#Güneydoğu#’da yaşayan birçok kişinin yüzyıllardır sofrasından eksik etmediği kenger otu, #Diyarbakır#lı kadınların hem geçim kapısı hem de yemek malzemesi. Yılın sadece bir ayı 1919 rakımlı #Karacadağ#’ın zirvesinde yetişen kenger otunun toplanması bir hayli zor.
Şehir merkezinde havalar ısınsa da 1919 rakımlı Karacadağ’ın zirvesinde hala dondurucu soğuklar var. Bu soğuklara rağmen köylü kadınlar sabahın ilk ışıklarıyla yollara düşüyor. Ellerinde demir çubuk ve kovalarla evden ayrılan kadınlar, zirveye doğru tırmanıyor. Her yıl bu zamanlar bu yolculuk tekrarlanıyor. Kadınların bu zor yolcuğu, dağın zirvelerinde doğal olarak yetişen kenger otu toplamak için.
VOA Türkçe zirvenin yakınındaki Dağsu köyünde yaşayanların kenger toplama yolculuğuna eşlik etti. Sabah saat 6’da uyanan kadınlar, kenger toplamak için hazırlık yapıyor. Malzemeleri toprağı kazmak için kullandıkları demir çubuk ve bir kovadan oluşuyor. Yol olmadığı için taşlık arazide yürümek zorundalar. Yaklaşık bir saat süren yolculuğun ardından, kenger toplayacakları alana ulaşıyorlar. Yürürken de çevrelerine bakarak kenger arıyorlar.
Buldukları kengeri, toprağı kazıp çıkarıyorlar ve temizledikten sonra kovaya atıyorlar. Kenger arama ve çıkarma, güneş tepeye çıkana kadar devam ediyor. Ramazan ayı olmasına rağmen kadınlar kenger toplamaktan vazgeçmiyor.
Dedelerden kalan miras
Dağsu köyünde yaşayan Miyase Kuş, 40 yıldan uzun süredir kenger topluyor. Kengerin nerede bulunabileceğini ezbere biliyor. VOA Türkçe’ye konuşan Kuş, kenger toplama macerasını şöyle dile getirdi: “Sabah 6'da uyanıyoruz, 7'ye kadar hazırlıklarımızı tamamlayıp yola çıkıyoruz. 8'e kadar kenger çıkaracağımız yere ulaşıyoruz ve orada kazmaya başlıyoruz. 12'ye kadar topluyoruz. Öğle namazı zamanı eve dönüyoruz. Bir torba getiriyoruz çok olursa çok getiriyoruz az olursa az getiriyoruz. Bazen yiyoruz, bazen satıyoruz, çocuklarımıza bir şeyler alıyoruz. Parayı harcıyoruz çocuklarımız parayı harcıyor, kızlarımız bir şeyler alıyor. Kenger çok da bir para etmiyor. Diyarbakır'da satıyoruz. Bu yıl kilosu 25 lira, bizden 25'e alıyorlar.”
Kenger de birçok tarım ürünü gibi kuraklığın kurbanı oldu. Çocukken günde 100 kiloya yakın topladıklarını vurgulayan Kuş, “Bu sene biraz azdır, yağış olmadığı için kuraklık olduğu ve toprak kuru olmasından dolayı çok fazla çıkmıyor. Ben 40 yaşından büyüğüm. Kendimi bildim bileli bunu yapıyorum, atalardan dedelerden beri yapıyoruz. Her yıl daha pahalı oluyor ve azalıyor miktarı. Biz çocukken çok topluyorduk. Eşeklere yükleyip getiriyorduk. Kişi başı 2 torba 3 torba hatta 4 torba topluyorduk. 100 kilodan fazla topluyorduk. Şimdi ise çok az. 3 kişi gidiyoruz 50 60 kilo ancak topluyoruz” dedi.
“Eskiden geçim kaynağımızdı”
Aysel Kırıcı da yıllardır kenger toplayan kadınlardan biri. Köyde kenger uzmanı olarak tanınıyor. Hangi taşın altında kengerin olabileceğini en iyi bilenlerden. O da sabahın ilk ışıklarıyla yola çıkıyor. Elinde demir çubuğuyla kenger arıyor. Bulduklarını topraktan çıkararak kovasına atıyor. VOA Türkçe’ye konuşan Kırıcı, eskiden evlerinin bahçesinde bile kenger yetiştiğini söyledi. Geçmiş yıllarda kengerin en önemli gelir kaynakları olduğuna vurgu yapan Kırıcı, “Artık kenger bulunmuyor. Eskiden çok topluyorduk şimdi yok. Eskiden bunlar geçimimizi sağlıyordu. Un alıyorduk, yağ alıyorduk, her şeyimizi alıyorduk. Şimdi yok. Gelip buradan da alıyorlar, biz de şehre götürüp satıyoruz. Ufak tefek ihtiyaçlarımızı alıyoruz. Kalanını kendi ihtiyacımız için kaynatıp dolapta saklıyoruz. Bazen insanlar gelip evin önünden bizden alıyor. Bunla geçimimizi sağlıyoruz. Şimdi elimize geçen küçük bir harçlıktır, geçim sağlanmıyor. Birkaç yıldır kuraklık yaşıyoruz toprak kurudur, bulunmuyor” diye konuştu.
Daha önce insanların kamyonetle gelip kenger aldığını dile getiren Kırıcı, “Bazen yedide, yedi buçukta çıkıyoruz toplama yerine ulaşana kadar zor ve meşakkatli bir yolculuk yapıyoruz. Yürüyerek gidiyoruz, dönüşte eşek yoksa kendimiz taşıyoruz. Çok zor bir iş yolculuk. 3-4 köy birleşip birlikte gidip topluyoruz. Erken olursa tek başıma 50 kilo falan topluyorum, olmasa da evin ihtiyacı kadar topluyorum. Şimdi hiç yok neredeyse. Eskiden çok vardı bahçemizin içine kadar doluydu. Şimdi yok maalesef. Kulaklık çok, yağış yok, ondan dolayı kenger de yok. Eskiden kamyonetlerle gelip buradan alırlardı. 3- 4 torba doldurup götürürlerdi. Hemen her gün gelip götürürlerdi” şeklinde konuştu.
Kovalarını dolduran kadınlar, evin yolunu tutuyor. Bu sefer ancak kendi ihtiyaçları kadar toplayabiliyorlar.
Kenger nedir?
Latince adı Gundelia tournefortii olan kenger, papatyagiller familyasına mensup tüylü, sütlü ve dikenli bir otsu bitki türüdür. Gövdeleri basit veya az dallı, kısa ve kalındır. Yapraklar derimsi, damarlı beyazımsı tüylü, gövdedekiler sapsızdır. Türkiye'de Güneydoğu Anadolu, Akdeniz ve Ege Bölgelerinde sıklıkla görülür. Doğada kendiliğinden yetişen kenger, Mart ortasından Nisan ortasına kadar bulunur. Bölgede kenger otundan birçok yemek yapılıyor.[1]