Dîyarîyî Kurdistan mecmuası müdüriyetine:
Müdür beyefendi!
Ancak geçenlerde görebildiğim “Diyarîyî Kurdistan*”ın üçüncü nûshasında “The Near East”dan Arapça bölümüne tercüme edilmiş bir paragraf okudum. İngiliz dergisi bu paragrafta bundan 13 sene önce “Kurd Talebe Hêvî Cemiyetî” nin yayınladığı Rojî Kurd dergisini, geçmiş Osmanlı Hükümeti’nin eseri ve kürdleri Türkleştirmeğe mecbur bir araç olarak gösteriyor. Hemen şimdiden muhterem gazetenize teşekkür ederim ki “The Near East”un kürdlere bağlı düşüncelerini kayıtsız ve şartsız kabul etmeyerek onları tashih imkanını okurlarına hazırlamaktadır.
“The Near East”un yazarlarına değil, daha ziyade bu derginin kürd haberlerini aldığı kaynakların suikastı ve kütü algılara ait olan bu hatayı düzeltmek, kürd tarihini ve bilhassa kürd tarih uyanmasını bulutlardan azat etmek noktasından pek mühim olduğu içindir ki şu satırları “Diyarîyî Kurdistan”ın yurtseverliğine emanet ediyorum.
Bundan başka Rojî Kurd’ün ve bunun aşağıda işaret edeceğim yönüyle Osmanlı Hükümeti’nce yayımı durdurulduktan sonra yerine geçen Hetavî Kurd’ün yazıişlerine pek yakından iştirak etmiş ve bu iki dergiye hayat vererek kendisine hal lisanıyla tutan “Kurd Talebe Hêvî Cemiyetî”nin de tesisinde bulunan kürd bireyi sıfatıyla “The Near East”un zihinlere hasıl edebilecek hükmü gidermeyi kendime bir görev telakki ederim.
Rojî Kurd ve Hetavî Kurd’ün mesleklerini bütün gerçeğiyle görebilmek için “Hêvî”yi tanımak pek zaruridir.
Bunu izah etmeliyim:
“Hêvî”, “Mûntedil- Edebî”yi ve “Arnavut Baştebim Kulubünü” doğuran sebeplerin yavrusudur.
10-23 Temmuz İnkılabı’nın ruhu etkenlerinden ihlassızlık, Turancılık çekincesini gösterince, Turani olmayan unsurlardaki tesiri pek tabii bir tepki oluştu. Bu tepki kendi varlığını korumağa dayanıyordu. Bu cihetten “Hêvî”, “Elmûnted’il-Edebi” ile aynı zamanda olduğu gibi aynı dile sahip idi.
“Elmûnted”nin Turancılık arzularına alet olduğundan bahsedildiğini işitmedim. “Hêvî”nin mahiyetinin amacını programından buraya nakledeceğim, bu amacın ikinci ve üçüncü madelerinde pek şeffaflıkla görüneceğine eminim.
İkinci madde de; cemiyetin sebep ve teşekkül amacı şöyle belirtilmiştir:
#Kürd# talebesini yekdiğerine tanıtarak aralarında kardeşliği pekiştirmek ve birliği sağlamaktır.
#Kürd dili# ve edebiyatını islah etmek, kitaplaştırmak ve kemale ermesine çalışmak (1921 senesi kongresinde bu fıkraya “kürd tarih ve coğrafyasının yazılması” kaydı da ilave edilmiştir).
Dersaasette(İstanbul’a) gelecek kürd talebesinin okullara girişinde yardımcı olmak.
Maddi durumu müsait olmayanlara münasip okullarda tahsil görmelerine yardım etmek. 1921 kongresinde “Avrupa’ya eğitimini tamamlamak için öğrenci göndermek” kaydı da ilave edilmiştir.
Hulasa(özetle) Kurdistan ilmi, toplumsal ve eğitimi yolunda çaba sarfetmek.
Üçüncü Madde; Cemiyet, ikinci maddedeki amacına ulaşmak aşağıda belirtildiği şekilde araçlara yönelecektir:
Vilayetlerde bu amaca hizmet edecek şubeler açmak, 1921 kongresinde “vilayetler” yerine “her kürd talebesi bulunan yerde” denilmiştir.
#Kürdçe# ve Türkçe geçici bir dergi yayımlamak.
Faydalı bilgileri içeren, değişik seviyedeki düşüncelere ve bilhassa ana ve ilkokullar için özel kitaplar yayımlamak.
Dersler ve konferanslar, müsamereler tertip eylemek.
Değişik yerlerde yeni tarz üzere okullar açmak.
Hêvî nizamnamesinin bu maddeleri, el ile tutulabilecek bir izah ile görünen tehlikeler karşısında alınmış şuurlu tedbirlerin kesin ifadeleridir.
Kürd gençliği tehlikeye mukavemet etmekteki azimliliği bu maddelerde kendinden daha ziyade belagatla ifade edemezdi.
Hêvî’nin”, milletin kurtuluşu programına samimi sadakatı zaman zaman onu yokluğa götürecek ne kadar zorlu-sabırlı hamlelere maruz bırakıyordu.
“Türk Ocağı” çeşitli ve muhtelif araçlarla genç düşünürlerin hararetini Türk Ocağı’na çevirmek için ne ölçüde ve ne kadar renkli, zengin hedefler göstermiş, nice vaatler ve sözlerde bulunmuş ve “Hêvî”nin çelik azmini kendisinde eritmeğe çalışmıştır. Sonra Turancılığın bu yolda hiçbir yarar üretmeden heba olan çalışmasını Osmanlı İmparatorluğu’nun engel teşkil eden araçları takip etmiştir.
“Hêvî”deki bütün gençler cemiyettin mesleğine ait uydurma bir sebeple mahkemeye sürüklenirken Birinci Dünya Savaşı seli İmparatorluğun serhatlarından içeriye unutmaya başlamayıp da Hêvî’ciler de hudutlara dökülmeseydi, akibetin ne olacağı kestirilmezdi.
Hêvî sebat ettiği müddetçe tepesinde Demokles Kılıcı eksik olmamıştır. Turancılık, Hêvî’nin varlığında mevcut olmayan bir tehlike görüyordu.
Dünyada hak ilkesine bağlı kaldıkça bir ferdin diğerine, bir cemaatin başkasına zorluk çıkarmasına imkan olamaz. Korkunun kaynağı, haksızlığı nefsimizde duymamızdır.
Hêvî’yi ve onun her gün yükselen ve kökleşen eserini ve tesirini yok etmek, Turancılığın belli, başlı meşgalelerden biri olmuştur.
Hêvî’nin kürd tarih kalkınmasındaki konumu ancak tarafsız bakışlarla yanlış veya pek eksik sezilebilir. Son 15 senelik fikri ve toplumsal hareketimizin yayını, tasavvur ettiğim tarihçesinde Hêvî’nin camiamızdaki rolünü geniş perspektifle göstereceğim. Şimdilik şunu söyleyeyim ki 15 seneden beri hiçbir kürd vakası olmamıştır ki onda Hêvî’nin ilkesinden derinden derine bir iz bulunmasın.
Kürd Teâlî Cemiyeti, Kürd Tamîm Marif ve Neşriyat Cemiyeti, Kürd Millet Fırkası ve Kürd Teşkilatı İctimaiye Cemiyeti Hêvî’cilerin imanlarından birer abidedir.
Kurdistan mecmuası ve Jîn gazetesi de, Rojî Kurd ve Hetavî Kurd’den sonra Hêvî’nin saçtığı tohumlar ve yakın geçmişteki mahsullasıdır(ürünleridir). Hêvî’nin hükümet taraftarı olduğu idiasında bulunmak doğru değildir ve her kamil insanın kendisi için olduğu kadar başkaları için de korkmadan ve titremeden tanıyabileceği kutsal hak yolundan gayrı bir yola sapmış olduğunu iddia etmeye imkan yoktur.
Burada yapmak istediğimiz şey, gök kadar pak olması lazım gelen tarihin üzerine birkaç hakikat pırıltısını uzatmaktır. Burada hep Hêvî için söyledim, bu zaruridir. Çünkü Hêvî, Rojî Kurd, Hetavî Kurd bunlar birdir. Tekrar ediyorum ki bunlara hayat veren Hêvî’dir. Hêvî tanınmayınca Rojî Kurd bilinmez. Bunu anlamak için ötekini öğrenmek lazımdır.
Rojî Kurd’ün mesleği, gayesi, hedefi ve yolu Hêvî’nin kendinden ayrı ve ona zıt olamaz. Rojî Kurd’ün yazıları meydandadır, kürdleri bütün milletlerin zaferi için mücadele ettikleri yüce ilkelerden gayrısına tabi kılmaya matuf bir harfi bile ihtiva etmez, insaf ile düşünmeli ki Rojî Kurd herkesin tanıdığı hakperest secaatini geçmiş hükümetin en şiddetli idareyi memlekete hakim kıldığı zamanlarda göstermekte bir dakika tereddüt etmemiştir. Tereddüt etseydi ebediyen yasaklanmaz ve müdürünü aylarca hapislerde ve Divan-ı Harp’lerde perişan etmezdi.
“The Near East” bunu biliyor mu? Bu kadar izahattan sonra Kürd Hareketi düşüncesinin başlıca bir etkeni olarak Rojî Kurd’ün ifa ettiği hizmet, nazarlarda apaçık olması gerekir.
Bizim bu satırlarla aydınlanmasını hedef ettiğimiz nokta da, kürd gençliğinin, milletin ictimai ve fikri gelişimi yolundaki çabasıdır. Politikacılık onun çalışma ufkunda hiçbir vakit görünmemiştir. Bizim cevabımızda bu belirtilen şüpheye ait bir nokta bulunmazsa mazur görülsün.
Hêvî’ciler; milletlerin üretim ve gelişimini ilmin ve sosyolojinin kudret dairesinin dışında ve ondan başka vadide bulabilmek fikrini bir an zihinlerde geçirmemiştir. İmanlarındaki bütün güç de, bu yaratıcı kudrete dayanmaktadır. Hêvî, milletin refah ve mutlu kurtuluşu için ilmi ve tarihi gerçeklere hizmetkar olmakla, bu gerçekleri ve vücuda getirdiği her eserini hiçbir zaman bir güce hizmet etmemiş bulunmakla vicdani istirahatını yaşamaktadır. “The Near East”in hatasını düzeltmeye çalışırken yeni kürd nesline her devirde örnek olacak bir nümune gösterdiğime kanaat getiriyorum. Bu nesil, milli ve insani hizmetlerini ancak böyle örneklere göre mükemmelen ifa edebilir.
Bu itibarla da fazilet(erdem); kendimizi milli toplumumuza ve toplumumuzu beşeriyat toplumuna faydalı kılmaktadır. Bunu unutmayalım.
Kurd Wanî (Memduh Selîm Begî)
Wergewra ji osmanî: #Cemîl AMEDÎ#
* Dîyarîyî Kurdistan (Hediyetu Kurdistan), Pencşeme/18 Hezîran 1925, sayı:7, sayfa: 40, 41, 42, 43. Dergini kapağında yer alan diğer bilgilerde şöyle denmektedir: “Haftada bir Kürdçe, Arapça ve Türkçe” olarak yayınlanmakta; “İmtiyaz sahibi ve sorumlu müdürü: Sahibkiran Zade, İdari müdür: Reşîd Şewqî” dir.[1]