$Sevr Anlaşması’nın Kürtler için önemi!$
Kürdistan Devleti’nin kurulmasını öngören Sevr Anlaşması’nın üzerinden 100 yıl geçti. Sevr Anlaşması’nın Kürtler için önemi bugün de tartışılıyor.
Rûdaw TV Haber Bültenine katılan Kürt siyasetçi Fuat Önen ve Kürdistan Üniversitesi Öğretim Görevlisi Beyar Doski, Sevr Anlaşmasının Kürtler için olumlu ve olumsuz yönlerini değerlendirdi.
Kürt siyasetçi Fuat Önen, Sevr Anlaşmasının Kürdistani siyaset için referans olamayacağını çünkü Sevr’de Kürdistan’ın parçalara ayrıldığını söyledi.
Fuat Önen, “Sevr’de Osmanlı Devleti’nin kontrolü altındaki Kürdistan 4 parçaya ayrılmıştı. Rojava’nın büyük bir kısmı ile Urfa ve Antep Fransa’nın, Kürdistan’ın güneyi İngiltere’nin, Kuzey Batı Kürdistan kentleri, Bitlis, Muş, Erzurum ve Van Ermenistan Devleti himayesine bağlanmış. Kürdistan’ın 3 kenti için bir çok şart ve koşul karşılığında otonomi öngörmüşler” dedi.
Sevr’de Kürtlerin devletleşmesi için ortaya konulan şartların Ermeni ve diğer halklar için uygulanmadığını belirten Önen, “Bundan dolayı Sevr Anlaşmasını referans olarak kabul edemeyiz. Kürdistan meselesinin tek çözümü: Bağımsızlık ve birliğimizdir. Sevr’de de bu hak yok” ifadelerini kullandı.
$Önen, Sevr Anlaşması’nın önemli tarafının uluslararası bir anlaşmada “Kürt ve Kürdistan”ın yer alması ve Kürdistan’ın olduğunun kabul edilmesi olduğunu vurguladı.$
“Kürtler bölgenin yerleşik bir halkı olarak ilk kez uluslararası bir anlaşmada yer aldı”
Kürdistan Üniversitesi Öğretim Görevlisi Beyar Doski ise, Kürtlerin bölgenin yerleşik bir halkı olarak ilk kez uluslararası bir anlaşmada tanındığını belirtti.
Kürtlerin devletleşmesinin diğer halklara göre şartlara bağlanmasına ilişkin akademisyen Doski, “Kürtler Müslüman bir halktı ama diğer halkların çoğu Hristiyan’dı ve Avrupa ile ortak kültür ve projeleri vardı. Kürtlerin güçlü bir temsilciliği yoktu ve içinde bulunduğu şartlar da çok iyi değildi. Konferansa katılmalarına izin vermediler. Okuma yazma oranı düşüktü. Ama bunlara rağmen en önemlisi Sevr’de Kürdistan ismini yok edemediler” değerlendirmesinde bulundu.
Doski, Sevr Anlaşmasının uygulanamamasına ilişkin, “Kürtler arasında güçlü bir ilişki yoktu. Bedirhaniler, Kadriler ve Nehriler arasında fikir ayrılıkları vardı. Kürtler de kararları uygulamadı. Ama en önemli neden: Kemalizm’in ortaya çıkması ve başarılı olmasıydı. Diğer bir sebep de İngiltere’nin bölgede Irak adında bir devlet kurmak istemesiydi” diye konuştu.
Sevr Anlaşması’nda Kürtlerin temsilcisi olan Osmanlı Devleti’nin İsveç Büyükelçisi Şerif Paşa’ya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Doski, Şerif Paşa’nın uzun yıllar Kürdistan’dan uzak yaşadığını ve Kürdistan’ın o dönemki durumunu bilmediğini kaydetti.
Beyar Doski, Şerif Paşa’nın tek bir toplantıya bile katılmasına izin verilmediğini ifade etti.
Sevr Anlaşmasının Türkiye için önemine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Doski, sözlerine şunları ekledi:
“Kemalist ideoloji ve Türkiye nasyonalizminde Anadolu’nun çok büyük bir önemi var. Anadolu elden giderse Türklerin Ortadoğu’da yok olacaklarına inanıyorlar. Bundan dolayı Sevr, Türkiye kültürünün bir parçası, korkusu ve tehditi olmuş. Korku her zaman nasyonalizmi güçlendiriyor. 1920 yılında Kemalist ideoloji oluşturulduğunda Türkiye’de 47 millet yaşıyordu. Kemalist ideoloji bir çok element kullandı. Ama en güçlüsü korkuydu. Bütün o halkları karıştırıp erittiler ve sonunda Türk dediler. Elbetteki Kürtler coğrafya ve nüfuslarının fazlalılığı nedeniyle yok olmaktan kurtuldu.”
Doski, Sevr’de Kürtler için referandum ve kaderlerini tayin hakkından bahsedildiğini vurguladı.
Sevr ve Lozan anlaşmalarını kıyaslayan Doski, “Lozan, Sevr Anlaşmasının devamıydı. Kürtler ve Ermenilerle ilgili maddeleri çıkardılar. Diğer maddeler olduğu gibi kaldı. Ermenilere devlet verdiler ama Ermeni kalmamıştı” ifadelerini kullandı.[1]