Devletsizliğin acı bir tablosodur Horasan Kürtleri..Horasan Kürtleri oluşmuşsa aslında bu Kürdistan Coğrafyasında Kürtlerin devletleşmemesinin en hazin bir sonucudur.
Kürdistan Coğrafyasındaki Kürtler, hep egemen devletlerin arasında sıkışıp kalmışlardır.Egemen devletler kendi çıkarları için Kürtleri sürgün etmekten çekinmemişlerdir.Horasan’a sürgün edilen Kürtler bunun en somut örneğidir.Zira Osmanlı ile Safevi Devleti Kürtler üzerinden bir güvenlik açığını kapatma arayışının sonucu olarak Kürdistan Coğrafyasından bin km’yi aşan bir coğrafyaya sürgün edilmişlerdir Kürtler.
Safevi Devleti tarafından İran Coğrafyasının Kuzey bölgesinden gelecek saldırıları önlemek amacıyla Kürdistan Coğrafyasından binlerce Kürt aileyi Horasan bölgesine göç ettirir.Göç ettirme politikası Şah İsmail tarafından başlatılıyor.Daha sonra Şah Tahmasb ve Şah Abbas tarafından da devam ettiriliyor.
Özellikle Kürtler Horasan’a Dersim bölgesinden ve Doğu Kürdistan’ın Urmiye bölgesinden göç ettirilmişlerdir
Safevi Devleti, Kuzeyden gelen Özbek ve Türkmen akınlarını durdurmak için, Kürtler kalkan olarak düşünülmüştü.
Kürtlerin bir daha dönmemek üzere Horasan’a göçün ilki 1490-1500 yıllarında gerçekleşmiştir. 1500 yıllarında yapılan ikinci büyük göçün ise Şah Abbas ( 1587–1628) döneminde gerçekleşti. Şah Abbas 1593’te Kürt ileri gelenleri ile bir toplantı yapar. Kürtler İki devlet arasında sıkışmışlardır.Safeviler döneminde yaşanan Özbek ve Türkmen akınlarını durdurmak için, Kürtler kalkan olarak düşünülmüştü. O bölgeye yerleşerek bu bölgenin İran topraklarında kalmasını sağlamışlardı. Kürtlerin bölgedeki askeri etkisi büyük olduğu için bu plan uygulamaya konuldu.
Özbek ve Türkmenler Safevi devletine sürekli saldırılar düzenlemekteydiler.Durum böyle olunca Şah İsmail tarafından başlanan Kürtleri göç ettirme politikası 3 büyük dalga halinde gerek Dersim’den gerekse Doğu Kürdistan’dan Kuzeydoğudaki Horasan’ın sınır bölgesine kitleler halinde Şii Kürtler yerleştiriliyor. Niye, çünkü hem milliyet olarak hem din olarak sünni Özbek ve Türkmenlere ters Kızılbaş Kürtler. Bugün Horasan’da 2 milyon civarında Kürt yaşıyor tüm asimilasyon çabalarına rağmen. Bunların yüzde 75’i Alevi, Şii, Êzidî gibi farklı inançlara mensup. Ordaki Şiilik de tipik İran Şiiliği değil. Alevilere daha yakın bir Şiilik.
Horasan’dan Bazı Dersim’li Aşiretler Geri Geldiler Ama..
Horasan’a mecburi iskana tabi tutulan Dersim aşiretlerinden önemli bir kısmı eski yurtluklarına geri geliyor.Ama Doğu Kürdistan’dan Horasan’a göç ettirilen Kürtlerin büyük çoğunluğu gelemiyor ve oranın yerleşik düzenine ayak uydurmaya mecbur bırakılmışlardır.
Bilindiği gibi bugün; Suriye, Batı Kürdistan, Konya, Kafkaslar’a dağılan bu aşiretler konfederasyonu, Horasan Kürtlerinin de önemli bir bölümünü meydana getirir. Horasan’da bu isim altında toplanmış 23 aşiret bulunuyor. Bilindiği üzere Kürtler, Osmanlılar ile Safeviler arasındaki çekişmelerden, savaşlardan çok çekti. Özellikle de 1500‘lerden sonra bu mücadele, dini bir çekişmeye büründükçe kuzeyden güneye kadar aradaki Kürtler zarar gördü.
Horasan’daki Kürtlerin Yoğun Olarak Yaşadığı Şehirler
“Meşhed Eyaletinin Kürtlerin yaşadıkları şehirler doğudan batıya doğru şöyle sıralanır: Kelat, Çınaran, Deregez, Koçan, Şirvan, Bojnurd ve güneyde Sebzıvar ile Esferayn. Son ikisi hariç, diğer şehirlerin çoğunluğu Kürt. Bojnurd şehrinin 120 bin kadar nüfusu varki ve bunun 100 bininin Kürt olduğu söylenir. Şadi aşiretinin kurduğu bir şehir.
Kürtler, Kuzey Horasan Eyaleti’nin en büyük nüfusunu oluşturmakta.
Horasan’daki Kürt Aşiretleri
Horasan’da en önemli Kürt aşiretleri vardır: ‘Amârlu (Marusk , Nišâpur kuzeybatı), Shâdlu (Bojnurd ilçesinde), Za’farânlu (Şirvan ve Quchân semtlerinde), Keyvânlu ( Joveyn, Darragaz ve Radkân semtlerinde ), Tupkânlu (Joveyn ve Nišâpur çevresinde),
‘Lozan’ın Bedeli Kürtlere Ödetildi’
“Lozan’la birlikte Kürtler kendi iradeleri dışında ülkesi ve milletiyle dörde bölündüler. Keza bugün bir bölümü doğuda, güneyde bir bölümü de Rojava’da kaldılar. Ve her defasında bu kesimler egemen sonradan ırkçılığa dönüşen rejimlerin sömürgesi durumuna dönüştürüldü. Bu aynı zamanda sorunların çıkış noktasıydı. Yaşamakta olduğumuz tüm sorunlar o zaman temeli atılan sorunlar nedeniyledir. Şimdi Kürtler giderek kendilerini bağlayan bu kelepçeleri koparıp özgürlüklerini, eşitliklerini sağlamaya çalışıyorlar”
Horasanlı Araştırmacı-Yazar Gulê Şadkam’ın Horasan İzlenimleri (Paçesor Kitabından)
Horasan’da çok hızlı süren bir asimilasyon süreci başladı. Birçok aile evde çocuklarıyla Farsça konuşuyor. Böyle giderse bir kaç yıllarda Kürtçe yok olabir. Dil yok olursa halkımız da ortadan kalkar” diyor.
Asimilasyon sürecinin durdurulması için Horasan’daki Kürt aydınlarına çok büyük görevler düştüğünü söyleyen Şadkam, Kürdistan’ın dört parçasında yaşayan Kürt aydınlarına da kendileriyle ilişki kurmaları çağrısında bulunuyor.
Horasanlı Araştırmacı-Yazar Gulê Şadkam, Horasan’da yaşayan Kürtlerin kültür, edebiyat ve geleneklerini araştırdıktan sonra ulaştığı bulguları ‘Paçesor’ adını verdiği kitapta topladı.
Otuz bin civarında deyim, 2 bin atasözü, 200 mani, 2 bin civarında (Şadkam Horasan’da Kürtlerin şiirleri üçlük kıtalar halinde yazdığını söylüyor) üçlük topladığını ve bunları kitap haline getirdiğini, çok sayıda hikayeyi kameraya aldığını ve ancak henüz yazıya dökemediğini söylüyor.[1]
Kitabında yer verdiği deyim, atasözü ve manilerin büyük bir çoğunluğunun ilk kez yazılı hale getirilerek yayımlandığına dikkat çekiyor.
Kitabın yanı sıra konu hakkında gazete ve dergilerde Kürtçe ve Farsça makaleler yazarak bulgularını halkla paylaşmaya çalıştığını söyleyen Şadkam, Horasan’da çok az sayıda Kürt aydınının sanat, edebiyat ve kültürle ilgilendiğini belirterek Horasan’daki Kürt aydınlarının durumlarını şu cümlelerle özetliyor:
“Daha önce aydınlar bireysel çaba gösteriyordu. Ama son bir kaç yıl içinde ilişkilerimiz gelişti. Bir araya geliyor ve dayanışıyoruz. Ama sayımız oldukça az. Yaklaşık 20 civarında. Herhangi bir dernek ve kurumumuz yok. Doğu Kürdistan’la aramızda neredeyse iki bin kilometre var. Oradakilere ilişkilerimiz yok denecek kadar az.”[1]
Horasan’lı Kürt olan Ferhad Teymuri sevinç gözyaşları
İran’ın Kuzey Horasan bölgesinde yaşayan bir Kürt, ilk kez Doğu Kürdistan’ın Kamyaran bölgesine gelip Newroz kutlamasına katıldı.
Safevi lideri Şah Abbas döneminde sınır güvenliğini sağlamak için Urmiye’den Horasan’a sürgün edilen Kürtlerin 22 büyük aşiretten oluştuğu biliniyor.
Sürgünün üzerinden 400 yıl geçmesine rağmen Kuzey Horasan Kürtleri, dil ve kültürlerini koruyabilmişler. Kürtçe’nin Kurmanci lehçesinde konuşan Horasan Kürtleri, vatan hasretini yaşamaya devam ediyor.
Kamyaran bölgesindeki Tengiser köyünü ziyaret eden Horasan Kürt’ü Ferhad Teymuri, köyülüler tarafından adeta törenle karşılandı.
Karşısında Tengiser köylülerini gören Teymuri, gözyaşları içinde onlara sarıldı. Karşılaştığı yaşlı bir kadının ise ayaklarına kapanıp öptü.
Köydeki Newroz kutlamasına katılan Teymuri, burada yaptığı konuşmada Kürtlük vurgusu vatan Kürdistan vurgusu yaptı, büyük alkış aldı.
Ferhad Teymuri, yeniden doğmuş gibi hissettiğini söyledi.
İRAN DEVLETİNDEN KÜRTLERE ENGEL
Horasan’daki Kürtlerin en önemli sorunlarının neler olduğu sorumuzu ise, “Biz oradaki diğer halklarla aynı koşullarda yaşıyoruz. Ama Kürt dili, edebiyatı ve tarihiyle ilgili araştırmalarımızda bizlere güçlük çıkarıyorlar. Kültürel çalışmalar için ekonomik destek vermiyorlar. Sözde istediğimiz gibi çalışma yapabileceğimizi söylüyorlar ama bilerek bazı engeller çıkarıyorlar. Kürdistan’ın diğer parçalarıyla ilişki kurmamızı istemiyorlar. Kürtçe yayın yapan bir kaç devlet radyosu ve bir televizyon kanalı var ama bunlar tamamen devletin denetiminde” şeklinde cevaplıyor.
Folklor grupları ve sanatçıları olduğu için devletin festival, fuar ve sergilere Kürtleri yolladığını belirten Şadkam, kendisinin de pek çok sergi ve festivale gönderdiğini ama bu faaliyetleri Kürtler olarak örgütlemek istediklerinde devletin izin vermediğini dile getiriyor.
Şadkam, Horasan’da Kürt kültürünün olduğunu ama yazılı hale getirilmediği için yok olma, Kürt ailelerin evlerinde çocukları ile Farsca konuştukları için Kürtlerin asimile olma riskiyle karşı karşıya kaldığını söylüyor.[1]