Başarılı romancı #Orhan Pamuk#’un başta Benim Adım Kırmızı, Beyaz Kale, Kırmızı Saçlı Kadın gibi pek çok kitabı #Kürtçe#ye çevrildiOrhan Pamuk yıllardan beri Kürtçe ve #Kürtler#le de ilgili bir yazar. Özellikle Kars kentinde geçen romanı olan Kar’da yer yer Kürtlere atıf yapar. Yine 2000 yılında Diyarbakır’da katıldığı bir panelde de Kürtçe ve milliyetçilik üzerine medyada haber olur. O dönem Hürriyet’te çıkan habere göre Pamuk konuşmacı olarak davet edilir. Söz konusu paneli haberleştiren Hürriyet, “Türk milliyetçisiyim dedi salon başladı” manşetini atar. Muhsin Kızılkaya ise o gün o salonda olduğunu ve haberin gerçeği yansıtmadığını söyleyerek köşesinde, Orhan Pamuk'un konuşmasının şöyle olduğunu yazdı: “‘Ben bir dil milliyetçisiyim, Türkçe milliyetçisiyim yani. Bunun Türkçede mücadelesini de verdim. Frençke, Amerikanca kelimelerle Türkçenin tahrip olmasına karşıyım. Çocukluğumda sahip olduğum, annemden babaannemden duyduğum dilin hem Türkiye'de kitaplar yazdığım için hem de kitaplarımın sonraki kuşaklara kalmasını, Türkçenin Amerikanca sözcüklerle bozulmamasını istediğim için verdim bu mücadeleyi. Bu kötü bir milliyetçilik değildir. Ben bu bağlamda Türk dili milliyetçisiyimdir. Aynı şekilde Kürtlerin de kendi dilleri konusunda titizlenmelerini, ona sahip olmalarını isterim. Aynı şekilde Kürtlerin de annelerinden babalarından işittikleri, kendi dillerini sahiplenmelerini çok iyi anlıyorum. Benim Türkçe milliyetçisi olma hakkım kadar sizlerin de Kürtçe milliyetçisi olma hakkınız elbette vardır.’’ Ayrıca Özgür Ülke Gazetesi’nin bombalandığı dönemde de Pamuk, birçok aydınla birlikte gazeteyi Taksim’de dağıtarak Kürtlerle dayanışma içinde olur. Yine İsviçre’de bir dergiye verdiği röportajdaki “30 bin Kürt’ü ve 1 milyon Ermeni’yi öldürdük” cümlesini kullandı. Sonrasında hakkında dava açıldı ve yargılandı. Tüm bunların yanında Orhan Pamuk’un kitapları Kürtler arasında da büyük bir ilgi buldu. Binlerce Kürt, hem Türkçeden hem Kürtçeden romanlarını dört gözle bekledi ve okudu. Pamuk’un Türkiye’de birçok kitabı Kürtçenin Kurmancî lehçesine çevrilmesinin yanında Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde Soranîye çevrildi. Bu girişten sonra Orhan Pamuk’un 32. Gün programında Kürtçe ve Kürtçe eğitim hakkında söylediklerine geçebiliriz. 2002 yılında Nobel Ödüllü yazar Orhan Pamuk’un katıldığı ve rahmetli gazeteci Mehmet Ali Birand’ın sunduğu 32. Gün Programı sosyal medyada viral oldu. Sosyal medyada yüzlerce kullanıcı Rasim Ozan Kütahyalı’nın da katıldığı bu program hakkında binlerce twit attı. Söz konusu programda Orhan Pamuk, katılımcılarla başta yazarlığı ve Avrupa Birliği olmak üzere pek çok konuyu değerlendiriyor.Ancak programın 12. dakikasında, Mehmet Ali Birand, o dönem kitabı Kürtçeye çevrilmiş olan Pamuk’a Kürtçe eğitim ve Kürtçe kitap hakkında sorular soruyor. Yazar Orhan Pamuk ise bu konuda demokrat bir tutum sergileyerek meselenin ahlaki olduğunu, nicelik kısmının geri planda kaldığını belirterek yanıt veriyor. Benim Adım Kırmızı kitabının Kürtçeye çevrilmesi üzerine konuşan Pamuk, Benim Adım Kırmızı’nın Kürtçesini Türkiye’de okuyup zevk alan Kürt arkadaşlarının hepsi Türkçe bilir ve hepsi kitabın Türkçesinden zevk almışlardır. Onların hepsi ama bir anlamda Kürtçeyi sevdikleri, bir anlamda Kürt milliyetçisi oldukları, kendi dillerini geliştirmekten (ki bu çevirmen İbrahim Aydoğan’ın tarifesi budur) kendi dillerini ve benim kitabım işte biraz zordur... Kavramlar vardır, uzun cümleler vardır. Kürtçeyi böyle zor bir kitabın sınavından geçirmek istedikleri için, kendi dillerini böyle zor bir kitap, böyle bir metinle sınamak, geliştirmek, zenginleştirmek için kitap Kürtçeye çevrildi. Yani Benim Adım Kırmızı’yı Kürtçesinden okuyacak insanlar Türkçe bilmiyordu, vah şimdi Kürtçesinden okuyacak… Değil. Orada tabi ki milliyetçi bir ucu, politik ama son derece meşru diyor. Kitabın kaç adet sattığını soran Mehmet Ali Birand’a Pamuk, Çok fazla bilgim yok. Ama kitap 2 bin civarında basılmıştır. Şimdi yakında bir davete gideceğim. Onlarla bir yemek yiyeceğim. Orada öğrenirim. Ama bunun çok büyük bir rakam olmacağını kendileri de biliyorlar şeklinde yanıt veriyor. Kürtçe eğitim ve yayın hakkında da Orhan Pamuk’un fikrini soran tecrübeli merhum gazeteciye ise Orhan Pamuk, meselenin ahlaki olduğunu vurgulayarak şöyle bir cevap veriyor. Pamuk, Bakın, ben şunu söylemek istemem. Bunu söyleyenler gene Türkiye’nin Avrupa’ya girmesini söylüyorlar ve diyorlar ki; ‘Ya serbest bırakın Kürtçeyi... Kimse nasıl olsa bunu merak etmeyecek. Bakın Orhan Pamuk’un kitabını 2 bin kişi okudu. Eh, demek ki çok fazla değil...’ Ama ben, Türkiye’de Kürtçenin serbest olmasının meşruiyetini buna dayandırmak istemem. Çünkü bu ahlaki bir şeydir. İster 2 bin satsın kitabım... 200 bin kişi de okuyacaksa yani demek ki bütün Kürtler, herkes Kürtçe okumak istiyorsa bu ahlaki bir şeydir. Ve birisi kaç kişilik bir cemaat olursa olsun, hangi dilde okumak, yazmak, eğitim yapmak istiyorsa bunun yapılmasının şeysi ne Avrupa’dır ne zaten fazla insan yoktur diye bir tesellidir. Bu ahlaki bir şeydir ve bu olmalıdır diyerek konuşuyor. Başarılı romancı Orhan Pamuk’un başta Benim Adım Kırmızı, Beyaz Kale, Kırmızı Saçlı Kadın gibi pek çok kitabı Kürtçeye çevrildi. Kaynak: Orhan Pamuk, Mehmet Ali Birand’a Kürtçe hakkında konuştu [1]