Selehattin-i Eyyubi’nin yeğenidir. Hicri 1186 yılında Halep Kalesi’nde dünyaya gelir. 25 yaşında Eyyubi Hanedanı Elmelik Elzahêr’in oğlu ile evlenir. Eşi yönetimde olduğu sırada vefat edince, oğlu çok küçük olduğu için yönetime geçer ve oğlu 17 yaşına gelene kadar hanedanlığı o yönetir. Oğlu 1236 yılında 24 yaşında vefat eder. Yönetime II. Selahattin lakabını taşıyan diğer oğlu geçer. O da vefat edince torunu 7 yaşında olduğu için Deyfe Hanım 50 yaşında yönetime tekrar geçer. Halep ve etrafını 6 yıl boyunca yönetir.
Yönetimi sırasında Hama, Tunus, Şam, Kürdistan yöneticileriyle görüşür. Selçuklularla görüşür. Haçlı ve Moğol saldırılarına karşı yardım ister. Saldırılar esnasında cesur bir tavır ortaya koyar.
Hicri 1219’da Moğollar, Cengiz Han başkanlığında Buhara ve Semerkant’a kanlı bir şekilde saldırırlar. Görülmeyen, duyulmayan katliamlar düzenlerler. Müslüman şehirleri, camileri, okulları talan ederler. Kitapları, âlimleriyle birlikte yakalarlar. Vahşice bir talan görülür. Bunun karşısında birçok yönetici korkanken, Deyfe Hanım böyle bir süreçte onlardan korkmamış, baş eğmemiştir. 1226 yılında Cengiz Han ölür. Ama dört yıl sonra Saruhan, Kişlohan ve Berdihan ve Xuwarizma saldırılar düzenlenir. Selçuklulara sıra gelir. Fırat kıyılarına kadar yaklaşırlar. Cihber Kalesi’ne saldırarak halkı korkuturlar. Defye Hanım ordusunun bir kısmı Cihber kalesi’ni, bir kısmı Şirez ve Harim kalelerini savunmaya gider. Bu savunma sonucu Moğollar, Halebe yönelirler. Deyfe Hanım, bu saldırılar karşısında halkına birlik olup kendilerini korumalarını ister. Bir araya gelen halk, kalede savunma yapar.
Moğollar, defalarca Halebe, Eyyübi Hanedanlığı’na saldırırlar. Her defasında Deyfe Hanım, askerleriyle büyük bir direniş ortaya koyar ve Moğolları püskürtür.
Sühabuttin Eyyübi, Deyfe Hanımı çekemez ve yönetime kendisi geçmek ister. Ama buna tek başına cesaret edemediği için Şam Padişahı Elmelik Eleşrefe gider ve şöyle der: “Etrafındaki mirler onu istemiyor. Onun köleliğinden özgürleşmek istiyorlar. Güçlü bir padişah arıyorlar.” Şam padişahının desteğiyle yönetimin başına geçmek istediğini söyler. Şam padişahı: “Ben Eyyübilerin torunlarına kötülük yapmam.” diyerek bu isteği geri çevirir.
Deyfe Hanım, bunu duyunca ihanet etmek isteyen adamın karşısına askerlerini çıkarır ve bütün malını elinden alır. Onu ve yandaşlarını Halep Kalesi’nde hapseder.
Moğol saldırılarından sonra tarih sahnesine tekrar Haçlılar çıkar. Moğolları artmayacak baskıları halka, uygulamaya başlarlar. Deyfe Hanım, Haçlılarla da savaşır. Askerleriyle büyük bir direniş ortaya koyar.[1]
Yönetim alanında büyük zaferler, kahramanlıklar ortaya koyan Deyfe Hanım, medrese alnında da birçok çalışma ortaya koymuştur.
Halep’te Firdevs Medresesi’ni yaptırır. 1236 senesinde burayı tekke ve türbe yapar. Çok sayıda Kur’an okuyanların, sofilerin ve fakihlerin burada barınmasını sağlar.
Bir diğer örnek ise, zamanında tüm gayretini iyilik ve hayır yönünde harcayan değerli şahsiyetlerden Sittu Şam yer alır. Asıl adı Zümrüt Hatun’dur. Lakabı ise İsmetuddin’dir. Daha sonra halk arasında Sittu Şam olarak anılır. Sittu Şam’dan İbni Kesir şu şekilde bahseder. “O sultanların kız kardeşi, çocukların halası ve sultanların annesiydi”.
Saltanatı elinde bulundurmasıyla beraber halkına büyük hizmetleri olan Sittu Şam’ın tarihi kaynaklarda kurduğu iki medreseden de bahsedilir.
Deyfe Hanım, hicri 1242 yılında 59 yaşında, hastalığından kaynaklı vefat eder.[1]