Kendileri hakkında dönen tartışmalarda en az söz verilen gençliğin kendini #Kürt#lük ve Kürdistan üzerinden nasıl tanımladığını, kendilerini özgürlük mücadelesinin neresinde gördüğünü, bu mücadeleye nasıl baktığını merak ettik. Bu nedenle sorularımızı farklı coğrafyalarda yaşayan Kürt gençlerine sorduk.
Gençlik, her çağ ve toplumun dinamosudur. Toplumlar için itici güç olarak da değerlendirilebilecek olan gençlik bu yönüyle sosyal ve siyasal tüm hareketlerin de taşıyıcısıdır; tıpkı Kürt Özgürlük Hareketinde olduğu gibi. Kürt Özgürlük Hareketi'nin nerdeyse bütün mücadele motivasyonunu gençlikten aldığı söylenebilir. Hareketin tüm kazanım ve zaferlerinin Genç başladık, genç bitireceğiz şiarıyla ilişkisini kurmak zor değil. Zira fedai ruhla örgütlenerek kuşanan gençlik, bu şiarın verdiği moral ve inançla bugüne dek Kürdistan toplulukları için sayısız bedeller ödedi. Öyle ki hemen her Kürdistanlının evinde halkın mücadelesi uğruna toprağa düşmüş bir veya birkaç gencin fotoğrafını görmek mümkün. Bu tablo hem özgürlük mücadelesinin ne denli büyük bedellerle verildiğine hem de gençliğin özgürlük mücadelesinde üstlendiği rol ve görevlere işaret etmektedir.
Öte yandan gelişen çağ ve araçlarla birlikte şekillenen gençlik, Kürt Özgürlük Hareketi içerisinde de en etkili çözümleme ve yoğunlaşma konularından biri olmuştur. Hareketin siyasi ve askeri mücadelesi her dönem gençliğin yetenek ve donanımlarına göre dönüşüp şekillenmiştir. Milenyum sonrası sosyal yaşamın koşulları gelişen araç ve imkanlarla dönüşürken Kürdistan dağlarında süren gerilla mücadelesinin de dönüşüp kendini çağa uyarladığını söyleyebiliriz. Gerillaya dönük son yıllarda günden güne daha sıklıkla ifade edilen Uzay çağı gerillası tanımı da bunun en belirgin örneğidir. Ancak 2000'li yıllardan itibaren dönüşen araç ve imkanlar gençlik üzerine türlü tartışmaların dönmesine de sebep oldu. Bu tartışmaların başında değişen tüketim ve üretim alışkanlıkları yüzünden yeni dönem gençliğinin kendini gittikçe apolitize bir yerde konumlandırdığı iddiası geliyor. İddia popüler kültür ve kapitalist modernitenin gençliği her yönüyle sarıp kıskaca alarak pasif bir konuma ittiği, bu yüzden de politik karşı çıkışlardan alıkoyduğunu savunuyor. Her ne kadar PolitikART'ın bu sayısında yer alan kimi yazılar türlü araştırma ve gözlemlere dayanarak bu iddianın yersiz olduğunu zaten gözler önüne seriyor olsa da 14 Şubat, 8 Mart, Newroz, 4 Nisan, 1 Mayıs gibi günlerde gençliğin öncü rolünü kaybetmediği, politik mücadeleden geri durmadığını açıkça ispatlıyor. PKK'ye katılım oranları ve gerillanın kullandığı yöntemlere baktığımızda dağlarda süren çetin mücadelede de gençliğin fedai ruhunu koruyup mücadelede birincil konumda olduğunu görebiliriz. Biz de kendileri hakkında dönen tartışmalarda en az söz verilen gençliğin kendini Kürtlük ve Kürdistan üzerinden nasıl tanımladığını, kendilerini özgürlük mücadelesinin neresinde gördüğünü, bu mücadeleye nasıl baktığını merak ettik. Bu nedenle sorularımızı farklı coğrafyalarda yaşayan Kürt gençlerine sorduk.
Benim için Kürt kimliğine sahip çıkmak direnmek demektir
Hêlîn Dirik, #Almanya#, 26:
Ailemde birçok farklı kimlik var; Kürt, Arap, Alevi. Her bir kimlik benim için Ortadoğu coğrafyası açısından ayrı bir tarih ve anlam ifade ediyor. O coğrafyanın ne kadar çeşitli olduğunu kendi ailemden görüyorum. Tüm o insanları, kimlikleri, inançları, dilleri tek bir ulus devlet bünyesine yerleştiremeyiz. Bu anlamda, Kürt kimliğine sahip çıkmak benim için bu tekçi ulus devlet mantığına karşı direnmek demektir. Avrupa'da, yani Kapitalist Modernite'nin kalbinde yaşamak, iyi bir örgütlülük ve büyük bir direniş gerektirir. insanlar burda gittikçe izole, birbirinden kopuk bir şekilde yaşıyor. Kapitalist toplumlarda bireycilik ve bencillik çok yaygın. Buna karşı Kürt toplumu iyi bir örgütlenme oluşturdu ve gençlere bir perspektif, bir alternatif sunuluyor. Hiç bir zaman yalnız olmadığımızı biliyoruz. Yalnızca birey olarak değil, toplum olarak direniyoruz. Örgütlü olunca daha güçlü oluyoruz. Bir genç kadın olarak bu benim için çok önemli. Genç kadınlar olarak da aramızda bir örgütlülük var. Kürtçe'de xwebûn yani kendin olmak tanımını çok kullanıyoruz. Xwebûn benim için aynı zamanda genç bir kadın olarak örgütlenmek ve o şekilde kendimi daha iyi tanımak, tarihimizi öğrenmek ve direnişçi ruhumuzu güçlendirmek demektir. Kürdistan'daki kadın mücadelesinden ilham alarak örgütleniyoruz burada. Orada kadınların oluşturduğu devrim bize inanılmaz büyük bir umut verdi. Özellikle Kürt gençleri ve genç kadınları çok etkiledi. Bizim kuşakta çok büyük bir potansiyel var bence. Bir çok çeşit feminist, ekolojist, komünist, sosyalist, anarşist vb. hareketler var. Bunları birleştirip ortak bir güce dönüştürmek gerekir. Bunu başarabilirsek gerçekten büyük başarılar elde edebileceğimizden eminim.
Kürdistan’ın benim için anlamı?
Ceyda Taş, Almanya, 20:
Asimile olmuş bir aileden geldiğim ve ne yazık ki Kürt kimliğimi çok geç tanıdığım ve öğrendiğim için Kürt ve Kürdistanlı olmak benim için çok şey ifade ediyor. Cevabı birkaç cümleyle veremem çünkü çok derin ve duygusal bir şey bu benim için. Kürt kimliği sadece Kürt dili ve kültüründen ibaret değildir, daha fazlasıdır. Kürdistan tarihi baskının, sömürünün, ihanetin ve acının tarihidir diyerek özetleyebilirim. Kürt kimliğinin önemli bir parçası, özellikle bu nedenle direniştir. Özetle Kürdistan'ın benim için faşizmin sonu demek olduğunu söyleyebilirim. Kürdistan sadece Kürtlerin değil, tüm mazlumların ve özgürlük tutkunlarının yurdudur. Halklar, kendilerini zihinsel ve fiziksel bir devrim yoluyla özgürleştirebileceklerdir.
Bu yüzden Kürt özgürlük hareketi bizim her şeyimiz; hayatımız, umudumuz, gururumuz, kimliğimizin ve kültürümüzün koruyucusu, aynı zamanda dünyanın her yerinden milyonlarca insanı büyüleyen itici bir güçtür. Özgürlük hareketine bağlı hissetmemin nedeni çoktur, bunlardan bir tanesi, bunun bir Türk-Kürt çatışması olmadığını çok erken fark etmiş olmam. Geriye dönüp baktığımda, ideolojiyi ve hareketleri tanıdığım ve asimilasyon zincirlerini kırdığım için mutluyum. İdeoloji bana kişisel olarak çok şey verdi; sorduğum sorulara cevap veriyor, bana destek ve güç veriyor. İdeoloji sayesinde kimliğimi tanıyabildim. Gerçekte kim olduğunuzu ve neyin yaşamaya ve uğruna savaşmaya değer olduğunu bilmekten daha iyi bir his yoktur.
MEDENİ İLHAN
Bu mücadelenin içinde yetiştik
Medeni İlhan, #Mexmûr#, 31:
Kürt toplumu tarihin kadim zamanlarından beri insan uygarlığının gelişiminde öncü bir rol oynamıştır. Öyle bir toplumda büyüdüm ki kültürü, dili, yaşam biçimi ve etrafına yaklaşımı insanın içindeki hakikat cevherini uyandırıyor. Onca talan ve doğa kıyımına rağmen görülmemiş mücadeleler veren bir halk oldu Kürt halkı. Bu yüzden ben Kürtlüğü yaşamın içindeki hakikati uyandıran kapsayıcı bir kimlik olarak değerlendiriyorum. Bu bağlamda Kürdistan da insan uygarlığının temellerinin atıldığı, özgür ve ortak bir yaşamı arzuladığım coğrafyadır benim için.
Hayalini kurduğum bu yaşam için çalışan örgütlü kurumların da Mexmûr'da gençlerin taleplerine yanıt olabildiği herkes tarafından görülüyor zaten. Fakat düşman saldırılarının yoğunlaştığı yer ve merkezlerde eksiklik ve aksamaların olduğunu söyleyebiliriz. Bu eksiklerin giderilmesi için de yine gençliğin öncülüğünde çalışmalar yürütüldüğünü de takip edebiliyoruz. Çalışmalar ciddi şekilde yürütülürse bu konuda bir eksiğin kalmayacağına inanıyorum. Çünkü bu kurumların ana amaçlarından biri gençliğin yaşamın her alanında çalışmalara öncülük etmesini sağlamaktır. Kürt Özgürlük Hareketinin mücadelesi özgür birey, toplum ve dünyanın mücadelesidir. Bu yüzden zaten ortak ve eşit bir yaşam hayali kuran herkes bir şekilde kendini özgürlük hareketiyle bağ kurmaya meyilli hissediyor. Biz kendimiz de zaten bu mücadelenin içinde yetiştik. Hareketle bağımızı paradigmamızın temellerinden alıyor, yaşamımızı da buna göre şekillendiriyoruz.
NAZLICAN YILDIZ
Gençliğin taleplerine çok hassas yaklaşılmıyor
Nazlıcan Yıldız, #Wan#, 23
Kürt kimliği bütünen varlığımızı ifade ediyor. Bu bağlamda Kürdistan da varlığımızı sürdüreceğimiz ve toplumun bu doğrultuda yaşamını idame ettireceği toprakları ifade ediyor. Kimliğimiz ve topraklarımız hiç şüphesiz sömürge altında olduğumuzu ve işgal gerçekliğini gözler önüne seriyor. Kürdistan gerçekliği kendisiyle beraber bir takım gereklilikleri getiriyor. Bunlar Kürtlerin kendi ekonomileriyle, kültürleriyle, dilleriyle ve politikalarıyla toplumsal bir yaşam sürmeleri, kendi tarihleri doğrultusunda toprakları üzerinde kendi sözlerini söyleyebilmeleri gerekliliğidir. Fakat bugün Kürdistan topraklarının işgalci güçler eliyle dört parçaya bölündüğünü ve toplumsal bir yaşamın engellendiğini görmekteyiz. Burada gençler önemli bir konumda duruyor. Gençlik toplumun dinamik gücüdür. Toplumun geleceği ve topluma yön veren güçtür. Bu anlamda bir halkın geleceği gençlerinin izlediği yol ile belirlenir. Bugün örgütlü Kürt yapılanmaları ve kurumları özellikle gençlere alan açmalı ve tavsiyelerine açık olmalıdır. Gençlerin mücadele alanında ne istediklerini önemsemeli ve verilen kararların bu doğrultuda olmasına önem vermelidir. Bu süreçte örgütlü Kürt yapılarının ve kurumlarının gençliğin isteklerine ve taleplerine çok hassas yaklaşmadığını görmekteyiz. Bunun sebebi ise tecrübe/deneyim adı altında gençlerin yeterli deneyime sahip olmadıklarını sanmalarıdır. Fakat bu deneyim gençlere aktarılmalı ve gençliğin dinamizmiyle mücadeleye yön verilmelidir. Bu yüzden de Kürt özgürlük hareketi her anlamda Kürdistan için elzemdir. Yıllardır süren ve Kürt halkı üzerindeki bu zulüm ve baskı ortamını yıkmaya çalışan bir hareket gerçekliği var ve olması gereken de budur. Mücadele alanının yaratılması ve sürdürülmesi gerekliliği tartışılmaz bir konudur. Kendi açımdan değerlendirdiğimde özgürlük mücadelesine bağlı olduğumu görebiliyorum. Bunun sebebi ise kendini hissettiren sorunların farkında olmam ve bu sorunları bir Kürt genci olarak çözme isteğimdit. Aslında özelde kadınların ve gençlerin bu sorumluğu üstlenmesi gerekiyor. Bir halk gerçekliği yok sayılmaya çalışılıyorsa bu durumda bunun önüne geçmek ve her alanda mücadele etmek gerekiyor. Bu bilinç oluştuğu vakit sorumluluk almak ve sorumluluğu yerine getirme isteği kaçınılmaz oluyor.
SEKAR EBDULLAH
İnsanlar artık Kürdistan'dan nefret edecek duruma geldi
Sekar Ebdullah, #Silêmanî#, 28
Kürdistan benim anavatanımdır ve ben de bu vatanda yaşıyorum. Ancak Kürdistan, işgalci hükümetler tarafından yönetiliyor. Güney Kürdistan için söylersek; Öyle bir yönetim var ki insanlar artık Kürtlüğünden de, Kürdistan'dan da nefret edecek duruma geldi. Bunun sebebi Güney Kürdistan'ın olabildiğince işgalciye hizmet eden bir politika yürütmesidir. Bu siyasetler yüzünden Kürt gençleri burayı sevmiyor, burada özgür değil. Kürdistan'da yaşayan Kürt gençleriyiz ama bugüne dek bir genç olarak bize herhangi bir imkan sunulmuş değil. Kendi ülkemizde yaşama hakkımız egemenlere teslim edilmiş durumda. Kürdistan'ın bizim için hiçbir şey yapmadığını söylediğimde çok üzülüyorum. Bize yalnızca talan, göç, şehadet, hastalık verdi. Onlarca yıldır zorbalık altında yaşıyor, yaşamımızı Kürdistan'daki bu siyasete göre düzenliyoruz.
Bugüne dek burada herhangi bir siyasi partinin gençlerin istek ve taleplerine yanıt olduğunu söyleyemem. Sadece gençlerin değil, toplumun talepleri de karşılanmıyor. Toplum her zaman siyasi partiler arasındaki çekişmelerin kurbanı oldu. Bu partiler hiçbir zaman gençleri merkezine almadı. Bu da gençlerin umutsuz bir şekilde Kürdistan'dan göçmesine sebep oldu. 2020 ve 2021 yılları arasında 25 bin Kürt genci bu siyaset yüzünden Kürdistan'ı terk etmek zorunda kaldı. Dolayısıyla Güney Kürdistan'da yeni bir siyasete ve yeni bir partiye ihtiyaç var.
TERZE RESÛL
Gençler oldukça umutsuz
Terze Resûl, 23, Silêmanî:
Kürtlük kimliğimi, Kürdistan ise binlerce yıldır atalarımın üzerinde yaşadığı toprakları, yani ülkemi ifade ediyor benim için. Düşmanlarımızdan öyle çektik ki artık Kürtlüğün adını duyunca sevinemiyoruz bile. Ancak biz de belli bir seviyeye geldik ve artık tarihimizi, kültürümüzü, varlığımz için ne kadar kurban verdiğimizi, kirli siyasetlerden neler çektiğimizi biliyoruz. Ortadoğu için ne kadar önemli olduğumuzu biliyoruz. İnsanlık bilinci bu topraklarda gelişip bütün dünyaya yayıldı. Bu da Kürdistan üzerinde genel bir işgal politikası uygulanmasına sebep oldu. Bu siyasetlere karşı özelde Güney Kürdistan'daki siyasi partilere baktığımızda bugüne dek halk için pek bir şey yaptıklarını söyleyemeyiz. Toplumun en güçlü ayağı olan gençliğin herhangi bir talebini karşılayamadılar bugüne kadar. Bu anlamda birçok sorundan bahsedebiliyoruz. Örneğin Güney Kürdistan'da üniversite bitirmiş binlerce genç olmasına rağmen bu kriz ve sorunlardan ötürü işlerini yapamıyorlar. Burada sürdürülen ve hiç de umut vaat etmeyen siyasetler yüzünden birçok nitelikli Kürt genci yönünü başka ülkelere çevirdi. Gençler oldukça umutsuz. Bu yüzden bir an önce gençleri örgütleyip aktif hale getirecek, onları düşmanın kirli siyasetlerine karşı eğitecek, onlara Kürdistan'a dair umut ve sevgi aşılayacak yeni politikalara ihtiyaç var. Bugün geldiğimiz aşamada hem ekonomik ve maddi hem de zihinsel ve kültürel dünyamız işgal edilmek isteniyor. Her gün bir köyümüz bombalanıyor. Güney Kürdistan topraklarında Kürdistan için direnen güçlerimizin üzerine ağır silahlar ve kimyasal gazlarla saldırılar yapılıyor. Bu saldırılara karşı yanıt olmak bir yana saldırılara yardımcı olan Güney Kürdistan siyaseti, bu durumdan sadece gençlerin rahatsız olduğunu sanmasın. Bütün toplum bu politikalara tepkili. İnsanlar artık Güney Kürdistan'daki hakim siyaset ve partilere ilişkin kanunların değişmesi gerektiğini söylüyor. Biz Önder Apo'nun düşünce ve felsefesi paralelinde demokrasi ve sömürge karşıtlığını merkezine alan bir siyaset istiyoruz. Rojava'da bu siyasetin uygulandığını görüyoruz, Güney de bundan ilham alabilir. Kadınların, gençlerin özgürce yaşadığı bir toplumda gençler eğitimlerini tamamladıktan sonra toplumun arasına karışıp özgür bir şekilde çalışmalar yürütsün istiyoruz. Bunu istemekteki temel sebebimiz de ülkemiz ve toplumumuza hizmet etme arzumuzdur.
BARAN KERÎM
Gençlerin yapmak istediklerine engel oldular
Baran Kerîm, #Germiyan#, 24:
Diğer tüm halklar gibi Kürtler de bir ulustur. Tarihe baktığımızda Kürtlerin yaşadığı coğrafya insanlığın merkezi konumundaydı. İnsanlık buradan yayıldı tüm dünyaya. Medeniyet burada başladı. Tüm bunlar bize bu coğrafyayı korumamız, savunmamız gerektiğini söylüyor. Hakikatimizi kavrayıp içselleştirerek onu korumamız gerekiyor.
Buradaki örgütlü Kürt kurumları sadece gençlerin talep ve isteklerini karşılamamakla kalmıyor, en başından beri gençlerin istek ve taleplerine, yapmak istediklerine engel de oldular. Gençler hep baskı, işkence ve terör altındaydı. Siyasi yönüne gelince; ne gençlerin önünü açıp ilerlemelerine ne de gençlerin kendi politik irade ve duruşlarını ortaya koymalarına müsaade ediyorlar. Kuşkusuz bu durum bir felakete tekabül ediyor. Bu yüzden de gençler toplumsal dönüşümler için sürekli olarak devrimci bir atılım halinde oldular. Biz Kürt gençleri olarak halkların bir arada barış içerisinde yaşamasını savunuyoruz. Tüm halk ve inançların kendi kararlarını alabildiği, kendini yönetebildiği ortak bir yaşam istiyoruz. Biz herkesin kendi kültür, tarih ve kimliğine sahip çıkmasını, aynı zamanda da diğer kültür ve inançlara da saygı göstermesi gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü bunun dışında toplumu anlama, kavrama ve aktarmanın yolu olmadığı gibi toplumun kültürünü, sanatını ve tarihini anlamamızın da başka yolu yok. [1]