Yazılı ve Sözlü Kürt Edebiyat Tarihi
Memü Zin, Ahmed Hâni (Ehmedê Xanî) 17. yüzyılda Kürtçenin kurmanci lehçesiyle yazılan il mesnevi eseridir. Xani bu eserinde; birbirine aşık olup kavuşamayan iki gencin trajik aşk öyküsünü anlatır. Bu hikâye halk arasında söylenen ve mitolojik nitelik kazanan bir destan niteliği taşır. Yazar milattan öncesine dayanan destandan ilham alarak hikâyeyi kendi çağının yaşantısına uyarlayıp, bir kalıba dökmüş, çağdaş bir üslupla hikayeyi anlatmıştır. Böylece destanı kaybolmaktan kurtarmış insanlığa ölmez bir eser hediye etmiştir.
Mem û Zîn – Ehmedê Xanî (Ahmed Hâni)
Ahmed Hâni Mem ve Zin eseriyle çağının yaşantısını, sosyal, kültürel ve idari durumunu tavsir etmiştir. İyiliği, doğruluğu, suçsuzluğu, zayıflığı ve çaresizliği Mem ve Zin’in şahsında toplamıştır. Kötülüğü, dalkavukluğu, fitneciliği ve ikiyüzlülüğü Bekir karakterinde somutlaştırmıştır. Ahmed Hâni, Mem û Zîn’nin eserinin girişinde: “Ben bu kitabı diğer Kürt aydınları gibi Farsça ya da Arapça yazmıyorum. Kendi dilimle Kürtçe yazıyorum ki daha sonra çıkıp da sizin diliniz yok, sizin edebiyatınız yok demesinler.” şeklinde açıklama yaparak kürtçeye sahip çıkmıştır.
Kürt edebiyatının en önemli eserlerinden biri olan Mem-u Zin’in şairi, (Ehmede Xani) Ahmed Hani, 1651 yılında Hakkari’nin “Han” köyünde doğdu. Kaynaklarda, Ahmed Hani´nin hayatı hakkında fazla bilgi yer almaz. Nerede ve kimlerin yanında bilim öğrendiği hakkında detaylı bilgi yer almaz. Yazmaya 14 yaşında başladığı söylenir. Ünlü eseri Mem-u Zin’i tamamladığında 44 yaşında olduğu kitabın sonunda düştüğü notta anlaşılır: “otuz yıldır ki yazıyor o, yanlış yazıyor” ifadesi yer almaktadır. Ahmed Hani’nin başlıca eserleri; Arapça-Kürtçe Sözlük tarzında “Nubara Biçukan” (Küçüklerin İlkbaharı), Eqida İmane (İman Yolu), Mem-u Zin (Mem ve Zin) ve Kürtçe kaleme aldığı Mevlid’dir.
Ahmed Hani Kürtçe’nin yanında Türkçe, Arapça ve Farsçayı da çok iyi bilirdi. Eserlerinin tamamını Kürtçe yazmıştır. Hani 1707 yılında Doğubeyazıt’ta (Ağrı) vefat etmiş ve oraya defnedilmiştir. Türbesi Doğubeyazıt’ta yer alır. Ahmed Hani, kendi çağının en seçkin şairlerinden birisidir. Bir bilim insanı olarak da tanınmıştır. Mem-u Zin 1919 yılında İstanbul’da Arab harfleriyle yazıldı. 1958 yılında Şam’da Arab harfleriyle, 1962 yılında Moskova’da Latin harfleriyle basılmıştır. 1968, 1973 ve 1990 yıllarında M. Emin Bozarslan tarafından Türkçeye tercüme edildi. Detaylı bilgi için bakabilirsiniz: Ehmede Xani Kimdir?, Hayatı, Eserleri ve Şiirleri
Memüzin Hikayesi
Şeyh Ahmed Hânî’nin Memüz’in hikayesini Kürtçe olarak kaleme aldı. Leylâ ve Mecnûn, Ferhad ile Şîrin türünde bir mesnevisidir. Memüzin 60 bölümden meydana gelir. Eser yaklaşık 3000 beyitten oluşur. Hânî, aşk hikâyesini akıcı bir üslûpla anlatıp kendi düşüncelerini ve döneminin idarî ve içtimaî meselelerini eserinde anlatmıştır. Olayın yaşandığı Cizre bölgesinin kültürel özelliklerini yalın bir dille eserinde işlemiştir.
Eserde geçen aşk hikayesi şu şekilde gerçekleşir: Emîr’in yakın çevresinde bulunan Mem adlı bir genç vardır. Mem emirin kız kardeşi Zin’e aşık olur. Emîr, hizmetkârı Bekir’in tavsiyelerine uyarak kız kardeşini Mem’e vermez. Mem ile Zin kaçmak ister. Bunu öğrenen Emir buna engel olmak için Mem’i hapseder. Üzüntüsünden hastalanan Mem zindanda hayata gözlerini yumar. Zîn de onun acısına dayanamaz ve kısa sürede can verir. Bunun üzerine Mem’in arkadaşları sevgililerin kavuşmasına engel olan Bekir’i öldürür. Cizre’de Mîr Abdal Mescidt’nin bitişiğinde bulunan türbenin Mem ile Zîn’e aittir. Halk tarafından yoğun olarak ziyaret edilir.[1]