Kürdistan'da Kadın ve Aile
Abdullah Öcalan
Weşanên Serxwebûn
Köln
2011
Özgürlük, köle için değil, köleliğine isyan eden köle için bir amaç,bir kavgadır. Burada köleliğin tanımını yapmak da yetmez.
Çünkü, köleliğin tanımını yapmak sadece bir ilk adımdır. En önemlisi özgürlüğün tanımını yapmaktır. Özgürlüğün tanımı ise, özgürlük için savaşta yapılır. Bu tanımı başka hiçbir yerde yapmak mümkün değildir.
İnsanın kendi tanımına ulaşması mücadelesi, yüzlerce yıllık ulusal ve sınıfsal mücadeleler tarihidir. İnsanlığın ve insanın henüz kendi tanımına ulaştığı da söylenemez. Savaşım hala bu yöndedir.
O halde kadının tanımı nasıl yapılacaktır, kadın kendisini nasıl tanımlayacaktır?
Bu soruların cevabı, bizi kesinlikle özgürlük savaşına götürür. Bu savaşsa özgürlüğe, yani tanıma... Elinizdeki kitap bir savaşın pratik dersleri üzerinde ortaya çıkmıştır.
Kürdistan devrimi gibi çok yönlü bir savaşın içinde yeni insanın yaratılışını müjdelemektedir. Gözünü Kürdistan’a çeviren ve kulak veren herkes, orada sadece köleliğine isyan eden değil, aynı zamanda özgürlüğü tanımlamaya çalışan bir ulusu ve bu ulusun kurtuluş savaşı içinde her ulustan kadının kendini tanımlama mücadelesini görebilir, duyabilir. Bugün için Kürdistan’daki savaş genel anlamıyla bir özgürlük manifestosu olduğu gibi, özgülde kadın için de bir özgürlük manifestosudur. Bu manifesto savaşla yazılıyor. Savaşan ve şehit düşen kadın gerillaların, Cizre, Nusaybin vd yerlerdeki kadının eylemleriyle yaptıkları budur.[1]