Kadınlar Dünyası’nın Kürt kalemi: Mes’adet Bedirxan
Yazma ve Hazırlık: HAZAL KAR
İnsanlık tarihinde dönüm noktaları yaratan hak arayışlarından memnun olmayanlar bu arayışların ardında başka büyük bir güç arar. Hak arayışı kazanımla sonuçlandığında ise aynı memnuniyetsizler kazanımı birilerinin lütfuna bağlar. Örneğin müfredat kitapları Tanzimat Fermanı’ndan bahsederken önümüze Sultan Abdülmecid’in portresini serer ve Fransız Devrimine ve dönemin meşruti yönetim yanlısı aydınlarına da şöyle bir değinip geçer. Kadınların cumhuriyet sonrası kazanımları konusunda da aynı tutumla karşılaşırız. Kadınların seçme ve seçilme hakkını elde etmesi, eşit anayasal haklar gibi önemli kazanımlar sanki armağanmışçasına takvimdeki birer yaprağa sıkıştırılır. Peki kadınların kazanımları noktasında aklımızda kalması gereken sadece tarihler midir?
Kadınların yıllara ve kıtalara yayılan bir mücadele geçmişleri var. Özellikle 19. yüzyılın sonu ile 20. yüzyılın başı bu mücadelelerin kıpırtılarıyla dolu. İngiltere’de ve Amerika’da oy hakkı talebiyle meydanlara çıkan Süfrajetler, bu hakkı kazanan Arnavut kadınları, yine Amerika’da tekstil ve tütün iş kollarındaki hak gaspına dur diyen işçi kadınlar… Dünyanın çeşitli yerlerinden basın aracılığıyla duyulan bu cam ve çerçeve kırıklarının ve slogan seslerinin yankısı elbette Osmanlı topraklarında yaşayan kadınlara kadar ulaşır. Üstelik dünyayı sardığı gibi Osmanlı’yı da saran milliyetçilik, eşitlik, özgürlük gibi kavramlar bu durumun zeminini sağlamlaştırmıştır. Özellikle Tanzimat Fermanı’yla ve II. Meşrutiyet’le tüm toplum düzeni değişmeye başladığı gibi kadınlar da içinde yaşadığı toplumu sorgulamaya başlar. Çünkü Osmanlı topraklarında yaşayan kadınlar için, bırakalım oy hakkını, hangi saatlerde, nerelerde, kimlerle ve hatta hangi kıyafetlerle gezeceği bile sınırlarla çizilmiştir. Ancak II. Meşrutiyet sonrası gazete ve dergicilik faaliyetlerinin artması, tiyatro gibi sanat dallarının daha belirgin şekilde göz önünde olması gibi durumlar kadınların mevcut koşullarını sorgulamasını hızlandırır ve kadınları toplum içinde daha görünür olmaya iter. Bu görünürlüğü sağlamanın en olur yolu ise dernekler kurup basın yayın faaliyetlerinde aktif olarak rol almaktır.
Osmanlı’da 19. yüzyıl sonu, kadın hakları, yardımlaşma gibi çeşitli amaçlarla kurulan kadın dernekleriyle sık karşılaştığımız bir dönem. Demet, İnci, Kadınlara Mahsus Gazete, vb. kadınlara yönelik basın yayın faaliyetleriyle de aynı sıklıkla karşılaşıyoruz. Fakat bu kadar yayın organı arasında dikkatlerden kaçmayan bir dergi var ki günümüzde defalarca araştırma konusu edilmiş. Dergi, yayın ilkesi, uzun soluklu yayıncılık anlayışı, Osmanlı topraklarında yaşayan kadınlara etnik kimlik ve mezhep gözetmeksizin kapılarını açması gibi nedenlerle bir dönemin önemli kaynaklarından. 1913 yılında, Nuriye Ulviye Mevlan öncülüğünde İstanbul’da yayın hayatına başlayan Kadınlar Dünyası dergisi…
$Kürt kadınlara aralanan kapı$
Kadınlar Dünyası, dönemin bazı gazete ve dergilerinden farklı olarak sadece kadınların yazılarını yayınlamaya özen gösterirken yazılarıyla karşılaştığımız yalnızca Türk ya da Müslüman kadınlar değil. Fransa’ya uzanan kollarının yanı sıra, Osmanlı topraklarında yaşayan farklı etnik kimliklerden kadınlara kapısını açan dergiye Kürt kadınları da yazıyor. Yazılarına denk geldiğimiz Kürt kadınlarından üçü, dönemin nüfuzlu ailelerinden olan Bedirxani ailesine mensup. Nasıl olmuş da bu üç kadın diğer kadınlar arasından sıyrılmayı başarmış diye sorguladığımızda Nuriye Ulviye’nin yanında o dönem eşi olan Kürt aydını Mewlanzade Rifat Beg’ın ismiyle karşılaşıyoruz. #Mewlanzade Rifat Beg# , Kadınlar Dünyası’nın yayın hayatını sürdürmesi konusunda önemli destekleri olan ve dönemin önde gelen Kürt aileleriyle iyi ilişkiler içinde olduğu bilinen bir aydın.1 Bu yüzden Kadınlar Dünyası’nın üç Kürt kalemi Meziyet, Mes’adet ve Fahriye’nin isimlerinden bahsederken Nuriye Ulviye kadar Mewlanzade Rifat Beg’ı da unutmamak gerekir.
Kürt kadınlarının tarihini son otuz yıldır daha ayrıntılı biliyor olsak da o dönem 3 bin tiraj yapan2 Kadınlar Dünyası, Kürt kadınlarının basın tarihine de kaynaklık ediyor. Özellikle Fahriye ve Mes’adet dergide yazılar yazmış olmasalardı muhtemelen bugün adlarından bile haberimiz olmayacaktı. Ancak Meziyet Bedirxan için aynısını söyleyemiyoruz çünkü onun hakkında fikirlerinden daha fazlasını biliyoruz.
$İki el bir baş içindir$
Kadınlar Dünyası’nda hayvan haklarıyla ilgili bir yazısı bulunan Meziyet Bedirxan, #Amin Ali Badirkhan# ’ın kızı, Sinemxan Bedirxan’ın da halasıdır. Meziyet, birden fazla dil bilen, güzel sesi olan, kedileri çok seven eğitimli bir kadın.3 Fakat ne Fahriye ne de Mes’adet Bedirxan hakkında böylesi ayrıntıları bilmiyoruz şimdilik. Bildiklerimiz sınırlı. Ama buna rağmen, o dönem İstanbul’da Kürt kadınlarının çoğuna ev kadınlığı4 dışında seçenek sunulmadığı gerçeğini göz önünde bulundurursak, kendilerine basın tarihinde özel birer sayfa açan bu kadınları özellikle anmak gerekiyor.
Mes’adet Bedirxan’ın tıpkı Meziyet Bedirxan gibi iyi eğitim aldığını derginin Fransızca ekine yazdığı yazılardan ve Fransızca çevirilerinden anlayabiliyoruz.5 Üstelik Mes’adet, kadın tiyatro metni yazarlarının oldukça az olduğu bir dönemde yazdığı piyesle de adından söz ettiriyor.
Yazdığı komedyanın kadın hakları üzerine olması da ayrıca dikkat çekici. Mes’adet Bedirxan’ın kaleme aldığı Hasbihal adlı komedya, kocasından dertli ve evliliği boyunca mutsuz olmuş Sanavber Hanım ile uyanık kızı Sadberk etrafında geçiyor. Sadberk annesinin mutsuzluğunun farkında olan bir genç kızdır ve artık erkeklerle kadınların eşit haklara sahip olduğunu annesine anlatmaya çalışır.6
Mes’adet Bedirxan’ın kadın haklarıyla ilgili yazdıkları Hasbihal oyunuyla sınırlı değil ama. Mithat Kutlar’ın araştırmalarından Kadınlar Dünyası dergisinde 24 yazısının yayınlandığını bildiğimiz Mes’adet, Osmanlı’da kadının konumu, boşanma hakkının olmaması, poligami gibi sorunları konu ediniyor. Derginin Fransızca sayılarına da yazan Mes’adet Bedirxan, Bert Danjen’in dergi için yazdığı “Hayatını Yaşamak İçin Her Kadının Bilmesi Lazım Olan Şeyler” başlıklı yazı dizisini de çeviriyor.7
Yazılarında kadın sorunlarından bahseden Mes’adet kadınlar için çıkış yolları da öneriyor. Derginin 135. sayısı için Kadıköy’den kaleme aldığı “Kadınlık Ne Vakit Anlaşılacak?” başlıklı yazısı bunun en iyi örneklerindendir. Yazıda kadınlığı anlamanın yolunun ilim ve irfan sahibi olmaktan geçtiğinin altını çizerken, dönülmesi gereken yönün Avrupa olduğunu söyler. Çünkü Avrupa’da kadınlara önemli mevkiler verilirken Osmanlı topraklarında kadınlığın önemi anlaşılmamaktadır. Ayrıca o dönem hem Kadınlar Dünyası’nda hem de farklı gazete ve dergilerde yazan başka yazarların işaret ettiği gibi Mes’adet Bedirxan da milleti yetiştirenin kadın olduğunu vurgulamaktadır. Kadınlığın kurtuluşunu “İki el bir baş içindir” diyerek yine kadınların kendisinde görmektedir.8 Kurtuluşun en önemli yollarından biri ise kadının ekonomik bağımsızlığına kavuşmasıdır. Ekonomik gücünü elinde bulunduran bir kadının, eşinin birden fazla kadınla evlenmesini de kabul etmeyeceğini dile getirir. Derginin Fransızca ekindeki Poligami ve İslamiyet (La Polygamie et I’İslam) başlıklı yazıda bu konuya açıklık getiren Mes’adet Bedirxan, “Poligami içinde yaşayan zavallı kadına gelince… Onların bu tür bir yaşama rıza göstermeleri, ekonomik bağımsızlıklarına sahip olmamalarından, kendi iş güçleriyle yaşamlarını sürdürme olanaklarına sahip olmamaktan kaynaklanmaktadır.” demektedir.
$Kadının kamusal rolüne dair$
Kadınlar Dünyası’nda, bugün de mücadele edilen kadına yönelik şiddeti konu alan yazılarla da karşılaşırız. Dergiye özellikle ev içi şiddeti anlatan mektuplar gelmektedir ve Mes’adet Bedirxan bu konuya kayıtsız kalmayan yazarlardandır.Kadının gördüğü bu muameleyi savaştaki yenilgilerin en önemli nedeni olarak gören Mes’adet şöyle diyor: “Evladlarının gözü önünde kocasının tekme ve tokatlarına boyun eğen, validesi böyle dayak yerken, babalarının bu zulmüne ancak ağlamakla iktifa ederek yetişen bir evlad, vatanı için eğer mütehassıs olabilir ise ağlar ve felaketlerine ancak ağlayacak evlada malik bir vatan da böyle çiğnenir.” Sadece şiddete değinmez, eşlerin birbirine nasıl değer vereceğinin reçetesini de yazar. Doğum günleri, evlilik yıl dönümleri gibi özel günlerin kutlanması gerektiğini söyleyen Mes’adet Bedirxan, bunların bayram gibi özel günlerle karıştırılmaması gerektiğini belirtir: “Çünkü o gün bütün Müslümanların veya Osmanlıların değil, ancak onun yevm-i mahsusudur.”9
Toplumda kadının konumuna dair yazı dizisinde ev ekonomisinin sorumluluğunu alması gereken kişinin kadın olduğunu savunurken kadının haklarını sadece ev içiyle sınırlamaz ve kamusal alanda da erkeklerin sahip olduğu haklara sahip olduğunu savunur. Çünkü kadınlar kamusal alanda tıpkı erkekler gibi üretime katılacak yeteneğe sahiptir.10
Mes’adet Bedirxan, Osmanlı toplumunda yaşayan kadınların evliliği tek yönlü sonlandıramadığını Hasbihal oyununda Sanavber Hanım üzerinden anlattığı gibi yazıları aracılığıyla da anlatır.Boşanma konusu yalnızca Mes’adet Bedirxan’ın üzerinde durduğu bir konu değildir, derginin birçok yazarı bu konuda yazılar kaleme almıştır.11
$Sadece yazar değil, örgütlü aktivist$
Derginin farklı sayılarında sadece kadın haklarına yönelik değil savaş ve savaşların yıkıcı sonuçlarına dair yazılar da yazılmıştır. Balkan Savaşıyla ilgili yazılarda savaşa katılıp esir düşen ve serbest bırakıldıktan sonra ağır bir hastalığa yakalanan Kürt genci Ahmet Oğlu Kasım anlatılır mesela. Fato Nali’nin yanısıra Mes’adet de Kasım’ı konu alan yazılar yazar. 128. sayıda “Esirin Avdeti İçin” ve 133. sayıda “Esir Öldü” başlıklı yazılar Kasım’la ilgilidir. “Esirin Avdeti İçin” yazısında ayrıca Kasım’ı anlatan bir kitaptan bahseder. Ahmet Süreyya Ali Bedirxan’ın ‘Esirin Avdeti’ isimli 56 sayfalık kitabı o sırada hastanede yatan Kasım’a da ulaştırmaya çalışır Mes’adet Bedirxan. Hastane ziyaretleri sırasında okuma yazması olmayan Kasım’a kitabı okuyan yine Mes’adet Bedirxan’dır.12
Mes’adet Bedirxan’ın 1900’lerin Osmanlı’sında kadın hakları için verdiği mücadele yalnızca yazdıklarıyla sınırlı değildir. Aynı zamanda dönemin önemli kadın derneklerinden Osmanlı Müdâfaa-i Hukuk-ı Nisvan Cemiyeti’nin de üyesidir. Başkanlığını Ulviye Mevlan’ın yaptığı derneğin üyeleri arasında Naciye Fehim, Bedra Osman, Makbule Es’ad gibi isimler de vardır.13 Kürt kadınlarının tarihi konusunda önemli araştırmaları olan #Rohat Alakom# ’un derneğin önemine işaret ettiği nokta ise dikkate değerdir. Kürt aristokrat tabakadan gelen bazı Kürt kadınlarının Osmanlı Müdâfaa-i Hukuk-ı Nisvan Cemiyeti’nde tecrübe kazanıp 1919 yılında kurulan Kürt Kadınları Teâli Cemiyeti’ne üye oldukları tespitinde bulunuyor Alakom. Tüzüğü Kadınlar Dünyası’nın matbaasında basılan
#Kürt Kadınları Teâli Cemiyeti (1919)# kurulduğu sırada dergi yayın hayatına ara vermek zorunda kalıyor. Şöyle diyor Alakom: “Eğer Kadınlar Dünyası yayınını o dönemde de sürdürmüş olsa idi belki de Kürt Kadınları Teâli Cemiyeti konusunda çekilen bilgi eksikliği günümüzde yaşanmazdı.”14
Mes’adet Bedirxan’la beraber diğer Kürt kadınlarının Kadınlar Dünyası’nda çıkan yazılarında “özgün bir Kürt kadın vurgusundan ziyade Osmanlı kadınlarının genel problemleri”15 üzerinde durulsa da bu kadınların içinde yaşadıkları dönem ve toplum açısından, kadın haklarının farkındalığı konusunda oldukça ilerici bir noktada bulundukları gözardı edilmemelidir. Üstelik haklarında çok az bilgiye sahip olduğumuz bu kadınların yazıları Kürt kadınlarının basın yayın tarihi açısından da başvurulacak önemli kaynaklardandır.
$Kaynaklar$
1. Mithat Kutlar, Nuriye Ulviye Mevlan ve Kadınlar Dünyası’nda Kürtler, Avesta Yayınları, 2010.
2. Serpil Çakır, Osmanlı Kadın Hareketi, Metis Yayınları, 2021, s. 416
3. Mithat Kutlar, a.g.e., s. 57-58.
4. Rohat Alakom, Devletsiz Ulusun Kadınları Kürt Kadını Üzerine Araştırmalar, Yirminci Yüzyılın Başlarında İstanbul’daki Kürt Kadınları, Avesta Yayınları, 2013, s. 81
5. Mithat Kutlar, a.g.e., s. 61
6. Metin And, Meşrutiyet Döneminde Türk Tiyatrosu (1908-1923), Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 1971, s. 165.
7. Mithat Kutlar, a.g.e., s.61-2.
8. Mes’adet Bedirxan, Kadınlık Ne Vakit Anlaşılacak, Kadınlar Dünyası, No:135. s. 4-5
9. Serpil Çakır, a.g.e.
10. Mithat Kutlar, a.g.e., s. 65.
11. Serpil Çakır, a.g.e., s. 294-5.
12. Mithat Kutlar, a.g.e., s. 66-9.
13. Serpil Çakır, a.g.e., s. 116.
14. Rohat Alakom, Kürd Kadınları Teâli Cemiyeti (1919), Avesta Yayınları, 2019, s.58-9.
15.Rojda Yıldız, Erken Dönem(1898-1919) Kürt Basınında Tolumsal Cinsiyet ve Kürt Kadınları Teali Cemiyeti, İstanbul Bilgi Üniversitesi Lisans Üstü Programlar Enstitüsü Sosyoloji Yüksek Lisans Programı, İistanbul, 2018, s. 71.
[1]