Son dönemlerde yine en çok tartışılan ve daha da tartışılacak olan sorun, Kerkuk ve bu tarihi şehrin geleceğine ilişkin olacak. Bölgedeki tüm Kürd ve Kürdistan düşmanları, varlıklarını ve geleceklerini Kürdlerin yokluğu üzerine inşa mantıklarının doğal bir sonucu olarak Kürdlere ilişkin en basit pozitif açılım karşısında hemen harekete geçerek şerh cephesini oluşturuyorlar.
Söz konusu güçler; Güney Kürdlerin son yıllarda ulaştıkları ulusal ve demokratik hakların önüne geçmek ve baltalamak için tüm güçlerini harekete geçirmelerine rağmen Kürd halkının özgürlük aşkı ve kararlığı karşısında husrana uğradılar. Asırlar dır ileri sürdürdükleri ‚Musluman kardeş‘, “kahraman“, “gazi“ ve ‚birinci sınıf vatandaş‘, “Selaheddin’ın torunları“ gibi safsataları Kürd halkı yüzlerine çarptı ve ‚gavurlar’larla soykırımın durdurulması ve kısmi de olsa özgürlüğü için işbirliğine geçti. Bu de facto durum, Kürdlerle bölgedeki Türk,Arap ve Fars islami, sahte solcu ve kanlı diktörlükleri arasına sınır çizgisi oldu. Bu güçler sağı ve soluyla Kürdlerin şahsında “2. İsrail“ devletini görmeye başladılar.
Kürdlerin halk olarak var olmasının önüne geçemeyen sömürgeciler, bu sefer Kürdleri ekonomik alt ve üst yapı zenginliklerinden yoksun bırakmak için harekete geçtiler. ‚Kürd analı‘ Özal dahi Çekiç Güç meselesi gündeme geldiğinde bölgenin bir haritasını istiyor ve Kerkuk, Xaniqin, Musul vb petrol alanlarının 36. Parelelin dışında olduğunu görünce ‚izin verelim bir şey çıkmaz‘( Çavit Çağlar) diye bu realiteyi açık bir şekilde ifade ediyor.
Güney Kürdistan ulusal Kurtuluş Hareketinin Irak yönetimleriyle en büyük ve anlaşmazlıkların en önemli sorunlarının başın da Kerkuk geliyordu. 1974 yıllnda çatışmaların bir gün öncesi İdris Barzaninın başın da bulunduğu Kürd delegasyonuyla Irak yönetimi arasındaki tek gündem maddesi vardı oda Kerkuka ilişkindi. ( Mouvement liberation Nationale Kurde Chris Kutschera bakınız).
Geçen yüzyıllın Güney Kurdistan Ulusal Kurtuluş Harekettinin en önemli mücadele şiyarlarından biri Kerkuk’a ilişkindi. Mücadelenin başını çeken iki büyük örgüt PDK için ‚Kerkuk dilê Kurdistan e‘, YNK için ‚Kerkuk Qudsa Kurdistan e‘ şeklinde tüm mücadele tarihine damgasını vurdu.
Faşist Baas yönetimi de boş durmuyordu. Germiyan ve özellikle de Kerkuke ilişkin özel bir program hayatta geçirerek şehrin demografik yapılanmasını değiştirmeye ve Kürd halkına karşı olan soykırımını sürdürdü.( konuya ilişkin resmi belgeleri çevirerek yayinlayacağız). Bu konuda Enfal katliamları boyunca katledilen 182.000 kürdün %80 Germiyan , Kerkuk ve kazaların da oturan Kürdler olduğunu gözönüne aldığımız da durum daha da anlaşılır hale gelir.
Kerkuk’un araplaştırma politikaları, Irak devletinin kuruluşundan günümüze kadar kesintisiz devam etti ve hala da sonuçları ortadan kaldırılmayan bir trajedi olarak güncelliğini koruyor. Krallık dönemin de 1930’lar da bazı arap aşiretleri Kerkuk ve çevresine yerleştirimeye çalışıldı. Ama bu siyaset başarısızlığa uğradı. Arapların Kerkuk şehrine ilişkin bağlantıları daha çok ticari bazdaydı. Kerkuk asılı büyük Kürd bilim adamı ve eski diller uzmanı Dr. Cemal Reşid : “Geçen yüzyıllın ortalarında Kerkuk ta hiç oturan araplara rastlanmadığını ve hayvan gübresini getirip satanlar olarak karşılaştığını“ vurguluyor.
Kerkuk’ta yapılan ve bir dizi handikapı da beraberinden taşıyan nüfus sayımlarına bir göz atmak gerekiyor. Verilen bu istatiklerde Kerkuk kürdlerine yapılan zulmün ve araplaştırmanın boyutları hakında az da olsa bir bilgi verecektir.
1947’de yapılan Kerkuk nüfus sayımın da Kürdlerin oranı: %52
yılında yapılan sayım da
Kürdler: 187593, %48.3
Araplar: 109620, %28.2
Türkmenler: 83371, %21.4
Hıristiyan ve diğerleri: 8328, 2.1
1965 yıllında yapılan sayımda ise
Kürdler: 170473, %36.1
Araplar: 184168, %39
Türkmenler: 92084 %19.5
Hıristiyan ve diğerleri: 25500, %5,4
1977 yıllında yapılan sayım da ise
Kürdler: 177556, %37.6
Araplar: 209668, %44.4
Türkmenler: 76972 %16.4
Hıristiyan ve diğerleri: 8027, %7.1
Irak devleti Kerkükte Kürd varlığını yok etmek için büyük bir araplaştırma kampanyasına girişti. Kürdlerin daha çok çocuk yapma yönündeki eğilimi( Türkiye de Genel Kurmay’in buna karşı gizli genelgeleri biliniyor)ne rağmen Kerkuk‘ te Kürd nüfus sürekli azaldı.
Bu durumun başlıca sebeplerini kısaca bir kaç madde halinde sıralamak gerekir.
Irak faşist Baas yönetimi, Kürtleri bir ikilem karşısında bırakıyordu: Ya Arap ol yada Kerkuke terket, ya Çahş ol yada şehri terket günlük yaşamın bir parçasıydı.(Belgeler tercume edilecek)
Şeyh, seyit olan yada bu ailellerden gelenler otomatik olarak Arap sayılıyordu. Çünkü onlar Peygamber’in sulalesinden geldiği farz ediliyordu. Bu hususta yaşanan canlı bir olayı anlatmakta yarar var. Baas rejiminin Kürd için çıkardığı silah alanları askerlikten muaf tutuğu yasadan yararlanmak için Ahmet adlı Kerkuklu bir Kürd askerlik şübesine baş vurur. Askerlik şübesi onu Nüfus dairesine gönderiyor ve orada Kürd olduğuna dair nüfus kayıt örneğini getirmesini söyler. Ahmet nüfus dairesin vardığında memurdan cevap karşısında şoke olur. Memur giden Kürde sen Kürd değil, Arapsın. Baban 1977 nüfus sayımında böyle yazdırdı. Ahmet eve döner ve babasına sorar. Babası, ben sayım esnasında Kürd milli giysilerini giymeme rağmen, memur başımdaki yeşil bezi görünce bana sordu: Sen seyit mısın? Bende olumlu cevap verdim. O da bana o zaman sen Arapsın diğerek bize Arap diye yazdırdı.
Arap çöllerinden getirilen ve her birine 10000 dinar ve ev verilerek (Kürdler onlara “Deh hezar dinarî“diyor)en iyi bir
meslek ve iş ortamı sunularak, yerinden ve yurdundan zorla güney Iraka yada diğer Kürdistan şehirlerine sürülen Kürdlerin evlerine yerleştirilen yüzbinlerce(1982’ye kadar 50 bine aşkın) baascı,ırkçı faşist Araplar …
1977’den sonra Kürdlerce alınan evlere ve iş yerlerine tapu verilmiyordu.
Başka şehirler de biriyle evlenen Kürd eşine Kerkuke götüremezdi, kendisinin Kerkuke terk etmesi gerekiyordu. Buna karşılık Araplarla evlenenler şehirde kalabiliyorlardı.
Şehrin tarihi kalesini tahrip etmekle yetinmeyen Arap ırkçıları, şehrin tarihsel mimarisini de ortadan kaldırdılar. Kerkuk’un tüm çevresine, Wahde, Risale, İştiraqi Saddam Huriye,Erebiye vb…mahalle adları altında tam bir Arap çemberini oluşturdular. Ayrıca var olan eski mahalleleri de yok etmek için çeşitli bahaneler uyduruluyordu.Örneğin Şoriçe mahalesi(Kürdlerin olduğu bir semt)ni şehrin modernizasiyonu adı altın da yollarla ikiye böldüler. Kısacası Danyel Peygamber’in türbesi hariç Araplara ait olmayan(zaten Araplara ait şehirde de bir şey yoktu) herşeyi yakıp, yıkıp yerle bir etiler.
Kifri, Kelar, Çemçemal, Xurmatu vb …. Kerkuk kaza, nahiye ve köylerini başka şehirlere bağlama….
Enfal’a uğrayan 182000’ün %80’i Germiyan ve özellikle de Kerkuk Kürdleridi. Bağdat, Basra , Felüce ve özellikle Rumadiye ye vb… Arap bölgelerinde; Güney Kürdistan’ın genelin de çok yoğun Kerkuk Awareleri yaşamaktadır. Avêsta Merkezine göre: 300000 Aware’nin yalnızca 32000’i şimdiye kadar dönebilmiş.
Yapılan hiç bir nüfus sayımı adil değildi. En basittin de 1957 yıllında Kerkuk nüfus sayımlarının açıklamaları arapça ve türkmence idi. Bilinçli bir şekil de Kürdçe yazılmıyordu. Ayrıca nüfus sayımı esnasında millete ilişkin değil, dile ilişkin soru soruluyordu. Güney Kürdistanın özellikle Musul ve Kerkük gibi alanlar da Kürdçe bilmeyen ama Kürdlüğü ile gurur duyan on binlerce insan mevcuttur. Bu insanlar ya Arap yada Türkmen olarak kayıt edilmiştir. Ayrıca yapılan nüfus sayımların da Kürd memurları görevlendirilmiyordu.
Akademik kariyeri olan veya devlet bünyesinde çalışan Kürdlere Kerkukta iş verilmiyordu, başka şehirlere tayin ediliyorlardı.[1]