Kayseri’deki patlama sonrası yaşananlar hükümetin de ülkenin de geldiği acınılası durumu gözler önüne seriyor.
14 kişi ölmüş, ağır yaralılar var. İnsanların canları, sevdikleri gitmiş, insanlar acı çekiyor. İnsanların acılarına, yasına saygı duymak yerine iktidarın üyelerinin söylemleri hem acıları katlıyor, hem de ülkedeki ayrışma ve faşizmi körüklüyor.
Başbakan Yıldırım bombalar patladıktan hemen sonra Kahramanmaraş’taki toplu açılış töreninde konuşuyor:
“Bu saldırılar bizim hızlı trenle buluşmamızı geciktirir ama engelleyemezler. Modern havalimanını geciktirir ama engelleyemezler. Otoyolları yapmamıza engel değiller…”
Bu saldırılar otoyol yapmalarına, hızlı trenle buluşmalarına engel olmazmış… mış… Kim sizden otoyol, hızlı tren istiyor Sayın Başbakan! İnsanlar ölmesin, biz otoyolsuz da yaşarız!
Başbakan açılışların ertelenmesine ilişkin soruya ise şöyle cevap veriyor: “Neden iptal edelim ki ? Kahramanmaraş’ta planlanan açılışı yapacağız”.
Elbette etmeyin! Niye edesiniz ki! Hatta Atatürk Havalimanı saldırısından sonra yaptığınız gibi bol balonlu, konfetili açışlışlar yapın, üstüne üstlük selfi çekmeyi de unutmayın! Ne de olsa Kayseri de tıpkı daha önceki bombalı saldırılar gibi 2-3 gün içinde unutulacak!
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi ise konuşmasında intikam çağrısı yapıyor:
“İhanet çeteleri bilsin ki hesabımız ve intikamımız onların hayallerinin ötesinde olacaktır. Bu hesap sorulacaktır, asla ve asla aman verilmeyecektir. Asla diyalog kurulmayacaktır, asla görüşülmeyecektir. Neye mal olursa olsun, nereye kadar giderse gitsin, nereye kadar uzanırsa uzansın, bunun hesabı mutlaka sorulacaktır…”
Onca insan ölüyor, Bakan Bey intikam naraları atıyor. Sen mafya mısın? Sen devletsin. Devletsen çözüm üreteceksin. Bu sıkıntılı dönemi nasıl aşarızı düşüneceksin. Asla diyalog kurmazmış… mış… Niye diyalog kurasın! Ne de olsa ölen senin evladın değil!
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ise daha da ileri gidiyor; “Gerektiğinde şehit olmaktan tereddüt etmeyeceksiniz” diyor. Şehitlik söylemi bu iktidarın dilinde her gün kendi iktidarlarını yeniden üretmede, güçlendirmede kullanılıyor. Senin çocuğun neden gerektiğinde şehit olmuyor Sayın Bakan? Neden bu yoksul halkın çocuklarına yaşam yerine ölümü öğütlüyorsun? Neden senin çocuğun önden buyurmuyor Sayın Bakan?
O sırada hükümetin başka bir bakanı ise açtığı trol hesapla kendini “yedirmeme” derdinde. Kendini “yedirmemeye” çalışan Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki’nin henüz 4 gün önce Kayseri’ye yaptığı ziyarette polislere “Allah nasip ederse ben de şehit olurum, inşallah sizler de şehit olun” dediğini öğreniyoruz. Siz trolcülük oynarken, onlar şehit oldular Bakan Bey, merak etmeyin! Sosyal medyada oynamaya devam edin!
Saldırıdan hemen sonra #HDP# saldırıyı en şiddetli biçimde kınadı. Ancak elbette iktidar ve yandaş medya bunu görmedi, göstermedi. HDP’yi hedef gösteren dilleri hemen sonuç verdi. “Kana kan dişe diş” sloganları arasında HDP’nin Kayseri il binası yakıldı, üzerine kocaman üç hilal bayrağı asıldı. HDP’yi yakanlar sosyal medyadan bozkurt işaretleri yaparak resimlerini büyük bir gururla paylaştı. Sosyal medyadan HDP’li vekillere açık tehditler yazıldı.
Bina yakıldı, bayrak asıldı, HDP’liler bir kez daha tehdit edildi, yarın birkaç HDP’li vekil daha içeri alınır, sorun da çözülür elbet! Siz açılışlara devam edin!
Sürekli yalan söyleyen, nerden tutsan elinde kalan bir hükümetle karşı karşıyayız. “Ötekileri” sürekli hedef gösteren, insanlara pişkince ölün diyen, intikam naraları atan, acıya, yasa saygı duymayan insanlar tarafından yönetiliyoruz.
Kendi kendini “yedirmeyen” bakanlar, millete “şehit olmayı” öğütleyenler, “niye açılışları erteleyelim” diyenler… vah bu ülkenin haline, vah!
Bu yazıyı yazarken Kayseri’de yurtlarda kalan Kürt öğrencilerin yurtları terk ettiği, Bağcılar HDP binasına saldırıldığı haberleri geliyor. Yıkılan #Şırnak#’ta insanlar sokakta üşüyor. Beşiktaş’ta, Kayseri’de, #Nusaybin#’de, Şırnak’ta, #Yüksekova#’da analar ağlıyor. Toplumun ahlaki ve vicdani yapısı her geçen gün çöküyor. Ölenler, yıkımlar 2 günden fazla haber olmuyor. Canımız yanıyor, canımız yanıyor.
O hızlı treninize binip gidin artık![1]
Nurcan Baysal