Görebilmenin gücünü keşfetmenin verdiği heyecanla resim yapıyorum. O kadar çok isteyerek ve severek çiziyorum ki kadınları. İçimden kadınları başka türlü çizmek gelmiyor. Özlem duyduğum, unuttuğum şeyleri yeniden keşfetmenin arayışındayım.
Benim kadınlarımın saçları gökyüzünden yeryüzüne bakıldığında ovalar, yaylalar gibidir. Öyle çok kaçış var ki öyle çok olanak var ki bu topraklarda. İşte tüm bunlardan ötürü bize ait olanı, güzel olanı görünür kılmak istiyorum. [1]
Berivan Doğan'la çizdiği Aysel Tuğluk portresi üzerine tanıştım. Dijital platformlarda, basın açıklamalarında, haber metinlerinde hep o resmi görüyordum. Resim renkleriyle, çizgileriyle, bakanın algısına dokunuşuyla Aysel Tuğluk'un ta kendisiydi. Çok etkilenmiştim resimden ve sanatçısını merak ediyordum. Resmin üzerinde sadece Berivan yazıyordu ancak Berivan'ın kim olduğuna dair herhangi bir ifade yoktu hiçbir yerde. Aradan birkaç gün geçtikten sonra sık sık yaptığım üzere sosyal medyada gezinirken Bazen sadece yan yana durmak bile yeterli başlığıyla bir resim daha düştü önüme. Paylaşan kişinin adı Berivan Doğan'dı ve aradığım sanatçı olduğundan emin olmak için profilinin geçmişine baktım. Aysel Tuğluk portresi de orada duruyordu. Profilinde biraz daha geçmişe gidince Camille Claudel, Sylvia Plath,[1] Mary Shelley, Rosa Luxemburg gibi tarihin önemli kadın figürlerine dair yaptığı benzer portreleri gördüm. Bir sergi geziyor gibiydim; kimin sergisini gezdiğimi bilmek istiyordum.
Berivan Doğan, Amedli bir ressam, 1984 doğumlu. 95 yılından beri de İstanbul'da yaşıyor. 2009 yılında Mimar Sinan Üniversitesi Sosyoloji bölümünden mezun olmuş. İlk sergisini 2019 yılında açabilmiş. Şu an ise eşiyle birlikte açtıkları ikinci el eşya dükkanını işletiyor ve bir de iki buçuk yaşında kızı var. Doğan, daha çok kadın portreleri çiziyor. Yaptığı bu portrelere ilişkin, “Benim kadınlarımın saçları gökyüzünden yeryüzüne bakıldığında ovalar, yaylalar gibidir. Öyle çok kaçış var ki öyle çok olanak var ki bu topraklarda. İşte tüm bunlardan ötürü bize ait olanı, güzel olanı görünür kılmak istiyorum diyor Berivan. Berivan'a onu tanımak için bazı sorular sordum:
Sanat hikayenden bahseder misin biraz. Resimle nasıl tanıştın, ne oldu da resim yapmaya karar verdin?
Resimle herkes gibi ben de çocukluğumda tanıştım. Kendimi bildim bileli fotoğraflara ve resimlere bakmayı severim. Ama resim yapmayı sevdiğimi bilmiyordum gerçekten. Şimdi düşününce cevabım “Çocukluğumdan beri bunu istemişim ve sonsuza kadar resim yapmak istiyorum oluyor. Resim yapmaya oturup karar vermedim. Yani bu oturup düşündüğüm bir şey olmadı hiç. Resim yapma nedenime gelince; resim yapmayı bırakmış bir ablam var. Kendisi resim öğretmeni. Onu teşvik edip tekrardan resim yapmasını istiyordum. Ablamın resim yapmasını beklerken, kendimi resim yapar buldum. Sonra renkler geldi, sonra çizdiğim kadınlar renklendi, çoğaldı. Clarissa P. Estes’in dediği “nehrin altındaki nehre” ulaşmış gibi hissediyorum kendimi.
Peki geldiğin aşamada resme nasıl bakıyorsun, sana ne ifade ediyor?
Görebilmenin gücünü keşfetmenin verdiği heyecanla resim yapıyorum. Bir kadın olarak bir çiçeğin yaptığını yapıyorum, açılıyorum sadece. Unuttuğum bir şeyi yeniden bulmuşum gibi bir his veriyor bu bana. Gökyüzüne fırlatılmış havai fişekler gibi görkemli bir evren veriyor. Belki şöyle açıklayabilirim; Leyla İşxan’ın söylediği Wey Malîno şarkısını bilir misiniz? Leyla İşxan şarkıyı söylerken gülümser, gülümseyerek söyler şarkısını. Şarkı bir ağıttır aslında. Sözleri acıdır, kederlidir. Ama onu her dinlediğimde şarkının ışıltısında kayboluyorum. Benim için resmin anlamı böyle bir şey. Zarafeti göstermek ve belki de yeniden keşfetmenin arayışındayım.
Sana biraz nahoş sorular soracağım: Sen de hayatını sanatıyla kazanamayan sanatçılardansın. Seve isteye bunca emek verdiğin bir işten hak ettiğin karşılığı alamamak, geçinememek bir sanatçı olarak sana ne hissettiriyor?
Bence bu ülkede geçinmek her zaman bir sorundu ve hâlâ sorun. Kürtlerin, bu ülkede hep bir geçinememe sorunu var her anlamda. Ama sözünü ettiğiniz zorluğu yaşayanların daha çok sanatını dil üzerinden yapan sanatçılar olduğunu düşünüyorum. Yani müzisyenler ve tiyatrocular mesela. Çünkü Kürtçe şarkı söylemek ve tiyatro yapmak hala yasak! Çünkü bu ülkenin dille ilgili büyük ve aşamadığı bir sorunu var. Belki de bu durum, sanatımızla ne yapacağımızla da ilgili. Gerçekten severek yaptığım bir şey resim yapmak. Resim yapmaya başladığımdan bu yana ekonomik olarak bir beklentim olmadı. O yüzden öyle bir kaygım hiç oluşmamıştı. Şimdi yürüyeceğim uzun bir yolum var ve öğreneceğim bir sürü şey var diyorum; ve elbette istiyorum ki tek işim resim yapmak olsun.
Sence neden böyle bir sorun var? Sanatçılar neden sanat yaparak geçinemiyor?
Böyle bir sisteme sahip bir devlet anlayışı yok çünkü. Toplumdaki karşılığı da sanat karın doyurmaz oluyor zaten. Yani sanat, bir meslek olarak kabul görmüyor. Bu ülkede popüler olmayan sanat yeterince kabul gördüğü zaman belki bu durum mümkün hale gelebilir.
Resimlerinde feminist bir duruş hemen belli ediyor kendini. Kadın bir ressam olmanın çok çeşitli dezavantajları muhakkak ki var ancak Berivan Doğan'ın kadın olduğu için karşılaştığı sorunları merak ediyorum…
Ah, öyle görünsün diye hiç yapmadım resimlerimi. Ama öyle görünüyor olması o kadar çok hoşuma gidiyor ki... O kadar çok isteyerek ve severek çiziyorum ki kadınları. İçimden kadınları başka türlü çizmek gelmiyor. Özlem duyduğum, unuttuğum şeyleri yeniden keşfetmenin arayışındayım. İstiyorum ki kadınlar bir şeyler yapmak istediklerinde veya bir kaçışı gerçekleştirmek istediklerinde hiç beklemesinler, çünkü beklemek demek zamana bırakmak demek ve bu da hiç gelmeyecek bir zamanın kesinkes algısıdır. Oysa görüleceği gibi benim kadınlarımın saçları gökyüzünden yeryüzüne bakildığında ovalar, yaylalar gibidir. Öyle çok kaçış var ki öyle çok olanak var ki bu topraklarda. İşte tüm bunlardan ötürü bize ait olanı, güzel olanı görünür kılmak istiyorum.
Sorunun cevabına gelince, herhangi bir iş ilişkisi içerisinde resim yapmadığımdan henüz hiçbir sorunla karşılaşmadım.
Genellikle portreler yapıyorsun. Özellikle, yaptığın Aysel Tuğluk portresi çok beğenildi. Aysel Tuğluk özelinde soracak olursam; portresini yapacağın isimleri neye göre belirliyorsun?
Evet, aslında hiç yapmadığım bir şeyi yaptım, Aysel Tuğluk’un resmini yaparken. Aysel Tuğluk’un hikayesi beni çok etkiledi. Yaşadıkları çok acı. Herkes gibi ben de annemi çok seviyorum ve çok güçlü bir empati hissettim. Oturup Aysel Tuğluk’un resmini çizdim ve paylaştım. Bu kadar çok beğenileceğini ve görünür olacağını tahmin etmiyordum.
Şöyle cevaplayabilirim, 'etkilendiğim' kadınların portrelerini yapıyorum. Tarihte yer etmiş kadınları çiziyorum evet, çünkü bunu kendi adıma bir kez daha görünür kılmak istiyorum. Çünkü biliyorum ki, bu kadınlar sadece kendileri için yapmadılar yaptıkları şeyleri. Tüm bunların bir anlamı olmalı ve bu anlam bir şekilde devam etmeli. Sadece tarihten bildiğimiz kadınları resmetmiyorum. Ben ve kız kardeşlerim olarak yaptığım resimler de var. Aslında yaptığım, yapmak istediğim tek şey bizi, kadınları resmetmek.
Geleceğe dair hedef, plan ve hayallerin neler? Bizimle paylaşmak ister misin?
Tabi ki. Tatlı bir uğraşım sebebiyle ertelediğim, bitirebilirsem ve sergileyecek bir yer bulabilirsem önümüzdeki aylarda bir sergi açmayı planlıyorum. Yazabilirsem, bir çocuk kitabı hazırlamak istiyorum. Ve tabi ki daha çok resim yapmak ve daha çok çiçek açmak istiyorum.