Kürtlerin destanlarını, kahramanlıklarını, acılarını, sevinçlerini dengbêjler sayesinde öğreniyoruz. Dengbêjleri dinlediğim zaman onların dizelerindeki mekanlara giderim, beni parçalanmış ülkemin ücra köşelerine götürür. İsmini duyduğum ama görmediğim bir dağ, ova, nehir yada bir kent ile tanışırım. Dengbêjlik benim için bir aşktır.
Dengbêjlik kültürünü yaşatmaya çalışan genç sanatçı Rebêr Serhed, yaşama gücünü dengbêjlerin sesinden aldığını belirtiyor. Dört kuşaktır bu geleneği sürdüren bir aileden gelen Rebêr, babasına ait eserleri de seslendiriyor.
Bir yandan popüler kültür, diğer yandan asimilasyon ve inkar politikalarına karşı kültürel direnişin en önemli unsurlarından biri haline gelen dengbêjlik, unutturulmaya çalışılan Kürt tarihinin canlı bir hafızasını oluşturuyor. Kürt kültür ve tarihinin günümüze kadar ulaşmasında önemli bir yere sahip olan dengbêjlik geleneğini sürdüren sanatçılardan birisi de Rebêr Serhed.
Babasının eserlerini seslendiriyor
Ailedeki dengbêjlik geleneğinin 4 kuşaktır devam ettiğini belirten 26 yaşındaki Serhed, “Aslında müzikle tanışıklığım doğuştan. Dengbêjlik bizim ailede geleneksel. Babamın dedesi ile başlamış. Şimdi de benimle devam ediyor diyor. Hem dedesinin hem de babasının kendi eserleri olduğunu anlatan Serhed onları koruyamamaktan yakınıyor.
Mehmet Çakır
Kayıtlarını koruyamadık
Serhed, Babam Mehmet Çakır’ın kendi yaptığı stranlar var. Hem kendi stranlarını hem de diğer dengbêjlerin stranlarını okuyor. Derdê min giran e Şên bişewite û dewran e gibi birçok eseri var. Babama ait eserleri de seslendirip yaşatmak istiyorum diyor.
Serhed, Dedem Rıza Çakır’ın kendi şarkıları vardı, kaset kayıtları vardı. Ciddi bir arşivi vardı ama maalesef koruyamadık, birer birer elimizden gitti diyerek, üzüntüsünü dile getiriyor.
Çocuk korosuyla başladı
Serhad yöresinin dengbêjliğin merkezi olduğunu anlatan Serhed, “Ben de dengbêjliğin hayat bulduğu bu bölgenin Muş iline bağlı Xorung köyünde dünyaya geldim diyerek, müzikle bağının çocukluktan itibaren olduğunu belirtiyor. Profesyonel bir eğitimi olmasa da aile geleneğinin müzik hayatına büyük katkısı olduğunu ifade eden Serhed, babasının teşvikiyle müziğe başlamış. Bir dönem Muş’ta Mezopotamya Kültür Merkezi’ne bağlı Rojka isimli kültür merkezi olduğunu anlatan Serhed, Babam da bu kültür merkezindeki kültürel çalışmalar yürütüyordu. Orada stranlar söylüyor, halk onları dinliyordu. Beni bu merkezdeki çocuk korosuna dahil etmesi ile müzik hayatım da başlamış oldu” dedi.
Kültür merkezinde Kürtçe de öğrendiklerini belirten Serhed, “Devlet bu kültür merkezindeki kültürel çalışmalardan rahatsız olduğu için kısa sürede kapattı. Yenisinin açılmasına da izin verilmedi dedi. Serhed, daha sonra Muş’tan Amed’e göç etmek zorunda [1]kaldıklarını belirtiyor.
Rebêr Serhed
Almanya’da müziğe devam
Amed’in Sur ilçesine yerleştiklerini belirten Serhed, öz yönetim süreçlerindeki saldırılar, polis baskısı ve tehditleri ardından İstanbul’a göç etmek zorunda kalmış. Ardından da yurt dışına gelmiş. Bir buçuk yıldır Almanya’da olan Serhad, müzik çalışmalarına ise Kürt Kültür Hareketi TEV-ÇAND bünyesinde devam ediyor.
Ülkedeyken daha çok folklorik müzikler söylüyordum. Bir grubumuz vardı Muş’ta düğünlerde sahne alıyordum. Avrupa’ya geldikten sonra ise dengbêjlerin eserlerini seslendirmeye başladım. Babam hem şaşırdı hem de çok sevindi. Sanırım bu yönelimimde, çocukluğumun dengbêjler ile geçmesi ile memleketten uzakta oluşan sevgi ve özlemin de etkisi var diyor.
Dengbêjlik benim için aşk
Serhed, dengbêjliğin Kürt kültürünün çok önemli bir parçası olduğunu belirtti ve ekledi: “Kürtlerin destanlarını, kahramanlıklarını, acılarını, sevinçlerini dengbêjler sayesinde öğreniyoruz. Dengbêjler sözlü tarihin taşıyıcılarıdır. Sadece müzik boyutu ile sınırlandırıp değerlendirmek yetersiz kalır. Ben dengbêjleri dinlediğim zaman onların dizelerindeki mekanlara giderim, beni parçalanmış ülkemin ücra köşelerine götürür. İsmini duyduğum ama görmediğim bir dağ, ova, nehir yada bir kent ile tanışırım. Bu sayede ülkeme, halkıma ve toprağıma kavuşur, onunla güçlü bir bağ kurarım. Dengbêjlik benim için bir aşktır. Dengbêj müziği yaşam kaynağımdır. Yaşama hevesimi ve gücümü dengbejlerin sesinden alıyorum.”
O geleneğe layık olacağım[1]
Serhed, Genç bir dengbêj dinleyicisi olarak elimden geldiğinde o geleneğe layık olmaya çalışıyorum derken, büyük bedel, emekle bugüne taşınmış geleneksel stranların ise bozulmaması gerektiğinin altını çiziyor ve sanatçılara bu konuda duyarlı olma çağrısı yapıyor: Mesela geleneksel stranları kısa kısa bir araya getirip okuyorlar. Stranın bütünlüğü, içeriği tamamen anlamını yitiriyor. Yeni nesil, stranları onların okuduğu gibi tanıyacak. Şehitler üzerine yakılmış bir ağıt, oyun havasına dönüştürülerek okunuyor. Kendi üretimleri üzerinde oynayabilirler ama halka mal olmuş stranlara bu şekilde yaklaşılmasını müzikal soykırım olarak görüyorum.