Demokratik modernitenin 9 boyutuyla #Rojava Devrimi#’nin 10 yılı
Öncü #kadın#ların mücadelesiyle başlayan ve özgür yaşamın simgesi haline gelen Rojava Devrimi, 10 yıldır Demokratik Ulus sistemine dayalı olarak farkı bileşenlerden oluşan milletleri örgütlüyor ve yönetiyor.
Haber Merkezi - 19 Temmuz 2012 tarihi, Rojava Kadın Devrimi’nin başlangıç tarihi olarak kabul ediliyor. Suriye’de başlayan iç çatışmalardan sonra Kobanê Halk Meclisi, kentin yönetimini üstlenerek Rojava’daki devrim ateşini yaktı. O tarihten sonra Rojava her türlü saldırının hedefi olurken, aynı zamanda tarihsel bir direnişe de sahne oldu. 2012 Temmuz’undan bu yana Rojava’da halk güçleri dişiyle, tırnağıyla devrimi savundu. Ve artık #Kürtler#, Suriye’nin ve bölgenin geleceğinde kimsenin göz ardı edemeyeceği önemli bir demokratik güç konumunda. Rojava Devrimi’ne öncülük eden kadınların demokratik ulus sistemine dayalı mücadelesi, büyük bir devrim ateşine dönüşerek, tüm Ortadoğu'ya ve dünyaya yayıldı.
Ulus-devlet sisteminde ataerkil zihniyet ön planda
Şüphesiz ki her milletin kendi kaderini belirleme hakkı vardır ve tarih boyunca insanların kendi kendilerini yönetim arayışları olmuştur. Yönetim tarzları insanlığın gelişimine bağlı olarak farklı şekillerde uygulanmıştır. Ancak özellikle son birkaç bin yılda insanlar bir kişi veya grubun hegemonyası altında yönetilmektedir. Ulus-devletçi model bunun en açık örneklerinden biridir. Özellikle bir topluma ya da bir ulusa dikkat ettiğimizde öncelikle ‘Bizimde bir devletimiz olabilir’ diye düşünürler. Varlıkları ve kimlikleri yok sayılan Kürt halkı da bu fikri sık sık dillendirmektedir. Ancak tarihe baktığımızda ulus-devlet modelinin kadınları göz ardı ettiğini ve daha çok ataerkil zihniyeti ön planda tuttuğu görülüyor.
Kadınların varlığı ve kimliği yok sayılıyor
Ulus-devletçi sistem, açık bir şekilde varlığını kapitalist sistem ve bilincine dayandırmaktadır. Kapitalist sistemde ise insan emeği sömürülür. Tarih boyunca devlet ve ulus-devlet modellerinin uygulamalarına bakıldığında bu modellerin insanlık için neden büyük bir tehdit unsuru olduğu görülmektedir. Bunu günümüzde yaşanan olaylar üzerinden tanımlayabiliriz. İçinde bulunduğumuz 21. yüzyılda yaşanan tüm toplumsal sorunların, savaşların, soykırımların, iklim değişikliklerinin ve hastalıkların sebebinin ulus-devlet, kapitalizmin bilincine ve ideolojisine dayandığını söyleyebiliriz. Özellikle kadınlara uygulanan katliam ve cinayet politikalarının bu sistem üzerinden yürütüldüğü görülmektedir. Genel olarak devlet sistemi ve ideolojisi, emek sömürüsüne dayanarak, kadın varlığını ve kimliğini yok sayar.
Alternatif model: Demokratik Ulus sistemi
Rojava Devrimi ile ilk kez kurulan Demokratik Ulus sistemi, yaşadığımız yüzyılda ulus-devlet modelindeki tüm olumsuzluklardan kurtulmanın tek yoludur diyebiliriz. Tüm dünya halkları için özgür yaşamın simgesi haline gelen 19 Temmuz Rojava Devrimi, 10 yıldır Demokratik Ulus sistemine dayalı olarak Rojava’da örgütleniyor. Farklı bileşenleri bünyesinde toplayan bu sistem, düşmanın hedefi haline gelmiş ve buna rağmen tüm tehditlere rağmen varlığını korumaya çalışıyor.
Tüm dünya için umut kaynağı
Kadınlara yönelik her türlü özel savaş ve katliam politikalarına karşı Demokratik Ulus sistemi, başta kadınlar olmak üzere toplumun tüm unsurları için ortak, özgür ve eşit bir yaşamı teşvik ediyor. Bu gerçeği ayır etmek için Rojava Kürdistan'da devrim öncesi ve sonrası yaşam koşullarına bakmak gerekmektedir. 10 yıl içinde bu devrim sayesinde kadınlar gerek toplumsal alanda gerekse siyasal alanda birçok gelişim kaydetmiştir. Rojava Devrimi ile kurulan Demokratik Ulus sistemi, toplumun tüm bileşenlerinin bir arada yaşayabileceği gibi kadınların da aynı sistemle özgürlüklerine kavuşabileceğini de kanıtlamıştır. Bu gerçek, bugün tüm dünyada insanlığın özgür ve eşit yaşam umutlarının kaynağı olmuştur.
İLKELER
Özgür kişilik-özgür yurttaş ve demokratik komünal yaşam
Rojava Devrimi 9 ilke üzerinden örgütlenir. Demokratik bir ulus sisteminin kurulması için en önemli noktalardan biri de özgür birey-yurtaş ve demokratik komünal yaşamdır. Demokratik ulus olmanın ilk koşulu bireyin özgür olması ve bu özgürlüğünü bağlı olduğu komün veya toplulukla birlikte demokratik politika temelinde gerçekleştirmesidir. Demokratik ulusun birey-yurttaşı ulus-devletle aynı siyasi çatı altında yaşadığında tanımı biraz daha genişler. Bu durumda ‘anayasal vatandaşlık’ çerçevesinde kendi demokratik ulusunun olduğu kadar, ulus-devletin de birey-yurttaşıdır.
Siyasi hayat ve demokratik özerklik
Bir toplum devlete, otoriteye, sınıfa ihtiyaç duymadan var olabilir ama toplumu ayakta tutan ve varlığını kalıcı kılan şey siyasettir. Demokratik Ulus sistemini yöneten Kürt Lider Abdullah Öcalan'ın dediği gibi, Ahlaki ve siyasi toplum, demokratik toplumdur. Yani etik ve siyaset olmadan bir toplumun varlığı düşünülemez.
Rojava Kürdistan Devrimi veya Kadın Devrimi ile birlikte ilk kez Ekim 2010'da, yani devrimden önce köylerde komünler kuruldu. TEV-DEM ise Ekim 2011'de kuruldu. Ardından 354 kişinin temsil edildiği Rojava Kürdistan Halk Meclisi kuruldu ve meclisin yüzde 40'ı kadınlardan oluştu. 21 Ocak 2014 tarihinde Cizîre Kantonu, Kobanê Kantonu ve Efrin Kantonu olmak üzere üç bölümlü kanton sistemi kurulmuştur.
İlk devrim ateşinin 19 Temmuz 2012’de Kobanê'de yakılmasından sonra, askeri alanda elde edilen başarılarla devrim, diğer alanlara yayıldı. 2016 yılında Kuzey ve Doğu Suriye Federasyonu'nun kurulduğu açıklandı. Kamusal alanda yaşanan gelişmelerle birlikte kadınlar, Kongra Star çatısı altında meclislerini kurdu.
Toplumsal yaşam
Kapitalizmin sistem ve bilincinin topluma saldırma yöntemlerinden biri de toplumu bölme politikalarıyla yönetmektir. Çünkü demokratik bir ulus sisteminde, toplumun tüm bileşenleri arasında eşit ve özgür yaşam temelinde bir toplum inşa etmek önemli bir unsurdur ve toplumsal yaşamın bir gerekliliğidir. Ortadoğu halkları üzerinde uygulanan ırkçı politikalar, milletler, dinler ve gruplar arasında düşmanlığa neden olmuştur. Demokratik Ulusal sistem, bu ırkçı zihniyeti kırma temelinde örgütleniyor. Bu, toplumsal koalisyonun faaliyetleriyle zirveye ulaşan Rojava Devrimi ile daha da somutlaştı ve farklı millet, din ve inançlara sahip toplumlar, özgür ve eşit yaşam temelinde kendi öz örgütlenmelerini yürütüyorlar.
Özgür olarak bir arada yaşam
Ataerkil zihniyet tarihte kadın emeğini kimliğini ve varlığını çalarak egemenliği de elinden aldı. Fakat Rojava Devrimiyle canlanan Demokratik Ulus sisteminde, özgürlük ve eşitliğin temelini kadın ve erkeğin özgürce bir arada yaşaması oluşturuyor. Devrimin ilerlemesiyle beraber, bu erkek egemenliği ve ataerkil anlayışın aşılması çabaları ve eğitim faaliyetleri on yıl boyunca tüm gücüyle devam etti. Devrimle birlikte eş başkanlık sistemi gibi gelişmeler de bunun en iyi kanıtıdır diyebiliriz.
Ekonomi
Kapitalist sistem toplum ve özelikle de kadın emeğini sömürülerek, ekonomisini var etmeye çalışıyor. Ancak Demokratik Ulus Sisteminde ekonomi bağımsızdır ve kapitalist bilinçten uzaktır. 2012 yılında başlayan ve kadınların öncülüğünde gerçekleşen Rojava Devrimi, Demokratik Ulus sistemi temelinde yönetilmektedir. Bu devrimin ana ayağı komünal ekonomidir.
Hukuk
Tarihe ve özellikle içinde bulunduğumuz sürece baktığımızda, erkek-devlet aklıyla yapılan yasaların, toplumun sorunlarını çözmeye yetmediğini, tam tersine toplumdaki bunalımları ve gerilimleri derinleştirdiği teyit edilmiştir. Demokratik Ulusal sistemi, hukuki yapısını toplumun ahlaki ve siyasi standartlarına göre inşa etmekte ve toplumsal sorunlara cevap vermektedir. Kuzey ve Doğu Suriye'de hukuk ve adaletin yapısı demokratik hukuk temeline oturtulmuştur. Kuzey ve Doğu Suriye halkı, ulus-devlet hukuk sistemine alternatif olarak etik ve siyaset yasaları kullanıyor.
Kültür
Kültür, insanlığın elleriyle ve insanlığın gelişmesiyle yaratılan her şeyin tanımıdır ancak kapitalist sistemin kültür üzerindeki saldırıları farklı şekillerde ilerlemektedir. Demokratik Ulus sistemi içinde yaşayan her ulussun ve inancın kimliğinin tanımı olan kültürün korunması tek varoluş nedenidir.
Savunma
Toplumun varlığını koruyabilmesi için savunma sistemi kaçınılmaz bir olgudur. Demokratik Ulusta savunma teknikleri sadece silahla olamamaktadır. Çünkü toplumu oluşturan her şey, toplumun savunmasını oluşturmaktadır. Örneğin kültürün korunması, hukukun korunması, ahlaki-politikanın korunması bunların hepsi savunma alanına giriyor. 19 Temmuz devriminde her ne kadar silahlı savunma ön planda olsa da ahlaki-siyasi savunma toplumun değerlerinin korunması açısından silahlı savunma ile birlikte ilerlemiştir. Yani askeri alanda ne kadar başarı varsa, bu başarıların yanında Suriye'nin tüm kuzey ve doğusunda halk kendi meclislerini ve kurumlarını kurmuştur. Rojava Kürdistan'da ve Suriye'nin tüm Kuzey ve Doğusunda demokratik ulus sisteminin gelişim tarihine gelince, insan-devlet bilincine dayanan devletlerin saldırıları hiç durmadı. Kadınların öncülüğünde ilerleyen ve toplumun tüm bileşenlerini bünyesinde barındıran bu sistem 10 yıldır eşsiz bir direniş sergiliyor.
Diplomasi
Diplomasi, aynı şekilde, toplumun ahlaki ve politik değerlerine dayalı olarak ve ulus-devletin toplumları bölme ve yönetme politikalarına karşı toplumun ihtiyaçlarına dayalı olarak korunmasını içerir.[1]