Şebankare/Şiwankare hem bir bölgenin hem de bölgeye adını veren ve tarihte farklı adlarla devlet yapılanmalarına giden bir aşiret konfederasyonunun adıdır.
Farsça kaynaklarda Şebankare olarak geçer, #Kürt#çede aynı anlamda Şiwankare olarak belirtilir. Zamanında bölgeye de uğramış olan Marco Polo, seyahatnamesinde Soncara diye yazar. İbn Esir‘in El Kamil’indeKürtçe söyleyişe uygun olarak Şiwankare şeklinde yazılmıştır.
Hamdullah Müstavfi Kazvini’ye göre Şiwankare, Zagros sıradağlarının tam güneyinde, Fars, Kirman ve Fars/Basra Körfezi ile çevriliydi. Bu topraklar üzerinde yaşayan aşiretler konfederasyonuna da Şiwankareyiler denirdi. Sasanilerin kuruluş zamanından beri varlıkları tarih sayfalarına girmiş olan Şiwankareyiler, özellikle orta çağ tarihi boyunca, bilinen en güçlü dönemlerini yaşamışlardır.
Tarihi kesin olmamakla beraber, bugünkü Suriye’nin kuzeyinden ayrılıp, Azerbaycan’da değişik yerlerde dolaştıktan sonra, yaklaşık 1106/1107’de Kuzey #Loristan#’daki Uşturan-Kuh (Uşturan Dağı) civarındaki bölgeye ulaştıklarını iddia edenler de var ama, emirlik kuran Şiwankareyilerin, adı geçen güzergâh boyunca bir göç yolu izleyip Fars’a gelen bir toplulukla kaynaşması ihtimali akla daha yatkın. Nitekim Bitlis Emirliği’nin Hanı #Şeref Han#, Şerefname’de 300/913 yıllarında Fars’ta her biri kendi bölgelerini yöneten iki kardeşten bahsederek, bu yöre Kürtlerinin en azından bir bölümünün söz konusu kardeşlerce yönetilen Büyük Lor (Lor-i Büzürg) ile Küçük Lor (Lor-i Küçek) olarak ayrıldıklarını belirtir. Büyük Lorlar dediği, bizim tarihte daha çok Hasanweyhi Kürtleri olarak tanıdığımız devlettir, emirleri kardeşlerden biri olan Bedir bin Hasanweyh’tir. Diğer kardeş ise Küçük Lorların emiri Ebu Mansur’dur. Emir Bedir’in bir de Muhammed Hurşid adlı Kürt bir veziri de varadır (Bu vezir nedeniyle onları Hurşidiler olarak adlandıranlar da olmuştur). Şeref Han’ın olayları anlatımından, Küçük Lorlardan kastının, Hazarespiler’in en azından daha ileride gelenleri olduğu anlaşılmaktadır. Şeref Han Hazarespi (Hezaresfi)leri anlatırken onları Büyük Lorlarla iç içe vurgulamakta, Şam diyarlarından Loristan’a gelen Kürtlerin hikayelerini de daha çok onlarla kaynaştırarak dillendirmektedir.
Şerefname’ye göre, emirleri Ebu Nasır ya da Ebu Hasan Fedlewi olan bir Kürt topluluğu Bilad-ı Şam’ı terk ederek Loristan’a gelir. “500 (1107) yılında 400 kadar Kürt ailesi, Şam ülkesindeki Sımaq (Sımak) dağından Loristan’a göç ettiler. Bunlar, ilk yurtlarında kendileriyle liderleri arasında bir anlaşmazlık çıkması üzerine yurtlarından ayrılmayı, kalmaya tercih etmişlerdi. Gittikleri Loristan’da, adı geçen Muhammed Hurşid’in torunlarının yönetimindeki aşiret ve kabilelerin himayesi altına girdiler.” Belirttiğine göre, Fadalawi ölünce yerine oğlu Ali, o da ölünce oğlu Muhammed geçti. Muhammed o dönemde Fars’ı yöneten Salguridlerin hizmetine girdi, siyasetleri doğrultusunda bölgenin güçlü egemenleri olan Şiwankarelerle karşıkarşıya geldi. O ölünce oğlu Ebu Tahir yerine geçti. Ebu Tahir Salgurluların hizmetinde giderek ilerleyip güçlendi ve sonuçta onlardan da bağımsızlaştı. Şeref Han açıklamalarını sürdürür: ”Atabey Sungur’un eliyle dikilmiş bir fidan olan Ebu Tahir, Loristan’da duruma tam egemen olduktan sonra, 550(1156) yılında velinimetine karşı çıkarak bağımsızlık bayrağını yükseltti ve bir süre bu durumda kaldı. Nihayet 555(1161) yılında Allah’ın rahmetine kavuştu ve varlık safhasında beş çocuk bıraktı: Hezaresf[Hezaresp], Behmen, İmadeddin Pehlivan, Nasrüddevle İIvagoş, Kızıl Atabek.” Şeref Han, Ebu Tehir’in ölümüyle yerine oğlu Hezaresf (Hezaresp) geçti diyerek Bilad-ı Şam’dan göçü tamamıyla Hezarespilere devreder.[3] Önünüzdeki çalışmada daha ileride Hezarespilere ayrıntılarıyla değinilmektedir.
Derabgird bölgesi, Fars eyaletinin Şebankare olarak tanımlanan yöresinin bir parçasıydı ve çepe çevre yuvarlak bir surla çevriliydi. Ondan birkaç kez bahseden Taberi: “Dara tarafından kurulan Fars kenti Darabgird” diye yazar. Bölge, Marco Polo tarafından İran’ın (Buradaki İran Fars anlamında değil, Aryayi kavimlerin yaşadıkları alan olarak düşünülmelidir MC) sekiz krallığından biri olarak gösterilir. Kazvini emirliğin başkentinin İg (İdag)/İc (İzac) olduğunu belirtir. Bölgede şu yörelerin adlarını yazar; Zerkan (İdag’in yakınında) İstebanan (ya da İstebanat), Burk, Tarum, Xayra, Neyriz, Kurm, Runiz, Lar (Lor?) ve Derabcırd. Şiwankare Kürtleri 1015 yılından 1328’e kadar Fars eyaletinin bir bölümünde, daha sonra da tamamında yönetimi ellerinde bulundurdular.
Şebankare, modern dönemde bile Firuzabad şehrine bağlı bir nahiyenin zeytinliklerle dopdolu Meymend kırsalındaki ovalara ad olmuştur. 20. yüzyılda konuyla ilgilenenler, Kirman’ın kuzey batısında Şiwankare adlı bir aşiretin varlığından bahsediyorlar. Aynı şekilde önceleri Fars’tan bir bölge sayılan Buşehr vilayetinde Şebankare isimli bir kentin bulunması da Kürtlerin Fars bölgesindeki etkinliklerinin bir göstergesi olarak sayılmaktadır.
Bugünkü İran’ın güneyindeki Fars eyaletinden daha geniş bir alana yayılan tarihi Fars’ta, dönemin kaynakları, aynı zamanda aşiretin vatanının adı olan Şiwankare’nin surlarından, bereketinden, değirmenlerinden ve pazarlarından bahsederler.
Kürtlerin Fars eyaletindeki varlıklarının çok eskilere gittiği eski ve yeni tarihçilerin ortak görüşüdür. Saidi Nefisi adlı bir tarihçi de ”Ahameniler döneminde kıl çadırlarda yaşayan aşiretler arasında Kürt adına da rastlanır” diyor.
Bir alimler kabilesi olmanın yanısıra cesur savaşçılıklarıyla tanınan Şiwankare Kürt yönetici hanedanı üyeleri, eski tarihlerde, özellikle Ardeşir-i Papek/Babek’in Karnamesi adlı İslam öncesi kaynakta Kürt asıllı olduğu belirtilen ilk Sasani hükümdarı Ardaşir-i Babek’in (226 -241) soyundan geldiklerini iddia etmekteydiler. Bu nedenle bir parantez açıp söz konusu iddiaya anlaşılırlık sağlayacak arka plan hikayesine kısaca değinmekte yarar var.
Sasanilerin (226-651) İslam’dan önceki döneminde yazılan Ardeşir-i Babek’in Karnamesi adlı eserin İslami dönem öncesine ait olan sahih nüshasında şöyle yazılmıştır:”… ve Sasan, Papek/Babek’in çobanıydı, sürekli koyunlarıyla beraberdi. III. Dara’nın soyundandı. Şepanan [Şebanan, Şiwanan] Kürtleriyle gizli bir ilişki içindeydi.” Karname’de ”Şepanan Kürtleri”nden kastedilen Şiwankareyilerin atalarıydı.
İstexr (İstahr) şehrindeki Anahita Tapınağı‘nın dini önderi olan Sasan, tanınmış bir aileden geliyordu. Rambeheşt adlı eşi de, Kürt Bezringilerin yönetici ailelerinden Neyrizi topluluğundan gelen bir kadındı.
İslami dönemde de ilk kez coğrafyacı İstexri (İstahri), Kitabü’l Mesalik we’l Memalik adlı eserinde (850-957) Bezringi denen bir Kürt aşiretinin ismini vermiş, daha sonra İbn-i Havkal(Hawqal)in Suretü’l Ard (Erz) (977), yine İstahri’nin Eşkalü’l Alem, adı bilinmeyen Güzganlı tarihçinin eseri Hidudü’l Alem Minel Maşriq wel Magrib (982) ve Muhammed bin Ahmed el-Makdisi’nin Ahsen el Teqasim fi Maarifatü’l Aqalim gibi belli başlı eserlerinde de bu ad yer etmiştir.
Sasan ile Rambeheşt’in bir oğulları oldu, adını Papek/Babek koydular. Bu, Ardeşir-i Papek/Babek‘in babası olur. Taberi’ye göre eğitimi için, Ardeşir yedi yaşında Darabgırd şehrinin yöneticisi Erdevan‘ın yanına verildi. Birkaç yıl sonra hamisinin ölümü üzerine kendisi Darabgırd’ın yöneticisi oldu. Ardından başka bazı şehirleri de egemenliği altına alınca bağımsızlık bayrağını çekti, İstaxr Valisi Guzehr‘e ve Eşkaniyan kralı Beşinci Erdevan‘a karşı durdu. İstaxr halkından, ayrıca Neyriz’li annesinden destek aldı. Neyriz’in kuzeyinde bulunan Gopanan şehrini işgal etti, Guzehr’i öldürdü, Fars bölgesine egemen oldu. V. Erdevan, Ardeşir’in bu eylemleri karşısında kızdı ve ona küçümseyici bir mektup yazdı:
”Ey Kürt çadırının altında yetiştirilen Kürd, haddinden çıktın, ölümünü yakınlaştırdın. Başına tac geçirip şehirleri işgal etme, şahları ve büyük şahsiyetleri emrin altına alma iznini kim sana verdi?..”
Ama Ardeşir, Sasani devletinin kurucusu oldu. Devlete dedesinin adını verdi.
Ardeşir-i Babek’in Karnamesi‘nin, İslam’dan önce, Sasanilerin resmi dini olan Zerdüşti inancıyla yoğrulmuş bir içeriğe sahip olduğu, ancak İslami dönemde Zerdüşti motifleri silinip süpürülerek tahrif edilmiş nüshalarının yazıldığı belirtilir. Firdevsi’nin Şahnamesi’nde geçen Ardeşir hikayeleri de aslında İslamize edilmiş nüshaları esas alır. Ancak 1322’de Hindistan‘ın Gucarat şehrinde Mihribani Kayhusrev tarafından bulunan nüshanın İslam öncesi döneme ait olduğu ve güvenilir kaynak olarak günümüzde bu nüshanın esas alındığı belirtilir. Ardeşir’in Kral V. Erdevan tarafından Kürt çadırı altında yaşamış olan bir Kürt olduğu için küçümsendiği bilgisi de bu nüshadan alınmıştır.
Bilinen en büyük Farsça Ansiklopedi olan Loghatnameyê Dehxoda’ya göre de I. Ardeşir, Fars bölgesindeki Şiwankare aşiretinden bir annenin oğluydu. Anlaşılan o da bilgisini Ardeşir-i Babek’in Karnamesi’inden alır.
Bu hikâyeden hareketle Şiwankare (Şebankare) yönetici hanedanı üyeleri tarihe Kürt olarak geçen Sasani İmparatorluğu’nun kurucusu Ardeşir’in soyundan geldiklerini iddia etmekteydiler.
Şiwankareyilerin İslami çağda tarih sayfalarında bilinen ortaya çıkışları Gazneliler dönemindedir. Gazneli Mahmut’tan sonra tahta oturan oğlu Sultan Mesud (yönetimi 1030-1040) döneminde, Salar (komutan) Taş Faraş, birliklerini İsfahan’a götürünce Şiwankareyi kabilesini daha güneye, Büveyhilerin egemen oldukları topraklara geri çekilmeye zorladı.
11. yüzyılda Şiwankare önderlerinden biri, Zagros’un güneyindeki Fars eyaletinin bazı yörelerini yönetti. Şiwankareyiler, Selçuklular döneminde, bazen Selçuklu sultan ve melikleriyle barış ve iş birliği, bazen de savaşlarla geçen zikzaklı ve istikrarsız bir dönem yaşadılar, iktidarı kaybettikleri dönemler oldu. Şelçukluların dağılmasından sonra, Şiwankareyiler yeniden egemen olup güçlendiler ve Şehr-i İdag/İdac‘ı kendilerine başkent yaptılar. Moğol İlhanlıları döneminde Şiwankare bölgesinin merkezi Derabgird şehriydi.
Şiwankareyiler, İbn Belhi (Belxi) döneminde (11. yüzyılın başlangıcında), Ramani, Şakani, Karzuwî, Mesudi ve İsmaili olmak üzere beş kola ayrılıyorlardı.
Şiwankareyilerin Ramani kolu, şefleri Fedlun (Fedluye/Fedlewiyeh)’un başlarına geçmesi ile birlikte yönetici hanedana dönüştü. Ali bin Hasan bin Eyyub’un oğlu olan Fedlun, Emir Ebü’l Abbas Fazl ya da Nizameddin Fazlüllah olarak da bilinir.[10] 1030’dan 1355’e kadar aralıklarla süren Fars bölgesi Şiwankare Emareti’nin kurucusu olarak bilinir. Şiwankareyiler, Kuh Giluya dağlık bölgesinde yaşadılar, önemli ölçüde özerkliğe sahiptiler.
Fedlun, babası tarafından Büveyhi Ebu Kalicar İmadeddin Marzuban‘ın veziri Sahib-i Adil olarak bilinen Muhazzebüddevle Ebu Mansur Fasavi‘ye gönderilerek oğlunun siyasi bir mevkiye atanmasını talep etmişti. Fedlun vezirin hizmetinde yükselerek sipehsalar ünvanını aldı. Ancak daha sonra 440/1049’da Büveyhi Ebu Kalicar, Şiwankare bölgelerini ele geçirmeye karar verince Fedlun’un düşmanlığını üzerine çekti.
Büveyhi Ebu Kalicar, Fars’da, annesi Seyide Xurasuye’nin kışkırtmasıyla vezir Sahib-i Adil’i öldüren Büveyhi Ebu Mansur Fulad Sutun‘un yardımıyla Fedlun’un yerine geçince son Farslı Büveyhi Ebu Mansur Fulad Sutun ile Emir Fedlun arasındaki ilişkiler kötüleşti. Sahib-i Adil’in 448/1057’de öldürülmesi, Fedlun’un isyanına götürdü. İkisi arasındaki çatışmalarda Fulad Sutun 1062’de yenildi ve Şiraz yakınlarındaki Pahan-Diz kalesine hapsedildi, annesi Seyide Xurasuye de aynı sırada aşırı sıcak bir hamamda boğduruldu.
Büveyhilerin ortadan kaldırılmasıyla Selçuki Türkmenlerin doğu ve güney İran’a, özellikle Fars bölgesine olan seferlerinin önü açıldı ve bu durum onlarla Fars’ın egemeni Şiwankare emiri Fedlun’u karşı karşıya getirdi. Fedlun, önce Alp Arslan‘ın (sonra sultan oldu) kardeşi Kirman Selçuklularının başı olarak bilinen Kara Arslan Kavurd‘la çatıştı. 1053’te Kavurd, Fars’ı fethetmek için yola çıktı. Emir Fedlun, Fars’ın kontrolünü elinde tutma karşılığında yılda yirmi yedi milyon dirhem haraç ödemeye söz vererek Alp Arslan’a başvurdu. Alp Arslan teklifi kabul etti ve Fars hükümetini ona bıraktı. 1055 itibariyle Fedlun Fars’ın tümünü kontrolü altına alıp Fasa‘nın kuzeydoğusunda bir kasaba olan Goşnabad (Coşnabad)’ı Fars’ın yönetim merkezi yaptı. Kendisi genellikle Derabgird ve Şiraz’da vakit geçirirdi.
Sonra Emir Fedlun, Alp Arslan’ın başka yerlerdeki sorunlarla meşgul olmasından yararlanarak kararlaştırılan vergiyi göndermedi, bağımsız hükümdarlığını ilan etti. Cahrom yakınlarındaki Xurşah Kalesi’nde üslendi. Alp Arslan’ın veziri Nizamülmülk kaleye sefer yaparak on altı günlük bir savaştan sonra Emir Fedlun’u ele geçirdi. Emir Fedlun önemli bir tazminat teklif ederek barış talebinde bulundu. Teklifi kabul edilerek tekrar yerinde bırakıldı.
1072’de Emir Fedlun vergilerini ödemeyi tekrar reddetti, Nizamülmülk büyük bir orduyla üzerine yollandı. Vezir çatışmayı barışçıl bir şekilde çözmeye çalıştı, ancak Emir Fedlun bir kez daha bir kaleye sığındı. Kısa bir kuşatmadan sonra, kaleyi savunanlar su sıkıntısı çektiklerinden teslim oldular. Emir Fedlun kuşatmayı yarmaya teşebbüs etti, ancak yakalandı, zincirlendi ve bir kez daha bağışlayıp onunla anlaştığı söylenen Alp Arslan’a gönderildi.
İbn Belhi’ye göre, Fedlun, İstahr(İstexr) Kalesi’nde tutuldu, ancak kaleyi ele geçirmeye çalışırken yakalanıp öldürüldü. Derisi samanla doldurulup halkın gözü önünde asıldı.
Bazı kaynaklar Fedlun’un 1071’de, bazıları da 1078’de Melikşah döneminde idam edildiğini belirtirler. Gelişmelerden anlaşıldığı kadarıyla ikinci tarihin doğruluk ihtimali daha yüksektir.
Selçuklular, Şiwankareyileri, Kirman ve Fars eyaletlerinde bir baş belası olarak görüyorlardı. Fedlun’un 1078’de ölümünden sonra, Selçuk sultanı Melikşah, Fars’ın kontrolünü ele geçirdi. Kavurd’un oğlu Turanşah’ı, 1079’da vali olarak atadı. Bununla birlikte, Emir Fedlun’un halefleri, Selçuk melikleri arasındaki rekabetten yararlanıp hükümdarlıklarını yeniden kurmayı başardılar. Selçuklu Emir Ünar‘ı mağlup ettiler. 1116’da Şiwankare emiri Ebu’l Hasan Xuzraw, Fars’ın yeni valisi Fahreddin Cavuli‘ye vergi vermeyi reddetti. Cavuli, Xuzraw’ı kalesinde kuşattı, ancak daha sonra anlaşarak barış yaptılar. Xuzraw, Kirman’daki seferlerinde valiye eşlik etti. Selçuk Sultanı II. Mahmud (1117-1131) zamanında, Şiwankare bölgesine kötü muamele edilince yeniden başkaldırı oldu. Bu da bölgeye büyük zarar verdi.
Şiwankare emiri Kutbeddin Mubariz ve kardeşi Nizameddin Mahmud, 1200 yılında Kirman’ı Selçuklulardan alınca Şiwankareyiler iktidarlarının zirvesine ulaştılar, ancak İkinci erkek kardeş, sefahat ve açgözlülüğüyle ünlenince yerel bir isyan ve bir Selçuklu karşı taaruzuyla yeniden kaybettiler. Sonunda Fars’ın atabegi Sa’d bin Zengi, Şiwankare emirini yendi ve otoritesini yeniden sağladı. Ancak Selçukluların çöküşünden sonra Şiwankare yöneticileri, başkent olan Şehr-i İdaj’dan bölgeyi yeniden yönettiler. İlhanlı döneminde, Derabgird merkezli Şiwankare eyaletinin yöneticileri olarak iktidarı sürdürdüler.
626 / 1227-8’den sonra Muzaferüddin Muḥemmed bin Mubariz, yönetimini Fars ve Hürmüz’ün karşısındaki sahil yönünde genişletti. Fars atabegine karşı çıktı, ancak 658/1260’da başkenti İdac’in Hülagü tarafından kuşatılması sırasında yenildi. Moğol hakanı Hülagü, İdac (İdag) şehrini yok etti ve Şiwankare emiri Muzafferüddin Muhammed bin Mübariz’i öldürdü.
664 / 1266’ya kadar üç yönetici hızlı bir şekilde birbirini takip etti: Muzaferüddin’in kardeşi Kutbeddin (10 Zülhicce 659/5 Kasım 1261), Rabiül sani 662 / Şubat 1264’te öldürülen Nizameddin II Hesenweyh ve kardeşi Nusretüddin İbn İbrarhim, Rabiülsani 664 / Ocak-Şubat. 1266. Bundan sonra daha kısa bir süreliğine barışçıl koşullar sağlandı.
Celaleddin Teyyibşah’ın kardeşi, 10 Cemaziyel evvel 681/16 Ağustos 1282’de idam edilmesine kadar on altı yıl boyunca Moğol hükümdarlığı altında hüküm sürdü. Başarılı olan kuzenler Giyaseddin bin Celaleddin ve III. Nizameddin bin Bahaeddin oldukça güçsüzlerdi. 712 / 1312-3’te çıkan isyanın bastırılmasını takip eden yılda, Ardeşir adlı biri iktidarı ele geçirmeyi başardı. Ancak iki yıl sonra, (Zulkade / Şubat-Mart 1314), Muẓaffari hanedanının kurucusu Mübarezeddin Muhemmed tarafından ortadan kaldırıldı diyen iddialar olduğu gibi, 1355’te Müşerref Mübarizüddin, oğlu Mahmud’u güçlü bir orduyla emirlerini yerine getirmeyi reddeden Emir Ardeşir’e karşı gönderdi, Emir yenildi, ülkesi Muzzaferilerce ele geçirildi ve Şiwankare Emirliği, Muzafferi devletine katılınca özerk bölge statüsünü yitirdi diyenler de var. İşaret edildiği gibi bu dönemle ilgili farklı bilgiler var. Ancak statünün yitirilmesinden sonra Şiwankareyi yöneticileri Muzafferi meliklerine bağlı olarak görev yaptılar 15. Yüzyılın sonunda Şiwankareyilerden Akkoyunlu Baysonkur’un idaresi altında bahsedilir.
Şiwankareyilerden Muhammed ibn Ali ibni Muhammed Şebankareyî (1298-1358), Moğol İlhanlığı döneminde yazan önemli bir şair ve tarihçiydi. Yaşadığı dönem Mogol İlhanlılarının Fars ve dolayısıyla Şiwankare bölgesinde egemen oldukları bir dönemdir. Eserlerini dönemin resmi edebi ve devlet bürokrasisinin resmi dili olan Farsçayla yazmıştır. En tanınan eseri, İlhanlıların egemenliği alatındaki Fars ve Şiwankare eyaletlerinde yaşanan olaylara değinen Mecmeü’l Ensab fit’Tewarix’dir. Eserini İlhanlı hanı Ebu Said Bahadur Han‘ın veziri Giyaseddin Muhammed‘e adadı. Ancak Han’ın ölümünden sonra meydana gelen iktidar kavgaları karışıklığı sırasında vezirin evine yapılan bir baskında eser tahrip edildi. Şiwankareyi eserin bir versiyonunu 1337’de yazmak zorunda kaldı. 1343’e de Çobaniyan hanzadesi Pir Hüseyin’e 3. bir versiyonunu manzum olarak yazdı.
HEZARESPİLER/ ATABAKAN-İ LORISTAN (1115 – 1424’e kadar)
İran’ın güneybatısındaki Zagros dağlarında, başkentleri İzac’dan, doğu ve güney Loristan üzerinde 1115 (1155?)’ten 1424’e kadar hüküm süren Kürt asıllı bir hanedan olan Hezarespiler, esasen Loristan ve Fars’ın komşu bölgelerinde hüküm sürmüş ve daha sonraki Selçuk, İlhanlı, Muzafferi ve Timurlu dönemlerinde gelişmiştir. Özellikle İran’a, Kürdistan’a ve Batı Anadolu’ya kadar yayılan Moğol dönemi boyunca İran’ın güney batısındaki dağlık bölgelerinde, bir dereceye kadar Timuriler döneminde konumunu korumayı başarmış, yabancı hanedanlar altında bile yerli bir Kürt kişiliğinin korunmasına katkıda bulunmuştur.
Etnik olarak Türk değil de Kürt olmasına ve gerçek Atabeg hanedanlarında olduğu gibi üyelerinden hiçbiri aslında dönemin genç prenslerine Atabeg ya da öğretmen olmamasına rağmen “Atabeg” hanedanı olarak da tanımlanırlardı. Kürt Şiwankare emiri Fedlun’nin soyundan geliyorlardı ve onun ardılları olarak “Fedlewi hanedanı” olarak da biliniyorlardı.
Loristan’da, yaklaşık 1155’te Fedlun’nun dokuzuncu kuşak soyundan Ebu Ṭahir Ali bin Muhammed (1148-1161) , Kuh Giluya çevresindeki alanda Salguridlere karşı bağımsızlığını kazanarak emirliğini İsfahan’a kadar genişletince “atabeg” unvanını aldı.
Büyük Lor/Hezarespi Kürt lideri Ebu Tâhir bin Muhammed, Şiwankareyilere karşı bir zafer kazanarak öne çıktıktan bir süre sonra Büyük Lorların (Hezarspilerin) ilk bağımsız atabegi oldu diyenler de var. Buna göre onları Şiwankareyilerden ayıran ilk eylem, reisleri Ebu Tahir Ali bin Muhammed’in bir seferde Salugrid emiri Sunkur (Sonqor)’u (1148-1161) Şiwankareyilere karşı desteklemesi oldu. Karşılığında Kuh Giluya kasabası valiliği ile ödüllendirilen Ebu Tahir bin Muhammed, Loristan üzerindeki hakimiyetini genişletti. 1155 civarında Sunkur’dan da bağımsız hale geldi.
Kaynakların azlığı, bilgi eksikliği ve kronolojik verilerin taşıdığı uyumsuzluklar, hanedanlığın kökenlerinin ve üyelerinin kronolojisinin son derece belirsizliğine yol açmıştır; ancak usta diplomasi, dönemin imparatorluklarına ve daha güçlü komşulara zamanında tatmin edici maddi çıkarlar sunma yoluyla izledikleri çizgi, dönemin çok daha güçlü iktidarları arasında hayatta kalmalarını sağladı. Kurucusu, geçmişte (11. yüzyılda) Fars Salgurilerinin sipehsalarlığını yapan, ardından Kuh Giluya valiliğine atanan Ebu Tahir Ali bin Muhammed olmasına rağmen, emirlik adını oğlu ve halefi Melik İmadeddin Hazaresp‘ten aldı. Kürtçe ve Farsça gibi İrani dillerde yaygın olan Emirliğin adı “bin atlı” anlamına gelir.
Ebu Tahir Ali bin Muhammed ve ardılları, Loristan’ın Şiwankareyi Kürt yönetici hanedanından geldiklerini açıkça belirtmekteydiler.[28] 1203’te saltanata başlayan oğul İmadeddin Hazaresp kendini “melik” olarak ilan etti. Emirliğin sonraki tarihi, 1424’te Timurlu Şahruh tarafından son verilene kadar Atabekanê Loristan adı altında da izlenebilir
Geç orta çağlarda güneybatı İran’ın Zagros yaylalarının bir parçası olan Loristan aslında iki bölgeden oluşuyordu; Büyük Lor (Lorê Buzurg) ve Küçük Lor (Lorê Küçek). Kendi içlerinde de atabekleri bu iki bölgeye göre adlandırılıyorlardı. Yeterince bilindiğini söylemek mümkün olmayan tarihleri, çok daha köklü ve detaylı araştırmalara muhtaç.
Büyük Loristan’ın atabekleri 1155(1115?) ‘ten 1424’e kadar hüküm sürdüler ve tahtları İdac/İzac‘da(daha sonra Malamir, şimdi İda/İca)daydı. Şiwankarenin kurucusu Fedlun’nun soyundan geldiğini belirten hanedanın Bilad-ı Şam (Kuzey Suriye) kökenli olduğu ve Kuzey Loristan’a yaklaşık 1106/1607’de yerleştiği iddiasını ve bunun daha akla yatkın versiyonu bu yazının daha önceki bölümlerinde anlatıldı.
Hanedana adını veren oğul Melik Hezaresp, tarihte görünürlüğünü ancak 13. yüzyılın başında sağladı. Şalguridleri kovarak egemenlik alanını Isfahan’ın batısına doğru genişletti.
600/1203-4’te saltanata başlayan İmadeddin Hezaresp, uzun bir süre yönetimde kaldı. İktidarının 626/1229’da sona erdiğini belirtenler olduğu gibi 650/1252-53 bittiğini belirtenler de var. Fars’a göç etmiş ve Salgurilerin yanında başarılı savaşlar yapan, Şuli aşiretine karşı başarılı seferlerinden başka, Moğollara karşı mücadelesinde Celaleddin Harezmşah’a yardım etti. Bir kızını Celaleddin Harzemşah’la evlendirdi. Abbasi halifesi Nasır ona ‘atabek’ ünvanı verdi iddiası da var.
Abbasi Halifesi Nasır ile Xwarezmşah II. Muhammed arasında tarafsız kalma politikası izledi. Bu siyasetinde, etrafında toplayabildiği Fars ve Arap kabilelerinden yakın zamanda bölgeye gelen önemsiz kuvvetlerin (piyade ve süvari) yardımını aldı.
Şeref Han’a göre ”Loristan onun döneminde alabildiğine kalkındı; o kadar ki, Huld ve Naim cennetlerinin imrendikleri Firdevs cennetlerinden biri haline geldi. Sımaq (Sımak) dağının sakinlerinden birçok Kürt kavimleri yerleşmek için oraya koşuştular. Bunların bir kısmı Akil bin Ebu Talib’in soyundan olan Akili topluluğu, Haşim bin Abdülmenaf’ın soyundan olan Haşimî kabilesi ile Isterkî, Memakoy, Bextîyarî (Bahtiyarî), Cıwankî, (Cıvankî), Bedanîyan (Bidaniyan), Zamedyan, Alanı, Lotond, Betond, Bevvazkî (Bevazki), Şenund, Rakî, Xakî (Hakî), Hanım, Eşkî, Koyî, Lîrawî (Liravi), Mûyî, Behsefwî (Behsefvî), Kemankeşi, Memastî, Omekî, Tewabî (Tevabi), Kedawî (Kedavi), Medihe, Ekurd, Kurlad gibi diğer topluluklar ve soyu bilinmeyen başka aşiret ve kabilelerdi. Hezar-Esf ve kardeşlerinin, bu toplulukların gelip kendilerine katılmalarıyla şanları arttı; çünkü bunlarla daha da güçlendiler. Sonra Şolistan eyaletine saldırıp orayı da ülkelerine kattılar. Böylece Hezar-Eşf’in kadri halkın gözünde büyüdü ve ünü ufuklara yayıldı. Hezar-Esf, ülkenin işlerini bizzat denetler; nerede boş bir arazi görürse, oraya insanları yerleştirerek dirlik getirirdi. Yeni ürün çeşitleri ekmek, şehirlerin çevresinde ve uzak yerlerde yeni köyler kurmak gibi birçok imar projeleri uyguladı.
Bunlardan başka, güvenliğin sağlanması, barış bayrağının dalgalanması ve yurttaşlar arasında ayrım gözetilmeksizin adaletin dağıtılması için sürekli çaba harcardı. Bundan ötürü Bağdad’daki Halife kendisine, egemenliği altında bulunan vilayetlerin beratını gönderdi; onu değerli hil’atlerle ve kıymetli hediyelerle taltif etti. Hezar-Esf, 655(1258) yılında ölünceye kadar bu durumunu sürdürdü.”
Melik Hezaresp’ten sonra iki oğlu; İmadeddin (646/1248-49) ve Nüsrettüdin (649/1251-52)’in iktidara gelip gelmedikleri açık değil , ama oğlu Takla da, tahta çıkınca Salguridlere karşı birçok zafer kazandı, sonunda Moğollarla karşı karşıya kaldı. Hezarespi hükümdarı Takla, #Bağdat#’a seferinde (655/1257 ya da 656/1258) Moğol Hakanı Hülagü’ye eşlik etti, ancak Bağdat’ta son Abbasi halifesinin öldürülmesi nedeniyle onu terk etti ve ülkesi Loristan’a döndü, maalesef kurtulamayarak yakalandı, o sırada Tebriz’de bulunan Hülagü’nün yanına gönderildi ve onun emriyle idam edildi. Adamları cesedini gizlice Loristan’a götürmeyi başardılar ve Zerde köyüne gömdüler. Takla, anne tarafından, Salgurlu ailesine mensuptu.
Hülagü, onu 1257/58’de Tebriz’de idam ettirdiği halde başka örneklerinde olduğu gibi İlhanlılar yerel hanedanlığı egemen olarak yerinde bıraktılar. Kardeşi Şemseddin Alp Ergun yerine geçti ve 15 yıllık iktidar dönemi boyunca Moğolların yaptıkları tahribatları onarma görevlerini omuzladı.
Onunla gelen dönemlerde Moğolların otoritelerine dikkat etmek, askerlerine katkıda bulunmak ve zaman zaman başarılı hükümdarlarına saygı göstermek (1284’te Argun ve 1291’de Geyxatu/Geyhatu dönemleri gibi) zorunluluğu doğdu. Karşılığında Hezarespilere Huzistan dahil çeşitli bölgeler verildi. Alp ergun, zamanının büyük bölümünü, iki yaz ve iki kışlık sarayı olan Loristan’da geçirdi. Bu süre içinde geniş ölçüde kalkınan ülkeye adalet, güvenlik ve imar egemen oldu. Alp Ergun’un Yusuf Şah ve İmadeddin Pehlivan adında iki oğlu vardı.
Alp Ergun’dan sonra gelen iki emirin yönetme hikmetleri konusunda bazı belirsizlikler var. Şeref Han önce I. Yusuf Şah’ın, ardından oğlu Afrasiyab’ın ülkeyi yönettiğini belirtir.
Babasının ölümünden sonra I. Yusuf Şah’ın hükümdarlığı, İlhanlı Abaka’nın onayını aldı, egemenlik alanına ayrıca Huzistan, Kuh Giluya, Firuzan (İsfahan yakınında), Cerbadqan ve Golpayegan’ı ekledi. Afrasiyab ve Ahmed adında iki oğlu olan Yusuf Şah 684/1286’da öldü, yerine oğlu Afrasiyab geçti. Şeref Han’ın belirttiğine göre Afrasiyab Loristan’da bizzat kendi halkına çok kötü davrandı, büyük zulümler yaptı. Afrasiyab da bağımsızlığını ilan eden emirler arasındadır. Hata bir ara, zayıflamış ve merkezde kavgalar içine girmiş olan Moğol İlhanlılarından egemenliği devralmaya çalıştı, ancak bu mümkün olmadı, yeniden onlara itaatini bildirdi.
Afrasiyab daha da ileri gitmeye, Isfahan, Hemedan ve Fars’ı (1291) ele geçirmeye, kontrolünü Basra Körfezi kıyılarına kadar genişletmeye çalıştı, ancak Kaşan yakınlarındaki Kuhrud’da ordusunu yenen Moğolların sert muhalefetiyle karşılaştı. İlhanlı Geyhatu eski statüsünü yeniden tanıdığı halde, Ekim 1296’da Gazan tarafından idam edildi.
Afrasiyab’ın idam edilmesinden sonra yerine kardeşi Atabek Nüsretüddin Ahmed bin Yusuf Şah bin Alp Ergun geçti. İlhan divanında büyüdüğünden de olacak, onların isteklerine dikkate değer bir uyum sağladı, yılda 91 000 dinar haraç ödedi, hatta bolca hediyeler verdiği ulema ve dervişlerden vazgeçmeden kendi topraklarında Moğol yasalarını uygulamaya çalıştı. İbn Battuta’nın ülkeye yaptığı ziyarete ilişkin açıklamasına göre, yerel adetleri de terk etmedi.
36 yıl süren egemenlik dönemi süresince halkının iyiliği ve selameti için çaba gösteren bir emir olarak tanındı, sevildi. 733/1333’te ölünce yerine oğlu II. Yusuf Şah hükümdarlığa geçti. II. Yusuf Şah, 14. yüzyılın ilk yarısında Şuştar, Hoveyzeh ve Basra şehirlerini ilhak etti.
Moğol İlhan devletinin dağılmasından sonra (1335), Loristan defalarca Muzafferilerin saldırılarına maruz kaldığı gibi, bunlar ayrıca aile üyeleri arasındaki anlaşmazlıklara da müdahale ettiler. O da babası gibi iyilikle tanındı, sevildi. 740/1340 tarihinde öldü, Rüknabad Medresesi’ne gömüldü.
Onun ardından oğlu Muzaferüddin II. Afrasiyab Ahmed bin Yusuf Şah (Pir Ahmed) geçti. Uzun bir süre iktidarda kaldı ve ülkesine iyi hizmetler yaptı. Timurlenk’in her tarafı yakıp yıktığı bir dönemdi. Diğer yerlerde olduğu gibi Loristan’da da önce kırım ve talanlar yaptı, daha tehlikelisi, 1396’da Pir Ahmed‘i ve iki kardeşini Samarkand’a götürdü. Ancak daha sonra 23 Cemaziyelahir 1393’Loristan’ı Muzaferüddin Ahmed’e geri verdi. Kısa bir süre sonra da Muzaferüddin hayata gözlerini yumdu.
Ardından Atabeg Peşnek bin Yusuf Şah, onun ardından da oğlu Atabek Ahmed geldi. Atabek Ebu Said babasından sonra hükümdar oldu, o da 827/1424 yılında yaşama veda etti. Yerine Şah Hüseyin bin Said bin Ahmed bin Peşnek Yusuf Şah geldi. Ancak iktidar dönemi çok kısa oldu. 827(1424) yılında, Gıyaseddin bin Kavus bin Hoşnek bin Peşnek tarafından öldürüldü. Bunun sonucu olarak Mirza İbrahim bin Mirza Şahruh, Gıyaseddin’in uzerine büyük bir ordu gönderdi ve kendisini o ülkeden çıkarttı. O günden beri, bu köklü Kürt ailesinden kimse hükümdarlık makamına çıkmadı. Tekrarlanan sıkıntıların ardından, yaklaşık 1424 tarihinde, Timur’un torunu İbrahim bin Şahruh, Hezarespi hanedanına son verdi.
Hezarespiler Sünni Müslüman bir Kürt hanedanıydı.
İbn Esir, El Kamil fi’Tarih, c. 10, s 48. Aktaran Brill’in Fransızca Encyclopédie de l’Islam Shebankare ve Atabakan-i Lorestan maddeleri
The Decline of Iranshahr: Irrigation and Environments in the History of the Middle East, 500 B.C; Peter Christensen, page: 316, Published 1993, Museum Tusculanum Press. Aktr. Ebdullah Merduxî.
Şeref Han, Şerefname, Türkçeye çeviri M. Emin Bozarslan. S. 35’ten itibaren Lori Büzürg diye ün yapan Fadlawi Hükümdarları hakkındaki bölüm.
Hamdullah Mustavfi Kazvini, Nuzhatu’l klub (138-139; ayrıca P. Schwarz, Iran im Mittelalter, II, 92 ve devamı. aktr. Merduxî
Razmara, Fahrang-i d̲j̲ug̲h̲rafiya-yi Iranzamin, VII, 139. Aktaran EI.
Sedaqetkêş, Dr. Cemşid, Kurdekanî Pars we Kirman, Farsça’dan Kürtçeye çeviren Kameran Hesen, Mukriyani yayınları Hewlêr.
Dehxoda, Dehkhoda Dictionary, Lughatʹnameh / teʾlif-ê Dehxuda. Akt EI
The Decline of Iranshahr: Irrigation and Environments in the History of the Middle East, 500 B.C; Peter Christensen, page: 316, Published 1993, Museum Tusculanum Press.
İbn al-Belk̲h̲i, Farsname, ed. Le Strange et Nicholson, 129. Aktr EI.
The Cambridge History of Iran cilt V, s. 78.
The Cambridge History of Iran, cilt V, s. 78.
İbn Belhi, age. s. 166, 172; EI, Shabankarai, s. 94-95
Ayati, A. M, Tehrirê Tarixê Wassaf, Tehran, 1346 /1967; litograf. Bombay 1269/1852-3. s. 422, 252.
İbn Belhi, s. 133, 166.
İbn Esir, c 10, s. 71-72.
İbn Belhi, age. s. 166
Brill’in EI, Atabekan-i Lorestan.
Zembeur’da, Yöneticilerin listesi ve jeneolojik tablo. Manuel de généalogie et de chronologie pour l’histoire de l’Islam. Librairie Orientaliste Lafaire, Hannover 1927
Hamdullah Müstavfi Kazvini, Tarik̲h̲-i Guzida , 698
Dawlat-Shah, Tadhkirat al-shu’ara’ , ed. Browne, 351 aktr EI.
Moḥammad bin Ali Şabankarayi, Majmeu’l Ensab fit’Tawarikh, ed. Mir Ḥashem Moḥaddesi, Teheran 1363/1984, 220 s. aktr. EI
Şeref Han, bunların Atabek olarak çağrılmalarının hikayesini şöyle anlatır: ‘’ Ebu Tahir, kendisiyle muhalifleri ve düşmanları arasında cereyan eden çarpışmalar sonucunda, gerek Atabey Sungur’un kendisine sağladığı destek, gerekse kendisi bazen deha ve siyaset kullanması, bazen de lütuf ve sertlik göstermesi sayesinde Loristan’ı istila edip duruma hakim olunca ve gönlü bağımsızlığa eğilim gösterince, kendisine “atabey” demeleri için halka emir verdi. Böylece uyduluğu üzerinden kaldırıp attı. Kendisinden sonra çocukları da aynı yolu seçtiler. Bu nedenle, bu ailenin emîr ve hükümdarlarının “atabey” ünvanıyla nitelendirilmeleri, gerçekten atabeylerden olduklarından değil, suni olmuştur. Çünkü “atabey” ünvanı, sınır kesimlerinde hüküm süren beylere verilen ünvandır. Selçuklu sultanları, çocuklarını eğitmeleri ve askeri bir nitelikle yetiştirmeleri için bu beylere teslim ederlerdi; bu çocuklar da o beyleri, saygı ifadesi olmak üzere “Ata Bey” diye çağırırlardı.’’ Şerefname, s. 37-38.
B. Spuller, Atabakan-e Lorestan, Encyclopedia Iranica.
C. E. Bosworth, The New Islamic Dynasties: A Chronological and Genealogical Manual, 205.
Nomadism in Iran: From Antiquity to the Modern Era. aktr Merduxî
Luzac & Co 1986, s. 336-337, EI.
Hamdullah Müstevfi Kazvini, Tarxi Guzîde, s. 540.
İbid., S. 540-42; Şebankareyi, s. 207
C. E. Bosworth, Atabekanê Lorestan, Encyclopedia Iranica, (https://iranicaonline.org/articles/atabakan-e-lorestan
C. E. Bosworth , a.g.e. aynı madde. (https://iranicaonline.org/articles/atabakan-e-lorestan)
Mesalikü’l-Ebsar’a göre, ”Şol” bir Kürt boyudur; sayı ve önem bakımından Lor ve Şebankare Kürtlerinden sonra gelir. Şerefname, s. 39.
Şerefname, s. 39.
Atabekanê Lorestan, Encyclopedia Iranica, (https://iranicaonline.org/articles/atabakan-e-lorestan)
Hamdullah Müstevfi Kazvini, age. s. 540-42; Moḥammad b. Ali Şabankarayi, a.g.e, Tehran 1363/1984, s. 207)
Şerefname, s. 39.
Şerefname, s. 43.
Atabekan’e Lorestan, rulers of Lorestan, part of the Zagros highlands of southwestern Iran in the later middle ages, 2. cilt 30 vd.; Tr. Gibb, 2., 287 vd. Aktr EI
Age. 2. cilt 30 vd.; Tr. Gibb, 2., 287 vd.)
S. Lane-Poole, The Mohammedan Dynasties: Chronological and Genealogical Tables with Historical Introductions, Kessinger Publishing, 2004 (originally 1894), s.174
Şerefname 44-45.
Spuler 1971, pp. 336–337 EI
C. E. Bosworth, The New Islamic Dynasties: A Chronological and Genealogical Manual, Columbia University Press, 1996, 205; Hazarespids, http://www.iranicaonline.org. Encyclopædia Iranica. 20 Şubat 2017’de geri çekilmiş.
Bibliyografya
– Mirxwand, Ravzatu’l Safa.
– A. Mouradgea d’Ohsson, Historie des Mongols, 2 v, Amsterdam 1852.
– Abbas İkbal Aştiyanî, Tarixê mofassalê İran: Ez Hemleyê Cengiz ta Taşkilê Dewletê Timuri, 1342/1963.
– Abbas İkbal Aştiyani, Tarix-e Moxol.
– Abu Suleyman Dawud bin Moḥammed Banekati, Tarixê Banekati (Rewzetü’l-bab fi maʿrifetü’l-tewarix we’l-ensab), Tahran, 1348 /1969
– Adı bilinmeyen Güzganlı tarihçinin eseri, Hududü’l Alem Mine’l Maşriq wel Magrib (982).
– Ayati, A. M, Teḥrirê Tarixê Waṣṣaf, Tehran, 1346 /1967; litograf. Bombay 1269/1852-3.
– Babaie, Sussan, Iran After the Mongols, (2019). Bloomsbury yay. Aktr. Wikipedia.
– Belazuri, Futuhü’l Buldan.
– Bosworth, C.E & Jackson, P. (1997). “Sebankarei”. Bosworth, C. E.; van Donzel, E.; Heinrichs, W. P. & Lecomte, G. (eds.), The Encyclopaedia of Islam, New Edition, Volume IX: San–Sze. Leiden: E. J. Brill, aktr Wikipedia.
– Brill, Encyclopédie de l’Islam. Onlaine Edisyonu
– Ḏaki, M. A, Xolaseyeki tarixê Kord ve Kordestan (Kürt ve Kürdistan’ın Kısa bir Tarihi), 2 cilt, , 1355/1937Bağdat.
– Encyclopedia Iranica, online edisyon.
– H. H. Howorth, History of the Mongols, London 1876.
– Ḥamdullah Mustawfi Kazvini, Tarixê Güzide, farklı dillere çevrilmiştir.
– Hamdullah Mustawfi Kazvini, Nuzhetu’l Qulûb (Külub).
– Hopp, Michael Power, Politics, and Tradition in the Mongol Empire and the Ilkhanete of Iran. 2016, Oxford University Press.
– İbn Belhi, Suwar’ul Eqalim.
– İbn Esir, El Kamil fit’Tarih, farklı ciltler.
– İbn-i Havkal (Hawqal) Suretü’l Ard (Erz) (977)
– İstexri (İstahri), Eşkalü’l Alem.
– İstexri (İstahri), Kitabu’l Mesalik we’l Memalik.
– Jackson, Peter, The Mongols and the Islamic World: From Conquest to Conversion, 2017, Yale University Press.
– Kadı Ahmed Gaffari, Nusax-i cihanara (Storey, 1, 1240). Aktr. V. Minorsky, EI, Lur-i Buzurg maddesi.
– Muḥammad bin Ali Şebankareyi, Mecmeü’l Ensab fit’Tewarix, ed. Storey, Tahran, 1363 /1984.
– Muhammed bin Ahmed el-Makdisi, Ahsen el Teqasim fi Maarifatü’l Aqalim
– Müinüddin Naṭanzi, Montakab al-tawarix, Tahran 1336/1957.
– Otsuka, Osamu (2020). “The Hazaraspid Dynasty’s Legendary Kayanid Ancestry: the Flowering of Persian Literature under the Patronage of Local Rulers in the Late Il-khanid Period”. Journal of Persianate Studies. Brill.
– Raşid Yasemi, Kord wa peyvestegiyê nîjadi we tarixi, Tahran, 1937.
– Reşideddin Hemedani, Camiü’l Tevarih.
– Sedaqetkêş, Dr. Cemşid, Kurdekanî Pars we Kirman, Farsça’dan Kürtçeye çeviren Kameran Hesen, Mukriyani yayınları Hewlêr.
– Spuler, The History of Mongols, 2 c.
– Şehabeddin El Şimeri, Mesalikü’l Ebsar, 749 HK de yazılan eser 20 ciltten oluşuyor.
– Taberi, Muhamed Cerir, Tarix-i Taberi.
– Yâkut el Hamavi, Muʿcemü’l Büldân.
– Zambaur’da Yöneticilerin listesi ve jeneolojik tablo. Manuel de généalogie et de chronologie pour l’histoire de l’Islam. Librairie Orientaliste Lafaire, Hannover 1927.
– Zengene Netefr (Serleşker), Dodman Aryayi Kurd ve Kurdistan, Tehran, 1347.
-Muinüddin Netenzi(NcKenzi), Tarixü’l Mülukü’l Şebankare, Teshih Juanne Obin(?) Tahran 1336
-Şeref an, Şerefname, çeviren M. Emin Bozarslan.[1]