Zilan Hasret Yıldız, adeta sanatın kucağına doğmuş bir defjen. Babası Kürt müziğine ve kültürüne yıllarca emek vermiş bir dengbêj. Zilan çocukluğundan bu yana babasının sesi, ağabeyinin bağlaması sayesinde müzikle ve sanatla besleniyor. [1]
Atölyelerinde ağırlıyor beni Zilan. Tatlı bir sohbete koyuluyoruz. Kendisini yakından tanımaya başlayınca enstrümanıyla ne kadar da bütünleştiğini fark ediyorum. Kendisini ifade ediş biçiminin tamamıyla o anda vücut bulduğundan bahsediyor. Enstrümanından bahsederken kendinden bir parçayı tanımlıyor adeta. Çok etkileniyorum.
Ahura Ritim Topluluğu, Neva Pangea, Salut de Smyrne isimli gruplarda müzik yapan Zilan, ana enstrümanı def ile birlikte geliştirme sürecinde olduğu bendir, tonbak, djembe, darbuka gibi müzik aletleri çalıyor. Yunanca, Ladino, Türkçe, Kürtçe (Kurmanci, Zazaki, Sorani, Hawrami), Ermenice, Azerice, Gürcüce, Arnavutça, Makedonca, Farsça gibi dünya halk dillerinden şarkılar söylüyor.
1996 yılında, üç çocuklu bir ailenin ortanca çocuğu olarak dünyaya gelen Zilan aslen Erzurum Horasanlı. Üniversiteye kadarki öğrenimini doğduğu İstanbul’da tamamlıyor. Ardından Dokuz Eylül Üniversitesi Matematik Bölümü’nü kazanıp İzmir’e yerleşiyor. Süreç içerisinde müziğe olan ilgisi giderek artan Zilan müzisyenlerle ve müzik gruplarıyla ilişkilenmeye başlıyor. Müzik, hayatında giderek daha merkezi bir yere varınca da Ege Üniversitesi Konservatuvar Bölümü’ne girmeye karar veriyor.
Babası bir dengbêj
Zilan’ın müzik ile olan tanışıklığı daha çocukken başlıyor. Babası Kürt müziğine ve kültürüne yıllarca emek vermiş bir dengbêj Kısmet Yıldız. Onun sesi ve ağabeyi Şeref Yıldız’ın çaldığı bağlamanın ezgileriyle büyüyor Zilan. Onun deyimiyle “sanatın kucağına” doğuyor. Bu sayede müzik ve sanatla besleniyor. Zilan müzik serüvenini şöyle anlattı:
“Çocukluğumuzdan bu yana babam bizi hep müzik kültürüyle yetiştirdi. Kürt müziğine ve kültürüne yıllarca hizmet etmiş birisi. Bizi müzikle ve anadilimizle büyütmeye çalıştı hep. Babamın bu çabasını o zamanlarda çok algılayamıyorduk. Kürtçe müzikler, dengbêjler bize sıkıcı gelirdi. Off yine mi dengbêj derdik. Evde sürekli Kürtçe haberler izleniliyor, Kürtçe müzikler çalıyordu. Bunun kıymetini çok sonraları anlamaya başladık. Şimdi artık bir dengbêj dinlediğimde yaşadığım hisleri, duyguları daha iyi anlıyorum. O zamanlardan biriktirdiğim deneyimleri şu an yaşıyorum. Babam dengbêjlik yaparak hayatını müzikten kazanıyor. Ağabeyim de aynı şekilde bağlama çalıyor. Ama ben kendimi üniversiteye kadar müzik içerisine pek dahil edemedim. Farklı ideallerim vardı. Matematikten keyif almıyordum. Oysa müzikle bir şekilde mutlu olabiliyorum.”
Ahura Ritim ile yeni bir süreç
Zilan daha sonra def eğitmeni Sami Hosseini ile tanışıyor. Ondan def dersleri almaya başlıyor ve ardından Ahura Ritim Topluluğu’na dahil oluyor. Ahura Ritim Topluluğu’na dahil olduktan sonra kendini bambaşka bir kulvarın başlangıcında buluyor. Zamanla müzik ve sanat anlayışı da çeşitlenmeye başlıyor.
Ahura’ya dahil olmadan önce bütünüyle Kürt müziği ile kültürlenmiş bir tarafı olduğundan bahseden Zilan, müziğin sanki Kürtçe müzikten ibaretmiş gibi ya da işte en fazla Anadolu türküleri, Kürtçe stranlar, dengbêjler skalasının bu kadar olduğunu söylüyor. Ahura’ya dahil olduktan sonra diğer dillerde de müzik yapılabildiğini, bunun daha geliştirici olabildiğini görüyor. Farklı kültürlerin ezgilerini tanımaya başlayınca farklı enstrümanlar çalmaya başlıyor
Neva Pangea müzik grubu
Zilan, 2019 yılında Cenk Arslanbuğa ile tanışıyor. Birlikte müzik yapmaya karar verince Mahzun Erdoğan’ı da dahil ederek Neva Pangea müzik grubunu kuruyorlar. Zilan, insanlara anlatmaya çalıştıklarının tam da bu olduğunu vurguluyor ve ekliyor:
“Asıl derdimiz bu; çok dilli müzik yapmak. Bu coğrafyada bir kişiye bile ulaşmış olmak, farklı bir dilde müzik yaparken aynı duyguları hissettiriyor olmak bizim için büyük bir başarı. Gayemize ulaşmış oluyoruz bu şekilde”.
Zilan, daha sonra Neva Pangea aracılığıyla tanıştığı Murat Küçükarslan ve Serap Çiğdem Şahin’in kurduğu Salut de Smyrne grubuna dahil oluyor. İki grupta da vokal ve ritim çalışmaları yapan Zilan, Salut de Smyrne’de Sefarad parçaları çalışıyor. Çok dilli müzik yapmak Zilan’ı çok fazla besliyor. Hem vokal olarak farklı bir dil çalışmanın hem de farklı bir telaffuz öğrenmenin çok geliştirici olduğunu söylüyor.
Defte kendimi buluyorum
Zilan’ın ana enstrümanı def olsa da öğrenim ve gelişim sürecinde olduğu djembe, darbuka, tonbak, bendir gibi enstrümanlar da çalıyor. Enstrümanın kendi içinde bir coşkunluğu olduğunu söyleyen Zilan sözlerine şöyle devam ediyor:
“Beni orada tutan en büyük şey bu. Karakterimle çok bağdaştırıyorum. Mutluluğu da coşkun, hüznü de coşkun. Def bugüne kadar birçok yerde kullanılmış bir enstrüman. Cenazelerde, alanlarda, ayinlerde… Hüznünün de heyecanın da doruklarda yaşandığı yerlerde icra edilmiş bir enstrüman. Ben de duygularımı genelde bu şekilde yaşıyorum. Hayatım bu şekilde akıyor. Defte kendimi buluyorum. Kendimi ifade ediş biçimim tamamıyla orada vücut buluyor.”