Demans hastası Kürt siyasetçi #Aysel Tuğluk#’tan zorla savunma alınmasını değerlendiren avukatı Ezgi Güngördü ve İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, uygulananın işkence olduğunu, siyaset adına hukukun silah olarak kullanıldığını belirtti.
Türk devletinin, DAİŞ üzerinden kurduğu Suriye politikası, işgal ve istila planları önemli oranda Kobanê kentinin kurtarılması ile boşa düştü. DAİŞ’in yenilgisi, Suriye hesaplarının boşa düşmesine ve Türkiye halklarının ortaklığında tükenişini gören Türk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan öncülüğündeki AKP-MHP hükümeti, Halkların Demokrasi Partisi’ni (HDP) hedef aldı. Aralarında HDP’nin eski Eş Genel Başkanları da olmak üzere Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de bulunduğu 21’i tutuklu 108 kişi hakkında dava açıldı. “Kobanê Davası” olarak adlandırılan davanın 1 Ağustos’ta 15. duruşması görüldü.
Duruşmada demans hastası olan Kürt siyasetçi Aysel Tuğluk’un zorla savunması alınmaya çalışıldı.
Avukat Ezgi Güngördü
‘Tanımadığı insanları gördüğünde korkuyor’
Tuğluk, “Bir şey hatırlamadığını” söylemesine rağmen mahkeme heyeti ısrarla sorular yöneltti. Bir işkenceye dönen savunmaya ilişkin avukatı Ezgi Güngördü Mezopotamya Ajansı’na konuştu. Tuğluk’u neredeyse her hafta ziyaret ettiğini belirten Güngördü hastalığın seyir hızını şöyle anlattı: “Adımı hatırlamamaya başladı. Yüzümü hatırlıyordu ama ismimi unutuyordu. Bir ay gelmeyen avukatları hiç tanımamaya başladı. Tanımadığı insanlar gördüğünde korktuğunu fark ettik. Bir hafta önce konuştuğumuz bir konuyu bir hafta sonra geldiğimizde hatırlamadığını fark ettik. Duruşma hakkında konuşuyorduk, bir hafta sonra gittiğimde hatırlamıyordu. Bunlar bir yıl önce yaşadıklarımız. Geldiğimiz aşamada ise 10 dakika 5 dakika önce konuştuğumuz şeyleri hatırlamıyor” dedi.
‘Ortada hukuk yok’
Duruşma günüde bunun salonda bulunan bütün izleyicilerin önünde yaşandığını ifade eden Güngördü, Ceza Muhakemeleri Kanun’u (CMK) 148. maddesinin ihlal edildiğini söyledi.
Aleni bir şekilde işkence yasağına aykırı olarak savunma alındığını dile getiren Güngördü şöyle dedi: “Aysel hanıma uygulanana ‘düşman hukuku’ dahi diyemiyoruz. Çünkü ortada bir hukuk yok. Aysel hanım, Türkiye’de, Kürt siyasi tarihinde, kadın özgürlük mücadelesinde çok sembol olan bir isimdir. Yıllardır Kürt siyasetinin içerisinde mücadele yürüttüğü için bugün özel bir tavır geliştiriliyor. Yoksa ATK’de ‘demans’ hastalığına dair bu kadar olumsuz tespite karşın ‘cezaevinde kalabilir’ raporu vermezdi.”
Çevik Bir’e verilen ‘cezaevinde kalamaz’ raporu üzerinden bırakılmasını hatırlatan Güngördü, “Aysel hanıma uygulanmayan hukuk, vicdan, insanlık maalesef başka kişilere uygulanabiliyor oluyor” diye konuştu.
İHD Eş Genel Başkanı Avukat Eren Keskin
Keskin: Hastalığı daha görünür oldu
İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Avukat Eren Keskin, Tuğluk’la en son görüştüğünde demans hastalığının daha görünür olduğunu ve birçok şeyi çok çabuk unuttuğunu ifade etti. Hastalığın seyir sürecini, Adli Tıp Kurum’un raporlarını değerlendiren Keskin şöyle dedi: “Aslında bu Aysel şahsında bütün hasta tutuklulara uygulanıyor. Özellikle Kürt siyasi tutuklular ölüm durumunda olsalar bile ATK, ‘cezaevinde kalabilir’ raporu veriyor. Bu yüzden birçok hasta tutuklu cezaevinde yaşamını yitiriyor.”
Bunların hepsi işkencedir
Keskin, Tuğluk'un hastalığının raporlarla tespitli olmasına rağmen duruşmada ifade vermeye zorlanmasının hukukta bir karşılığının olmadığını söyledi. Tuğluk’un duruşmada, “Ben ifade veremiyorum, bir şey hatırlamıyorum, neden yargılandığımı bilmiyorum?” demesine rağmen üstüne gidilmesinin çok açık bir şekilde psikolojik bir işkence olduğunu aktaran Kekin, “Bildikleri halde Aysel’in üye olmadığı örgüte ilişkin sorular dayatılması 12 Eylül mahkemelerinde bile böyle bir şey yoktu. Hukukun siyaset adına adeta silah olarak kullanıldığı bir dönemi yaşıyoruz. Aysel'in bütün yaşadıkları cezaevine alınması, annesinin cenazesine yapılan saldırı ve bundan dolayı kimsenin ceza bile almamış olması, hastalığına rağmen Aysel’in tutuklu halinin devamı son olarak mahkemenin bu kadar ifadeye zorlaması bütün bunların hepsi bir işkence yöntemidir” dedi.
Demokratik siyasetin önü tıkanıyor
Mahkemenin tavrının Kürt siyasi hareketine karşı bir gözdağı olduğunu ifade eden Keskin, “Mahkeme, ‘Biz sizi hiçbir şekilde dikkate almıyoruz, tanımıyoruz ve insan yerine koymuyoruz’ tavrı sergiliyor. Başka hiçbir anlaşılır yanı yoktur. Bu tamamen demokratik siyasetin önünün tıkanması için yapılan çok büyük haksızlıklardır. Türkiye'nin içinde bulunduğu şu durumda ben yargı makamlarının icraatlarının hiçbir hukuk anlayışıyla bağdaştıramıyorum” ifadelerini kullandı.
Aysel Tuğluk ve tüm hasta tutsaklarla dayanışma eskiliği olduğuna dikkat çeken Kesin, hak ihlallerine karşı dayanışmayı büyütmeye çağırdı.[1]