“#Kürt# ve Ermeni halkları arasında bir barış güvercini” olarak anılan Ermeni sanatçı #Aram Tigran#’ın yaşamını yitirmesinin üzerinden 13 yıl geçti. Tigran’ın ardılları, “Kürtler var oldukça, şarkıları her zaman söylenecek” dedi.
“Kürt ve Ermeni halkları arasında bir barış güvercini” olarak anılan Ermeni sanatçı Aram Tigran’ın yaşamını yitirmesinin üzerinden 13 yıl geçti. Tigran’ın ardılları, “Kürtler var oldukça, şarkıları her zaman söylenecek” dedi.
“Dünyaya bir daha gelirsem, ne kadar tank, tüfek ve silah varsa, hepsini eritip, saz, cümbüş ve zurna yapacağım” diyen sanatçı Aram Tigran’ın aramızdan ayrılmasının üzerinden 13 yıl geçti. “Kürt ve Ermeni halkları arasında bir barış güvercini” olarak anılan Tigran’ın hayatı göç yollarında geçti. Tigran’ın ailesi, 1915’teki Ermeni Soykırımı’ndan kurtularak, Batman'ın Sason ilçesine bağlı Bianda köyüne göç etti ve yaşamı bir süre orada geçti. Tigran, ailesinin Bianda köyünden göç ettiği Suriye’nin Qamişlo kentinde 1934 yılında dünyaya geldi. Henüz 9 yaşında tanıştığı ud ile müzik hayatı başlayan Tigran, 1966’dan sonra gittiği Ermenistan’ın başkenti Erivan’da, 18 yıl boyunca Erivan Radyosu’nda çalıştı. Erivan Radyosu’nun kültür emekçisi olan Tigran, cümbüşü ile tüm halklar tarafından tanındı. Tigran, 1995’ten sonra ise Yunanistan’a giderek Atina’ya yerleşti.
75 YILLIK SÜRGÜN HAYATI
75 yıllık göçle dolu serüvenine Ermenice, Kürtçenin Kurmancî ve Dimilkî lehçelerinin yanı sıra Süryanice, Arapça, Türkçe ve Yunanca şarkılar seslendiren Tigran, eserlerine politik tavrını da işlemeyi ihmal etmedi. Qamişlo kentinden Brüksel'e uzanan yaşamına 14 Kürtçe albüm sığdıran Tigran, Kürt halkı için önemli bir isim oldu. Tigran, 230'u Kurmancî, 150'si Arapça, 10'u Süryanice, 8'i Yunanca şarkı seslendirdi. Birçok dilde şarkılar seslendiren Tigran, tüm politik olaylarda duruşunu ortaya koyarak, gönüllerde taht kurdu.
DİYARBAKIR VASİYETİ…
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi tarafından 2009 yılının Haziran ayında düzenlenen 8’inci Kültür Sanat Festivali'ne katılmak için Diyarbakır'a gelen ve festivalin ardından rahatsızlanan Tigran, döndüğü Yunanistan’ da 8 Ağustos 2009’da hayata gözlerini yumdu. Sürgünde dünyaya gelen, sürgünde yaşamını yitiren Tigran'ın Diyarbakır'da defnedilme vasiyeti ise, AKP iktidarı tarafından engellendi. Brüksel'de toprağa verilen Tigran'ın mezarına, Diyarbakır’dan getirilen toprak döküldü.
ADINA KONSERVATUAR AÇILDI
Vasiyeti engellenen ama ismi ve eserleri Kürtler tarafından yaşatılan Tigran için Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi bünyesinde 2010 yılında Aram Tigran Kent Konservatuarı kuruldu. Fakat yüzlerce öğrencinin müzik eğitimi gördüğü konservatuar, Kasım 2016’da DBB’ye atanan kayyım tarafından kapatıldı.
‘SANAT BENİM YAŞAMIM’
Tigran, vermiş olduğu bir röportajda müziğe olan aşkını şöyle dile getirmişti: “Gözüm sanata doymadı. Şarkılara, çalmaya doymadı. Ne zaman doyacak bilmiyorum. Ben sanatı sevdiğim için herhalde. Sanat benim yaşamım, vitaminim, balımdır. Müziğe doyamıyorum.”
Kayyım tarafından kapatılan Aram Tigran Kent Konservatuarı öğrencileri, “Bu halkı müziksiz bırakmayacağız” diyerek, kurdukları Ma Music’te sanat mücadelelerini sürdürüyor. Öğrencileri, Tigran’ın #Kürt müziği# açısından önemine değinerek, şarkılarını her daim yaşatacaklarını söyledi.
'BASKILAR BUGÜN DE SÜRÜYOR'
Konservatuvar öğrencilerinden MA Music eğitmeni Sarya Ertaş, Aram Tigran Akademi'sinde eğitim görmenin kendisi için değerli olduğunu ifade etti. Ertaş, Kürtçe sanatın önemine değinerek, “Bu benim için şanstı. 2009 yılında yaşamını yitiren Aram Tigran'ı ben akademiye gitmeden öncede dinliyordum. Halende dinliyorum. Tigran'ın sanatı için nerelere gittiğini, nasıl devam ettiğini, nasıl mücadele ettiğini çok iyi biliyoruz dedi.
Tigran'ın yaşadığı baskı ve yasakları kendilerinin de yaşadığını dile getiren Ertaş, Konserler iptal ediliyor. Bir sanatsal çalışma yaptığımızda, engel çıkarılıyor, tiyatro oyunlarını iptal ediyorlar. Sanata karşı korku ve yasak halen devam ediyor diye konuştu.
TİGRAN'IN RUHU YAŞIYOR
Aram Tigran Konservatuarı’nın kapatılmasının ardından Ma Music Akademisi’ni kurduklarını söyleyen Ertaş, Aram Tigran Konservatuvarı’nın ruhuyla hareket edip çalışıyoruz. Çalışmalarımızı o dönemdekinin 10 katı daha coşkuyla sürdürüyoruz diye belirtti.
‘BİZİMLE YAŞIYOR'
Tigran'ın büyük bir Kürt sanatçısı olduğunu vurgulayan Ertaş, Tigran'ın ardından bıraktığı bestelerin, müzikallerin çok kıymetli olduğunu belirtti. Ertaş, Onu tanımadan önce de biz şarkılarını dinliyor, seslendiriyorduk. Ma Music ailesinde Aram Tigran halen yaşıyor. Bizim için büyük bir kıymettir, Tigran müziği ve kıymetiyle her zaman bizimle yaşıyor şeklinde konuştu.
KÜRT-ERMENİ MÜZİĞİNİ SENTEZLEDİ
Aram Tigran Konservatuarı’ndan sonra Ma Music’te eğitmen sanat çalışmalarını sürdüren Neşet Güçmen, Tigran'ın Ermeni ve Kürt sanatını sentezleyerek, yeni bir tarz yarattığını söyledi. Tigran'ın bestelerinin Kürtlerin klasik müziği olduğunu ifade eden Güçmen, “Mamoste Aram Tigran için neler söylense, eksik kalır. Çünkü her şarkısı halkın içinde bir klasik müzik oldu ve seslendiriliyor dedi.
ŞARKILARDA KÜRT VE ERMENİ RUHU VARDI
Kürt müziğinin melodik olduğunu belirten Güçmen, Aram Tigran'ın müziğinde ise La ile başlayan notasının La, re, sol notalarıyla bittiğine dikkat çekti. Tigran'ın her şarkısında Kürt ve Ermeni ruhunun olduğunu söyleyen Güçmen, Tigran’ın dil özgünlüğünün olduğunu söylerine ekledi.
Tigran'ın müziğe ud ile başladığını ve udun sesinin az çıkmasından sonra cümbüşe geçtiğini belirten Güçmen, Tigran ile olan bir anısını şu sözlerle anlattı: “Arkadaşlar beni Aram Tigran ile tanıştırdı. Ben kendisine '15-20 yıldır senin şarkılarını sahnelerde çalıyorum' dedim. Bana dönerek 'Sen şimdi çok para kazanıyorsun değil mi?' diye sordu. Ben de kendisine 'Mamoste sen de biliyorsun, Kürtçe müzikte para yok. Yürek, sevgi, ruh var' dedim. Bana 'Doğru diyorsun, Kürtçe müzikte ruh ve sevgi var. Biz zaten o ruhla söylüyoruz' dedi.”[1]