Kitap Adı: Toplumsal Barışın İnşası: Sivil Bir Anayasa Arayışı
Yazar: Abdurrahman Kurt | Akın Özçer | Berat Özipek | Diyar Rükneddin Çetedir | Emin Aktar | Fazıl Hüsnü Erdem | Kürşat Bumin | Levent Köker | Mesut Yeğen | Osman Baydemir | Sedat Yurttaş | Selahattin Demirtaş | Sezgin Tanrıkulu | Ulrike Dufner | Vahap Coşkun | Yasin Aktay | Yavuz Atar | Ömer Korkmaz
Basım Yeri: Istanbul
Yayınevi: Heinrich Böll Stiftung
Yayın Tarihi: 2009
Toplumsal Barışın İnşası: Sivil Bir Anayasa Arayışı
Bir anayasa metninin toplum nezdinde kabul görmesi, kitlelerin taleplerini karşılayabilme ve sorunlarını çözebilme kapasitesine bağlıdır. Eğer bir anayasa, insanların ihtiyaçlarını tatmin etme yeteneğine sahipse, prestiji yüksek, ömrü uzun olur. Buna karşılık bir anayasa -gerek yapılışı gerek uygulanışı sırasında- toplumdan yükselen seslere kulaklarını kapatmışsa, bu anayasanın her daim tartışmaların merkezinde yer alması kaçınılmaz olur.
Bir askeri darbenin ürünü olan 1982 Anayasası, Türkiye’nin hukuk yaşamına dâhil olduğundan beri, hep bir rahatsızlık odağı oldu. Aradan geçen çeyrek asrı aşkın sürede birçok kez metinde değişiklik yapılmasına rağmen anayasadan kaynaklanan bu rahatsızlık giderilmedi. Hemen her dönem, farklı toplumsal gruplar bu anayasanın sebep olduğu problemlerden muzdarip oldular. Artık bir yamalı bohça haline gelen bu anayasa, sorun çözmek bir tarafta dursun, bizatihi sorun üreten bir kaynak haline geldi. Eğer bir anayasa – içeriği, kurumları ve mekanizmalarıyla- toplumda baş gösteren problemlere çözümler üretmez, eksikliklerin giderilmesini sağlamaz ve daha önemlisi bir hakkaniyet ve adalet algısı yaratamaz ise, toplumda anayasanın değiştirilmesi ve yenilenmesine dönük arayışlar başlar. Nitekim Türkiye’de de böyle oldu. 1982 Anayasası, bir anayasanın sahip olması gereken özellikleri taşımadığından ve bir anayasadan beklenen işlevleri yerine getirmediğinden, birçok kesim bu anayasanın değiştirilmesini talep etti, alternatif anayasa taslakları hazırladı. Her seçim döneminde neredeyse bütün siyasi partiler, bu anayasanın artık Türkiye’nin koşullarına uyum göstermediğinden bahisle, anayasa değişikliği vaadini dillendirdi.
Bu çalışmalardan en önemlilerinden biri, AKP’nin hazırladığı anayasa taslağı oldu. “Demokratik ve sivil yeni bir anayasa” iddiasını taşıyan bu taslak, Meclis’te güçlü bir siyasi temsile sahip bir siyasi iktidar tarafından hazırlandığı için, hem kamuoyundaki anayasa tartışmalarını canlandırdı, hem de bir umut yarattı. Denilebilir ki, hemen her yerde anayasa konuşulmaya, taslaktaki hükümlere alternatif hükümler üretilmeye başlandı. İnsanlar, ilk defa, kendi kaderlerini belirleyecek bir belgenin hazırlanması sürecine müdahil olma iradesini gösterdiler.
Üniversitelerin –özellikle de hukuk fakültelerinin- bu tartışmadan uzak durmaları düşünülemezdi. Hemen her derslerinde anayasayı irdeleyen, başka ülkelerin anayasalarıyla karşılaştıran fakültemizin değerli öğrencileri, bu sürece bigane kalamayacaklarını ve anayasa taslağı üzerinden ülkenin anayasa ihtiyacının her boyutuyla tartışılacağı bir toplantı düzenlemek istediğini bize bildirdiler. Öğrencilerimizin önayak olacağı bir geniş kapsamlı bir etkinlik fikri, bizi çabucak harekete geçirdi. Öğrencilerimizle birlikte programımızı hazırlayıp Diyarbakır Barosu’na ve Heinrich Böll Stiftung Derneği’ne başvurduk, ilimizin yerel yöneticilerinden bu çalışmaya destek olmalarını istedik. Başvurduğumuz her kurum heyecanımızı paylaştı, kendilerine müteşekkiriz, ve nihayetinde Diyarbakır’da iki gün bir beyin fırtınası şeklinde geçen bir toplantı gerçekleştirdik.
Bu toplantının üzerinden yaklaşık bir buçuk yıllık süre geçti. Ancak aradan geçen süre, bu toplantıda konuşulan konular halen gündemdeki canlılığını koruyor. Bu nedenle, bu metinleri kamuoyunun bilgisine sunmak istedik. Eğer bu kitap, daha uzun süre gündemimizi işgal edecek gibi görünen anayasa tartışmalarına küçük de olsa bir katkı sunarsa, amacına ulaşmış olacaktır. [1]