Kürt aydınlanmasına, Kürtler ile yaşayan Hristiyan inancına sahip halklardan aydınlar ciddi katkılar sunmuştur. Kürdistan’dan özellikle Kürtçenin Kurmancî lehçesi günlük hayatın ve kısmen de pazarın dili olması sebebiyle bazı bölgelerde ortak dil olarak kullanmıştır.
Buna en iyi örnek teşkil edebilecek bölgeler, Tor ve Serhad (Sovyet Kürtleri dahil) bölgeleridir. Örneğin Alman şarkiyatçı Eugen Prym 1869 yılında Tor bölgesinde yaptığı gezide Kürtçe hikayeleri bir Kürdün değil Cano adındaki Süryani rehberinin ağzından derler. Müzikal açıdan ise isimleri artık tüm Kürtler tarafından bilinen sanatçılar var. Bu yazıda da kısaca Sovyetler’de Kürtler ile iç içe yaşamış ve ordaki Kürt aydınlanmasında emekleri olan üç aydından söz edeceğiz.
Apê Lazo
İlk isim, Kürtlerin Apê Lazo (Lazo Amca) diye hitap ettiği Ermeni Hakob Kazaryan’dır (1868 -1926). Sovyetlerin görevlendirmesiyle Lazo, 1921 yılında Ermeni harfleriyle Kürt alfabesini oluşturur. O yıllarda Serhad bölgesinden Sovyetlerin denetiminde olan topraklara göç eden Müslüman ve Êzîdî Kürtler arasında neredeyse okuma yazma bilen hiç kimse yoktu. Bu yüzden Sovyetler, Kürtlerin anadilinde eğitim görmesi için materyaller hazırlamak amacıyla bazı kişileri görevlendirir. Bunlardan biri de Ermeni Lazo’dur. 1921 yılında hazırladığı alfabe kitabına Ezîdî Kürtler için kutsal bir kelime olan 'Şems' ismini verir. Şems kitabı ile Ermenistan’dan yaşayan Kürt çocukları eğitim görür. 1922 yılında Lazo’nun ve başka aydınların girişimleri ile Tiflis’te Kürtçe eğitim veren akşam okulları açılır. O yıllar yetimhanlerde birçok annesiz babasız Êzîdî çocuk vardır. Bu çocuklardan biri olan Heciyê Cindî 'Hewarî' adlı romanında Êzîdî çocukların Şems ile karşılaşmalarını duygulu dolu bir dille anlatır.
Sovyetlerdeki ilk Kürtçe eğitim bu alfabe ile tecrübe edilir ve bu alfabenin okutulduğu okullardan Qanadê Kurdo, Qaçaxê Mirda, Hecîyê Cindî gibi Kürt aydınları yetişir. 39 harften oluşan bu alfabenin çok lokal olması ve Kürtçenin tüm seslerini karşılaşmaması nedeniyle 1928 yılında değiştirilmesine karar verilir.
İlk Latin alfabesi
İkinci alfabenin de hazırlanmasında Asuri bir aydın olan İsahak Marogulov görev alır. Ailesi 19. yüzyılın başlarında İran’dan Ermenistan’a göç eden İsahak Marogulov, 1868 yılında Erivan’da doğar. Ailesi her yıl Elegez’de Kürtler ile beraber yaylara çıktığı için küçük yaşlardan itibaren Kürtçeyi öğrenir. Ayrıca Kürt köylerinde Rus dili öğretmenliği de yapar. 1929 yılında Erebê Şemo ile hazırladıkları Latin alfabesi kullanılmaya başlanır. Başta Riya Teze gazetesi ve Kürtçe kitaplar olmak üzere birçok yayın bu alfabe ile basılır. Bazı harfleri günümüzde kullanılan Kürtçe Latin alfabesinden farklı olsa da bu alfabe Kürtlerin kullandığı ilk Latin alfabesidir.
İsahak Marogulov aynı zamanda Kürt Pedagoji Enstitüsü’nde (Kürtçe adı: Texnîkûma Kurdaye Pêdagogîye) Rusça ve Kürtçe öğretmenliği yapar. Ermenistan’da açılan bu okulun amacı Kafkas ülkelerinde yaşayan Kürtlerin köylerinde eğitmenlik yapacak kişileri yetiştirmektir. İsahak Marogulov, alfabe dışında Kürtçe okul kitapları da hazırlar. Ermenice kitapları da Kürtçeye çevirilir. Marogulov, 1933 yılında yaşamını yitirir. 1938 yılına kadar Sovyetlerde bu alfabe kullanılır. Sonrasında Sovyetlerin kararı ile Heciyê Cindî’nin hazırladığı Kiril alfabesi kullanılır.
Serhadlı bir Ermeni: Nûrî Hîzanî
Üçüncü aydın da Kürtçe adıyla Nûrî Hîzanî, Ermenice adıyla Hovakim Margaryan’dır. 1896 yılında Hizan’da doğan Nûrî Hîzanî soykırımdan kurtulmak için Ermenistan’a geçer. Nûrî Hîzanî, Ermenistan’da üniversite okur ve iyi derecede Kürtçe bilmesi sebebiyle Kürt Pedagoji [1]Enstitüsü’nde Ereb Şamîlov, Emînê Evdal ve Hecîyê Cindî gibi isimlerle birlikte Kürtçe eğitmenlik yapar.
Yazın dili olarak Kürtçeyi de kullanan Nûrî Hîzanî’nin yayımlanmış Kürtçe kitapları da vardır. İlk Kürtçe kitabı 'Şewqa sibê' 1934 yılında çıkar. O yıllarda çıkan Riya Teze için de Kürtçe şiir ve makaleler kaleme alır. Kürtçe şiirlerinden oluşan kitabı ‘Hub û Xebat’ 1962 yılında Erivan’da yayımlanır.
1966 yılında Erivan’da Hecîyê Cindî, Mîroyê Esed, Tîtal Mûradov, Fêrîkê Ûsiv gibi Kürt aydınlarının katılımıyla Nûrî Hîzanî’nin 70 yaşında girmesi vesilesiyle ve emeğine olan şükranlarını dile getirmek için bir etkinlik düzenlenir. Etkinliğin haberini Riya Teze için gazeteci ve yazar Emerîkê Serdar yapar. Nûrî Hîzanî belki de Kürt olmamasına rağmen Kürtçe şiirler yazıp kitap halinde yayımlayan ilk şairdir.
Nûrî Hîzanî şiirlerinde dikkat çeken yanlar vardır: Sovyetleri öven şiirlerinin yanı sıra Kürdistan’a olan sevgi ve bağlılığı oldukça güçlüdür. O kadar ki mesela 'Kerîk ji poêma Dêrsim’ (Dersim destanından bir kesit) şiirinde, Türk devletinin Dersim üzerindeki zulmünü anlatırken şiirinde ’doxtirê veterînar’ (Veteriner doktor) adıyla Nurî Dersimî’den ve ‘şaîrê Mircan-Dag’ (Mercan Dağ’ın şairi) adıyla da Alişer’den bahseder. Kanımca edebi yönünün ötesinde tarihi açıdan Nûrî Hîzanî’nin şiirleri oldukça önemlidir. [1]