Enstrümansız kilam söyleyen ‘son dengbêjler’, ‘’Bizim temsil ettiğimiz dengbêjlik geleneği, gördüğünü şiirsel ve sanatsal bir üslupla anlatmaktır’’ diyor. #Kürt kültürü# ve sözlü edebiyatının temel taşlarından olan dengbêjlik kültürü, sevinçlerin, acıların, aşkların ve tarihsel olayların günümüze kadar gelmesinde büyük etkiye sahip Kürt tarihi açısından. Klasik tarzda dengbêjlik yapan Serhad bölgesinin dengbêjleri, enstrümansız kilam söyleyen dengbêjlerin yetişmemesinden yakınıyor.
Kürt kültürünün çok önemli bir parçası olan ve Kürt sözlü edebiyatın günümüze kadar gelmesinde önemli rol oynayan dengbêjlik geleneği, çalgı müziğin gelişmesiyle eski önemini yavaş yavaş yitiriyor. Dengbêjler enstrümansız dengbêjlik tarzının Serhad bölgesinde Evdale Zeynikê ile başladığını belirtiyor. Bu ekolun en önemli temsilcileri ise Şakiro, Reso, Feqiyê Mihê, Hacî Abdulkerim, Feqî İsmail, Siddikê Baxçe ve Zahiro olarak gösteriliyor. Dengbêjler hikaye anlatıcılığı, ses sanatçısı ya da halk ozanı olarak da biliniyor. Özelikle Cumhuriyet döneminde Kürt dilinin yasaklanmasıyla birlikte kırsal alanlarda dengbêjlik daha fazla rağbet görmeye başladı. Akşamları köy odalarında söylenen klamlar, o dönem yaşanan acıların, sevinçlerin kahramanlıkların günümüze kadar gelmesini sağladı. İşte o acılar Kürtçe müziğin yasaklı olmasından kaynaklı, ev ortamlarında doldurulan kasetlerle elden ele dolaştı.
Bu geleneğin yaşatılması için Kürt kurumlarının duyarlı olması gerektiğini belirten Patnoslu dengbêjler, dengbêjliğin sözlü tarih olduğunu ve bunun kaybolmaması için dengbêjlere imkan sunulması gerektiğini belirtiyor. Bölgenin en büyük dengbêjlerinin çıktığı Patnos’ta, enstrümansız dengbêjlik geleneği hala devam ediyor. Dengbêj Celoyê Babiya, dengbêjlerin yaşamının, gezmek ve gördüklerini sanatsal bir dile anlatmak olduğunu belirterek, “Bizim temsil ettiğimiz dengbêjlik geleneği gördüğünü şiirsel ve sanatsal bir üslupla anlatmaktır. Yaşananların hikayesini anlatırken onu kilamlaştırırız” diyor.
Celoyê Babiya: Hepimizin piri Evdal’dır
Reso ve Şakiro ile uzun yıllar birlikte dengbêjlik yapan Celalettin Oğulu (76), halk arasında Dengbêj Celoyê Babiya olarak biliniyor. İlerlemiş yaşına rağmen sesiyle herkesi kendisine hayran bırakan Celoyê Babiya, 12 yaşında dengbêjliğe başladığını ve şimdiye kadar sayısız besteler yaptığını söylüyor.
Çalgısız dengbêjliğin son temsilcileri olduklarını belirten Celoyê Babiya, ‘’Kürtlerin diğer bölgelerindeki dengbêjlerine bakıyorsun, genelde çalgı kullanırlardı. Aslında bu Serhad’da çok eskiden varmış. Fakat bu ekolün temsilcisi olarak, Evdalê Zeynikê kabul ediliyor. Tabii Evdalê Zeynikê yaşadığı dönemler Kürt dili yasak değildi. Sürmeli Mehmet Paşa divanının dengbêjiydi. Bu serbestlik Evdalê Zeynikê’yi geliştirdi. Ondan sonra çıkan bütün dengbêjler, ondan feyiz aldılar. Hepimizin piri Evdal’dır” diye belirtiyor.
Kürtçe söylediği için karakola götürüldü
Kürt dilinin yasaklandığı dönemlerde dengbêjliğin de gizli yapıldığını anlatan Celoyê Babiya, başından geçen bir olayı şöyle aktarıyor: “Ben daha çocuktum. Erciş’te bir otelde hatırı sayılır bir insan benden kilam söylememi istedi. Teyip kaydına alında ben de söyledim. Otele kaymakam, yüzbaşı ve bekçi başı üçü birden girdi. Yüzbaşı bana ‘burası dağ başımı sen bağırıyorsun’ dedi. Ben de kilam söylüyorum dedim. Küçük yaşımda beni alıp karakola götürdüler. Orada bir polis bana ‘evladım sen kaçakçılık yapsaydın, cinayet işleseydin, hırsızlık yapsaydın buraya gelmezdin. Ama sen öyle bir suç işlemişsin ki; Kürtçe şarkı söylemişsin’ dedi. Bu anımı hiç unutmadım. Yani o derece baskı altındaydık.”
Köylerde divanlarda kilam söylerken mutlaka bir kişinin yolu gözetlediğini ifade eden Celoyê Babiya, o zorluklara rağmen bu geleneği sürdürdüklerini ve bundan sonra devam etmesi için herkesin duyarlı olması gerektiği çağrısında bulunuyor.
‘Şakiro ve Reso ile birlikte söyledim’
Çalgısız dengbêjlik geleneğinin en önemli temsilcilerinden olan ve eserleri birçok dengbêj tarafından günümüze kadar okunan Reso ile anısını anlatan Celoyê Babiya, “Gençlik yıllarımda Reso’nun yanına gittim. Ondan dengbêjliği öğrenmek için. O da bana nasıl dengbêjliğe başladığını anlattı. Reso’nun anlatımına göre, Reso Hınıs’ta Mustafa isminde meşhur bir dengbêjin yanına gitmiş. Ona denbêj olmak istediğini anlatmış. Mustafa Reso’ya iki klam söylemiş ve Reso’dan da bir klam söylemesini istemiş. Daha sonra Mustafa, Reso’nun sırtına elini vurarak ‘dengbêjlik kolay sende ses var, yorum var sen artık dengbêjsin’ demiş ve Reso o günden sonra dengbêjlik yapmaya başlar” diye konuştu.
Şakiro ile yakın arkadaş olduğunu gençlik yıllarında birlikte birçok düğünde kilam söylediklerini belirten Celoyê Babiya, Şakiro ile bir köyde iddiaya girdiklerini ve iki gün boyunca kilam atışmasına girdiklerini anlatıyor. Şakiro gibi bir ustanın bir daha yetişmesinin zor olduğunu söyleyen Celoyê Babiyan, “Dengbêjlikte Serhad geleneği yok oluyor. Yeni dengbêjler yetişmiyor. Bunun için kurumlarımızın imkan yaratması ve dengbêjliği cazip hale getirmesi gerekir. Çünkü bu toplum birçok olayı isyanı, aşkı, dengbêjlerle tanıdı. Birçok Kürt şahsiyeti ve destanları insanlar dengbêjlerin kilamlarında dinleyerek öğrendi” diye belirtiyor.
Serhad’a özgü ustalar artık yetişmiyor
Patnos’ta herkesin severek dinlediği bir başka dengbêj İlhami Uygar, halk arasındaki ismiyle Dengbêj Miraz’da, çalgısız dengbêjliğe gençlerin ilgi duymaya başladığını, ancak ekonomik getirisi olmadığı için gelişemediğini işaret ediyor. “Dengbêjler bu toplumun hafızasıdır” diyen Miraz, tarihe mal olmuş birçok Kürt aydını ve şahsiyetinin dengbêjlerin sayesinde tanındığını belirtiyor.
Evdalê Zeynikê, Reso ve Şakiro gibi unutulmaz ses ve yorum ustalarından devraldıkları ses dengbêjliğinin son temsilcileri olduklarını belirten Miraz, “Bakınız dengbêjlik Kürtlerin genelinde var. Çok ustalar çıktı. Ama Serhad yöresine özgü ustalar artık yetişmiyor. Değerli sesler çıkıyor. Ancak ses dengbêjliğine yönelmiyor. Çünkü ekonomik getirisi yok. Bu da beraberinde bir sanatsal yozlaşmayı getiriyor. Çünkü dengbêjlerin sesiyle ölümsüzleşen eserler, başka tarzlara uyarlanarak anlamsız kılınıyor. Bu sanat katliamını önlemek lazım. Bütün sanatçılar bu konuda duyarlı olmalılar” diye ifade etti.
Gêliye Zilan’ı dengbêjler unutturmadıÎ
Dengbêjliğin Kürt destanları ve isyanlarının anlatıcısı olduğunu söyleyen bir diğer dengbêj İkram Maskal da, Siyabend û Xecê, Mem û Zîn ve Kûrkê Silêman destanlarının dengbêjlerin sayesinde kök saldığını hatırlatarak, “Gêliye Zilan ve benzeri trajediler eğer bugün unutulmamışsa bu dengbêjlerin sayesindedir” diye konuştu. Maskal, “Dengbêjlik bu toplumun bilincinde tarihin yeniden yeşermesidir” diyerek, toplum bilincinin diri tutulması için dengbêjliğin korunması gerektiğini vurgu yaptı.[1]