Seyyit Rıza kimdir?
Dersim İsyanı'nın liderlerinden biri olan Seyit Rıza, 15 Kasım 1937 tarihinde Elazığ Buğday Meydanı'nda idam edilmiştir.
Dersim İsyanı'nın liderlerinden biri olan Seyit Rıza, 1863 yılında Tunceli'nin Ovacık beldesinin Lirtik köyünde doğdu. 1924 senesinde Hozat’ı işgal ederek cumhuriyet yanlısı aşiretleri basmıştır. Bunun yanında devletin köylülere dağıttığı toprakları zor kullanarak üstüne geçirmiştir. 1937'de de Nevruz Bayramı sırasında hükümet güçlerine karşı isyan başlatmıştır. 30 temmuz 1937 tarihinde de İngiltere’ye bir mektup yazarak Anadolu toprakları için çorak, Kürdistan bere-ketli toprak kelimelerini kullandıktan sonra, sözlerine şöyle devam etmiştir:
“Türk Hükümeti yaptığı anlaşmalar sayesinde dış baskılardan kurtuldu, Dersim’e girmeye kalkıştı, Türk ordusunu başarısızlığa uğrattık, di-renişimiz karşısında Türk uçakları bombalamaya başladı. Sayın ekselan-slarına sesleniyorum, hükümetinizin yüksek manevi etkisinden Kürt halkını yararlandırmanızı istirham ediyorum, en derin saygılarımın kabu-lünü rica ediyorum.”
diye konuşmuştur. Ancak bu mektebun Seyit Rıza tarafından değil, Suriye’de Yus-uf isminde bir şahıs tarafından yazıldığı ifade edilmiştir.
Dersim İsyanı'nın ardından barış görüşmeleri yapmak üzere Erzincan'a çağrılan Rıza, yolculuğu sırasında 72 taraftarı ile birlikte tutuklanmıştır.
5-13 Eylül 1937'de askeri mahkeme sırasında da yargılanarak ölüm cezasına çarptırılmıştır. 15 Kasım 1937 tarihinde de Elazığ Buğday Meydanı'nda idamı gerçekleşmiştir.
Seyit Rıza'nın idamı İhsan Sabri Çağlayangil'in anılarından şu şekilde aktarılmıştır:
“Seyit Rıza, sehpaları görünce durumu anladı. Asacaksınız dedi ve bana döndü: Sen Ankara'dan beni asmak için mi geldin? Bakıştık. İlk kez idam edilecek bir insanla yüz yüze geliyordum. Bana güldü. Savcı, namaz kılıp kılmayacağını sordu. İstemedi. Son sözünü sorduk. Kırk liram ve saatim var. Oğluma verirsiniz dedi... Seyit Rıza'yı meydana çıkardık. Hava soğuktu ve etrafta kimseler yoktu. Ama Seyit Rıza, meydan insan doluymuş gibi sessizliğe ve boşluğa hitap etti. Evladı Kerbelayıh. Bi hatayıh. Ayıptır. Zu-lümdür. Cinayettir dedi. Benim tüylerim diken diken oldu. Bu yaşlı adam rap rap yürüdü. Çingeneyi itti. İpi boynuna geçirdi. Sandalyeye ayağı ile tekme vurdu, infazını gerçekleştirdi. Oğlu yaşında bir subayı öldürecek ka-dar katı yürekli olan bir insanın bu mukadder akıbetine acımak zor... Seyit Rıza asılırken ileride oğlunun da sesi geliyordu: Kulun kölen olam. Sığırt-macın olam. Gençliğime acıyın, öldürmeyin beni!
Mustafa Kemal ile görüşmesi
Seyit Rıza idam edilmeden önce Mustafa Kemal Atatürk ile Elazığ Merkez Tren İstasyonu'nda görüştürüldü. Raporlara göre Atatürk, Rıza'dan af dilemesini istemiş ve Dersim'ın türkleştirilmesi için işbirliğinde bulunma isteğini ifade et-miştir. Fakat kendisi bu teklifleri kabul etmemiştir.
Bunun yanında Seyit Rıza, Mustafa Kemal'e şu sözleri söylemiştir:
Ben sizin hilelerinizi anlayamadım, onlarla başedemedim, bu yüzden görüşmek için geldim. Ölüme gidiyorum. Bu bana dert olsun, ama ben de size boyun eğmedim bu da size dert olsun[1]