Kürt Sorunu
Altan Tan
Timaş Yayınları
2009
Kürt sorunu bugün Türkiye'nin en önemli sorunlarının başında geliyor. Bu toplumun tarihi kodlarında var olduğuna [1]
inandığımız 'Derin Akıl' acilen devreye girmez ve sorunu, bugünün şartlarını göz önünde bulundurarak, tarihi ve
kültürel referansları doğrultusunda çözmezse, korkarız ki sadece Türkiye değil, Ortadoğu' daki devletlerin tümü
ve bu devletlerdeki halkların tamamı, bugüne kadar yaşadıkları acılardan çok. daha büyüklerini yaşamak zorunda
kalacaklardır. Gelinen noktada Kürt sorunu artık sadece Türkiye'yi ilgilendiren bir iç sorun olmaktan çıkmış, bölgesel
ve hatta uluslararası bir boyut kazanmış durumdadır. Günümüz dünyasında ABD ve Rusya gibi süper devletler,
Gürcistan içifıde özerk bir bölge olan, sadece 70 bin nüfuslu bir Güney Osetya üzerinden bile hesaplaşabilmekte,
gerektiğinde savaşmaktadırlar. Bugün Türkiye kamuoyu korkunç bir dezenformasyon bombardımanının yoğun etkisi
altında bulunmaktadır. Türkiye kamuoyunu bu etkilerden kurtarmadan, duru, arı ve doğru bir bilgilendirme olmadan,
Kürt sorunu bütün yönleriyle aydınlatılmadan meseleleri anlamak ve çözüme kavuşturmak mümkün değildir.
Yine bu sorunu doğru ve kalıcı bir çözüme kavuşturabilmek için günümüz dünyasının sosyal ve ekonomik durumunu
kavramanın yanında, Türkiye'nin Osmanlı'dan itibaren yaşadığı olayları, tarihi süreci, Tanzimat'tan sonraki gelişmeleri,
İttihat Terakki ve Cumhuriyet dönemi siyasi tarihimizi de çok ayrıntılı bir şekilde bilmek gerekmektedir. Dünü bilmeden
bugünkü durumumuzu anlamamız, bugünkü durumumuzu doğru bir şekilde tespit etmeden de yarınlarımızı kurgulamamız
mümkün değildir. Dünya bugün, küreselleşme rüzgarının etkisiyle hızla farklı bir yöne doğru gitmekte; AVRUPA BİRLİGİ,
ŞANGHAY BEŞLİSİ ve NAFTA gibi yeni oluşumlar meydana gelmekte, siyasi, ticari ve kültürel yeni havzalar ortaya çıkmaktadır.
Birinci Dünya Savaşı'nın şartlarında tüm İslam coğrafyasına zorla ve hile ile kabul ettirilen sistemler, yaşadığımız yüzyıl
boyunca derin acılara sebep olmuş ve bu sistemler, bugün artık sürdürülemez bir noktaya gelmiş bulunmaktadır.
Ulusçuluk, ulusalcılık, milliyetçilik, laiklik ve laikçilik gibi, İslam dünyasının yabancısı olduğu kavramlar, sistemler ve
uygulamalar ciddi bir analize tabi tutulmadan da Kürt sorununu çözmek mümkün değildir.
Yaptığım bu çalışmada Kürt sorununu dünü, bugünü ve yarını ile ele almaya çalıştım. Bir tarihçi, etnograf, dil bilimci
veya antropolog olma iddiasında değilim. Bu konular hakkında aktardıklarım sorunun daha rahat anlaşılması için özet
ve ön bilgiler olarak kabul edilmelidir. Yaptığ!m çalışmanın eksiksiz ve hatasız olduğu iddiasında da değilim.
Gözden kaçırdığım veya eksik bıraktığım konular olabilir. Bazı tespit ve değerlendirmelerim birçok kişi ve kurumu
(parti, cemaat, örgüt vb) rahatsız edebilir. Ancak siyasi fikri ve ideolojisi ne olursa olsun önyargılardan uzak, sağduyulu,
vicdan ve insaf sahibi hemen herkesin tasvip edeceği bir çalışma yaptığım kanaatindeyim.
Konuya getirdiğim yaklaşım şekli ve bana ait olan tespit, yorum ve analizler tartışılabilir. Zaten Kürt sorunu da dahil tüm
sorunlar özgür bir tartışma ortamı olmadan çözülemez. Özgür tartışma ve objektif değerlendirmeler, konunun daha iyi
anlaşılmasını ve doğru bir çözüme ulaşılmasını sağlar. Kitabın sonraki baskılarında okuyuculardan gelecek eleştiriler ile
tespit edilen eksiklikler mutlaka değerlendirilecektir. Türkiye'nin, Kürt sorunu başta olmak üzere mevcut tüm sorunlarını
en kısa zamanda çözmesi ve o günlerin yakın olması dileğiyle ...
Altan TAN
KASIM 2008- DİYARBAKIR