Bu yazımızda ikinci Kürt filozof üzerinde duracağız. İkinci Kürt filozofumuz Mani'dir. Babasının adı Fatak Babak'tır. Babası Med'li bir Kürt'tür. Hemedan'lıdır. Annesinin adı Marmarjam'dır. Milattan sonra 14 nisan 216'da Babil egemenliği döneminde Mardin'
KÜRT FİLOZOFLAR 2 - MANİ
İlk yazımızda felsefenin Kürtler tarafından başlatıldığını ifade etmiş, bu iddianın ispatı olarak Zerdeşt'in fikir ve düşünceleri ile Yunan'lı filozoflara nasıl yol açtığını –kısaca- ortaya koymuştuk.
Bu yazımızda ikinci Kürt filozof üzerinde duracağız. İkinci Kürt filozofumuz Mani'dir. Babasının adı Fatak Babak'tır. Babası Med'li bir Kürt'tür. Hemedan'lıdır. Annesinin adı Marmarjam'dır. Milattan sonra 14 nisan 216'da Babil egemenliği döneminde Mardin'de dünyaya gelmiştir. Mani, inananlarına yeni bir yol açtı ve denilebilirki fikir ve düşünceleri bütün dünyaya yayıldı. Çin'den Hindistan'a, İran'dan Türkistan'a ve Kafkaslara, Afrika'dan Roma'ya değin onun düşünce ve inançlarının etkisinde kaldıl insanlar. Her ne kadar felsefesi ağırlıklı olarak Zerdeşt, Buda, Hz. İsa ve Mitrai'den etkilenmişse dahi Mani özel bir felsefe kurmuştur.
Mani, felsefesini ve düşüncelerini altı kitapta dile getirmiştir. Altı kitap yazmıştır:
1- Sahberden
Mani bu kitabında kötü insanlardan bahsetmiştir. Ehrimen'den bahsetmiş ve Ehrimen'in onların içine nasıl girip onları aldattığını anlatmıştır.
2- Sendokojîne
Mani, bu kitabında iyilikleri ve iyi insanları anlatımıştır. Aydın insanların bahtiyarlığından ve aydınlıktan bahseder.
3- Riya rast
Kitabın isminden de anlaşılacağı üzere bu kitapta doğru yoldan ve doğru yolda yürüyen insanlardan bahseder.
4- Olperestî
Mani bu kitabında kalp temizliği, iman ve düşünceden bahseder.
5- Veşartî
O dönemin ve ondan önceki dönemlerin peygamberlerinden ve dinlerinden bahseder.
6- Nivîsa gernasan
Mani, bu son kitabında yiğitlerden ve kahramanlardan bahseder. Vatanı için ölünceye dek savaşan ve direnenlerin kitabıdır bu.
Yukarıda zikrettiimiz kitaplar Mani tarafından kaleme alnımış ve isimlerinden de anlaşılacağı üzere tamamen Kürtçe'dirler. Mani, bu eserlerinde inançlarını ortaya koymuştur. Bu inançlarını dini bir form ile sunmuştur. Bu yüzden bir peygamber gibi algılanmış ve felsefesi de bir din olarak telakki edilmiştir. Sözgelimi Mani'nin, inananları için emrileri vardır ve bu emirler Hz. Musa'nın emirlerini andırırlar:
1-Tarihe veya geçmişe inanmak
2- Çoktanrıcılığa inanç
3- Yalanlardan korunmak
4- Kötü olmamak
5- Etin yemeğinin yasaklanması
6- Başkasının namusuna göz dikmemek
7- Hırsızlık yapmamak
8 –Gerçek ile sihrin ayrıştırılması amacıyla okumak
9 –Toplum içerisinde inançlı olmak
10- İşinde ihmalkâr/umursamaz ve tembel olmamak.
Bu emrilerinden ötürü bir peygamber gibi algılanmaktadır ama özenle incelendiğinde felsfesini bir tür dini formuyla ortaya koyduğu görülecektir. Konfuçyus ve Buda gibi
Mani'nin felsefesi dualist bir felsefedir. Mani'ye göre iyilik ışık ve ruhtur. Kötülük de karanlık ve bedendir. Bu yüzden doğada iyilik ile kötülüğün bir arada olduğunu vurgular. İnsanın ruh ve bedenden olması da bu yüzdendir. Doğrusu böyle bir dualizm Zerdeşt'te de vardır. Kimi mevzularda Zerdeşt'ten etkilenmişse dahi pek çok alanda aralarında farklılıkta bulunmaktadır. Örneğin Zerdeşt'te göre insan bedeni oldukça önemlidir ve insan bedenine karşı çok hassasiyet geliştirmelidir. Lakin Mani'de bedenin herhangi bir kıymeti yoktur ve beden ezdirilmeli, çiğnenmelidir. Hastalık ve elemler ile beden terbiye edilmelidir. Ruh bu beden içerisinde zindandadır ve bu sayede ruh bedenden kurtarılmalıdır. İnsanın en büyük amacı karanlığa karşı savaşmak, aydınlığa yardımcı olmaktır.
Mani'ye göre zulüm büyük bir günahtır ve insan hoşgörülü hareket etmelidir. Kimse kimseden daha iyi ve daha üstün değildir.
Yukarıda da ifade ettiimiz gibi Mardin'li Kürt filozof Mani felsefe de, düşünceleri ile kendisinden sonraki pek çok filozofun önünü aydınlatmış ve -sözgelimi büyük Avrupa'lı filozof Augustinus gibi- pek çok filozof onun etkisinde kalmıştır.
Mani, yaşamı boyunca felsefesini kabul ettiremedi, pek çok eziyetle ve sorunlar ile yüz yüze geldi. Yaşadığı dönemde dünya dört imparatorluk tarafından paylaşılmıştı. Sasani, Roma, Çin ve Asur. Yaşadığı ömür içerisinde fikirleri karşılık bulmadı. Sasani şahı birinci Behram, Mani'yi sevenlerin gözlerini korkutmak için, Mani'yi çarmıha gerdi, derisini yüzdü, samanladı ve şehir içerisinde dolaştırdı.
Fakat ölümünden sonra -Uygur Türkleri gibi- pek çok ülke felsefesini resmi inanç olarak kabul etti.[1]