Kürt Meselesi Ve Said Nursî
Abdülkadir Menek
Nesil Yayıncılık
YAKIN DÖNEMDE Türkiye toplumunda en büyük acı ve ızdırap konusu olan, en ziyade can
kaybına yol açan, en ziyade gerilim ve kutuplaşma üreten ve toplumun enerjisini her
açıdan en ziyade tüketen mesele, çok benimsediğim bir tanımlama olmasa da giderek
yerleşen ifadesiyle ‘Kürt meselesi’dir. İlk olarak Diyarbakır’ın 639’da Müslüman
ordularınca fethedilmesiyle İslâm’a açılan Anadolu’da din ortak paydasında beraberce
buluşan iki kardeş milletin bilhassa son yüzyıl içinde yaşadıkları, sebepleri ve sonuçlarıyla,
dikkatli bir incelemeyi hak ediyor. ‘Kürt meselesi’nin nasıl ortaya çıktığı; daha
doğrusu, bu toprakların bir sâkini iken Kürtlerin nasıl bir ‘mesele’ye dönüştürüldüğü, akıl ve
vicdan terazisiyle tartılmaya muhtaç bir husus. Elinizdeki kitap, işte bu bakımdan
değerlendirilmeyi hak ediyor. Kürt Meselesi ve Said Nursî, Risale-i Nur’un rahle-i tedrisinden
geçmiş, Kürt kökenli bir bölge insanı olarak yaşanan gerilime birebir vâkıf bir yazarın
elinden çıkmış olmak itibarıyla, bize konunun geçmişine ve bugününe dair yararlı bilgiler ve
isabetli gözlemler sunuyor.........[1]