Fatma Îsa ve Têlîyê Rihan'ın hikâyesi
Yıllar sonra Têlî'nin stranı Fatma tarafından tekrar seslendirilir ve aynı ilgi ile dinlenir. Sonra ataerkil gelenekler nedeniyle bir kadın olarak şarkı söylemesine izin verilmez... Eğer devamı gelebilseydi kim bilir kaç kilam-stran daha onun sesiyle yankılanacaktı
Fatma Îsa, Erivan Radyosu için seslendirdiği stranlarla ölümsüzleşen dengbêj bir kadın. Erivan Radyosu’nun frekanslarından onun sesi bütün Kürdistan’a yayıldı, tanınan ve çok sevilerek dinlenen bir sanatçı oldu. Ancak o aslında sadece bir kez radyo için sesini kayda alabilmişti.
Bir davet üzerine gelip beş stranı seslendirdikten sonra ataerkil gelenekler nedeniyle bir kadın olarak şarkı söylemesine izin verilmedi ve bir daha stranlarını seslendiremedi. Eğer devamı gelebilseydi kim bilir kaç kilam-stran daha onun sesiyle taçlanacak, yankılanacaktı.[1]
Fatma Îsa, Ermenistan’ın Vedî ilçesine bağlı Erezdeyan köyünde 1934 yılında dünyaya geldi. Ailesi Qerka kabilesindendi ve bu kabile de Birûk aşiretindendi. Sonradan köylerinin ismi değiştirilip Yêrasxavan, ilçenin adı da Ararat yapıldı. Köy Erivan’a 50 kilometre uzaklıkta.
Fatma Îsa’nın 30’lu yıllarda geçen çocukluğu çok zor bir çocukluktu. Aile fakirdi ve özellikle 1937 yılı Ermenistan ve Sovyetler’in diğer bölgelerinde yaşayan özellikle Müslüman Kürtler için oldukça baskıcı bir dönem oldu. Ermenistan’daki Müslüman Kürtler daha çok Türkiye sınırına yakın bölgelerde yaşıyordu. Birçok Müslüman Kürt, Türkiye sınırına yakın diğer Müslümanlarla bağı var diye Orta Asya ve Kafkasya’ya sürgün edildi. Fatma Îsa’nın ailesinin şansına onlara dokunulmadı ve yerlerinden edilmediler.
Fatma Îsa daha 6 yaşındayken babası Îsayê Ûsivê Elo hayatını kaybeder. Babasının vefatının üzerinden iki yıl geçmeden bu kez annesi Başa Lelo’yu kaybeder. Amcası Mehmedê Ûsivê Elo, onu ve kız kardeşi Gûrçik’i yanına alır ve büyütür.
1943 yılında İkinci Dünya Savaşı sürerken maddi zorluklar yüzünden kendi köylerini bırakıp Hemzelû (şimdi Marmaraşên) köyüne göç ederler. Fatma Îsa, bundan birkaç yıl sonra da evlendirildi. Fatma’nın hiç çocuğu olmadı. Eşi Hemzê Sinco’nun yakınları onu başka bir kadınla evlenmesi konusunda ikna etmeye çalıştı. Birkaç yıl sonra Hemzê Sinco başka bir kadınla da evlendi ve bu kadından 6 çocukları oldu. Fatma Îsa, bu çocukları kendi çocukları gibi sevdi, onlara baktı ve büyüttü.
Fatma Îsa’nın müziğe ilgisi küçük yaşlarda başlar. Katıldığı eğlencelerde, düğünlerde ve genç kadınların toplanıp şarkı söyleyip eğlendiği “bindarok” denen etkinliklerde duyduğu kilam ve stranları kolayca ezberlerdi ve güzel sesiyle bu etkinliklerde o da stranları söylerdi. Fatma, ince ve duru bir sese sahipti. Köyde kadınlar tarafından düzenlenen bütün eğlence ve toplantılarda mutlaka bulunurdu.
1964 yılında bir gün Erêvan Radyosu sorumlusu Xelîlê Çaçan Mûradov, onların köyüne yakın bir köye misafirliğe gelir. Ev sahibi Mehmedê Silo, Çaçan’a Fatma’nın güzel sesi ve yeteneğinden bahseder. Çaçan, Fatma Îsa’ya radyoda stranlarını söylemesi için teklif gönderir. O yıllarda radyoda Sûsîka Simo û Belga Qado, daha sonra da Zadîna Şekir, Tukasa Xemo gibi kadınlar da stranlarını söylüyordu. Fakat bu kadınların hepsi Êzidî Kürtlerdi. Fatma Îsa ise Müslüman bir aile mensubuydu ve kadınların şarkı söylemesi çevresinde pek hoş karşılanmıyordu. O yüzden sadece kadınların bulunduğu ortamlarda söyleyebiliyordu. Fatma Îsa, kayınının desteğiyle radyoda stran söylemeyi aileye kabul ettirir ve Mehmedê Silo’nun evine gider. Orada sesi kayda alınır.
Fatma Îsa, sadece bir kere radyoya stran söyler, beş strandan oluşan bir kayıt yaparlar. O beş stran da şunlardı: “Miho”, “Êrê dînê”, “Şêro, dîno, Lewendo” (“Li ser rîya bajêr” olarak da bilinir), “Lo, lo, gede” ve Her deme, deme.” Bu stranlar kaydedilirken bilûr (kaval) ustası Xelîlê Evdile de ona kavalıyla eşlik eder.
Elbette Fatma Îsa başka birçok stran ve kilam biliyordu ancak bir daha başka stran kaydetmedi. Fatma’nın söylediği bu stranlar içinde en çok sevilen “Miho” adlı strandı. Duru sesiyle herkesin yüreğine dokunan Fatma’nın bu stranı, geçek bir aşk hikâyesini anlatıyor. Bu hikâyeyi Fatma ilk kez kayınvalidesinden duymuştu. Fatma’nın anlattığına göre kayınvalidesi Xamê, bir gün onu evine çağırmış. Fatma eve gittiğinde orda kendilerini Têlîyê Rihan'ın çocukları olarak tanıtan kız ve erkek gençler gördü. Onlar orada Fatma Îsa’ya anneleri Têliyê Rihan ile Miho’nun hikâyesini anlattı.
Têlîyê Rihan ve Miho
Çocukların anlatımına göre; anneleri Têlîyê Rihan, eşsiz güzellikte bir sese sahipmiş. Her yerden onun güzel sesini dinlemeye birçok insan gelirmiş. Têlî’nin ailesi çok zenginmiş, en az yüz kişiyi alacak büyüklükte bir “kon”(çadır) kurmuşlar Têlîye. Bu konda Têlî’nin de vazgeçilmez katılımcısı olduğu dengbêj atışmaları düzenlenirmiş.[1]
Têlî ile evlenmek isteyen çoktu fakat O, Miho adlı bir gence aşık olmuştu. Miho'nun neden onu reddettiği ve başka bir kadınla evlendiği kesin olarak bilinmiyor. Têlî ise karşılık bulmayan aşkını strana dönüştürür ve bu stran bütün Kürdistan’da yayılır, sevilir. Yıllar sonra Têlî'nin stranı Fatma tarafından tekrar seslendirilir ve aynı ilgi ile dinlenir. Ayrıca Fatma’nın muhteşem sesinin Yılmaz Güney’in ödüllü filmi olan “Sürü” filminde de kullanıldığını hatırlatmakta fayda var.[1]
Hayatı boyunca sürekli göç eden Fatma Îsa ve ailesinin son göç ettikleri yer Rusya’da Krasnador bölgesi oldu. Sovyetler Birliği yıkıldıktan sonra yaşanan ekonomik kriz ve farklı halklar arasında açığa çıkan sorunlar yüzünden 1989 yılında Rusya’ya göç edip Krasnanor’da küçük bir köyde mütevazi bir eve yerleştiler. Burada 2010 yılında hayata veda etti. Fatma Îsa halkının kaderiyle, yaşadıklarıyla yakından ilgileniyordu. Onu tanıyanların anlatımlarına göre O hep dünyanın Kürtlerin yaşadığı acılara karşı sessiz kalmasından şikayet ediyordu ve bir gün Kürtlerin de aydınlık günlerinin geleceğine inanıyordu.