Her gün bir eve değirmen taşıyla misafir olan kadınlar, ezgi ve sohbet eşliğinde tahılları öğüterek un haline getiriyor. Değirmende tahıl öğüten Sobha Al- Khalifa, kadınlar arasındaki bağın da bu sayede güçlendiğini söylüyor.
Tahılları öğütmeye yarayan değirmenlerin tarihi M.Ö. 600'lere kadara uzanan bir geçmişe sahip. Günümüzde kullanılan elektronik değirmenlerin dışında el, rüzgar ve su değirmenleri de bulunmaktadır. İlk değirmen, buğdayın geliştirildiği #Mezopotamya# topraklarında yapılmıştır. Kırsal alanlarda, tarım bölgelerine yakın kurulan değirmenlerin buğday, arpa, yulaf gibi tahılları öğütmenin yanında çevre halkı açısından sosyal ilişkilerin geliştirildiği bir görevde üstlenmektedir.
Besinlerin değerini koruyan taş değirenler
Değirmenlerin genel mekanizması, tahılların girerek öğütüldüğü yuvarlak iki taştan oluşmaktadır. Bu taşların biri yatay konumda ve dönerek hareket ederken, diğeri sabittir. Taşların arasındaki tahıllar önce ezilir daha sonra un haline getirilir ve sabit taşın merkezindeki oluklardan dışarı atılır. Taş değirmenler yani el değirmenleri doğal yolla tahılları öğüttüğünden besinlerin değerini de bozmaz.
Hem tahıl öğütüyorlar hem bağlarını güçlendiriyorlar
Taş değirmenini, günümüzde en çok kadınlar kullanmaktadır. Deyrezor'da kullanılan değirmenler kadınların birlikte zaman geçirdiği, deneyimlerini paylaştığı bir görevi de üstlenmiş. Deyrezor’un doğu kırsalındaki Abu Hardoub Kasabası'ndan yaşayan 63 yaşındaki Sobha Al-Khalifa tahıl öğütmek için değirmen taşını hala kullananlardan. Değirmen taşını bir halk mirası olarak koruduğunu belirten Sobha Al- Khalifa, “Mahalledeki kadınlar her gün bir evde toplanıyorlar ve değirmen taşını tahıl öğütmek için kullanıyorlar. Bu şekilde hem geçimimizi sağlıyoruz hem de kadınlarla aramızdaki bağ güçleniyor. Her bir çalışmada 10-15 kilo un öğütülüyor. Bu işlem öyle kolay değil tabiki. İnce bir un elde edene kadar öğütme işlemi devam ediyor” diye anlatıyor.
Her gün bir evde konuk oluyoruz
Zaman zaman taş değirmenin bakımının da yapıldığını söyleyen Sobha Al- Khalifa, “Değirmen taşı bir misafir gibi evleri ziyaret ediyor. Her seferinde değirmen taşını alıp bir evde konuk oluyoruz. Hem öğütme işini yapıyoruz hem şarkılar söylüyoruz. Yorucu olsa da bu işi keyifle yapıyoruz. Yediğimiz ekmeğin lezzetini de alıyoruz” sözleriyle dile getiriyor[1]