Çiller, Ağar, Bahçeli, Çakıcı, Kırcı, Perinçek vd. Erdoğan diktası arkasında birleşip ayakta kalmaya çalışıyor. Ortak yanları #HDP#’ye, #Kürtler#e ve tüm ezilenlere düşmanlıktır.
Seçimler yaklaştıkça HDP üzerinde oynanan oyunlar da artıyor. Türkiye’nin göstermelik demokrasisi gerçek muhalefetin dışlanması ve susturulması üzerine kuruludur. İşin başında Kürt varlığının ve “sol”un inkarı ve imhası üzerine kurulu olan sistem, halkın direnişi sonunda geri adımlar atsa da, halkların iradesini inkar siyasetinden vazgeçmemiştir.
Sadece Erdoğan değil, egemen sınıf siyasetçilerinin hemen hepsi de, yol ayrımına gelince aynı tek-tek-tek-tekçi, ırkçı-dinci-mezhepçi kafaya sahip olduklarını gösteriyorlar.
Düşünün ki, bu siyasetçilerin hepsinin de karşıyız dedikleri “Evren anayasası” hala geçerlidir. Yapılan değişiklikler anayasanın halk düşmanı gerici özünü değiştirmemiştir. Her gün darbe karşıtı ve demokrasi yanlısı nutuklar çeken bu siyasetçilerin hiçbirisi bu anayasayı çöpe atıp halk iradesine dayalı yeni bir anayasa yapmayı önermiyor. Hepsi de varlığını bu anayasaya borçludur. Hepsi de bu anayasasının bütün nimetlerinden yararlanmakta ve halkların iradesini yok saymak için yarışmaktadır.
HDP, bütün barajları aşıp kilit parti konumuna gelince anayasayı kendi keyiflerine göre değiştirip başkanlık sistemine geçtiler ve barajları da kendilerine göre ayarladılar. Ama HDP’nin varlığı bu oyunları da bozmaktadır. Hepsi de elbirliğiyle HDP üzerinden yeni oyunlara başvurmaktadır. HDP’yi kapatamasalar da, siyaset sahnesinin dışına itmeye çalışıyorlar. HDP’nin sırtından birbirlerini vurmaya çalışıyorlar.
Sistem bir yandan polisiye saldırılar ve provokasyonlarla, kapatma davalarıyla HDP’ye saldırırken, bir yandan da her türlü oyuna başvurmaktadır. Son günlerde alevlenen “HDP ile birlikte olmayız” efelenmelerine bakın hele. HDP’nin kendilerine selam vermesini nimet bilip şükretmesi gerekenler, hala HDP’yi yok sayma ve yok etme gayreti içindeler. Hem HDP’lilerin oylarına göz dikmişler hem de HDP’ye her gün yeni bir tuzak kurma peşindeler.
Hesap açık: Bu başkanlık sistemi olduğu sürece HDP’nin desteklemediği bir ittifakın kazanma şansı 0, yazıyla sıfırdır. Ama HDP, sadece gerekli bir orandaki oy yüzdesi demek değildir. HDP’nin siyasi ağırlığı çok daha fazladır. Bu dikta rejimine son verip halkların iradesine saygılı bir demokrasi isteniyorsa, HDP olmadan böyle bir sistem kurulamaz. Ya da kurulan sistem demokrasi olamaz. Darbenin, diktatörlüğün yeni bir çeşidi olur. Ama bu da halkların istemlerine cevap verecek bir çözüm olmaz. Olsa olsa Evren, Tayyip diktaları gibi yeni bir dikta rejimi olur.
Sistem partileri gerçek bir demokrasiyi değil, demokrasi adı altında her türlü diktayı ve yolsuzluğu-rezilliği savunuyor. Bir yandan her türlü yolsuzluğu, hırsızlığı yaparken bir yandan da demokrasi perdesiyle diktalarını gizleme çabasındalar. Kırk senedir demokrasi perdesi arkasında bir dikta rejimini sürdürdüler. O zaman yüzde on barajıyla halkların iradesini yok sayıp sahte çoğunluklarla iktidar oluyorlardı. Şimdi ise yasaklamalar, tutuklamalarla halkların iradesini yok sayma peşindeler. Demokrasi diye jaluzi perde gibi bir sistem kurmuşlar. Perdeyi istedikleri gibi ayarlayıp ışığı kapatıp karartma yapıyorlar. Ama artık ne yaparlarsa yapsınlar, halkların iradesini teslim alamazlar.
Erdoğan diktası tıkandıkça içeride ve dışarıda düşmanlar yaratıp halkı kışkırtıyor. Halkı kahramanlık şovlarıyla uyutup oyalamak istiyor. Diğer ırkçı-dinci siyasetçiler de bu konuda Erdoğan-Bahçeli ile yarışa giriyor. Böylece çözüm bekleyen sorunların üstü örtülüyor. İşgal-savaş gerginliği içinde ihale kapma yarışı sürüyor.
Erdoğan-Bahçeli diktasını ayakta tutmak için son elli yılın tüm suçlu-kirli temsilcileri işbirliği içindedir. Çiller, Ağar, Bahçeli, Çakıcı, Kırcı, Perinçek vd. Erdoğan diktası arkasında birleşip ayakta kalmaya çalışıyor. Ortak yanları HDP’ye, Kürtlere ve tüm ezilenlere düşmanlıktır.
HDP halklarımızın birikmiş ekonomik-sosyal ve siyasal sorunlarının çözümü için bir umut kapısıdır. Bu kapıyı kapatmak isteyenler sadece HDP’ye değil tüm halklara düşmanlık yapıyor demektir. HDP’yi bakanlık, ihale ve makam peşinde koşan kendi partileriyle karıştıranların bir çözüm üretmesi çok zordur.
Yeni katılımlarla daha da güçlenecek olan Emek ve Özgürlük İttifakı krizden çıkışın yoludur. HDP’ye saldıranlar iyi düşünmeli ve HDP’ye kulak vermelidir.[1]