Kürt Kadınların Penceresinden: Resmî Kimlik Politikaları, Milliyetçilik, Barış Mücadelesi
Handan Çaglaya
lletişim Yayıncılık 2013
Uluslararası ilişkiler, milliyetçilik, militarizm ve toplumsal cinsiyete dair ufuk açıcı çalışmalarıyla
tanınan Cynthia Enloe, 2006 yılının ilk günlerinde, Ankara'da Militarizm, Feminizm ve Hayret Etme
başlıklı bir konferans vermişti. Yaklaşık iki saat süren konferansta, feminist merakla basit [1]
sorular sormanın ve hayret etmenin önemine dikkat çekmiş, bizlere sunulan ve çoğunlukla
doğal kabul ettiğimiz kurguların ötesine geçebilmenin ve gerisindeki karmaşık süreçlere
nüfuz edebilmenin ancak böyle mümkün olabileceğinden söz etmişti Enloe.
Elinizdeki kitap, resmi kimlik politikalarına, milliyetçiliğe, militarizme ve barış mücadelesine
böylesi bir merakla bakma çabasının ürünü olan makalelerden oluşuyor.
Çoğu 2006-2011 yıllarında yapılan yayınlara ve çeşitli konferanslardaki sunumlara dayanan makalelerde, genel
olarak milliyetçilik, resmi kimlik politikaları ve toplumsal cinsiyet arasındaki ilişki irdeleniyor. Ancak esas olarak bu
politikaların Kürt kadınlara yansımalarına ve Kürt kadınların 1990 başlarından itibaren süregelen mücadelesinin, söz
konusu politikalar üzerindeki etkisine odaklanılıyor. Her ne kadar ayn tarihlerde ve farklı bağlamlarda yazılmış olsalar
da, bu açıdan bakıldığında, makalelerin ortak bir izleğe sahip olduklarını belirtmek mümkün. Bu izlek, resmi kimlik
politikalarının yanı sıra, kimi zaman gayri resmi kimlik politikalarına bakmayı da kapsıyor. Ancak bu, devletin hem
zor hem de ideolojik aygıtları marifetiyle uygulamaya konulan resmi kimlik politikaları ile çoğu bu politikalara karşı
tepki ya da direnme şeklinde değerlendirilebilecek politika ve pratiklerin birbirinin aynıymış gibi ele alınması anlamına
gelmiyor. Böylesi bir yaklaşım, etik açıdan doğru olmayacağı gibi, olgusal açıdan da mümkün değil. Burada esas olarak
amaçlanan, direnme ve hak arayışı temelinde ortaya çıkmış olsalar bile, milli kurgulara ve etnik/ulusal kimlik gibi
kolektif kimliklere dayalı politika ve pratiklerin de toplumsal cinsiyetten azade olamayabileceğine dikkat çekmek.......