PYD Fırat Bölgesi Siyasi İlişkiler Yönetimi’nde yer alan Bekir Heci İsa ile 1 Kasım Dünya #Kobanê# Günü vesilesi ile Kobanê direnişini konuştuk...
Önder Apo’nun dört parça #Kurdistan#’ın Kobanê’ye seferberlik ruhuyla sahip çıkması çağrısı bize çok büyük bir güç verdi. Bu seferberlik çağrısından sonra başta PKK gerillaları ve dört parça Kurdistan’dan gençler Kobanê’ye akın etti. Artık Kobanê’de Kurdistan direniyordu.
Bir savaşçı bana dönerek, 'Direneceğiz, tek 1 metrekarelik yerimiz kalsa dahi direneceğiz ve kazanacağız' dedi. Yine mevzideyken kurşun yanımdaki savaşçının parmağını kopardı. 'Önemli değil, tetiği çekeceğim parmağım sağlam' diyerek gülmüştü. Savaşçılar bu moral ve motivasyonla direniyorlardı.
Ağır bedellerle kazanılan 1 Kasım Dünya Kobanê gününden Kürdistan’daki siyasi partilere seslenmek istiyorum. Kurdistan’ın özgürlüğü, şehitlerimiz ve #Kürt# halkının birliği bizim çizgilerimiz olması gerekir. Her Kürt'ün, Kürtler adına kazanılan statüleri koruma görevi vardır.
DAİŞ barbarlığına karşı Kobanê’de sergilenen destansı direnişin ve kazanılan zaferin üzerinden 8 yıl geçti. Ortadoğu’dan başlayarak bütün dünyayı karanlığa boğmaya çalışan saldırılara karşı Kobanê halkı ve Kürt halkının kahramanları 134 gün boyunca sergilediği direnişle 21’inci yüzyılda özgürlüğün tarihini yeniden yazdı. DAİŞ’e karşı mücadele özgürlükle barbarlığın, karanlıkla aydınlığın, demokrasiyle despotizmin kaçınılmaz hesaplaşmasıydı ve kazanan insanlığın ortak değerleri, kaybeden ise DAİŞ zihniyeti ve arkasındaki karanlık güçler oldu. Kobanê direniş sürecinde dört parça Kürdistan’dan gençler Kobanê savunması için sınırlara geçerek direnişe katkı sağladı. Kobanê ve çevresinde siyasi çalışmalar yürütenler bölge yöneticileri de direnişte yerini aldı. O dönem Demokratik Birlik Partisi (PYD) Meclis Üyesi olan Bekir Heci İsa da silah kuşananlar arasındaydı. Şimdilerde PYD Fırat Bölgesi Siyasi İlişkiler Yönetimi’nde yer alan Bekir Heci İsa ile 1 Kasım Dünya Kobanê Günü vesilesi ile Kobanê direnişi ve 8 yıl sonra Kobanê’nin durumunu konuştuk.
Kobanê’nin özgürleşme sürecinde siz de yer aldınız. O dönemden biraz bahseder misiniz, neler yaşandı?
19 Temmuz Devrimi’nden sonra Türkiye’nin desteğiyle Özgür Suriye Ordusu adı altında toplanan çeteler Rojava’yı ablukaya alarak boğmak istedi. Bu temelde birçok saldırı gerçekleştirdi. Özgür Suriye Ordusu Rojava devrimini boğamayınca, El-Nusra’yı devreye soktu. Bu hamleleri de başarıya ulaşmayınca en son Ebubekir El Bağdadi yönetimindeki DAİŞ’i devreye soktular. Şüphesiz bütün bu planlamaların arkasında Türk devleti vardı. Türkiye’nin yol göstericiliği ile 14 Eylül 2014 tarihinde DAİŞ Kobanê’yi işgal etmek için büyük bir saldırı başlattı. DAİŞ Kobanê’ye saldırmadan önce Reqa ve Musul’u alarak büyük bir korku saldı ve çok büyük miktarda ağır silahlara sahip oldu. DAİŞ kendine göre bir propaganda oluşturmuştu. Gittiği her yerde kafa kesiyor, insanları katlediyordu. Korku yaratarak yol alıyor, yarattığı korkuyla ‘ben yenilmem’ diyordu. DAİŞ, ‘Ben Suriye ve Irak ordularını yendim sıra Rojava’ya geldi’ propagandasını yapıyordu. Irak ve Suriye’de şehirleri işgal ederek aldığı moral ile Rojava’ya özelde ise Kobanê’ye saldırdı. Kobanê’ye doğu, batı ve güney olmak üzere üç koldan saldırı başlattı.
DAİŞ’in saldırısına karşı Kobanê’de nasıl bir hazırlık süreci yaşanıyordu?
Çok ağır silahlarla Kobanê’ye saldırıya geçtiklerinde köylerdeki tüm sivilleri Kobanê merkezine getirdik. O anda YPG, YPJ ve halkımız her koşulda Kobanê’nin düşmemesi için bütün imkanların seferber edileceği kararını aldı. Ölümüne direniş kararıydı. Alınan karar gereği ya hepsi ölecekti ya da DAİŞ’in Kobanê’yi işgal etmesine izin verilmeyecekti. O gün alınan direniş kararı ve ortaya konan irade sayesinde Kobanê düşmedi.
Direniş kararının ilk uygulayıcıları 12 YPG ve YPJ savaşçısıydı. Kobanê’nin güneyinde Dibîstana Serzorê’de (Serzorê Okulu) 12 kahraman DAİŞ’in tankına topuna karşı direnerek şehit düştü. Şehit düşeceklerini bile bile geri adım atmadılar. Onun için Dibîstana Serzorê’deki direnişin Kobanê direnişinde ve Kurdistan tarihinde çok önemli bir yeri vardır.
O günkü süreçte çok büyük bir irade ve çok ağır bedeller karşılığında Kobanê özgürleştirildi. Kobanê’deki mücadeleyi bu kadar direngen kılan ve kurtuluşu tetikleyen faktörler nelerdi?
DAİŞ saldırısından önceden Kobanê abluka altındaydı. Herhangi bir yardımın gelmesine izin vermiyorlardı. Ağır silahlarımız yoktu ama gerek halkımızda ve gerekse YPG ve YPJ saflarında büyük bir irade vardı. Bu büyük irade sayesinde Kobanê düşmedi. Önder Apo’nun “Dört parça Kurdistan’ın Kobanê’ye seferberlik ruhuyla sahip çıkması” çağrısı bize çok büyük bir güç verdi. Bu seferberlik çağrısından sonra başta PKK gerillaları ve dört parça Kurdistan’dan gençler Kobanê’ye akın etti. Artık Kobanê’de Kurdistan direniyordu. Kobanê’nin düşmesi Kurdistan’ın düşmesi anlamına gelecekti. Gerillanın Kobanê ’ye gelmesi bizim için çok büyük moral ve motivasyon oldu. Çok tecrübeli ve çok fedakarca direndiler. Direnişte bize öncülük yaptılar.
Kobanê’nin dört tarafı çembere alınmıştı. Doğu, güney ve batı da saldırılar vardı. Kuzey'de ise halkımız üç ayı aşkın sınırda 'Canlı Kalkan' nöbeti sayesinde kuzeyde saldırıların yapılmasını engelledi. Kuzey'de halkımızın 'Canlı Kalkan' eylemi bize çok büyük bir moral oldu. O anki iradeyi anlatabilmek için size kısa bir-iki örnek vereyim: Bir gün savaşçılarla birlikte bir mevzideydik. DAİŞ aşırı derecede saldırıyordu. Ben bir savaşçı değil siyasetçiydim, fazla askeri bilgiye sahip olmadığım için 'ne yapacağız?' dedim. Bir savaşçı bana dönerek 'Direneceğiz tek 1 metrekarelik yerimiz kalsa dahi direneceğiz ve kazanacağız' dedi. Savaşçılar bu moral ve bu maneviyatla direniyorlardı.
Yine bir mevzideyken kurşun yanımdaki savaşçının parmağını kopardı. Ben kendisine dönerken parmağı kopmasına rağmen 'önemli değil, önemli değil tetiği çekeceğim parmağım sağlam' diyerek gülmüştü. Kesilen parmağını bezle sarıp direnişe devam etti. Bu irade karşısında hangi güç dayanabilir? Bu gencin fedakârlığını gören bir insan hiç yenilgiyi kabul eder mi? Savaşçılar bu moral ve motivasyonla direniyorlardı. YPG ve YPJ savaşçıları göğüslerini tank ve toplum önünde siper etmişlerdi. 'Eğer Kobanê'yi işgal etmek istiyorsanız cesetlerimizin üzerinde geçmelisiniz' diyorlardı. Arîn Mîrkan gösterdiği bu cesaretle Kobanê direnişin sembolü oldu. Gençlerimizin bu kahramanca direnişi ve halkımızın dört parça Kurdistan’da gösterdikleri dayanışma ruhu Kobanê ’nin düşmesini engelledi.
Neredeyse Kobanê’nin tamamı düşmanın eline geçmesine rağmen Kobanê terk edilmedi ve direnişe devam kararı alındı. O süreçte herhangi bir umutsuzluk dönemi yaşadığınınız oldu mu?
Her şeyden önce biz çok büyük bir moral gücüne sahiptik. Gerilla, YPJ ve YPG’nin hangi savaşçısıyla konuştuysak onlardaki moral, motivasyon ve iradelerine tanık olduk. Başta gerilla olmak üzere her tarafta gençler Kobanê’ye akıyordu. Kobanê’nin yüzde 30 ile 35’i elimizde kaldığında dahi, hiçbir zaman kaybedeceğimiz düşüncesine kapılmadık. Her zaman Kobanê’nin işgalini önleyeceğiz morali ve motivasyonuyla direniyorduk. Sözlerime başlarken de dile getirmiştim, Kobanê için sonuna kadar direnilecek kararı zaten kazanacağımızın ifadesiydi. Alınan karar, ortaya konulan fedakarlık ve irade Kobanê’nin düşmesini engelledi.
Kobanê direnişi sürecinde çok ciddi enternasyonalist dayanışma örnekleri gösterildi. Kobanê’nin özgürleşmesinde enternasyonalist dayanışma ve dünyanın her yerinde gerçekleştirilen dayanışma eylemleri nasıl bir katkı sundu?
Biz Kobanê direnişine başlarken sadece Kürt halkının özgürlüğü için değil Kuzey-Doğu Suriye’de yaşayan bütün halkların adına direndiğimizi biliyorduk. Ve hatta gösterdiğimiz direnişin bütün insanlık için olduğunu görüyorduk. Biz direndikçe bütün dünyada direnişimiz yankı uyandırdı. Direnişimiz dünyada karşılık buldu ve dayanışma etkinlikleri düzenlemeye başlandı. Aslında batı devletlerinin yöneticileri de bütün insanlık adına direndiğimizi görüyordu. Sadece olanlara suskun kalıyorlardı. O dönem tek bir DAİŞ elemanı batıda görüldüğünde binlerce güvenlik görevlisini harekete geçiyorlardı. DAİŞ’liler düzenledikleri intihar eylemlerle büyük sivil kayıplar yaşatıyordu. Oysa biz Kobanê’de binlerce DAİŞ elemanına karşı savaşıyorduk. Ancak batılı devletler DAİŞ’e karşı bize yeterince destek sunmadılar. DAİŞ’in Türkiye ve Katar’ın yardımları ile bu mücadeleyi yürüttüklerini biliyorlardı. Ancak Türkiye ve Katar’a karşı herhangi bir politika geliştirmediler.
Şunu da vurgulamak gerekir; DAİŞ sadece silahlı bir güç değil. İdeolojik, fikir ve bir kültürü olan bir yapılanmadır. Bu anlamda DAİŞ daha yenilmemiştir. QSD, DAİŞ’e karşı askeri başarı sağladı. Ancak ideolojik ve fikir olarak DAİŞ’i yok etmenin yolu Kuzey-Doğu Suriye özerk bölgesinin statüsünü kabul etmek ve siyasi destekten geçer. Tabi ki bununla beraber batıdaki devrimci, demokrat ve enternasyonalistlerin bizimle dayanışma etkinlikleri büyük moral oldu. Bir insanın savaşta en büyük silahı moraldir. Ve biz onlardan moral alıyorduk.
Türkiye Kobanê’nin özgürlüğünü hiçbir şekilde kabul etmedi. Sekiz yıldır tehditleri devam ediyor. Mevcut durumda Türkiye’nin Kobanê’yi işgal etme zemini var mı?
Ne yazık ki böyle bir ihtimal var. Türkiye seçim sürecinde. Bu seçim sürecinde Kuzey-Doğu Suriye işgal girişimi ile oylarını artırmak istiyor. Türk halkı bu saldırıya karşı Erdoğan’ı daha çok destekleyecektir. İşte biz böyle bir devletle komşuyuz. Oysa katliam gerçekleştirmek için saldıran siyasetçiye oy vermek yerine karşı durulması gerekiyor. Türk halkından beklentimiz bu tür saldırgan politikalara destek vermemeleridir.
Şu anda uluslararası konjonktür Türkiye’nin Kobanê işgaline karşı. Bununla birlikte QSD ve halkımızın Türk işgaline karşı çok ciddi hazırlıkları var. Kobanê ’nin özgürlüğü için çok ağır bedeller ödendi. Özgürlüğün korunması için de ağır bedeller ödemeye hazırdır. Türkiye’nin oyunları bitmiyor. Özgür Suriye Ordusu adıyla örgütlediği çeteler Şehba’yı alamayınca El Nusra cephesini oraya getirerek yeni işgaller peşinde. Yani seçimlere giderken mutlaka bir işgal girişiminde bulunmak istiyor. Türkiye yeni işgal girişiminde bulunabilir ama istediği işgali gerçekleştiremez.
Kobanê direnişinin üzerinde sekiz yıl geçti. Geçen süre zarfında Kobanê yaralarını sarabildi mi?
Rojava geneline baktığında Kobanê halkının bir özelliği ön plana çıkıyor. Kendilerine çok güveniyorlar. Her konuda çok çalışkandırlar. Yıkılan şehirlerini inşa etme noktasında çok büyük bir aşama kat ettiler. Maalesef Rojava’nın tamamı büyük bir abluka altında. Eğer bu abluka olmamış olsaydı şu anda istenilen aşamaya ulaşmış olacaktık. Tabi bu ablukayı bahane olarak görmediğimizi de eklemek istiyorum. Zaten Özerk Yönetim olarak her türlü sorunu kendi imkanlarımızla çözme gibi bir felsefemiz var. Yani Kobanê’nin inşası için her türlü imkanlarımızı kullanarak çalışıyoruz. Halka hizmet götürme noktasında iyi işler yaptığımızı söyleyebiliriz. Okullar ve devlet daireleri ihtiyaca karşılık verebilecek şekilde inşa edildi. Üniversite mezunlarını vermeye başladı. Geçenlerde 32 genç üniversiteyi bitirerek kamu yönetiminde görevlendirildi.
Kobanê’nin inşası için batıda verilen birçok söz vardı. Bu sözlerin ne kadarı hayata geçirildi acaba?
Halkımız Özerk Yönetim'in yardımlarıyla ve kendi çabalarıyla yıkılan evleri inşa ediyor. Kobanê özgürleştikten sonra birçok batılı devlet yardım sözü verdi. Ne yazık ki bu yardımların hiçbiri gelmedi. Elbette ki halkımız kendi imkanlarıyla inşaat çalışmaları yapıyor. Ancak dışarda gelecek yardıma ihtiyaç duyduğumuzu da belirtmek isterim. Şimdi de, 'Eğer Suriye için siyasi bir çözüm bulunursa Suriye’nin inşası için yardımda bulunacağız. Suriye için yardımda bulunurken Kobanê’ye özel bir yardım sunacağız' diyorlar. 'Mevcut durumda sadece Kobanê için yardımda bulunamayız' diyorlar. Ülke dışında yaşayan halkımız ve Kürt kurumları dışında Rojava’ya özelde Kobanê’ye herhangi bir yardım gelmedi.
Kobanê’nin bir bölümünü açık müze olarak düzenlenmesi projesi vardı, bu proje ne durumda, hayat bulabildi mi?
Elbette bu müze projemizi hayata geçirdik. Kobanê Savaşı’nda en ağır çatışmaların yaşandığı bir bölgeyi müze haline getirdik. Müze bölgesinde evleri kalan yurttaşlarımızın bütün evleri kamulaştırıldı. Halkımızın mağdur olmaması için kamulaştırılan evlere karşılık bütün yurttaşlarımıza yeni evler inşa edildi. Şu anda da açık müzemiz hizmette. Gelip görmek isteyen bütün halkımıza kapımız açık. Ki şu ana kadar çok ciddi bir ziyaretçi sayısına da ulaştığımızı belirtmek isterim.
1 Kasım Dünya Kobanê Günü vesilesiyle bir mesajınız var mı?
Son olarak ağır bedellerle büyük fedakarlık da daha kazanılan 1 Kasım Dünya Kobanê gününden Kurdistan’daki siyasi partilere seslenmek istiyorum. Elbette ki siyasi partiler farklı görüşlere sahip olabilirler. Bu farklılıklar bizim zenginliğimizdir. Ancak bütün partilerin kırmızı çizgileri olması gerekir. Kurdistan’ın özgürlüğü, şehitlerimiz ve Kürt halkının birliği bizim için kırmızı çizgilerimiz olması gerekir. Şahsi ve parti çıkarlardan öte, halkımızın ve Kurdistan’ımızın çıkarlarını ön plana koymamız gerekiyor. Hiçbir partimiz, düşmanın siyasi etkisine girmemelidir. Bugün ağır bedellerle kazanılan özerk statü PYD’nin değil bütün Kürdistan’ın statüsüdür. Bundan dolayı her Kürt bireyi Kürtler adına kazanılan statüleri koruma ve geliştirme gibi bir görevleri de vardır. Umuyor ve diliyorum ki bütün Kürt partileri bu temelde politika geliştirirler.[1]