#Silopi#ya'da üzerinden 7 yıl geçen sokağa çıkma yasağı döneminde evlerini terk etmeyen anneler, Top ve tankların sesine karşı zılgıt atarak 'yaşasın barış’ diyorduk dedi.
#Şirnex#'ın Silopiya (Silopi) ilçesinde 14 Aralık 2015’de ilan edilen sokağa çıkma yasağının üzerinden 7 yıl geçti. Kentteki yasak 38 gün sürerken, pois ve asker ablukası 300 günü aşkın bir süre devam etti. Siyasi parti ve insan hakları örgütleri tarafından hazırlanan raporlarda, Temmuz 2015 ve Ekim 2016 tarihleri arasında 68 kişi yaşamını yitirdi. Yine 500’den fazla ev tahrip edildi. Aradan 7 yıl geçmesine rağmen kent sakinleri yaralarını sarmaya devam ederken, yaşanan acılar tazeliğini koruyor. Yasak boyunca evlerini terk etmeyen anneler, yaşananları anlattı.
$Yağmur suyu içiyorduk$
Yenişehir Mahallesi'nde oturan annelerden Nuriye Atmış (62), şunları paylaştı: Kapımızın önünde çatışmalar yaşanıyordu. Çatışmaların başladığı ilk akşam elektriklerimiz kesildi. 13 kişi aynı oda kaldık. Yasağın 6. gününde yağmur yağıyordu. Su olmadığı için yağmurun altına büyük kovalar bırakıyorduk ve su ihtiyacımızı bu şekilde karşılıyorduk. O suyla biz bulaşıklarımızı yıkıyorduk, namazımızı kılıyorduk. O günün akşamında evimiz, özel hareket polisleri tarafından basıldı. ‘Devlet geldi’ diye bağırdılar. Bir süre evde arama yaptılar. Su yoktu, yemek yoktu. Çocuklarımızı bırakıp bir yere gidemedik. O günleri asla unutmam.
Zılgıtlarla karşılık veriyorduk
Başak Mahallesi'nde yasak sürecine tanıklık eden Zeynep Beğenir (45), o günleri asla unutmayacağını ifade ederek, şunları dile getirdi: Çatışmaların durması için defalarca yürümek istedik. Mahallede bulunan bir okula kadar yürüdük. Üç gün boyunca orada kalmak zorunda kaldık. Oradan Barbaros Mahallesi'ne kadar yürüdük. Gözlerimin önünde bir anne yere yığıldı. Ambulansı çağırdık gelmedi. Cenazeler yerdeydi, defnedilmelerine izin yoktu. Devlet çok büyük zulüm etti. Ölümden korkmuyorduk. Tank ve topların sesine karşılık zılgıt çekiyorduk.
25 gün sonra çıktım
Zap Mahallesi'nde oturan Zeri Aytış (65) ise 25 gün boyunca aynı odada kalmak zorunda kaldıklarını belirterek, şunları söyledi: Ne yemek yiyebiliyorduk ne de banyo yapabiliyorduk. Bütün bu zorluklara rağmen her seferinde başımı camdan çıkartıp zılgıt atıyordum. Bu yaşıma kadar böyle bir zorluk görmemiştim. Evde su yoktu. Patlama sesi geldiğinde zılgıt atıyordum. Komşularım ’zılgıt atma bizi öldürteceksin’ diyorlardı. 25 günün ardından Tilqebîn Beldesi'ne kadar yürüyerek gittim. O günlerde yaşadıklarımı asla unutmam.[1]