Derviş Mehmed Zillî veya bilinen adıyla Evliyâ Çelebi (Osmanlıca: اوليا چلبی; 25 Mart 1611; İstanbul), 17. yüzyılın önde gelen gezginlerinden ve az sayıdaki 17. yüzyıl nesir yazarlarındandır. Elli yılı aşkın süreyle[4] Avrupa, Batı Asya ve Mısır topraklarını gezmiş, gördüklerini de Seyahatnâme adlı 10 ciltlik eserinde toplamıştır.
Evliya çelebi fantastik ve muzip bir yazar olarak değerlendirilmelidir.
Ailesi:
Çelebi ailesi aslen Kütahyalı olup, fetihten sonra İstanbul'a yerleşmiş, zaman zaman Kütahya'da da kalmışlardır. İstanbul'un Fethi sırasında Evliya Çelebi'nin dedesi Kara Ahmet Bey'in dedesi olan Yavuz Özbek (Er), Fatih Sultan Mehmed'in akıncılarından olup fetih ganimeti ile Unkapanı'nda yüz dükkân, bir cami ile beraber bir ev yaptırmıştır. Eski adıyla Sağrıcılar Camii olan bu cami Yavuz Sinan Camii'dir.[8] Evliya Çelebi'nin dedesi Kara Ahmet Bey, Kütahya'daki evlerinin önündeki türbede medfundur. Babası Derviş Mehmed Zıllî,I. Süleyman'dan I. Ahmed’e kadarki padişahların kuyumcubaşılığında bulunmuş pek çok sefere katılmış, çok yaşlı iken ölmüştür. Annesi Abhaz'dır. Annesinin kardeşi Melek Ahmed Paşa'nın validesi olduğu için Melek Ahmed Paşa'nın himayesinde bulunmuştur. Amcası Firâki Abdurrahmân Çelebi'dir. Babası, annesi ve büyük annesi Beyoğlu'nda şimdiki Lohusa Sultan Türbesi yakınındaki Meyyit Mezarlığı'nda gömülüdür Unesco tarafından doğumunun 400. yılı münasebetiyle 2011 yılı, Evliya Çelebi yılı ilan edilmiştir.
Hayatı ve eğitimi:
Hicri 10 Muharrem 1020, Miladi 25 Mart 1611'de İstanbul da doğmuştur.
Evliya Çelebi, çok iyi bir öğrenim gördü. Önce mahalle mektebine gitti. Daha sonra Şeyhülislam Hamit Efendi Medresesi'ne girdi. Burada yedi yıl okuduktan sonra saraya özgü bir okul olan Enderun'a devam etti. Enderûn'da sarf (dil bilgisi), nahiv (gramer), kâfiye, hüsn-ü hat dersleri gördüğü gibi Enderûn musikişinaslarından Musâhip Derviş Ömer Ağa'dan da musikî öğrendi.
Okul öğreniminin dışında özel hocalardan Kur'an, Arapça, güzel yazı, musikî, beden eğitimi ve yabancı dil dersleri aldı. Kur'an'ı ezberleyerek hafız oldu. Öğrenimini bitirdikten sonra 25 yaşında iken Ayasofya Camii'nde mukabele okuduğu sırada camiye gelen IV. Murad'ın iradesiyle saraya alınıp musahipler arasına katıldı. Saraya alınmasına o sırada silahtar olan akrabası Melek Ahmed Paşa, Ruznâmeci İbrahim Efendi ve Hattat Hasan Paşa yardımcı olmuşlardır. Yaptığı işlerle padişah ve devlet ileri gelenlerinin beğenisini kazandı. IV. Murad'ın ölümüne kadar sarayda zekâ ve güzel konuşma kabiliyeti sayesinde pâdişahın teveccühünü kazandı. Bu yüzden çok yüksek görevlere getirilmesi düşünülüyordu.
Seyahatlerini Melek Ahmed Paşa, Defterdarzâde Mehmed Paşa, Köse Ali Paşa, Köprülü Mehmed Paşa, Kırımı Hanı ve sairenin refakatinde yaptı ve bunlarla beraber yabancı ülkeleri de gördü. Vezirlerle seyahatleri sırasında onların imam ve müezzinliklerinde ve iç ağalıklarında[16] bulunarak pek çok defa haber götürme göreviyle İstanbul'a ve başka yerlere gidip geldi.
1685 yılından sonra Mısır'da öldüğü tahmin edilmektedir. Ölüm yeri ve mezarı bilinmemektedir.[4] Kabri bir ihtimal, şimdi Lohusa Sultan Türbesi yanındaki Meyyit Mezarlığı'nda, ailesi yanındadır.[17]
Kişiliği:
Zamanına göre iyi derecede tahsil gören Evliya Çelebi, nazımla meşgul olmuş ve musikiyle uğraşmıştır. Birçok harbe katılmış, hatırı sayılır tehlikeler atlatmıştır.
Mizaçgir ve hayırsever olması, kendisini birçok tehlikeden kurtarmıştır. Hayatının son demlerinde bile içinde seyahat aşkı bulunduran Evliya Çelebi, her fırsatta istifade ederek gezmekten bıkmamış ve usanmamıştır. Vezirler arasındaki husumet ve rekabetten hâsıl olan kırgınlıkları güzel bir şekilde idare ederek aralarını uzlaştırarak düzeltmeye çalışmıştır. Kendisi hiç evlenmemiş, elde ettiği tüm hediyeleri, para ve ganimet mallarını kız kardeşlerine sarf etmiştir.
Seyahate başlaması:
Evliya Çelebi'nin düşünceleri ise çok farklıydı. Daha küçük yaşlarından itibaren içinde müthiş gezi arzusu vardı. Yeni yerler görmek, yeni insanlar tanımak istiyordu. Bu yüzden sarayda fazla kalamadı. Kendisinin anlattığına göre bir rüya üzerine meşhur gezilerine başladı. 1040 Muharrem ayının Aşure Gecesi (19 Ağustos 1630)[19] gördüğü rüya şöyledir: Rüyasında İstanbul'da Yemiş İskelesi civarında Ahi Çelebi Camii'ndedir. Orada muazzam bir cemaat vardır. Dikkat eder, İslam peygamberi Peygamber Muhammed'i baş tarafta görür. Dört sadık halifesi ve diğer ashabı da hep oradadır. Peygamber Muhammed'in yanına gidip ondan şefaat dilemek arzusundadır. Ama bir türlü cesaret edip de gidemez. En sonunda bir cesaretle gidip Şefaat ya Resulullah diyeceğine, Seyahat ya Resulullah der. Böylece, 70 yaşına kadar sürecek ve Çeşitli tehlike, sıkıntı ve hadiseler geçirmesine rağmen vazgeçmeyeceği seyahati başlar.
İlk gezisini, İstanbul ve çevresine yaptı. Daha sonra İstanbul dışına çıktı. 1640 başlarında babasından habersizce Bursa'ya gitmek üzere İstanbul'dan çıktı. Bu seyahatten 35 gün sonra geri döndü.[20] Oğlunun seyahat aşkını gören babası bundan sonra seyahatine müsaade etti ve kendisini zamanın önemli şeyhlerinden Abdü'l-ahat Nûri Efendi ve diğer şeyhlere götürüp el öptürerek hayır dualarını niyaz etti.
Evliya Çelebi ikinci seyahatini Temmuz 1640'ta İzmit'e yaptı. Bu suretle 1630'dan 1681'e kadar sürecek olan elli yılı aşkın bir seyahat hayatı yaşadı.[4][21] Gezdiği yerler arasında o zamanki Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisinde yer alan hemen hemen bütün yerler vardı.
Evliya Çelebi Seyahatnamesi؛
Modern Macaristan'da Eger (Eğri) kentinde 2014'te yapılmış Evliya Çelebi anıtı
Heykeltıraş: Piros_Rostás_Bea
Ana madde: Seyahatname (Evliya Çelebi)
Seyahatname, Evliya Çelebi tarafından 17. yüzyılda yazılmış olan çok ünlü bir gezi kitabıdır. 10 ciltten oluşur. Gerçekçi bir gözle izlenen olaylar, yalın ve duru, zaman zaman da fantastik bir anlatım içinde, halkın anlayacağı şekilde yazılmış, yine halkın anlayacağı şekilde deyimler çokça kullanılmıştır. Halk etimolojisi de bolca görülür
Evliya Çelebi, Seyahatnâme'sinde gezip gördüğü yerleri kendi üslûbu ile anlatmaktadır. Evliya Çelebi'nin 10 ciltlik Seyahatnâmesi, bütün görmüş ve gezmiş olduğu memleketler hakkında oldukça önemli bilgiler içermektedir. Eser bu yönden Türk Kültür tarihi ve gezi edebiyat açısından önemli bir yere sahip olmuştur.
42 yıl boyunca yaptığı seyahatleri 10 cilt olan Seyahatname eserinde ele almıştır. Bu seyahatler tarihleri ve kitabındaki cilt numarası sırasıyla şunlardır:
1630 - İstanbul ve çevresi
1640 - Anadolu, Kafkaslar, Girit ve Azerbaycan
1640 - Suriye, Filistin, Ermenistan ve Rumeli
1655 - Doğu Anadolu Bölgesi, Irak ve İran
1656 - Rusya ve Balkanlar
1663/1664 - Macaristan'da askeri seferler
1664 - Avusturya, Kırım ve ikinci kez Kafkaslar
1667-1670 - Yunanistan ve ikinci kez Kırım ve ikinci kez Rumeli
1671 - Hac için Hicaz, Mekke ve Medine
1672 - Mısır ve Sudan. [1]