Dergiler 20. yüzyılın başlarından bu yana Kürtçeyi arşivleme, geliştirme ve olgunlaştırmanın aracı eserler olmalarının yanı sıra Kürtlerin hafızası, edebiyatı ve tarihi olagelmişlerdir. Daima Kürtçenin kurumlaştığı, inşa edildiği ve eserlerinin ortaya konulduğu alanlardır. Bu durum, Osmanlı döneminin son yıllarında başlamış, günümüze kadar da devam etmiştir.
Osmanlı döneminde Kürtçe gazete ve dergilerin başat mekânı İstanbul’dur. 27 Temmuz 1912’de Kürt Talebe Hêvî Cemiyeti (Komeleya Hêvî ya Xwendekarên Kurd) kurulur ve 1913 yılının 6 Haziran’ında bu dernek adına Rojî Kurd (Kürt Güneşi) adlı Kürtçe-Türkçe bir dergi yayımlanıp dolaşıma sokulur. Bu dergi, dördüncü sayısından sonra hükümet tarafından kapatılır.[i] Yekbûn (Birlik, 1913) adlı başka bir dergi de Hêvî Derneği tarafından üç sayı olarak aynı dönemde yayımlanır. Dernek, Rojî Kurd’un kapatılmasının ardından, kısa zamanda Hetawî Kurd dergisini (Kürt Güneşi – Hetaw: Kürtçenin Soranî lehçesinde güneş anlamına gelir) 24 Ekim 1913’te yayımlamaya başlar. Hetawî Kurd’un İstanbul’da yayımlandığı dönemde Bağdat’ta da Bangî Kurd (Kürt Çağrısı) adlı Kürtçe bir dergi çıkmaktadır. Bu derginin sorumlusu, Cemaleddîn Baban’dır.[ii]
Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla birlikte bu dernek ve derginin birçok üyesi savaşa katılır, sonrasındaysa dernek ile dergi kapatılır. Ama Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra, 1918’in sonbaharında, Jîn (Yaşam) adlı bir dergi Komeleya Pêşketina Kurdistanê (Kürdistan İlerleme Derneği) tarafından çıkarılır. Dergi, 25 sayı yayımlanır.
O dönemin başka bir dergisi de Kurdistan’dır (Kürdistan, 1919). Derginin 1, 2, 3, 4, 5, 6, 8, 9, 13 ve 19. sayıları elimizde mevcuttur. Dergi, haftalık olup siyasi, toplumsal ve edebi bir dergidir; sahibi Mehmed Mihrî, başyazarı Mehmed Şefîq Arwasî’dir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla birlikte, zaten zayıf olan bu çalışmalar, tamamen durur. Lozan Antlaşması’ndan ve Kürt isyanlarının yenilgiye uğramalarından sonra, sürgün edilmiş Kürtler, Şam’da Hawar (Çığlık, 1932) dergisini çıkardılar. Celadet Alî Bedirxan, bu işin öncülüğünü yapmıştır. Tarihî bir başlangıç olarak adlandırdığımız ve yayımlanmaya başladığı günü de Kürt Dili Bayramı olarak kutladığımız bu dergi, devrimci bir role sahip olup Kürt dili ve edebiyatına yeni bir kapı açmıştır. Bu kuşağı ve Hawar dergisini özel kılan bir diğer noktaysa Latin alfabesini kullanmış olmasıdır. Bu alfabeyi kullanan ilk dergidir. İçerik açısından çok renkli bir dergidir ve bu renklilik, Hawar ekolünün diğer dergileri Ronahî’de (Aydınlık, 1942), Roja Nû’da (Yeni Gün, 1943) ve Stêr’de de (1943) görülmektedir; Kürt tarihi hakkında araştırmalar, edebiyat tarihi, öykü, fabl, şiir, tiyatro, çeviri, klasik edebiyat, gramer, folklor, Kuran tefsiri, Peygamber’in hadisleri, sözlükçe, macera, sağlık, Ezidi duaları, efsane ve destan derginin yer verdiği temel konulardır. Hawar’da dinî açıdan da büyük bir çeşitlilik mevcuttur. Kuran tefsirinin yanı sıra İncil, peygamber efendinin hadislerinin yanı sıra Ezidi duaları yer alır. Ömer Hayyam ile Victor Hugo’nun şiirlerinin yanında Melayê Cizîrî’nin şiirleri yayımlanmıştır. Derginin bu çeşitliliği, hem liberal olmasından hem de kadronun ortak Kürdistancı siyasetinden kaynaklanmaktadır. Gruplar ve dinler arasına ayrım koymazlar. Roja Nû ile Stêr’ın editörlüğünün Kamuran Bedirxan tarafından yapıldığını ve bu dergilerin Beyrut’ta basıldığını belirtmek gerek. Bu dört dergi, hem tür zenginliği açısından hem de Kürtçenin geliştirilmesi, standartlaşması ve canlanması açısından önemli bir role sahiptirler.
Celadet Alî Bedirxan ve Kamuran Bedirxan kardeşler dışında, Qedrî Can, Cegerxwîn, Osman Sebrî, Nûredîn Zaza, Ekrem Cemîl Paşa, Dr. Nafîz, Wehbî, Ahmed Namî ve Rewşen Bedirxan, Hawar ekolünün başlıca yazarlarıdır.
Hawar ekolünün iki dergiye büyük etkisi olmuştur: Bunlardan biri, Gelawêj’dir (Sabah Yıldızı, 1941). Gelawêj, Güney Kürdistan’da Soranî lehçesinde bu geleneği devam ettirmiştir.
Hawar’ın öncülük etmiş olduğu ikinci dergi olan Nûdem (Yeni Zaman), İsveç’in başkenti Stockholm’de basılır. Bu dergi, birçok kesim arasında ikinci Hawar olarak adlandırılır.
Nûdem, ilk sayısını 1992 yılında Stockholm’de basar. Derginin, 2001 yılına kadar, ara vermeden 40 sayısı yayımlanır. Nûdem, edebiyat ağırlıklı bir dergi olmakla birlikte sanat disiplinleri üstüne makaleler de sürekli yayınlar. Firat Cewerî, derginin daimi editörüdür. Ayrıca Firat Cewerî’nin editörlüğüyle, Nûdem Werger (Nûdem Çeviri) dergisi de bir sayı çıkmıştır. Bu dergi, Kürt ve dünya edebiyatlarını buluşturan yeni bir kapı olarak görülmektedir. Birçok yeni eser, ilk olarak Nûdem Werger’de Kürtçeye çevrilir. Diasporanın Kürtçeyi geliştirme konusunda sunduğu imkânlar, bu derginin sayfalarında ete kemiğe bürünür.
Bu dergilerin dışında, hayli değerli bir arşiv ve hafıza olarak görebileceğimiz başka birçok dergi de İsveç’te basılmıştır. Rabûn (Diriliş, 1975), Pale (Irgat, 1978), Kulîlk (Çiçek, 1980) Muzîk û Huner (Müzik ve Sanat, 1980), Berbang (Şafak, 1982), Mamosteyê Kurd (Kürt Öğretmeni, 1985), Kurdistan Press (1986), Çarçira (Dört Işık, 1986), Wate (Anlam, 1987), Berhem (Eser, 1988), Bergeh (Görünüm, 1989), Çira (Işık, 1995), Dugir (İki Tepe, 1995), Helwest (Tavır, 1995) ve tamamen Kürtçenin Kirmanckî (Zazakî) lehçesinde yayımlanmış Vate (Söz, 1997).[iii]
12 Eylül darbesinden önce tamamı Kürtçe olan Tîrêj (Işın) dergisi, 1979 yılında İzmir’de yayına başlar ve dört sayısı basılır. Berken Bereh, Rojen Barnas, Arjen Arî ve Malmîsanij derginin yazarlarındandır.
Hakeza, 1992 yılında, bu kez İstanbul’da, Kürtçe-Türkçe bir dergi daha yayına başlar. Rewşen (Aydınlık), Navenda Çanda Mezopotamyayê (Mezopotamya Kültür Merkezi) çatısı altında 1996’ya kadar yayımlanmayı sürdürür. Bunun ardından, ilk birkaç sayısı hariç, tamamen Kürtçe yayımlanan Jiyana Rewşen (Aydınlık Yaşam) adlı dergi 52 sayıya ulaşır. Kawa Nemir, derginin sorumlusudur; M. Zahir Kayan, Cemîl Denlî, Esma Eksen, A. Rahman Çelik, Nurten Demirbaş ve Berfîn Zenderlioğlu yıllarca dergiye emek verir. Jiyana Rewşen’in kurumsal ve örgütsel nedenlerden kapanmasından sonra, 2002 yılında Rewşen-Name (Aydınlık-Name), Kawa Nemir’ın editörlüğüyle sadece üç sayı çıkar.
Öte yandan, Zend (Bilim), Enstîtuya Kurdî ya Stenbolê (İstanbul Kürt Enstitüsü) çatısı altında yayımlanan bilim dergisi olup günümüzde de yayınını sürdürmektedir. Bu dergi, dilbilim, tarih ve edebiyat konulu teorik makaleler basmaktadır.
O dönemin başlıca dergilerinden biri olan Nûbihar (Yeni Bahar) ise günümüzde de yayımlanmaya devam etmektedir. 1992 yılında yayına başlayan dergi, bugüne dek 134. sayısına ulaşmıştır. Ayrıca, zaman içinde Pelîn (Pelin), Gulistan (Gülistan) ve Kevan (Yay) gibi kısa ömürlü birkaç dergi daha 2000’li yılların başlarında İstanbul’da yayımlanmıştır.
Baskının hüküm sürdüğü şartlarda ve savaşın gölgesinde yayımlanmış olan bu dergiler, günümüz Kürtçe edebiyatının canlanmasına ve yükselişe geçmesine kapı aralamıştır. O zamanlarda o dergilerde yazmaya başlamış birçok isim, günümüzde Kürtçe edebiyatın en saygın isimleridir.
2000’li yılların başlarında, özgürlüğün kısıtlandığı şartlara rağmen, birçok Kürtçe yayın yurda döndü. Bunun yanı sıra, zaman içinde yeni dergiler de yayına başladı. W, Çirûsk (Parıltı) ve Rewşen (Aydınlık) dergileri, edebiyat ve kültür dergileri olup Amed’de yayımlanmaktadırlar. Bu dergilerin dışında, özellikle edebiyat üstüne eleştiri ve inceleme yazıları, eleştirel ve teorik makaleler basan Wêje û Rexne (Edebiyat ve Eleştiri) ve Zarema da Amed’de yayınlarını sürdürmektedirler. Yayın hayatına devam eden ve bugüne değin 10 sayı yayımlanan Nûpelda dergisiyse Van’da çıkarılmaktadır.
Günümüzde İzmir’de de Kürtçe dergiler açısından hissedilir bir hareketlenme mevcuttur. Bir edebiyat dergisi olan Heterotopîa ve felsefe üstüne bir dergi olan Felsefevan (Felsefeci), İzmir’de yayınlarını sürdürmektedir.
Golik (Dana) dergisi, 90’lı yıllarda mizah ve karikatür yayımlamış ve kısa süre sonra yayın hayatına son vermiş Tewlo, Şûjin (Çuvaldız) ve Pîne (Yama) dergilerinin geleneğini sürdürmektedir. Ayrıca, Kürdistan ve Türkiye üniversitelerinde birçok dergi ve fanzin, Kürtçe yayımlanmaktadır. Vejîn (Diriliş), Laser (Sel), Bar (Yük), Filîto, Jehr (Zehir) ve Pêngav (Hamle), üniversiteli gençler tarafından yayımlanmakta olan birkaç dergidir.
Kürtçe dergiciliğin doğuşundan itibaren geçirdiği aşamaları gözden geçirecek olursak şunlar söylenebilir: Osmanlı dönemi dergileri, komaya girmiş bir dilin ve edebiyatın dergileriydi. Hawar ekolü, bu dil ve edebiyatı ölmekten kurtardı; Tîrêj, Nûdem, Rewşen, Jiyana Rewşen ve Nûbihar, özellikle Kürtçenin Kurmancî lehçesinde dil ve edebiyatı ayağa kaldırdı. Kürtçenin Kirmanckî (Zazakî) lehçesinde aynı işlevi, yayımlandığından beri Vate dergisi görmüştür; şimdilerdeyse, Diyarbakır’da yayımlanan Şewçila dergisini de bu bağlamda anmak gerek. Günümüzde de yayımlanmaya devam eden ve yurtta basılıp dağıtılan dergilerinse dilin ve edebiyatın adım atmaya başlamasını ve yürümesini sağladığını düşünebiliriz.
[i] Jîn Kovara Kurdî-Tirkî (Yaşam KürTçe-Türkçe dergi): 1918-1919, cilt: I, Arap alfabesinden Latin alfabesine transkripsiyon: M. Emin Bozarslan, Deng Yayınevi, Uppsala, 1985, s. 123.
[ii] Bkz. Mesûd Serfiraz, “Osmanlı Dönemi Kürt Basın Tarihine Genel Bir Bakış”, Kürt Tarihi, S. 8 (Ağustos-Eylül 2013), s. 30-37.
[iii] Alakom, Rohat, Kurdên Swêdê (1965-2005) (İsveç Kürtleri, 1965-2005), Serkland, 2006, Stockholm, s. 198.