Modern Kürt Tarihi
Orijinal Adı: A Modern History Of The Kurds
David McDOWALL
Çeviren: Neşenur DOMANİÇ
Doruk Yayınları 2004
Kürt nüfusu en az 25 milyon olmasına rağmen, onlar hakkında hâlâ çok az bilgimiz var. Nüfusu beş yüz binin
üzerinde olan Kuveyt hakkında bile muhtemelen daha çok yayın bulunmaktadır. Bunun nedenleri açıktır:
Kürtler Mezopotamya ovası. İran ve Anadolu yaylalarındaki güç merkezleri arasındaki marjinal bir bölgede
yaşamaktadırlar. Coğrafi, siyasal ve ekonom ik anlamda marjinalleştirilmişlerdir. Ancak son on yıl boyunca
Kürtlerin önem i sürekli bir biçimde artmıştır. Artık yeniden yüzyılın ortalarındaki yıllarda olduğu gibi gözden
kaybolacaklarını düşünmek zordur. Günümüzde tam bir ulus gibi bütünleşemeseler bile, göz ardı edilemeyecek
bir etnik topluluk haline gelmişlerdir. Tek başına bu nedenle dahi olsa, daha iyi anlaşılmayı haketmektedirler.
Kürt tarihi konusunda çok az şey yazıldığından, koşullar daha iyi bilinseydi gerekli olmayacak kimi ayrıntıları
da yazdım. Hatta İngilizce, Fransızca ve Arapça yalnızca sınırlı bir temel sunduğundan yazdıklarım
bir deneme niteliği de taşıyabilir. Tabloyu tamamlamak için Kürtçenın yanı sıra Farsça, Türkçe ve Rusça
bilinmesi de gerekiyor. 191-8-25 yıllarına önemli bir yer ayırdım. Bunun nedeni oldukça basit: Bu kısa süre içinde Kürtler devlet kurmak için büyük
bir fırsat kaçırdılar, parçalanarak Osmanlı ve Kajar imparatorluklarının yerine kurulan yeni devletler sistemi içindeki azınlıklara dönüştüler. Bu Kürt
halkı için tayin edici bir andı. Çatışan tarafların nasıl ve neden bu şekilde davrandıklarını anlamak, daha sonraki gelişmelerin anlaşılması açısından
büyük önem taşımaktadır. Özellikle Türkiye’deki ve Irak’taki Kürtlerin mücadeleleri üzerinde durdum. Çünkü bu iki ülkede Kürtler nüfusun yüzde
20’sini ya da daha fazlasını oluşturmakta ve bunun yaygın etkileri kendisini göstermektedir. Bu iki ülke aynı zamanda Kürtlerin en çok aktif oldukları
yerlerdir. Bunlara ek olarak batı İran’daki Kürtlerin hikâyesini de ele almaya çalıştım, çünkü ulusal hareket İrak ya da Türkiye’ye göre çok daha az
başarılı olduysa da, İran’daki sayılan beş milyonun üzerinde ve İran nüfusunun yaklaşık yüzde 10’unu oluşturuyorlar. Yaptığım kamuoyu araştırmaları
öylesine genişti ki, Suriye ve eski Sovyetler Birliği’ndeki Kürt sorununu bu yeni baskının ekleri dışında ele almama engel oldu. Bilimsel adlandırma ve
transkripsiyon konusunda bir tutarlılığa ulaşmam neredeyse imkânsız olduğu için üzgünüm Türkiye’deki Latin harflerinden oluşan alfabe, Avrupa’dan
bildiğimiz yer ve isimlerin yazım şekillerini değiştirmişti. Türkiye’de, İran’da ve Irak’ta isimler ya da bilinen yazım şekilleri yıllar içinde değişmişti.
Dahası, Kürtçe yazım şekilleri çoğunlukla Kürtler dışında kimse tarafından anlaşılmıyordu, örneğin VVirmi (Urmiye) ve Shnu (Uşnaviye) Kimi durumlarda
ise isimler şu ya da bu nedenle değişmişti, örneğin Sawj Bulaq Mahabad olmuş, Sinna Sananda) haline gelmiş ve Julamırk Hakkari olmuştu. Bunun
üzerine ilgili dönem de kullanılan ismi kullanmaya çalıştım, okuyucuların indekste karşılıklı olarak baktıkları takdirde herhangi bir zorlukla karşılaşmayacağını
umuyorum. Transkripsiyon açısından ise en basit çözüm, 1923 sonrası Türkiye dışında, mümkün olduğu ölçüde sadeleştirilmiş standart Arap
transkripsiyonlarını kullanmak gibi göründü. Örneğin iki önem li İran ismi olan Ghazi ve Ghassemlou, kitapta Gazi ve Gasimlu olarak görünüyor.
Kürdistan tartışmalı bir kavram. Bu kavramı yalnızca halkın çoğunluğunu Kürtlerın oluşturduğu bölgeleri belirtmek için kullandım, herhangi bir siyasal
görüşü ifade etmiyor. Bu nedenle kavram, Türkiye’de örtük bir biçimde ‘Doğu’ ya da ‘Güney Doğu’ denilen bölge için, İran’ da (bunun açıkça kastedildiği yerler
haricinde) Kürdistan eyaletinden fazlasını içeren bölgeyi Batı Azerbaycan’ın Kürt bölgelerini ve Kirmanşah’ı da içerecek şekilde ve Irak’ta özerk bölgenin
ötesine taşacak şekilde kullanıldı. Son olarak, bilinen her küçük olgu için bir referans elde etme isteğime engel oldum çünkü bu, kitabı tahammül edilemeyecek
kadar uzatacaktı. Bunun yerine açıklanması gereken noktaları ya da yaptığım bir alıntıyla ilgili referansları dipnotlarla sınırlayarak belirtmeye çalıştım.
Birinci dereceden kaynaklarım iki türden. Neredeyse çoğu Kürt olan önemli sayıda insan kendi tarihlerini ya da günümüzdeki durumlarının çeşitli yönlerini
anlatmak için cömertçe vakit ayırdılar. Diğer birincil kaynağım ise Kamu Kayıt Bürosu’nun arşivleri oldu; bunun hem avantajları hem de dezavantajları var.
1870’lerden 1945’lere kadar Ingiliz diplomatları Kürdistan’m değişik bölgelerinde gelişen olaylar konusunda düzenli raporlar verdiler. Bu raporlar muhtemelen
Kürdistan konu sundaki yegâne ve en önemli arşivleri oluşturuyor ve bu nedenle değerleri çok yüksek. Fakat bunların ihtiyatla ele alınmaları gerekiyor.
Bunun nedeni emperyalist bir gücün dürtülerinin kuşkulu olması değil, bu doğru olabilir ama diplomatlar yine de durumu anlamaya ve neler olup bittiğini
tam olarak bildirmeye çalışmışlardır. Neden, Ingiliz diplomatların Kürdistan’daki olaylara Ingiliz çıkarlarının prizmasından bakmalarıdır. Kürdistan’da onların
dikkatini çekmeyen başka olaylar da olmuş olmalı Bunların belki de en önemlisi ekonomik ve sosyal değişim süreçleridir. Bu süreçlerin daha iyi belgelenmiş
ve anlaşılmış olması halinde Kürdistan konusunda bildiğimiz çoğu olayın yeniden değerlendirmeye tabi tutulacağını düşünmekten vazgeçemiyorum.[1]