Jineloji Araştırma Merkezi, ‘$Jin jiyan azadî$’ konseptiyle ilk takvimini bastı. 2023 yılı tarihli takvime ilişkin konuşan Haskar Kırmızıgül, “Gayemiz yazının, rakamın ve sembolün ardında saklı hakikati görmek, ona ulaşmaktır” dedi.
Jineolojî Araştırma Merkezi kurulduğu günden bu yana ilk kez bir takvim yayınladı. ‘Jin jiyan azadî’ konseptiyle 2023 yılı takvimini çıkaran Jineolojî Araştırma Merkezi üyelerinden Haskar Kırmızıgül takvimin çıkış fikrini, hazırlanış ve içeriğine ilişkin gazetemizin sorularını yanıtladı.
Jineolojî Kadın Araştırma Merkezi olarak kadın ideolojisinin sihirli formülü olan “Jin jiyan azadî” üçlemesiyle bir takvim hazırladınız. Takvim fikiri nereden aklınıza geldi?
Jineolojî’nin ortaya çıkış nedenlerinden biri de kadın tarihini yazmak, hakikatini aydınlatmak olarak tanımlanıyor. O halde Kürt kadın hareketinin Reber Apo’nun deyimiyle ‘yazılmayı bekleyen’ tarihinin bir parçası olan kadınları tüm dünyaya tanıtmak da jineolojî’nin işi. Takvimi hazırlama fikri daha doğrusu takvimimizin içeriğini bu fikre dayandırdık. Ama bir de gündelik yaşamda çalışmalarımızın bir parçası olarak bu fikrin ortaya çıkış hikayesi var. Biliyorsunuz geçen Eylül ayında Roma’da Reber Apo’nun özgürlüğü için ‘Umut Zamanı’ sloganıyla bir konser düzenlenmişti. Konser için hazırlanan sahnede kadın gerillalara ait bir resim de olsun istedik ve bu afişi basacak olan İtalyan dostumuza seçtiğimiz fotoğrafları gösterdik. Doğrusu o da her biri etik-estetiğin toplam ifadesi olan o resimlerden etkilendi. “Neden böyle bir şey yapmıyorsunuz, kadın savaşçıların resimlerinden oluşan bir takvimi birlikte hazırlamıyoruz” dedi. Bu fikir bizi heyecanlandırdı. O kadar şehidin, tarihe kaydedilmesi gereken binlerce kadın içinden kimleri seçeceğimiz bir muammaydı. Ama en önemli motivasyonumuz onların yaşamlarını, mücadelelerini, yaşam felsefelerinin sığdığı birkaç cümleyi anlatabilmek düşüncesiydi. Böyle bir fırsatı değerlendirmek için hemen çalışmaya başladık.
Takvimi hangi konsept üzerine kurdunuz?
Tam da yukardakiyle bağlantılı olarak takvimi hangi konsept üzerine kurmak gerektiğine kafa yorduk. Yarım asırlık bir tarihe yön vermiş binlerce kadın arasından kimleri seçmeliydik? Ya da bu bir seçim mi diye kendimize sorduk. Vicdan, bilinç ve bağlılığın aynı anda harekete geçmesi gerekiyordu. Bu resimleri ilk kez gören birinin Kürt kadın hareketinin tarihinin özünde saklı şeyin ne olduğuna dair bir görüşü olsun istedik. Resimleri bu amaçla seçtik. Kürdistan özgürlük hareketinin dört parça Kürdistan’dan ve farklı halklardan kadınları nasıl kendine doğru çektiğini, onlarda ne büyük bir derinlik, iddia yarattığını görsünler istedik. Şehit yoldaşlarımızın hakikat arayışında ulaştığı derinliği, bu yolun yolcusu olmaktan duydukları coşkuyu, Reber Apo’ya, yoldaşlarına ve Kürdistan coğrafyasıyla kurduğu bağın güçlülüğünü anlasınlar istedik. En önemlisi de bunu anlatanın biz değil onlar olmasını istedik. Bu yüzden onlarla yapılan bir röportajdan, yazdıkları bir makaleden, yoldaşlarına yazdıkları mektuplardan ya da günlüklerinden kısa satırlarına sığındık.
Kurdistan kadın özgürlük mücadelesinde sembol olan kadın gerillalar ile bir YPJ’li savaşçının resmini takvime taşımışsınız. Bu sıralamayı neye göre yaptınız?
İsimleri belirlemekte tabii ki çok zorlandık. Anlatılması gereken o kadar yoldaş var ki. Ama bir takvime sığdırabileceğimiz kadarıyla mücadelemizin başlangıcından bugüne kadar giderek büyüyen ve dört parça Kürdistan’ı kapsayan kadın arkadaşların olmasına dikkat ettik. Sıralamayı arkadaşların şehit düştükleri aya göre yaptık. Bir istisna olarak Aralık ayına 4 Ekim’de katledilen Nagehan Akarsel yoldaşımızı koymayı tercih ettik. O’nun büyülü kelimelerinden dünyadaki kadınların haberdar olmasını istiyoruz çünkü. O’nun kelimelerinin sağaltıcı gücü nasıl ki bizim acımızı dindiriyorsa kimlik krizi yaşayan, kendini ve hakikatini arayan tüm kadınlara yol gösterir. Buna inanıyoruz.
Takvimin resimlerini kim çizdi? Hangi duygularla çizdi?
Resimleri İtalya’da #Kürt özgürlük hareketi#ne dair birçok kitabın basımını üslenen matbaa ile ortak çalışan bir ressam çizdi. Alaaddin Al Baraduni. Uzun yıllar önce politik nedenlerden ötürü İtalya’ya göç eden Yemenli bir ressam. Ancak bu sadece profesyonel bir iş değil. Aynı zamanda can-ı gönülden yapılmış bir çalışma. Bizi hissettiğini, Kürt kadınlarının özgürlük aşkını, ‘xwebun’luğunu en yalın bir biçimde anlatan resimleri seçmesinden (kendisine şehit arkadaşlarımıza ait resimlerden birçok seçenek sunduk) anladık. Doğrusu onun seçtiği hiçbir resme itirazımız olmadı. Çünkü her bir kadın şehidimizin kimliğinde en çok öne çıkan yanı dışa vuran seçimleri seçmişti. Çalışmasına gösterdiği özen ve ortaya çıkan sanat da bunun bir ifadesi. Kendisine gazeteniz aracılığıyla bir kez daha teşekkür etmek isteriz. Bu arada takvimi bizler Berlin’de yapılan uluslarası kadın konferansında dünya kadınlarına ulaştırmak için İngilizce hazırladık. İtalyanca versiyonunu ise Kürdistan İnformasyon Bürosu UİKİ- Onlus ve Jineolojî Center olarak ortak hazırladık. İtalya’da da yoğun bir ilgiyle karşılandığını söyleyebiliriz.
Sembol mahiyetinde de olsa ‘Jin jiyan azadî’ konsepti üzerinden hazırladığınız takvimi kadınların beğenisine sunarken kadınlara hangi mesajı vermeyi amaçlıyorsunuz? Nasıl bakmalı kadınlar?
Doğrusu Jineolojî’nin en hayranlık duyulacak yanlarından biri bu soruya vereceğimiz cevapta saklı. Kürt kadınlarının tarihinde hiçbir şey sembol, rakam ve sayıdan ibaret değil. Yazının, rakamın ve sembolün ardında saklı hakikati görmek ona ulaşmaktır Jineolojî’nin tüm gayesi. Bunun için yazın, sanat, dans ve kadın aklı, duygusu, irade ve yaratıcılığıyla dolu her türlü yöntemi bir anlatma biçimi olarak belirler.
Nasıl mı bakmalı kadınlar? Şehitlerimizin sözlerini okurlarsa ve gözlerinde saklı anlama ulaşırlarsa bunu bizden değil onlardan öğreneceklerdir eminim.[1]
ROJBİN KURT