha sarıldı. NATO'nun ikinci büyük ordusu olarak tanımlanan Türk ordusu, gerilla karşısında yenilgisini örtmek için Medya Savunma Alanları'na kimyasal silahlar ile saldırıyor. Türk devletinin savaş suçu işlediğini vurgulayan PKK, kimyasal silah ile bölgede inceleme yapılmasını talep etmişti. Söz konusu talebin ardından Türk devletinin kimyasal saldırılarını incelemek için Güney Kürdistan’a giden Nükleer Savaşın Önlenmesi için Uluslararası Hekimler (IPPNW) arasında yer alan ve yaptıkları çalışmalardan dolayı 1985 yılında Nobel Barış Ödülü ile ödüllendirilen kuruluşun Almanya ve İsviçre adına iki temsilcisi 20-27 Eylül 2022 tarihleri arasında Güney Kurdistan’a bir ziyarette bulundu. İki kişilik heyette; IPPNW Almanya'nın bilimsel danışma kurulu üyesi ve Saddam Hüseyin döneminde Irak'taki kimyasal ve biyolojik silahlarını araştıran Birleşmiş Milletlere (BM) bağlı bir kuruluş olan UNMOVIC adına görev yapmış eski biyolojik silah denetçisi Dr. Jan Van Aken ile IPPNW İsviçre örgütlenmesi başkanı ve acil tıp ve kurtarma alanında 40 yıldan fazla deneyime sahip doktor Dr. Josef Beppe Savary idi.
#Amêdiye# Kaymakamı engelledi
Türk ordusunun Güney Kürdistan Bölgesi’nde kullandığı kimyasal silahlara ilişkin incelemelerde bulunmak için Hiruri ve Kanimasi köylerine gitmek isteyen heyete, Amediyê ilçe Kaymakamı tarafından izin verilmedi. 27 Eylül 2022 tarihinde Jan Van Aken ve Josef Savary, Süleymaniye Kürdistan Bölgesi Parlementosu Ofisi’nde basın açıklaması yaptı. 25 yıldır kimyasal silah araştırmaları yapan biyolog Jan Van Aken; konuşmasında, “Geçen hafta Çemçemal ve Halepçe’deki Enfal Anıtı’nı ziyaret ettik. Amediye ilçesini de ziyaret ederek Hirur ve Kanimasi köylerine ve hastanesine ulaşmaya çalıştık. Bize ulaşan bazı raporlara göre o bölgede kimyasal silahlar kullanılıyor. Bizler de inceleme yapmak ve rapor tutmak istedik. Kimyasal silah mağduru olan Haci Abdullah Hiruri ile konuşmak istedik fakat Amêdiye Kaymakamı izin vermedi ve araştırma yapmamızı engelledi” dedi.
Rapor yayınlandı
“Kürdistan Bölgesel Hükümeti’ni ve Irak merkezi hükümetine BM’den kimyasal silah kullanımını araştırmasını istemeleri çağrısını yaptı. Dr. Jan Van Aken ve Dr. Josef Beppe Savary, 7 günlük ziyaretlerinin sonucunda bir rapor hazırladı. Bu raporu öncelikli olarak kendi bağlı oldukları kuruluşa ilettiler. Bütün engellemelere rağmen hazırlanan bu rapor, 12 Ekim 2022 tarihinde kuruluşun Almanya ve İsviçre seksiyonlarının resmi internet sitesinde uluslararası kamuoyunun dikkatine sunuldu.
Türk devleti kimyasalı savundu
“Kimyasal Silahlar Sözleşmesi’nin Kuzey Irak’ta Olası İhlallerine İlişkin Bağımsız Bir Soruşturmaya Acilen İhtiyaç Var” başlıklı 6 sayfalık raporda önemli kanıtlara yer verildi. Türk devletinin kimyasal silah kullandığını itiraf ettiğine dikkat çekilen raporda, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Kuzey Irak'ta PKK'ye karşı yürütülen bir askeri operasyon sırasında göz yaşartıcı gaz kullanıldığını TBMM'de açıkça kabul etti. Bu durum Kimyasal Silahlar Sözleşmesi’nin açık bir ihlalidir ve uluslararası toplum tarafından yasal olarak takip edilmelidir vurgusu yapıldı.
#Kimyasal silahlar# tespit edildi
20-27 Eylül 2022 tarihleri arasında IPPNW'nin gerçekleştiği ziyaretin hatırlatıldığı raporda, şu ifadelere yer verildi: Bu görev sırasında, Kimyasal Silahlar Sözleşmesi'nin olası ihlallerine ilişkin bazı dolaylı kanıtlar bulunmuştur. Türk ordusu tarafından terk edilmiş bir alanın yakınında bulunan malzemeler arasında, klasik bir kimyasal savaş ajanı olan klor üretmek için kullanılabilecek hidroklorik asit ve çamaşır suyu konteynerleri de vardı. Aynı bölgede kimyasal silahlara karşı koruma sağlayan gaz maskelerinin konulması için konteynerler de bulunmuştur. Bir videoda Türk askerleri PKK savaşçıları tarafından kullanılan bir mağaranın yakınında el yapımı bir gaz pompalama cihazı hazırlarken görülüyor. Bunların hiçbiri kimyasal silah kullanımının kesin kanıtı olmamakla birlikte, daha fazla bağımsız soruşturma yapılmasını gerektirmektedir. Bölgede kimyasal silah kullanıldığı iddialarını kesin olarak teyit etmek ya da çürütmek üzere, örneğin OPCW ya da BM Genel Sekreteri tarafından bölgeye uluslararası bir araştırma misyonu gönderilmesi çağrısında bulunuyoruz.
Türk askerine kimyasal eğitimi!
1999 yılında Alman laboratuvarında yapılan analizlerde, Türk ordusunun PKK ile sürdürdüğü savaşta göz yaşartıcı gaz kullandığının hatırlatıldığı raporda, 2010 yılında, Türk ordusunun askeri sınıf göz yaşartıcı gaz bombaları ürettiğinin tespit edildiği ve bu durumun Kimyasal Silahlar Sözleşmesini açıkça ihlal edildiği anlamına geldiğine dikkat çekiyor. Ve yine 2010 yılında PKK ile süren savaşta askeri yine benzer bir ihlalin yaşandığı, 2004 yılında da Türk askerlerine askeri ortamlarda göz yaşartıcı gaz kullanımı konusunda eğitim verildiği hatırlatılıyor.
“Kimyasal Silahlar Sözleşmesinin diğer ihlallerinin dolaylı kanıtları” başlığı altında, “Çeşitli olaylar ve emareler, Türk ordusunun Güney Kürdistan’da PKK'ye karşı Kimyasal Silahlar Sözleşmesi'ni başka yollarla ihlal edebileceğini göstermektedir” denilerek 2021 yılında Werxele Direniş Alanlarındaki kimi bulgular hakkında ayrıntılı bilgiler paylaşılıyor.
Raporda şu ifadelere yer veriliyor:
“Türk askerlerinin geride bıraktığı çöplerde bazı bulgulara ulaştı:
1- Boş bir 30 litrelik hidroklorik asit kabı (muhtemelen yaklaşık yüzde 20 konsantrasyonda, temizlik maddesi olarak satılır), bkz. aşağıdaki resim 1'deki “Tuz Ruhu.”
2- 5 kilogram çamaşır suyu için boş bir kap (temizlik maddesi olarak da satılır, bkz. aşağıdaki 2. resimdeki “Antres Çamaşır Suyu.”
3- Aynı yerde bir başka buluntu da gaz maskeleri için kullanılan için boş bir kartuş… Bu kartuş, biyolojik ve kimyasal maddelerden korunmak için kullanılan özel bir kartuş olan Tip C2A1 olarak bilinir. Burada; Türk askerlerinin neden kendilerini kimyasal maddelerden korumak zorunda oldukları sorusu ortaya çıkıyor.
Türk hükümeti şimdiye kadar PKK'yi Kuzey Irak'ta kimyasal savaş kullanmakla suçlamış değil. Açık olmak gerekirse: Bu üç öğenin varlığı hiçbir şeyi kanıtlamaz. Teoride, kaplardaki sıvı temizlik maddesi olarak kullanılmış olabilir ve gaz maskesi sadece tuvaleti temizlerken kullanılmış olabilir. Ancak bu kimyasal maddelerin ve öğelerin bu kombinasyonda ve tam olarak da bu yerde bulunması, en azından daha fazla bağımsız araştırmayı gerekli kılan soruları gündeme getirmektedir.”
Kimyasal atıklar…
Raporda, Temmuz 2022'de Werxelê bölgesinde gerillalar tarafından kaydedilen bir videoya ilişkin olarak da bilgiler paylaşılıyor. Türk askerlerinin, sokaklardaki yaprakları temizlemek amacı ile kullanılan bir çeşit kompresöre benzeyen hava üfleyici ile veya gaz halindeki malzemeyi sıkıştırıp dağıtabilen benzer bir cihaza uzun bir tüp taktığı ve bir hortumla savaş tünelinin girişine indirildiği bilgileri aktarılan raporda, “Böyle bir aletin bir tür gaz halindeki materyali yaymaktan başka bir amaçla kullanıldığı çok az bir ihtimaldir” deniliyor.
Acilen çağrı yapıyoruz
Uluslararası Bağımsız Bir Olguları Bulma Misyonu Meselesi başlığı altında raporda, heyet adına yapılmak istenen inceleme ve araştırmaların bölgesel hükümetin engellemesi ile karşılaştığına dikkat çekiliyor: “Şu anda, Kuzey Irak'taki ilgili bölgeye hükümetin onayı dışında bağımsız bir erişim neredeyse mümkün değil. Hewler'deki Özerk Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ne bağlı güvenlik güçleri, uluslararası uzmanların ve gazetecilerin bölgeye girişine izin vermiyor. 26 Eylül 2022'de Kuzey Irak'ın kuzeyindeki Hirure köyünü ziyaret etmek istedik. Amaç, tarlasında çalışırken kimyasal silahla saldırıya uğradığı iddia edilen Hacı Abdullah Hirure'nin ailesiyle röportaj yapmaktı. Ayrıca kendisini tedavi eden doktorlarla da görüşme yapılması planlandı. Ancak Amediye Kaymakamlığı ile yaptığımız görüşme sonrasında bölgeye girmemiz engellendi. Bu konuya ilişkin olarak daha fazla araştırma yapmamız gerektiğini açıkça belirttik. Bu nedenle, bağımsız bir uluslararası olguları tespit etme misyonunu oluşturmak için uluslararası topluluğa acilen çağrıda bulunuyoruz.”
Dünya Sağlık Örgütü'ne de çağrı
Eğer, Kimyasal Silahlar Sözleşmesi'ne üye bir ülke bu türden bir soruşturma talebinde bulunursa, bu türden bir çalışmanın OPCW tarafından; veya biyolojik ve/ya kimyasal silahların iddia edilen kullanımını araştırmak için kendi özel mekanizmasını kullanan BM Genel Sekreteri tarafından; veya Irak merkezi hükümeti tarafından davet edilmeleri halinde, herhangi bir 3. Taraf ve/ya hükümetler grubu tarafından böylesi bir misyonun gerçekleştirilebileceği belirtiliyor. Raporda ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü'ne yönelik bir çağrı da yer alıyor. Örgütün özellikle Bağdat'taki ofisinin, bölgede yeni bir kimyasal silah kullanımı vakası iddia edildiği taktirde, durumu yakından izlemeye ve tıbbi, epidemiyolojik ve laboratuvar analizleri imkanı ve olanağını sağlama çağrısı yapılıyor.
Hakikat ortada
Rapor; son 2 senedir bütün uluslararası kurum ve kuruluşların kulaklarını kapamasına karşı asli bir ilkeyi hatırlatarak son buluyor: “Tüm hükümetleri böylesi bir doğruları bulma (olguları tespit etme) misyonunu desteklemeye çağırıyoruz. Doğruları -hakikatleri- bulma görevi; salt kimyasal silahların kullanımını ‘kanıtlamak’ meselesi değil, her iki yönü ile de gerçekleri, hakikati ortaya çıkarmakla ilgilidir. Bu, kimyasal silahların kullanımına karşı, güçlü uluslararası kriterleri ve normları korumak ve desteklemek için inkar edilemeyecek asli bir ilkedir.
Tespitler önemli
12 Ekim 2022 tarihinde raporun yayınlanmasının hemen ardından Nükleer Savaşın Önlenmesi için Uluslararası Hekimler Örgütlenmesi'nin Almanya temsilcisi, Dr. Jan Van Aken, Medyahaber televizyonuna konuştu. “15-18 ay öncesinde Güney Kürdistan’da kimyasal silah kullanıldığına dair iddiaları duymuştum ama hiç ikna olmamıştım” diye konuşmaya başlayan Dr. Jan van Aken; kimyasal silahlı saldırıların kurbanları ve doktorları ile konuşmak istediklerini ilk elden bu bilgilere ulaşma amacıyla bölgeye gittiklerini ifade etti. Dr. Jan van Aken; “Her ne kadar Amediye Kaymakamı'nın izin vermemesi nedeni ile bu görüşmeleri yapmadıysak da parlamento üyeleri, sivil toplum kuruluşları ve birçok aktivist ile temaslarda bulunduk” dedi.
Soruşturma için başvuru şart
“Yapılan görüşmeler ve temaslar sonrasında, uluslararası bağımsız bir soruşturmanın başlatılması gerektiği konusunda çok net bir resimle karşılaştık” diyen Dr. Jan Van Aken, hazırlanan 6 sayfalık raporun IPPNW olarak OPCW’ye veya BM Genel Sekreterine sunulup sunulmayacağı yönündeki soruya yanıt verdi. “OPCW kendi başına bir soruşturma başlatamaz” diyen Dr. Jan Van Aken, üye ülkelerden en azından birisinin soruşturma başlatılmasını talep etmesi durumunda ya da Irak merkezi hükümetinin talebi söz konusu olunca OPCW’nun soruşturma başlatacağını ifade etti.
Girişimlerde bulunacağız
Kendisinin Almanya hükümetine raporu göndererek, OPCW’dan bir soruşturma başlatması için girişimde bulunması talebinde bulunacağını da ifade eden Dr. Jan Van Aken; resmi prosedürün yanısıra bölgedeki çatışmalı durumun da dikkate alınması gerektiğine vurgu yaptı. Dr. Jan Van Aken, bu türden bir bağımsız soruşturma yürütülmesi için bölgedeki çatışmalı durumun da durması gerektiğine dikkat çekti. Ayrıca Dünya Sağlık Örgütü'nün sorumluluklarının önemli olduğunu belirterek; “Eğer bir şüpheli kimyasal silah kullanımı vakası yaşanırsa, Dünya Sağlık Örgütü’nün bu konuda BM Genel Sekreterini doğrudan bilgilendirmesi gerektiğini kaydetti.
***
IPPNW'ye dair...
IPPNW örgütlenmesi, 63 ülkede medikal grupların, onbinlerce doktor, tıp öğrencisi ve diğer sağlık çalışanlarının üyesi olduğu uluslararası bir kurumdur. ABD ile Sovyetler Birliği arasında yaşanan soğuk savaş döneminde olası bir nükleer savaşın önlenmesi amacı ile kurulmuş olan bu organizasyon daha barışçıl ve güvenli bir dünya yaratmak düşüncesi ile kuruluşunu 1980 yılında ilan etmiştir. Merkezi ABD’nin Somerville, Massachusetts’de olan örgütlenmenin kurucu eşbaşkanları ABD’den Bernard Lown ve dönemin Sovyetler Birliği’nden Yevgeniy Chazov’dur.
* * *
Karayılan: Gelin yerinde inceleyin
Halk Savunma Merkezi (HSM) Karargah Komutanı Murat Karayılan, daha önce yaptığı açıklamada, kimyasal için bağımsız heyetleri inceleme yapmaya davet etmiş, bunun için yardımcı olmaya ve bilgileri paylaşmaya hazır olduklarını söylemişti. Karayılan, Türk devletinin kimyasal silah kullandığı kesindir, Türk devleti Güney Kürdistan'da kimyasal silahları gerillaya karşı kullanıyor. Konuya ilişkin HPG birçok kez açıklama yaptı. Belgelerde var, görüntüler var, görünüyor, hem tünellerin içinde çekilmiş görüntüler var hem de tünellerin dışında çekilen görüntüler var. Gazların kullanıldığını gösteren mühimmatlar var, böyle çok sayıda belge var ve HPG bu belgelerin çoğunu kamuoyuna da açıkladı. Elimizde bazı mühimmat kalıntıları var, onlar da inceleniyor, belki onlar daha somut kanıtlar olabilir. Fakat burada uluslararası sorumlu güçler çok ilgisiz yaklaşıyorlar, ilgilenmiyorlar, bu kadar çağrı olmasına rağmen sessiz kalıyorlar, neden? Çünkü Türk devleti NATO üyesidir. Bundan önce Suriye'nin oradaki silahlı güçlere karşı kullandığını söylediler, tüm dünya ayağa kalktı, Suriye'ye muhtıra verdiler, müdahale ettiler, saldırdılar, peki bu çifte standarttın nedeni nedir? İnsanlara karşı kimyasal kullanan bir devlete karşı bir tepki olmalı. NATO üyelerine her şey reva görülüyor, NATO ülkesi olmayanlara karşı ise tepki gösteriliyor. Uluslararası güçler ve kurumlar kimyasal silah kullanılan bölgelere gelebilir, kimyasalın kullanıldığı bölgenin bir bölümünde KDP var, tüm dünyanın da KDP ile ilişkisi var, Güney Kürdistan'a gelirlerse gerilla alanlarına da gelebilirler... Her şey gözler önündedir, daha somut belge isteyenler müdahale etmelidir. Bizi inandırıcı bulmuyorlarsa o zaman bağımsız heyetler gelip bakabilirler. Türk devleti Kürdistan'da uluslararası savaş hukukunu ayaklar altına almakta ve suç işliyor, yetkili kurumlar Türk devletinin suçlarına göz yummamalı ve müdahale etmeli. Eğer gelip inceleme yaparlarsa daha somut kanıtlara da ulaşabilirler. Şimdi yine çağrı yapıyoruz; heyetler gelip yerinde inceleme yapabilirler, daha somut tespitler de yapabilirler çağrısında bulunmuştu.[1]