#VAN#- Türkiye’nin en büyük gölü olan Van Gölü son yıllarda ciddi oranda kirlenmeye başladı. Uzmanlara göre, özellikle göl çevresindeki yerleşim birimlerinin atıklarıyla kirlenen göldeki canlı yaşamı risk altında.
Van Gölü çevresinde çalışan iş makineleri göl tabanında yıllardır biriken çamuru temizliyor. Gölden çıkarılan çamur, yine gölün kenarındaki bir alana dökülüyor.
Van Çevre Derneği Başkanı Ali Kalçık, çamurun çıkarılmasını doğru bulsa da yönteme tepki gösteriyor. VOA Türkçe ekibiyle birlikte gölün çevresini gezen Kalçık, çamurun doğru yöntemle çıkarılmamasının da kirliliğe yol açtığını söylüyor.
#Van Gölü#’nde Canlı Yaşamı Risk Altında
Ali Kalçık’ın işaret ettiği alandan yayılan kokuyu kilometrelerce öteden duymak mümkün. Göle yaklaştıkça kokuyla birlikte kirlilik de göze çarpıyor.
Koyu renkli iki dere Van Gölü’ne akıyor. Ali Kalçık bu derelerin arıtma tesisinden gelmesine rağmen kirli olduğuna dikkat çekiyor. Derenin göle karıştığı bölgede suların çekilmesiyle kirliliğin boyutu daha net ortaya çıkıyor.
Çakmak, elbise askısı, tahta dolap parçaları, çocuk bezi, maske, göze çarpan evsel atıkların sadece birkaçı. Van Gölü’nü besleyen 120 akarsudan yaklaşık 20’si bu tarz atıkları göle taşıyor.
“Biyolojik arıtma yapılması gerekiyor”
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Van Çevre Derneği Başkanı Kalçık gölü çevresinde bulunan yerleşim birimlerinin kirlettiğini söylüyor.
Günlük 50 bin metreküpü aşkın kanalizasyon atığının göle karıştığına dikkat çeken Kalçık, “Yerleşim alanlarındaki kanalizasyonlar, evsel atıklar ve buraya gelen yaklaşık 120 tane akarsuyun 19-20'si yerleşim alanları içerisinden geçerken oradaki bütün kirliliği göle akıtıyor. Günlük ortalama 56-57 bin metreküp evsel atık ve kanalizasyon atığı Van Gölü’ne akıyor. Sadece ileride gördüğümüz arıtmadan saniyede 1.800-2.000 litre kanalizasyon atığı geliyor” dedi.
Kalçık, kirliliğin önlenmesi için ileri biyolojik arıtma ve filtre sistemi kurulması gerektiğine dikkat çekti.
“Dalganın vurduğu son andan karaya doğru 100 metrede yapı olmaması gerekiyor. Kirliliğin önüne geçilmesi gerekir. Bütün yerleşim birimlerinde ileri biyolojik araştırma yapılması gerekiyor. Derelerin komple filtre edilmesi ve evsel atıkların göle karışmaması gerekiyor” diye konuştu.
“Önlem alınmazsa canlı yaşamı risk altında”
Çevre ve iklim konusunda çalışmalar yapan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu da kirliliğin ana kaynağının gölü besleyen akarsular olduğunu vurguladı.
VOA Türkçe’ye konuşan Alaeddinoğlu, gölün çevresinde yaklaşık 1 milyon 200 bin kişinin yaşadığına dikkat çekti.
Nüfusun yaklaşık yüzde 20’sinin atığının arıtıldığını ifade eden Alaeddinoğlu, “Van Gölü'nü kirleten sadece gölün kenarındaki şehirler değil. Köyler ve diğer birçok yerleşim yerlerinin atıkları dereler aracılığıyla Van Gölü'ne geliyor. Nüfusun neredeyse onda ikisinin atığı arıtılıp göle aktarılıyor. Arıtma konusunda hala eksiklikleri olduğunu biliyoruz” dedi.
Alaeddinoğlu önlem alınmaması halinde, göldeki canlı yaşamının yok olma riskiye karşı karşıya olduğu uyarısında bulundu.
Gölde küresel ısınma nedeniyle su kaybının yaşandığına dikkat çeken Alaeddinoğlu, “Zaten küresel iklim değişikliğinden kaynaklı su kaybı yaşanıyor. Gölün alanı küçülüyor. Göl bir taraftan alan kaybederken doğal olarak biyolojik ve kimyasal yapısının değiştiğini de söyleyebiliriz. Yani suyun yoğunluğu artıyor. Bu bile tek başına canlı yaşamının etkilerken; sanayi, evsel ve endüstriyel atıklar, zirai mücadele ve onun sonucunda ortaya çıkan atıklar gölü kirletiyor. Şüphesiz önlem almazsa dünyanın hiçbir gölü buna dayanamaz, içindeki canlı yaşamı derinden etkilenir. Canlı yaşamını yok edebilir mi? Edebilir” diye konuştu.
3 bin 713 kilometrekare yüzölçümüyle Türkiye'nin en büyük gölü olan Van Gölü'nde Van Valiliği ve Büyükşehir Belediyesi 450 bin metreküp dip çamurunun temizlenmesi için yılın ilk aylarında çalışma başlattı.
Büyükşehir Belediyesine kayyum olarak atanan dönemin Van Valisi Mehmet Emin Bilmez Nisan ayında yaptığı açıklamada, geçen yıl tamamlanan Merkez İleri Biyolojik Atık Su Arıtma Tesisi ile Van Gölü’nün kirlenmekten büyük oranda kurtulduğunu belirtmiş, göle kıyısı olan Erciş ve Gevaş ilçelerindeki arıtma tesislerinin de faal hale getirildiğini söylemişti.[1]