#Kürtler#in Avrupa’ya göçü, ekonomik ve ağırlıkta siyasi baskılardan kaynaklı gelişmiştir. Özellikle 1990 yılında toplu bir kıyım ile karşı karşıya kalan Kürt halkı, kendi topraklarından sürgün edilmekle karşı karşıya kalmıştır. Bu süreçte 30 bin Kürt, faşist Türk devleti tarafından öldürülmüş ve 5 bin köy boşaltılmıştır. Mevcut baskı ve işkenceler sonucu hem Türkiye metropollerine hem de Avrupa’ya yoğun bir göç akışı olmuştur.
Devletsiz bir topluluk olarak yaşamlarını sürdüren Kürtlerin, dört parça #Kürdistan#’da yaşamlarını sürdürmeleri her zaman için zor olmuştur. Hakim ulus devletlerin Kürtlere dönük soykırım uygulamaları; İran, Irak ve Suriye’de de benzer olmuştur. Bu nedenle tarih boyunca, dört parça Kürdistan’da sürgün ve göçler hep olagelmiştir.
Varlığı, kimliği ve özgürlüğü elinden alınmış bir halkın kendini ayakta tutması, kendi dilini, kimliğini ve kültürünü koruyabilmesi, bir bilinçlenme ve örgütlenme gerektirmektedir. Aksi halde, asimilasyon ve soykırım politikalarından kaçarken, Avrupa gibi bir kıtada, liberalizm ve kapitalizm çarkında öğütülüp un ufak olmak da ciddi bir tehlike taşımaktadır.
PKK öncülüğünde Kürdistan’da gelişen ulusal, sınıfsal ve kültürel bilinç, halkın ve kadınların kendilerini örgütlemelerine zemin hazırlamıştır. Yurtseverlik bilincini önceleyen ilk kadın örgütlenmesi, 1987 yılında Almanya’da Kürdistan Yurtsever Kadınlar Birliği (YJWK) olarak gerçekleşmiştir. Kürt kadınları bir araya gelerek örgütlenmiş ve ilk adımı atmışlardır. Yurtseverlik duygusu özünde kim olduğunu bilmek ve nereye ait olduğunu ruhsal, duygusal olarak diri tutmak ve yönünü nereye doğru vereceğini belirlemektir. Bu nedenle Avrupa’da gelişen kadın örgütlenmesi, tarihi ve toplumsal bir öneme sahip olmuştur.
Kürdistan Yurtsever Kadınlar Birliğinin öncelikli amacı, diasporayla Avrupa’nın her yerine yayılmış Kürt kadınlarına ulaşmak ve örgütlemek olmuştur. Böylelikle ulaşılan, bilinçlenen ve örgütlenen kadınlar; hem özgürlük mücadelesinde hem de toplumsal ve siyasal çalışmalarda aktif yer almışlardır. Kadınlar, Kürt kurumlarında kültürel, sosyal ve siyasal olarak katılım sağlamışlardır. Söz konusu çalışmalar, günümüz için önemli bir birikim ve miras yaratmıştır.
Avrupa’daki Kürt kadın hareketi, bu miras üzerinden örgütlenmesini genişletmiş ve çalışmalarını zenginleştirmiştir. Avrupa sisteminin kapitalist, liberal politikalarına karşı, öz gücüne dayalı örgütlülüğünü geliştirmiş, öncelikli olarak kadınların ve halkın, bu sistem içerisinde erimemesi için, eğitim çalışmaları, kültürel, sanatsal, basın-yayın, örgütlenme ve eylemlere ağırlık vermiştir. Diğer yandan kendi kimliği, kültürü, dili ve siyasal örgütlülüğü ile Kürdistan’da gelişen soykırım ve imha saldırılarına karşı duyarlılık geliştirerek, kadınların kendilerini mücadelenin bir parçası olarak görmesini ve sahiplenmesini sağlamış ve mücadelenin öncüsü haline getirmiştir.
Avrupa sisteminin yıkıcı yaşam tarzına karşı moral değerlerin korunması, amaç ve inancın keskin olması gerekliliğinde hareketle, ideolojik, felsefi ve paradigmasal boşlukların doldurulması ve bu esas üzerinden örgütlenmesi bir zorunluluk olarak ele alınmıştır. Liberal yaşamın albenisine karşı, topluluğu korumanın tek yolunun; toplumsallığı sağlamak ve bu toplumsallığın dağılıp parçalanmaması için örgütlenmeyi geniş kesimlere yaymak ve gelişen örgütlülüğü kurumlaşmalarla kalıcı hale getirmek olduğunu savunmuşlardır.
Söz konusu ihtiyaçların giderilmesi, sorunların çözülmesi, alternatif mücadele ve yaşam alanlarının oluşturulması için kadınlar, kendilerini konfederal sistem biçiminde örgütlemişlerdir. Bu temelde komiteler, meclisler, birlikler ve hareketler oluşturulmuştur.
Gelişen kadın konfederal sistemi; perspektifini ve felsefesini Kürt halk önderi Abdullah Öcalan’ın Demokratik, Ekolojik ve Kadın Özgürlükçü çizgisinden alarak, Avrupa kıtasının birçok ülkesinde örgütlenmiştir.
Kıtanın her bir köşesine yayılmış olan Kürt kadınlarının mevcut örgütlülüğe doğrudan katılımlarının sağlanması esas alınarak, yerelden başlanılarak örgütlenmiş, mahalle ilçe ve illerde komiteler ve meclisler oluşturulmuştur. Oluşturulan meclislerde ihtiyaç temelli komisyonlar oluşturulmuştur. Mevcut örgütsel zeminlerde, zorunlu ve gönüllü asimilasyon, cinsiyetçi liberal geri ve geleneksel politika ve uygulamalara karşı mücadele yürütülmüş, alternatif plan proje ve programlar oluşturulmuştur. Kadınların ailede, sokakta, iş yerinde, okulda ekonomik alanlarda uğradıkları baskı, şiddet, ezilmişlik ve ayrımcılık, dayatılan eşitsizlik ve sömürü, görünür kılınmaya ve farkındalık yaratılmaya çalışılarak, kadın dayanışması güçlendirilmiştir. Diğer yandan, dönemsel kampanyalarla, namus olgusu ve kadına dayatılan kırım ve katliamlar teşhir edilmiş, kadınların toplumsal yeniden inşada, özne olabilmeleri için pozitif kampanyalar da yürütülmüştür.
Toplumsal cinsiyetçiliğin aşılması, demokratik bir yaşamın oluşturulması, özgür kadın ve özgür erkeğin yaratılması ve bu bilincin kalıcılaşmasını sağlayacak kurumlaşmalar için özgün ve özerk yapılar oluşturulmuştur.
2014 yılından itibaren özgün ve özerk olarak örgütlenen kadın konfederal sistemi kapsamında toplumsal, sosyal, ekonomik, diplomatik, kültürel, inanç, eğitim, dil, jineoloji, genç kadın vb. birçok alanda komite oluşumuna gidilmiştir. Bu komitelerin yerel meclisler içinde kendini örgütlemesiyle, yerel irade, bilinç, öz güç, dayanışma ve kolektif ruh geliştirilmiş ve güçlendirilmiştir.
Yaşamın hiçbir ayrıntısını egemen güçlerin insafına bırakmamak adına meclislerde oluşturulan komiteler büyük önem taşımaktadır. Ekonomik sorunlar, sosyal- toplumsal sorunlar, zihinsel, ruhsal, duygusal sorunlar, kültürel, sanatsal, edebi sorunlar, ataerkil sistemin bir bütün yaratmış olduğu sorunlar bu komiteler tarafından ele alınmakta ve çözüm için çalışılmaktadır.
Avrupa Kürt Kadın Hareketi; eylemlerle, eğitimlerle, basın-yayın organları ile, ekonomik modellerle, kadın atölyeleri, kooperatif gibi oluşumlarla, kadın dayanışma ağlarıyla, uluslararası konferanslar, çalıştaylar, sosyal forumlar ve kamplar örgütleyerek, kadına uygulanan şiddet ve kadın katliamlarına karşı farkındalık yaratma amaçlı kısa ve orta vadeli hamlelerle, aile ziyaretleri ve aile eğitim kampları, özgün erkek eğitimleri ve karma eğitimler vb. yol yöntemlerle, bilinçlenme ve örgütlenmede önemli bir aşama kat etmiştir.
Avrupa’da, Kürt Kadın Hareketinin demokratik konfederal sisteminin geliştirilmesi için ciddi bir zemin ve potansiyel bulunmaktadır. Bir taraftan dört parçadan gelen Kürt halkı, diğer yandan halkın taşıdığı farklı inançların (Alevi, Ezidi, Yaresan, Müslüman vb.) bir arada olması; Kürtlerde yaşanan sömürgeci etkilerin ve bakış açısının aşılarak, demokratik ulus bilincinin kadın öncülüğünde oluşmasına ciddi bir zemin sunmaktadır. Yine demokratik güç birlikleri ve enternasyonal dayanışma ağları, inisiyatif ve örgütlenmelerle yerel ve evrensel bağı geliştirmede büyük bir potansiyel ortaya çıkartmıştır. Bu potansiyel üzerinden; kadın dünya yürüyüşü, kadın dünya kongresi ve kadın demokratik cephesinin çalışmaları için çalışmalar yapılmakta ve örgütlenme modelleri geliştirilmektedir. Toplumsal kadın sözleşmesi ile nasıl yaşayacağına, yaşamını nasıl düzenleyeceğine ilişkin kadın iradesinin güçlü buluşması ve ortaklaştırılması önemli bir gündem etrafından devam etmektedir. Kürt kadının Kürdistan’da başlayıp Avrupa ve diğer dünya ülkelerine yayılan örgütlülüğü, bugün çıtayı daha da yükselterek, tartışma düzeyini Dünya Kadın Konfederalizmine taşımayı başarmıştır.[1]