Çok sayıda sahne kapanıp tiyatro topluluğu dağılırken kimi tiyatrolar da kapanma ve dağılmanın eşiğine geldi. Pelin Temur, “Baskı grupları oluşturulması şart gibi görünüyor. Örgütlenmeliyiz yani. Böyle bütüncül ve büyük bir krizden tek başımıza çıkabilmemiz mümkün değil’’ diyor.[1]
Yaklaşık iki buçuk yıllık salgın, hayatın her alanında olduğu gibi sanat alanında da ciddi etkiler yarattı. Sanatın içerisinde salgından en çok etkilenenlerden biri de tiyatrolar oldu. Çok sayıda sahne kapanıp tiyatro topluluğu dağılırken kimi tiyatrolar da kapanma ve dağılmanın eşiğine geldi. Tiyatrocular için yeni sezon Eylül’de başladı. Biz de yeni sezon öncesi tiyatroculara salgının etkilerini ve yeni sezon hakkında ne düşündüklerini sorduk.
İlk olarak salgın sürecinin kendilerini nasıl etkilediğini sorduğumuz Mek'an Sahne yürütücülerinden yazar Pelin Temur, ne oyun oynayabildiklerini ne de yeni oyunlara çalışabildiklerini, dolayısıyla kişisel geçimlerini sağlayabilmek adına başka yollar aramak zorunda kaldıklarını söyledi. Bir mekanları olmadığını söyleyen Temur, Bir mekanın kapanması sadece bir salonun daha eksilmesi anlamına gelmiyor şüphesiz. O mekan etrafında oluşan teatral enerji de kayboluyor. Oradan doğabilecek ya da oradan ilham alabilecek potansiyeli de yitirmiş oluyorsunuz. Size açık mekanlar, prova ve gösterim için seçenekler olduğunu, seyirciye ulaşabileceğinizi bilmenin verdiği üretme cesaretini de yitiriyorsunuz. Bu anlamda çok şey kaybettik iki buçuk yılda diyor.
Tiyatro örgütsüz
Kendilerinin de diğer tüm tiyatrolar gibi bu süreçten etkilendiğini söyleyen Gölge Tiyatro Topluluğu yürütücü ve sanatçılarından Rewşan Apaydın ise Bir bütün olarak Türkiye'de tiyatro yapabilmek zaten sürekli bir temponun içerisinde olmayı gerektiriyordu. Salgın ise biraz daha görünmeyenleri su yüzüne çıkardı. Öncelikle örgütlü olmamanın gerçekliği ile çarpışıldı. Bu yüzden yapılan ilk şey tiyatroların sözünü söyleyeceği birkaç platform yaratmak oldu. Ancak sonrasında salgın gündem olabildi diyerek tiyatrolar arasındaki örgütsüzlüğe dikkat çekiyor.
Tiyatrolar geriye gitti
Batman'da tiyatro faaliyetlerini yürüten Yenisahne yürütücü Yakup Selimoğlu ise bu süreçte yaşadıkları en acı şeyin tiyatrocuların arkasında hiçbir kurumsal desteğin olmadığına dikkat çekiyor. 130 kişilik bir sahnemizin ve 150 kişilik bir kafemizin bulunduğu Yenisahne, bu süreçte en çok maddi olarak etkilendi. Bu süreç boyunca kiralarımız başta olmak üzere devam eden kredilerimize ek krediler çekerek ayakta kalmaya çalıştık hiçbir gelirimiz olmadan diyen Selimoğlu, ekonomik sorunların yanında sanatçı olarak sahnelere çıkıp izleyicileriyle buluşamamanın da kendilerinde derin yaralar açtığını vurguluyor.
Sanatçıları ayakta tutan en büyük motivasyon kaynağının üretmek ve seyirciye ulaşmak olduğunu söyleyen Selimoğlu Mental olarak da geriye gittiğimizi hissetmemek elde değil. Bu üretimsizliğin getirmiş olduğu hantallıktan da fiziken nasıl toparlanacağımızı bilememekteyiz. Bunları aşmak için atölyeler, oyun analizleri ve workshoplarla kendimizi diri tutmaya çalışıyoruz diyor.
Yeni bir kapanmayı kaldırmaz
Uzun süreli salgın kapanmalarının ardından yeni sezona girilirken yeni bir kapanma olup olmayacağı konusu ise hâlâ belirsiz. Olası yeni bir kapanmada tiyatroların nasıl etkileneceğini sorduğumuz Pelin Temur, Bir kapanma daha olursa daha fazla mekan kapanır büyük olasılıkla. 2.5 yıl bile dayanışmamızdaki dağınıklığın kaldıramayacağı kadar uzundu. Biz de oyun oynayamayız, yeni oyun çalışamayız. Enerjimizi başka başka işlerde tüketip dururuz diyor.
Yeni bir kapanmaya gidilmezse bile tiyatroyu ve tiyatrocuları zor bir sürecin beklediğini söyleyen Temur, Kapanma, bu küçük mekan ve grupların çoğunun dağılmasına neden oldu zaten. Ayakta kalabilenler, yeni bir kapanma olmasa bile salgın tedbirleri nedeniyle daha az seyirci almak zorunda kalacak muhtemelen. Bilet fiyatlarını artırmak zorunda mı kalacaklar? Başka bir çözüm mü aranacak? diyerek, kendilerini bekleyen sorunlara dikkat çekti.
Yenisahne de kapanabilir!
Yakup Selimoğlu ise yeni bir kapanmanın getireceği vehameti, Bu kadar yönlü olumsuz etkilenmeden sonra yeni bir kapanmaya ve üretimsiz bir süreci kaldırabilecek ne takatimiz ne de sabrımız kalmış bulunuyor. Kendi adımıza eğer böyle bir kapanma tekrar gelecek olursa Yenisahne’yi fiziki olarak kökten kapatmak zorunda kalacağımızı üzülerek söylemek isteriz sözleriyle anlatıyor.
Oyunun her aşamasına hasretiz
Pandemi sürecinin tiyatrocular üzerindeki yansımalarına dair Sahnelerin kapanmasına seyirci kalındığını görmek, dağılan ekipleri bir yerlerden okumak derin yaralar bıraktı hafızalarımızda diyen Rewşan Apaydın, olası tüm durumlara karşı daha çok yan yana gelmek gerektiğini vurguladı.
Tiyatrocular desteklenmeli
Tiyatrocuların yaşadığı sorunlara karşı çözüm önerisi olarak Olası kapanmalarda sinema ve tiyatro salonlarının kesinlikle açık kalması sağlanmalıdır. Devlet ve şehir tiyatroları sanatçılara sahnelerinin kapılarını ücretsiz bir şekilde sonuna kadar açmalılar diyen Yakup Selimoğlu, Kürt sanatçıların zaten birçok açıdan daha büyük sorunlarla ilgilenmek zorunda kaldığını da hatırlattı.
Örgütlenmeliyiz
Pelin Temur ise tiyatrocular için örgütlülüğün önemine vurgu yaparak şunun altını çiziyor: Sadece tiyatro değil her alanda yerel taleplerin seslendirilmesi ve bu talepler çevresinde hareket edecek baskı grupları oluşturulması şart gibi görünüyor. Örgütlenmeliyiz yani. Böyle bütüncül ve büyük bir krizden tek başımıza çıkabilmemiz mümkün değil. Pandeminin ilk anlarında gösterdiğimiz refleksiz dayanışmanın daha sistematik ve kalıcı hale getirilebilmesi için çalışmamız, bir araya gelmemiz gerekiyor. Sadece maddi dayanışma değil, ortak talepler yönünde politikalar geliştirilmesi için toplumsal baskı oluşturabilecek bir zeminde bir araya gelmemiz de şart. Kimse bu boyutta bir krizle -ve sırada bekleyenlerle- tek başına baş edemez.