Rus Ordusunda Bir Kürt Generali: Guli Cafer Ağa.
Makale / Fırat Sözeri.
$I) Rusya’nın Güney Kafkasya’yı İlhakı ve Rus-Kürt İlişkilerinin Başlangıcı$
Güney Kafkasya’nın yerli halklarından biri olan Kürtler çok eski dönemlerden itibaren bölgede meskûndur. Kürtlerin ön ataları olan Gutiler, Mittaniler ve Medlerin, Kura ve Aras Havzası’na kadar yayılım gösterdiği bilinmektedir (Vertyayev, 2018, ss. 13-17). Dahası Kürtlerin, Kafkasya’da MS 4. yüzyılda Kafkas Albanyası (Bogomolov, 1847, s. 127), 6. yüzyılda Mihrani, 9. yüzyılda Deysemi Kürt devletlerinin yanı sıra 10. ve 11. yüzyıllarda Şeddadiler ve Revvadiler döneminde de çeşitli devletler kurdukları bilinmektedir. 11. yüzyılda Selçukluların Kafkasya’da hakimiyet kurmaları sonrasında Kürt hanedanlıkları zayıflamış, 1119 tarihinde Gürcü devletinin güçlenmesi ve söz konusu alanları etkisi altına almasıyla da Kürt hanedanlıkları siyasi egemenliklerini büyük oranda yitirmiştir. Bu dönemde bölgenin idaresi Gürcü hükümdarların himayesindeki Kürt kökenli Gürcü komutanlar eliyle yürütülmekteydi. Güney Kafkasya 16-18. yüzyıllarda ise İran’ın egemenliği altında bulunmaktadır (Bedirxan, 2022, s. 18).
Rusya İmparatorluğu Kuzey Kafkasya’yı istila ettikten sonra, Güney Kafkasya’daki siyasi ve askeri etkinliğini arttırmıştır. 18. yüzyılın sonlarından itibaren bölge üç imparatorluğun (Rusya, Osmanlı, İran) rekabet sahası haline gelmiştir. Rusya’nın bölgeye ilk olarak İmparatorluk Bilimler Akademisi bünyesinde görev yapan S. Pallas, Anton Güldenstädt gibi Avrupa kökenli araştırmacılar aracılığıyla keşif çalışmaları için girdiğini söylemek mümkün. Bu araştırmacılar Rusya’nın bölgeye askeri ve politik müdahalesinden önce demografi, etnografi, tarih vb. alanlarda zengin araştırmalar ve derlemeler yapmıştır. Daha sonra V.F. Dittel, P. Berezin, H. Abovyan, P. Lerch ve A. Jaba gibi araştırmacılar ise Kürt dili ve tarihi üzerine yoğunlaşmıştır. Rusya Bilimler Akademisi başta olmak üzere, Kafkasya ve Kafkas halklarıyla ilgili Rus kökenli çalışmalar doğrudan Rusya’nın bölgedeki hakimiyetini sağlamak ve bölgeyi yeniden şekillendirmek amacıyla yapılmıştır. Bu bağlamda sözü edilen Avrupalı araştırmacıların Rus oryantalizmini şekillendirmedeki rolü özel bir ilgiyi hak etmektedir (Said, 1989, s. 15; Leezenberg, 2011).
Kafkasya, Rusya’nın Asya’ya geçişini sağlayan bir köprü işlevi görmenin yanı sıra bölgedeki büyük iki imparatorlukla arasında (İran ve Osmanlı) bir set işlevi de görmüştür. 16. yüzyılın ortalarından itibaren Kuzey Kafkasya’da görülmeye başlayan Kosak 2 stanitsa’larını 3 Rusların bölgeyi istilasının başlangıcı olarak değerlendirirsek, Rusların Güney Kafkasya’ya geçişleri yaklaşık 150 yıllık bir sürecin sonunda mümkün olacaktır. Güney Kafkasya’da etkisini belirgin olarak göstermesi ise ancak 19. yüzyılın başlarına tarihlenmektedir (Çatalkılıç, 2022).
Rusya İran’la 1804’te başlayan bir dizi savaş ve antlaşmanın ardından 1828’de İran’a üstünlüğünü kabul ettirip egemenliğini pekiştirirken, bölgede gerçekleşen Rus-Osmanlı savaşları belli aralıklarla I. Dünya Savaşı’na kadar sürmüştür. Yaklaşık yüzyıl boyunca adeta bir savaş alanına dönen Güney Kafkasya’nın yerli halkları yani Kürtler, Gürcüler, Ermeniler vd. kaçınılmaz olarak bu savaşlardan etkilenmiştir. Söz konusu halklar bu savaşlarda bazen doğrudan taraf olurken bazen de kendi konumlarını muhafaza edebilmek için tarafsız kalma çabası içinde olmuşlardır. Çetoyev (1985, s. 68), İran ve Osmanlı’nın aksine Rusya’nın dinsel farklılıkları önemsememesi nedeniyle Kafkasya’daki Ermeniler, Gürcüler, Azeriler ve Kürtlerin büyük bir bölümünün askeri çatışmalarda Rusların yanında yer aldığını söylese de Kürtler açısından bu genelleme gerçeği yansıtmamaktadır.
Söz konusu savaşlarda Ermeni ve Gürcü halkların politik çıkar, dinsel yakınlık, tarihsel ilişkiler gibi nedenlerle genellikle Rusya’nın yanında yer aldığını söylemek mümkündür. Ancak Kürtler açısından Ruslarla konjonktürel olarak kesişen politik paydaları dışında tarihsel bir ilişki ya da inançsal bir yakınlıktan söz etmek mümkün değildir. İmparatorluklar arasındaki savaşlarda Kürtlerin tutumlarını belirleyen şey yurtlarında “gelenekle kutsanmış” konar-göçer yaşam biçimlerini, temel geçim kaynaklarından olan hayvancılık için gerekli arazilerini koruma motivasyonu olmuştur (Vasilyeva, 2021, s. 29).
Rus-Fars (1804-1813 ve 1826-1828) ve Rus-Türk (1806-1812 ve 1828-1829) savaşları, Gülistan (1813) ve Türkmençay (1828) Antlaşmalarından sonra Gürcistan, Kuzey Azerbaycan ve Doğu Ermenistan Rusya’nın egemenliğine girmiştir. Bu sayede Çarlık Rusya’nın güney sınırları Güney Kürdistan'a kadar genişlemiştir. Böylelikle Rus-Kürt ilişkileri de başlamıştır. Her ne kadar 18 Kasım 1805’te 400, Kasım 1807’de 600 Kürt aile, Kasım 1816 tarihinde İran’dan Çelebi Kürtlerinden 1000 aile vd. Rusya topraklarına geçerek Rus uyruğunu kabul etmişse de Rus-Kürt ilişkilerinin miladı, belli bir yoğunluk ve süreklilik arz etmesi bakımından Erivan’ın Rusya tarafından ilhak edilmesiyle başlamıştır. Bu ilişki doğası gereği askeri bir nitelik taşımaktaydı (Çetoyev, 1985, s. 71; АКАК. T. III. s. 443).
Rusların bölgedeki hakimiyetinin “geleneksel yaşamlarını” engelleyeceğini bilen Kürtler Erivan savunmasında büyük bir direniş göstermişlerdir. Kont Paskeviç önderliğindeki Rus birlikleri bu direnişe rağmen 1 Ekim 1827 yılında Erivan Kalesi’ni ele geçirerek Erivan Hanlığını Rusya’ya bağlamıştır. Bu sayede Erivan’da yoğun bir nüfusa sahip olan Kürtler, kendini Rusya’nın egemenliğinde bulmuştur. Aynı dönemde Osmanlı paşalarının ve diğer bazı Kürt aşiretlerinin baskısından dolayı başta Êzidî Kürtler olmak üzere diğer bazı Kürt toplulukları Erivan’a geçmek zorunda kalmıştır ( Averyanov, 2010, s. 46).
Büyük bir Kürt aşiretinin ağası olan Hüseyin Ağa'yla kampımızı birkaç akrabasıyla sık sık ziyaret etmesi üzerine tanıştık. Bu adamların çehreleri kendilerine has bir biçimde öylesine sertti ki içlerinden en dikkat çeken üç kişinin portrelerini karikatürize ederek çizmeye çalıştım. Elinde mızrak tutan adam evlilik bağıyla Serdar’la 4 akrabaydı ve çok güçlü olduğu için Öküz (bull) lakabını almıştı.
Kaynak: James Morier, Second Journey Through Persia, Armenia, and Asia Minor, to Constantinople, Between the Years 1810 and 1816: With a Journal of the Voyage by the Brazils and Bombay to the Persian Gulf, s. 330.
Yeni egemenlik alanlarında Kürtlerin aşiret odaklı ilişkilerini ve konar-göçer yaşam tarzını yönetim açısından engel olarak gören Rusya, Kürtleri denetim altına alıp belirli sınırlar içerisinde yaşamaya zorlamak için birçok askeri operasyon ve saldırı gerçekleştirmiştir. Rus askeri yetkilileri Kürtlerle yaşadıkları ihtilaflarda sistematik olarak sığırlarına el koyma, bu mümkün olmadığında telef etme ve yaylalarını talan etme yolunu izlemişlerdir. Averyanov (2010, s. 37) bu uygulamalardan Kürtleri “uslandırmanın” etkin bir uygulaması olarak övgüyle söz etmektedir.
Bölgedeki savaşları sadece imparatorluklar arasındaki bir senaryoya indirgeyen araştırmacıların aksine Vekil Mustafayev (2011, s. 93), Güney Kafkasya’nın egemenliği için yaşanan askeri süreçleri imparatorluklar arasındaki savaşların yanında, daha lokal düzeyde de olsa yerli halklarla sözü geçen imparatorluklar arasındaki bir çerçevede değerlendirir. Bu bağlamda genel olarak Güney Kafkasya, özel olarak Kürtler açısından kritik olarak gördüğü bazı askeri olayları şu şekilde sıralamaktadır.
-1796’da Rus ordusu Derbent’i ele geçirdi.
-1801’de Tiflis düştü.
-1804’te Ruslar Erivan Hanlığı’na saldırdı.
-Kasım 1804’te Gümrü yakınlarındaki çarpışmada General Puçkov komutasındaki Rus birlikleri, Kürtleri yendi.
-1807’de Mareşal Gudoviç, Arpaçay Nehri yakınında Nahçıvan Kürtlerini yendi.
-1809’da Ruslar Kürtleri Gümrü’de bir kez daha yenilgiye uğrattı.
Rusya, Güney Kafkasya’da egemenliğini pekiştirip “sınır tanımayan” Kürtleri belli ölçüde denetim altına aldıktan sonra Kürtlerin askeri ve politik potansiyelinden faydalanmayı amaçladı. Zira her Kürt aşireti başlı başına bağımsız bir askeri-politik örgütlenmeydi. Normal zamanlarda sosyal ve politik bir kurum olan Kürt aşiretleri savaş zamanında, askeri bakımdan oldukça maharetli binlerce deneyimli savaşçıyı bir araya getirebilecek birer orduya dönüşebiliyordu. Kafkas Kolordusu Komutanı General Paskeviç’e göre Kürtler Asya’nın en iyisi olarak kabul edilen çok sayıda süvariye sahipti. Rus bürokratları ayrıca Kafkasya’daki Kürtler aracılığıyla diğer bölgelerdeki Kürtler üzerinde de etkilerini yoğunlaştıracaklarını düşünüyorlardı. Paskeviç, Kont Nesselrode’a sunduğu 3 Haziran 1829 tarihli raporda, “Türkiye’nin mülkü, Batı’nın yanı sıra Yukarı ve Aşağı Kürdistan’ı da kapsıyor. Ancak bu ülkelerde padişahın gücü tamamen önemsizdir… Batı Kürdistan bağımsız beyler tarafından yönetilmektedir ve Yukarı Kürdistan son Rusya-Pers savaşına kadar tamamen Erivan serdarının etkisi altında bulunuyordu.” ifadelerini kullanmaktadır (АКАК, 1878, s. 786; Çiçkin, 2013, ss. 91-92).
11 Ocak 1829 tarihli başka bir raporda ise Rusların ilerdeki askerî harekâtta başarılı olması Kürtlerin kesinlikle Rusya tarafında bulunması gerektiği, aksi takdirde “bu cesur süvarilerden oluşan büyük kalabalık” savaş esnasında Rus ordusunun arkasında ve kanatlarında kalacağından harekâtın başarısının tehlikeye gireceği belirtilmektedir. Ruslar bu perspektifle Erivan ve çevresinde meskûn Kürt liderlerle ilişkiler kurma çabası içine girmiştir. Rusya ile sınırları içinde yaşayan Kürt nüfusu arasındaki ilişkileri düzene sokmak amacıyla Kürtler için bir tür “yerel özyönetim” yaratma önerisi dahi ortaya çıktı. Bu amaçla “Kürt kabilelerini yönetme kuralları” üzerine özel bir belge hazırlandı (АКАК 1888. Т. XI. С. 427). Bu faaliyetler sonucunda 1855’te 2 Kürt süvari alayı ve birkaç piyade bölüğü Rusya tarafında savaşa katılmıştı. Halihazırda 1804-1813, 1826-1828 Rus-İran savaşları sırasında bazı Kürt aşiretleri Ruslarla iş birliği yapmıştı. Ancak Erivan’ın Rus egemenliğine girmesinden sonra Şemsedinov Kürtlerinin, bilhassa da Guli Cafer Ağa’nın ön plana çıktığı görülmektedir.
$II) Tümgeneral Guli Cafer Ağa$
Redkan aşiretinin Erivan ve çevresinde meskûn kolu, Guli Cafer Ağa’nın dedesi olan Büyük Şemdin Ağa’ya istinaden Rus kaynaklarında Şemsedinov Kürtleri olarak anılmıştır. Rusya, İran ve Osmanlılarla savaşlarında bölgesel müttefik olarak Kürtlerin askeri güçlerini yanlarına almak ve yeni egemenlik alanlarındaki Kürt nüfusun idaresini sağlamak için Kürt ileri gelenleriyle bir dizi görüşme gerçekleştirmiştir. Bu bağlamda hem Erivan’da yoğun bir nüfusa sahip olmaları hem de sınırın öte tarafındaki akrabaları ve diğer Kürt aşiretleri üzerindeki etkileri nedeniyle Şemsedinov Kürtleri ön plana çıkmaktadır (Memmed, 2011).
Ruslar aradıkları ittifağı Guli Cafer Ağa şahsında buldular. Guli Cafer Ağa’yla başlayan bu ilişki yaklaşık yüz yıl boyunca kesintisiz olarak sürdü. Şemsedinov Kürtleri Güney Kafkasya’nın askeri ve politik bakımdan etkili bir unsuru olarak Rusya İmparatorluğu’nun yanında yer almalarının haricinde, dönemsel gerilimler dışında, komşu halklarla (Gürcü, Ermeni) ve Êzidi Kürtlerle de iyi ilişkilere sahiptiler.
Guli Cafer Ağa’nın savaşçılığıyla ünlü ve seyyahların gravürlerine konu olan amcası Çongdeve Hüseyin Ağa 1826-28 savaşında Erivan serdarının yanında Ruslara karşı savaşmıştı. 5 Kont Paskeviç bir raporunda Kürtlerin önde gelenlerinden Süleyman Ağa ve Hüseyin Ağa’yla görüştüğünü ve iş birliği yapmaya eğilimli olduklarını belirtmektedir (AKAK, 1878, s. 775). Buna rağmen Hüseyin Ağa, Erivan’ı savunurken gösterdikleri direnişten dolayı olası bir cezalandırmadan çekindiğinden ve yeni Erivan Eyalet Valisi Tümgeneral Krasovski’nin danışmanı Katolikos Nerses’in Kürtler de dahil olmak üzere Müslüman halklar aleyhine faaliyetlerinden dolayı aşiretinden yaklaşık iki bin haneyle birlikte İran topraklarına geçmiştir. 6 Bunun ardından Erivan’da kalan Redki aşireti mensuplarının yeni lideri Guli Cafer Ağa olmuştur 7 (Averyanov, 2010, s. 55).
1806 yılında Erivan’da doğan Guli Cafer Ağa, 10 Mart 1853’te bir praporşçik 8 olarak Rus ordusunda göreve başladı. 24 Ağustos 1853’ten 26 Ekim’e kadar Orgov Birliği’nde Kürtlerden oluşan bir bölüğü yönetti. Mayıs 1854’e gelindiğinde emrinde iki yüz Kürt vardı. 5 Mayıs’ta Orgov Birliği ile birlikte, Erivan Müfrezesi’ne katıldı ve 25 Kasım 1854’e kadar burada görev yaptı. Bu dönemde General Bebutov’un emriyle biri Erivan diğeri Kars Müfrezesi’nde olmak üzere Rus ordusu bünyesinde her biri beş yüz savaşçıdan oluşan iki Kürt alayı kurulmuştur. Erivan Müfrezesi’ne bağlı olan alayın bir kısmı Erivan Kürtlerinden oluşurken bir kısmı ise Ağrı Dağı çevresindeki koçer aşiretlere mensuptu. Bu alayın başında binbaşı rütbesiyle Guli Cafer Ağa bulunuyordu. Kars Müfrezesi’ne bağlı alayın başında ise Ahmet Ağa bulunmaktaydı. Her iki Kürt alayında Kürt komutanların emrinde Kosak komutanlar da bulunuyordu. Ancak 1856 yılına gelindiğinde Kürt alaylarındaki asker sayısının ölümler ve ayrılmalarla bağlantılı olarak 200’e kadar düşmüştü. Kürt alayları esas olarak ele geçirilen bölgelerin düzene getirilmesi ve idaresi için düşünülmüşse de Guli Cafer Ağa bizzat sıcak çatışmalarda yer almıştır (Averyanov, 1900, ss. 136-137; İvanov, 2018, ss. 298-299; Mosaki ve Pirbari, 2018, s. 237).
Guli Cafer Ağa’nın askeri olarak öne çıktığı ilk olay 17 Temmuz 1854’te Çengel Muharebesidir. Cafer Ağa, Kırım Savaşı’nda gösterdiği komuta yetenekleri ve gözü peklik nedeniyle çarlık kararnamesi ile praporşçiklikten hemen binbaşılığa terfi ettirilmiştir. Çengel Muharebesi’nde Rusların safında Cafer Ağa komutasında 125 Kürt süvari yer alırken, Osmanlı ordusunda ise 5 bin Kürt bulunmaktaydı. Bu durum Kürtlerin Rus-Osmanlı savaşlarındaki katılımı açısından karakteristik bir durumdur (Averyanov, 1900, s. 97; İvanov, 2018, s. 299).
Kaynak: https://runivers.ru/mp/maps-detail.php?ID=467964&SECTION_ID=8208
Cafer Ağa’nın binbaşı olarak görev aldığı Erivan Müfrezesi ile Osmanlı ordusu 12 Haziran 1854’te Beyazıt dolaylarında karşı karşıya geldi. Burada 1. Kürt Alayı kritik bir rol oynadı. Osmanlı birliklerinin geri çekildiği muharebeler, Behlül Paşa komutasındaki Osmanlı süvarilerinin yenilgisiyle sonuçlandı. Behlül Paşa yakın çevresi ile birlikte Kürtlerin de yer aldığı bir grup tarafından esir alındı. Bu muharebelerdeki başarılarından dolayı 1. Kürt Alayı’ndan üç süvari Mıho oğlu Mısto, Resul oğlu Ahmo ve Halo oğlu Yusuf, başkomutanın emriyle madalyalar aldılar. Guli Cafer Ağa ayrıca Beyazıt’ın idaresi için, Ahmed Ağa başkanlığında iki Müslüman ve iki Ermeni’den oluşan dört kişilik bir divanın kurulmasına katkıda bulundu (Çetoyev, 1985, ss. 79-83; İvanov, 2018, ss. 298-299).
Cafer Ağa askeri hiyerarşi içinde hızla yükselmesi, II. Aleksandr’a yakınlığıyla bilinen ve bakanlık yapan General Muravyov ile yakın ilişkileri nedeniyle bölgedeki bazı Rus subayların (General Suslov, Yarbay Lihutin) ve diğer halklardan bazı ileri gelenlerin nefretini kazanmıştı. Bu sebeple kendisine verilen rütbe ve ayrıcalıklara rağmen etkisinin aşiretinin dışına çıkmayacağına, Osmanlı ile gizli ilişkiler geliştirdiğine dair söylentiler çıkarılmaya başlanmıştı. Bununla birlikte Cafer Ağa Rus askeri çevrelerinde ve komşu halklar nezdindeki saygınlığını muhafaza etti (Averyanov, 2010, ss. 300-308, Mosaki ve Pirbari, 2018, s. 240).
Cafer Ağa, Ahmet Ağa’yla birlikte 7 Eylül 1856 tarihinde II. Aleksandr’ın taç giyme törenine Kürt halk lideri olarak katılmıştır. 24 Haziran 1856’da askeri liyakat nedeniyle verilen 3. derece Aziz Anna Nişanı (Kılıçlı) almıştır. 26 Kasım 1871’den itibaren tümgeneral olan Cafer Ağa, 30 Ağustos 1875’de 3. derece Aziz Vladimir Nişanı ve 2. derece Aziz Stanislav Nişanı’na layık görülmüştür. Ayrıca Kırım Savaşı’na katılımı nedeniyle kendisine bir de madalya verilmiştir. (http://rusgeneral.ru/general_d2.html).
Savaşın akabinde Cafer Ağa, Rusya topraklarındaki Kürtleri Rusya’nın yerel idari amirlerine denk yetkilerle yönetmeye devam etti. 1861’de halihazırda ailesinin elinde bulunan köylerin yanı sıra Erivan’ın Rusya tarafından ilhak edilmeden önceki mülklerinin gelirini alma hakkı da tanındı.
Savaştan sonra Rusya'ya tabi olan Kürtlerin sayısı Osmanlı’dan göç edenler nedeniyle belli bir artış göstermiştir. Bu nüfus artışına rağmen Kürtlerin politik ve askeri etkinliği Guli Cafer Ağa’nın yaşamını yitirmesi sonrası bir daha eski seviyesine ulaşamadı. Yerine geçen oğulları ve kardeşleri Guli Cafer Ağa’nın Kürtler üzerindeki saygınlığına ve etkisine sahip olamadı. Guli Cafer Ağa’nın 11 Mart 1877’de ölmesinin ardından Rusların Beyazıt üzerindeki planları da boşa çıkmış oldu (Mosaki ve Pirbari, 2018. 241).
Kırım Savaşı’na da katılan, 93 Harbi’nde Kafkas Kolordu Komutanlığı bünyesinde Kafkasya-Osmanlı sınırındaki milisleri ve bağımsız birlikleri yönetmekle görevli olan Prens İvan Giviç (Yegoroviç) Amilahvari Mart 1877’de günlüğüne Guli Cafer Ağa’nın son günlerine ilişkin şu notları düşmektedir (Amilahvari, 1908):
7 Mart, Pazartesi, Erivan
Sağlık durumuna bakmak için Cafer Ağa’nın yanına gittim. 80 yaşındaki adam şiddetli ateşten perişan oldu ve çok zayıfladı. Doktorlarımıza güveni olmasa da ona bir doktor çağırtmasını salık verdim. Kabul etti. Bizzat kendim Dobrov’un yanına giderek onu hastanın yanına getirdim. Detaylı ve dikkatli bir muayeneden sonra doktor bana hastanın nabzının çok zayıf olduğunu söyledi. Hemen Madeira 11 ile birlikte içmesini öğütlediği bir toz ilaç ve bir tür damla reçete etti. Cafer Ağa tutkulu bir Müslüman olarak başlangıçta son tavsiyeye uymak istemediyse de ikna etmeyi başardım. “Şeriatımız tüm katılığına rağmen, sadece en zorunlu halde ilaç olarak şarap almamıza izin veriyor” dedi. İlacı ve Madeira’yı alıp kendisine ilettim… Karargâh komutanının bana verdiği belgeleri imzaladıktan sonra Cafer Ağa’nın yanına gittim, onu yemekte buldum. “Toz karışımı içtin mi?” diye sordum. “Hayır” dedi. Sonra ilacı kendim hazırladım ve alması için ısrar ettim. Bu esnada kararsızlığını ve şüphesini ifade etmesinden karışımı önce benim içmemi istediği anlaşılıyordu. Hasta olduğum zamanlarda dahi hiçbir ilaca dayanamazsam da zavallı hastayı sakinleştirmem gerekiyordu, bu yüzden ilacı içtim. Sonra ihtiyarın yüzü mutlu bir güvenle parladı ve her iki ilacı da aldı.
9 Mart, Çarşamba, Erivan
Bugün Müslümanların yeni yılı vesilesiyle yerel hanları ziyaret ettim…Ziyaretlerim bittikten sonra sağlık durumunu öğrenmek için Cafer Ağa’ya uğradım. Biraz daha iyiydi.
14 Mart, Pazartesi, Evcilyar
Ali Eşref Bey, 1877 yılı 10 Ağustos ve 8 Ekim ayları arasında Kürt birlikleri komutanı, 8 Ekim 1877 ve 14 Ocak 1878 tarihleri arasında Kağızman bölgesi idari amiri, 21 Nisan-17 Eylül 1878 tarihleri arasında Düzensiz Kürt Süvari Birliği komutanı olarak hizmet etti. 2 Temmuz 1886-3 Ocak 1914 tarihleri arasında Kafkas askeri bölgesi bünyesinde. 06.12. 1914 tarihinde tümgeneralliğe terfi eden Ali Eşref Bey 2 Ocak 1915 ve 10 Temmuz 1916 tarihleri arasında ise Kafkasya askeri karargahında görev yaptı.
93 Harbi’nden sonra bölgenin askerî açıdan durağanlaşması, Kürtleri esas olarak askeri bir müttefik olarak gören Rusya’nın devlet düzeyinde Kürtlere karşı ilgisinde de bir gerilemeye neden oldu. Ancak I. Dünya Savaşı öncesinde Osmanlı’yla olası bir savaş nedeniyle Rusya yüzünü tekrardan Kürt aşiret liderlerine çevirecekti. Bu ilginin yeniden alevlenmesinde savaş tamtamlarının sesi kadar Rusya’nın Urmiye ve Van konsolosluklarından gelen, Kürtlerin bölgedeki etkinliğinden dolayı Rusya’nın ilişkilerini sıkı tutmasına dönük raporların da payı vardı. Sonuç olarak Ali Eşref Bey 6 Aralık 1914’te tümgeneralliğe terfi etti ve maaşı iki katına çıkarılarak 2 bin ruble oldu. Bunun yanında aşiretin başka bazı ileri gelenlerine de ödenek tahsis edildi (Pirbari, 2012, s. 4; Minorski, 1915, s. 42).
Çarlık döneminde ordu ve bürokraside görev almış, bu nedenle çeşitli ayrıcalıklara sahip olan Kürt aşiret liderleri Bolşeviklerin takibatından çekindikleri ve yeni iktidarı benimsemedikleri için maiyetlerinde bulunan bazı aşiret üyeleriyle birlikte Türkiye ve İran’a yerleşmiştir. Ali Eşref Bey ve Şemsedinov ailesi de söz konusu dönemde Sovyetler Birliği’nden ayrılarak Türkiye’ye geçmiştir. Türkiye’ye geçtikten sonra Ramazankent’e yerleşen Ali Eşref Bey 1928 yılında ölmüş, naaşı babasının yanına gömülmüştür (İvanov, 2014, s. 385; Memmed, 2011; Alakom, 2012, s. 34).
Şemsedinov Kürtlerinin büyük bölümünün Sovyetler Birliği topraklarını terk etmesi Kürtlerin bölgedeki politik ve askeri varlığının sonu değildi. Zira başta Zengezur ve Elegez bölgesi olmak üzere “Kızıl Kürt Süvarileri” iç savaşta kendinden söz ettirecekti. Çoğunlukla Bolşeviklerin safında yer alan Kürtlerden yerel komünist yayın organlarında övgüyle söz ediliyordu (“V Svobodnom Kurdistane”, Bakinskiy Raboçiy, 22 Temmuz 1921, No: 190). İç savaş döneminde “Özgür Kürdistan” olarak anılan bölgede (Laçin, Kelbecer, Kubatlı, Zengilan vb.) 1923 yılında resmi adı Kürdistan Uyezdi olan Kızıl Kürdistan kuruldu. Böylece Güney Kafkasya Kürtlerinin önünde, inişli çıkışlı deneyimlerle dolu 70 yıllık yeni bir dönem açılıyordu.
$Kaynakça$
АКАК (1869). Т. III. Tiflis.
АКАК, 1878). Т.VII. Tiflis
АКАК (1888). Т. XI. Tiflis.
Amilahvari I.G. (1908). Iz Zapisok Knyazya Amilahvari // Kavkazkiy Sbornik, Tom. 28. Tiflis.
Averyanov, P.I. (1900). Kurdy v Voynakh Rossii s Persiyey i Turtsiyey. Tiflis: Tipografiya Ştaba Kavkazskogo Voyennogo Okruga.
Averyanov, P.İ. (2010). Osmanlı İran Rus Savaşlarında Kürtler (19. Yüzyıl), İbrahim Kale (çev.) İstanbul: Avesta.
Bedirhan, E.Z. (2022). Kızıl Kürdistan, Hejare Şamil (çev). Diyarbakır: Dara.
Bogomolov, N. (1847). Ag-Vaniya. Kurdı. Gazeta Kavkaz, № 32, ss. 127- 128.
Çatalkılıç, D. (2022). Kafkasya’da Rus Yayılmacılığı: Mozdok Hattı 1552- 1832. Ankara: Koyu Siyah.
Çetoyev, H. M. (1985). Iz Istorii Ryssko-kurdsih Svyazey, Vostokovedçeskiy Sbornik, 13, ss. 68-92.
Çiçkin, A.A. (2013). Druzya i Vragi za Kavkazkim Hrebetom. Moskva: Veçe.
Erişim tarihi: 17.07. 2022, https:vostlit.info/Texts/Dokumenty/Kavkaz/XIX/1840-1860/Amilachvari_I_G/text12.htm?fbclid=IwAR0DC-cxqeEwsXEaWg8uQ5tLzWU3E3P3UMarYbRSkFwmi_i3731H8DWr34Y
Erişim tarihi: 23.07.2022, https:pukmedia.com/RU/details/?Jimare=48396
Erişim tarihi: 25.07.2022, http:rusgeneral.ru/general_d2.html
Erişim tarihi: 03.08.2022, https://kurdistan.ru/2011/04/24/articles-10115_Kurdskie_generaly_Rossii_Ali-Ashraf-Aga_SHamshadinov.html.
İvanov, S. M. (2014). Sudba Sovetskih Kurdov, Mejdunarodnıye Otnoşeniye, 3, ss. 384-391.
Ivanov, S.M. (2018). Cafar Aga Ali Bek Şamşadin Aga Oglı (1806-1877). V. Naumkin & I.F. Popova, Zemlya Legend içinde (ss. 298-299). Moskva: Arbor.
Leezenberg, M. (2011). Soviet Kurdology and Kurdish Orientalism: M. Kemper, S. Conermann (Ed.). The Heritage of Soviet Oriental Studies içinde (pp. 98-114). Routledge.
Memmed, L. (2011, Nisan 23). Kurdskiye Generalı Rossii: Ali-Eşref- Aga Şamşadinov. Erişim tarihi: 22. 08. 2022, http://kurdist.ru
Minorski, V.F. (1915). Kurdı: Zametki i Vpeçatleniya. İzvestiya Ministerstva Inostrannıh Del, 3, ss. 189-231.
Morier, J. (1818). Second Journey Through Persia, Armenia, and Asia Minor, to Constantinople, Between the Years 1810 and 1816: With a Journal of the Voyage by the Brazils and Bombay to the Persian Gulf. London: Longman.
Mosaki, N.Z. ve Pirbari, D. (2018). “Naçalnik Naşih Kurtin”: Pervıy General Ruscckoq Imperatorskoy Armii Kurdskogo Proisxıjdeniya - Cafar Aga // Dialog so Vremenem. Vıp. 63. ss. 234-247.
Mustafayev, V. (2011). Istoriya Kavkazskogo Kurdistana, Bişkek: Zangezur.
Pauli, G.F. (1862). Description Ethnographique des Peuples de la Russie. Par T. de Pauly. Publie a I'occasion du Jubile Millenaire de I'Empire de Russie. Saint-Petersbourg: Imprimerie de F. Bellizard.
Pirbari, D. (2012, Mayıs 5). General Rossiyskoy Imperii Cafar-Aga. Novıy Vzglad.
Alakom, R. (2012). Şemsedinov Kürtleri, Kürt Tarihi, 1, ss. 30-36
Said, E.W. (1989). Oryantalizm: Sömürgeciliğin Keşif Kolu, Selahattin Ayaz (çev.) İstanbul: Pınar.
Timm, V.F. (2017). Russkiy Hudojestvennıy Listok: No: 16. St. Petersburg.
Vasilyeva, Y. İ. (2021). Eve Giden uzun Yol Şerefxanê Bedlisî Çağı Yaşamı ve Ölümsüz Kişiliği, Fırat Sözeri (çev.) İstanbul: Avesta
Vertyayev, K.V. (2018). Istoriya Kurdistana. V. Naumkin & I.F. Popova, Zemlya Legend içinde (ss. 12-26). Moskva: Arbor.
Dipnotlar
1 Guli Cafer Ağa’ya ait bu resim Gürcistan Parlamentosu Ulusal Kütüphanesi’nde ve başka bazı kaynaklarda hatalı biçimde Ali Eşref Ağa Şemsedinov’a aitmiş gibi sunulmaktadır. Bkz. https://dspace.nplg.gov.ge/handle/1234/134375
2 İsim benzerliğinden dolayı Türkçe literatürde genellikle Kazakistan’da yaşayan Kazak halkıyla karıştırılan Kosaklar, yoğunluklu olarak Don ve Zaporijya bölgelerinde yaşayan ve Slav dili konuşan bir topluluktur.
3 Rusya’nın yayılma politikasına hizmet eden, işgal edilen bölgelerin içlerine ve sınır bölgelerine kurulan Kosak köyleri.
4 Erivan Serdar’ı kastedilmektedir.
5 Söz konusu savaşta Ali Han liderliğindeki Dunbili Kürtlerinin bir kısmı Rusya tarafında yer almıştır. 1828 yılında Hoy’un Ruslar tarafından alınması sonrası bölgenin yönetimi Ali Han’a devredilmiştir. Hasan Ağa liderliğindeki bazı Êzidî Kürtler ve Celali aşiretinden belli sayıda Müslüman Kürt Rusya tarafında yer almıştır (bkz. Çetoyev, 2011, s. 75).
6 1828 ile 1832 yılları arasında Hüseyin Ağa İran’dan Muş’un Bulanık ilçesine geçmiştir. Burada bir yıl kalmıştır (Ahmet Öner, kişisel görüşme, 30 Temmuz 2022).
7 Ruslar bölgedeki egemenliğine dayanak olması için yerel aşiret ve toplulukların liderlerine belirli ayrıcalıklar tanımıştır. Bu bağlamda bölgedeki Êzidîlerin lideri olarak Hesini Aşireti Reisi Hasan Ağa kabul edilirken yerel Kürtlerin tamamının lideri olarak ise Cafer Ağa kabul edilmiştir.
8 Çarlık ordusunda ve Sovyetler Birliği’nde gedikli ile subay arasında bir rütbe.
9 The Times gazetesi II. Aleksandr ve eşinin Moskova’ya giriş anını şu şekilde haberleştirmiştir: En dikkat çekici şey Rusya’ya tabi Asya halklarından oluşan süvari birliğiydi…Aralarında zırhlı ve ince zincirden zırhları bulunan Abhazlar, Çerkesler, Kalmuklar, Kazan ve Kırım Tatarları, Megreller, Gürcüler, Kürtler vardı… vahşi dağlılar hiçbir eğitimli Avrupalının giremediği ülkelerin sakinleri. (19 Ağustos 1856).
10 Taç giyme törenine katılan Ahmet Ağa’nın dedesi Ahmet Ağa, Büyük Şemdin’in kardeşidir. Ahmet Ağa'nın babası Süleyman Ağa, Hüseyin Ağa’nın yardımcılığını yapmıştır (Ahmet Öner, kişisel görüşme, 30 Temmuz 2022).
11 Madeira: Bir şarap türü.
12 Nihat Öner, kişisel görüşme, 23 Temmuz 2022.
… Markar’dan Von der Nonne’yi yanıma alarak, gece Evcilyar’a döndüm. Zavallı Cafer Ağa’nın ölümüyle ilgili üzücü haberi orada aldım. Servetinin büyük kısmını yoksullara dağıttığı ve herkesin onun için çok üzüldüğü söyleniyor.
Guli Cafer Ağa’nın mezarı Iğdır’ın Aralık ilçesi Karahacılı Köyü’nde bulunmaktadır. Mezar, oğlu Ali Eşref Bey tarafından 1905 yılında kümbete dönüştürülmüştür.
$III) Ali Eşref Bey$
Guli Cafer Ağa’nın beş oğlu bulunmaktaydı; Eyüp Paşa, Memed, Mehmûd Beg, Ali Eşref Bey (Eleşref Beg), Ahmed Axa.12 Cafer Ağa’nın ölümünden sonra yerine büyük oğlu Eyüp Paşa geçer ancak Eyüp Paşa’nın bazı aşiret mensuplarıyla birlikte Osmanlı tarafına geçmesinin ardından yerini kardeşi Ali Eşref Bey almıştır. Eşref Bey resmi kayıtlara göre 20 Mart 1851 tarihinde dünyaya geldi. Babasının ölümünden iki ay sonra 10 Mayıs 1877’de Rus ordusunda göreve başladı. Bu durum Rus yetkililerin Cafer Ağa’dan boşalan yeri doldurma çabasını ve Kürtlerle kurdukları askeri-idari pozisyonu sürdürmeyi amaçladıklarını gösteriyordu. Ali Eşref Bey, Aleksandropol Müfrezesi bünyesinde Kürt birliklerin başında 93 Harbi’ne katıldı. Bu savaşta praporşçik rütbesi aldı. 6 Aralık 1903 tarihinde albaylığa terfi etti. Ali Eşref Bey Rus ordusunda bulunduğu süre içerisinde 3. derece Aziz Stanislav (1883), 3. derece Aziz Anna (1896), 2. derece Aziz Stanislav (1901), 2. derece Aziz Anna (1907) ve 3. derece Aziz Vladimir (1912) nişanları aldı (Çiçkin, 2013, ss. 90-93). [1]