“Ben savaşın çocuğuyum” diyen #Kobanê#li şair Cîhan Hesen, savaşın ortasında büyüdü. Bu yüzden de şiirlerinde sanki büyük acılar, derin yaralar, ince sızılar üst üste yığılmış da Cîhan Hesen o acıların fotoğrafını çekiyor gibidir.
Devrim dediğin her şeyi değiştirir. Baştan ayağa yeniden inşa eder her şeyi. Kentleri, köyleri, toplumları, toprağı, havayı, her bir bireyi, zihinleri, duyguları…
10 yıldır bütün dünya Rojava Devrimi’nin neleri dönüştürüp neleri yeniden yarattığına tanıklık ediyor. Kentlerin yeniden inşasına, daha önce ot bitmeyen toprakların çiçeklerle buluşmasına, günden güne geçmişin köhne kalıplarından sıyrılan toplumsal ilişkilere, tüm pis hesaplardan arınmış sanat eserlerine…
İnsan yaşamının bir pul kadar değerinin olmadığı zamanlardan bir körpe fidan hatırına bin emek verilen günlere gelindi. Soykırımın kalbinde aşkın peşine düştü kimi sanatçılar, kimileri kapı kapı gezip ezgi aramaya koyuldu devrimden sonra. Şiirler yükseliyor şimdi Rojava’dan, şairler yetişiyor. Cîhan Hesen de onlardan biri.
Artık acıya yerim kalmadı
Genç bir şair Cîhan Hesen. 1997 yılında Kobanê’de doğdu. #Kürt#sen eğer adının yazıldığı bir kafa kağıdının bile çok görüldüğü Suriye’de çok acı çekti, çok bedeller ödedi. “Her Kürt gibi benim de canım yandı yeterince” diyor Hesen. DAİŞ’e karşı verilen mücadelede önce babası şehit düşüyor. Ardından Kobanê Savaşı’nda da kız kardeşi. Yetmiyor, DAİŞ’in Kobanê’de yaptığı katliamda ailesinden 10 kişi katlediliyor. Birkaç yıl içerisinde onlarca yakınını yitiriyor. Gencecik yaşında öyle çok acı biniyor ki omuzlarına, “Bunca acıdan sonra artık hiçbir acının beni yıkabileceğini düşünmüyorum, artık acıya yerim kalmadı” diyor Hesen.
Şiire sarıldı
Tüm bunların ardından şiirle tanışıklığı “devrimle başladı.” Belki de kendi devrimi buydu ve tüm bu acılara göğüs gerebilmek için şiire sarıldı. 2013 yılından itibaren Kürtçe eğitimlere başlayan Hesen, bundan sonra yazmaya da başlıyor. İlk şiir kitabı “Di navbera şev û berbangê de” (Gece ile şafağın arasında), Rojava’da faaliyet gösteren HRRK yayınlarından 2018 yılında çıkıyor. İlk kitabının ardından öyküleriyle “Çirûskek ji Berxwedana Kobanê” (Kobanê Direnişi’nden Bir Kıvılcım) adlı öykü derlemesinde yerini alıyor. Bu derleme kitap da yine Rojava’daki az sayıda yayınevinden biri olan Şîlêr’den çıkıyor. Son olarak da bu yılın yaz başında “Ji Çûyînê Re” (Gidişe) adlı ikinci şiir kitabı Amed merkezli Belkî Yayınları’ndan çıktı.
Ülke davamızı şiirle sürdürüyoruz
Hesen’in şiirlerinde ağırlıklı olarak ülke, acı, kadın ve aşk temaları öne çıkıyor. Zaten bu temalar genel olarak Kürt şiirinin en büyük temaları. Kürt şiirinde her yol ülkeye çıkar. Sevgilinin kokusu, dönülecek yer, gönüldeki yara, çocuk gülüşü… Hepsi ülkeyle tanımlanır, ülkeye benzetilir. Hatta kimi zaman bu temanın ezbere bir alışkanlığa dönüştüğü de görülür ancak Cîhan Hesen bunun tamamen bir özlem ifadesi olduğunu söylüyor: “Ülke, Kürtler için yaradan çok hasreti ifade eder. Yara dediğin zamanla kurur ve zamanla izi bile silinir. Ama hasret kavuşma gününe kadar hep vardır. Bu yüzden biz duygularımızı ifade ederken ülkeyi düşünmeden edemeyiz. Çünkü bu hasret her nerede olursak olalım bizimledir. Bir ezber veya alışkanlık olduğunu da söyleyemem. Çünkü ülke bizim için bir davadır. Biz de ülke davamızı şiirle sürdürüyoruz. Kürt olmaya dair herhangi bir his besleyen herkesin de bu davaya sarılması gerek. Kürt şairlerin ülke temasına bu kadar sarılmasının sebebi olarak da bunu görüyorum; davalarını bu şekilde sürdürüyorlar.”
Ben savaşın çocuğuyum
Malum olduğu üzere, davası ülke olanın her sözünde, her adımında, her bakışında savaşın izlerini görmek de hiç şaşırtıcı değil. Ülke bir davaysa özgürlük amaçtır. Tahakküm üzerine kurulu bu dünya düzeninde özgürlüğün kaçınılmaz bedelidir savaş. Cîhan Hesen’in şiirlerinde de savaş tüm gerçekliğiyle hissettirir kendini. Zaten kendisi de “Ben savaşın çocuğuyum, savaşın ortasında büyüdüm” diyor. Bu yüzden de şiirlerinde sanki büyük acılar, derin yaralar, ince sızılar üst üste yığılmış da Cîhan Hesen o acıların fotoğrafını çekiyor gibidir. Bunu kendi tanıklıklarıyla ilişkilendiren şair, “Ben gençliğimi yaşayamadım çünkü, yaşamın içerisinde savaş hep eşlik etti bana. Savaşta çok kişiyi kaybettim. Birçok kayıba da tanıklık ettim. Bu yüzden yazıya döktüğüm tüm duygular yaşadığım duygulardır” diyor.
Savaş sonrası şiir serttir
Hesen, “Her savaşta birilerinin çıkıp yaşananları anlatması gerek” diyor. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupalı şairlerin tüm üretimlerine savaşın sızdığını hatırlatan Cîhan Hesen, “Onların aktardığı duygular sayesinde insanlar o gün neler yaşandığını bilebiliyor. Savaştan sonra şairin amacı iyi şiirden evvel yaşanan acıları aktarmak olmalı. Bu yüzden savaş sonrası şiirler serttir çünkü acı her sözcükte gösterir kendini. Şair istese de bu acıdan soyutlayamaz kendini, eskisi gibi yazamaz artık” diye belirtiyor.
Annemin koynu gibidir aşk
Şiirlerinde konu edindiği aşkı anlatırken, “Aşk topraktır benim için” diyen Hesen, aşkla kurduğu ilişkiyi de şöyle aktarıyor: “Annemin koynu gibidir aşk benim için, toprağın altındaki babamın kokusu ve onunla birlikte yatan bütün şehitler. Biz toprağın çocuklarıyız ve toprağın altı aşkla kaynıyor. Bu yüzden aşksız yaşayamayız biz. Bunca acıya rağmen hala bizi hayatta tutan bir şey varsa o da aşktır. Topraktan kopamadığımız gibi aşktan da kopamayız.”
Devrim, benim için dönüşümdür
Tüm bunların farkına devrimle vardığını ifade ediyor Hesen. Rojava Devrim’inin çok şey dönüştürdüğünü söylüyor. Bu dönüşümlerin en önemlisinin dilde olduğunu ekliyor. Devrimden önce Kürtçe’nin tamamen yasak olduğunu hatırlatan şair, “Bugün Rojava’daki tüm Kürtler Kürtçe biliyor, Kürtçe konuşuyor, okuyor, yazıyor. Bunu çok önemsiyorum. Çünkü düşman artık Rojava’yı tamamen işgal etse bile Kürtçeyi insanların ne aklından çıkarabilir ne kalbinden.”
Devrim öncesi şairlerinin de devrim için verilen savaştan etkilendiğini, dillerinin dönüştüğünü söyleyen Hesen eskiden aşk, doğa, düş, özlem gibi meseleleri yazan insanların savaştan sonra artık acıyı gördüğünü, acıyı yazmaya başladığını söylüyor: “Zaten devrimden sonraki şairler için devrimin kendisi bir yazma gerekçesine dönüştü. Kendim için söyleyecek olursam, acı olmazsa yazmayacaktım belki. Bu yüzden bu devrim benim için bir dönüştür diyebilirim. Yabancısı olduğum bir yaşamdan Kürtlüğümün hakikatini yaşadığım bir yaşama dönüş.” Son olarak kadın kimliğinin şiirle bütünleştiğini söyleyen Cîhan Hesen, “Kadınlık şiirin hem yoldaşı hem de annesidir. Şiirde kadının duygusu yoksa o şiir eksiktir, çiğdir. Şiir karakter ve duruşuyla kadına çok benzer. Bu yüzden yazarken kadına hakkını teslim etmek gerek” diyor.
2020 yılından bu yana Fransa’da yaşayan ve Bilgisayar Mühendisliği Bölümü okuyan Cîhan Hesen, bir yandan da acılarını yazmaya devam ediyor. [1]