Özellikle ağıtlarımız; bizi bunca sene korumuş, bunca yıl asimilasyona karşı direnişte etkili olmuş. Kürdistan’ın birçok yerinde kültür ve dil bu kadar iyi korunmamıştır. Yüz yıllardır Türklerin arasında yaşayan Kürtlerin asimile olmaması, kendilerini idare edebilmeleri ve koruyabilmeleri çok müthiş.[1]
Orta Anadolu Kürtleri için klamların ayrı bir önemi var. Yazılı tarihleri zayıf olduğu için kendilerini var edebilmeleri ve gelecek nesillere taşıyabilmesi için klamların önemi büyük. Aşk, ölüm ve kahramanlıklar klamlar ve ağıtlar ile nesilden nesile aktarılıyor. Konya Kürtlerinden Kürt Remzi arşiviyle buna önemli bir katkı sunarken, Serbülent Kanat ise 1980’lerin başından itibaren köy köy gezip ses kayıtları alarak klamların bugüne taşınmasında önemli bir rol oynadı. Sürgünde de sanatıyla buna katkı sunan isimler var. Bunlardan birisi de Hamo Celikan. Danimarka’da doğmasına rağmen Orta Anadolu yöresinin müziğini, yöre Kürtçesini koruyarak icra eden bir sanatçı Celikan. Aynı zamanda öğretmenlik yapan Celikan’ın eserlerinin söz ve müziğinin çoğu kendisine ait. Çektiği kliplerde Orta Anadolu coğrafyasını da görünür kılan sanatçı Celikan ile müziği üzerine konuştuk.
Okuduğun eserleri Orta Anadolu Kürtleri’nin yöre Kürtçesi ile söylüyorsun. Neden bunu tercih ettin.
Evet, annem de müziğimi anlayabilsin, çocuklarım kültürünü ve dilini unutmasın istedim. Kendilerini yazdığım bestelerde bulabilsinler diye. Kürtçe onlara hep yakın olsun, unutulmasın diye…
Müzik tarzında ise daha çok özgün batı müziği hakim. Neden?
Dünyada artık yeni bir döneme geçtik, yeni bir yer aldık. Farklı dillerde şarkı dinleniyor, farklı kültürleri yaşıyor. Sosyal medya kullanmayan neredeyse yok. Orta Anadolu Kürtleri de farklı yerleri geziyor, dolayısıyla her türlü müziği de dinliyor. Müzik zengin bir sanat dalıdır; birçok stili bir arada da barındırır. Kürtler dünyaya açılmak istiyorsa buna sanat ve müzik ile başlayabilir. Dünyada ne tür sanat ve müziğin yapıldığını takip etmeli. Sadece otantik ve yöresel kalmak yetmiyor. Bu yüzden Kürt müzisyenlerinin yükü ayrıca ağırdır. Farklı müzik tarzlarını birleştirebilir; örneğin klasik müzik Avrupa’da inşa edildiğinde çok sayıda müzisyen bundan etkilendi. Bu, bugün de devam ediyor. Sanatsallık ve yaratıcılık Kürtleri geliştirir ve yeni bir yere getirir. Kürt müziği bu şekilde alanını genişletebilir. Bu da asimilasyona karşı bir nevi bir direniştir.
Danimarka’da doğup büyümene rağmen Kürtçe hayatının merkezinde olmuş. Bunu nasıl sağladın?
Ben doğduğumda babam 54 yaşındaydı. Annem hala sağ ve benimle kalıyor. Teyzem de sık sık bizde kalır. Ailenin en küçüğü benim. Dolayısıyla Kürtçe konuşan bir ailede büyüdüm; kendimi bildim bileli evde sadece Kürtçe konuşulur. Ve temiz ve eski bir Kürtçe konuşulur. Dilimi geliştirmek için Kürtçe kitaplar okurum ve eski kelimeleri araştırır, eserler, ağıtlar ve hikayeleri dinler, yazarım. Bu tür araştırmaları neredeyse her gün yaparım. İnsanın Kürtçeyi sevmesi gerekir. Dil, insanın doğasında olmalı. Kürtçe hayatının merkezinde olmalı; dost, arkadaş ve aile ile iletişim de Kürtçe olmalı. Bunların hepsi bir arada olduğunda eserlerin anlamı daha da artıyor.
Orta Anadolu Kürtlerinin müziğinin Kürdistan müziğinden farklılıkları var mı?
Bu soruya ne evet, ne hayır cevabını verebiliyorum. Kürdistan’ın bazı bölgelerine ait şive, müzik ve ağıtlar Orta Anadolu Kürtlerinki ile aynı. Şahsen Kürt müziğinin her tarzını önemli ve güzel buluyorum. Özellikle Orta Anadolu Kürtlerinin müziğideki ritim ve melodiler favorimdir. Özellikle ağıtlarımız… Bizi bunca sene korumuş, bunca yıl asimilasyona karşı direnişte etkili olmuş. Kürdistan’ın birçok yerinde kültür ve dil bu kadar iyi korunmamıştır. Yüz yıllardır Türklerin arasında yaşayan Kürtlerin asimile olmaması, kendilerini idare edebilmeleri ve koruyabilmeleri çok müthiş.
Yaptığın müziği nasıl tanımlıyorsun?
Modern müzik diyebiliriz veya özgün müzik. Müziğimi bir tarza hapsedip onu sınırlandırmak istemiyorum, daha doğrusu. Klasik müzikten tutun, Afrika ve Latin müziğine kadar barındırıyor. Ancak zemini Kürt müziğidir. Dolayısıyla daha çok özgün müzik demeyi tercih ediyorum. Bir diğer yandan da sanatımı ve yaratıcılığımı süreklileştirmek istiyorum. Sonu olmadan, sürekli. Müzikte dur durak bilmem. Müzik her zaman var olsun. Bu yüzden bir eseri piyasaya sunduğumda farkı, önemi ve özgünlüğü olsun isterim. Başkaları da sesimizi duysun isterim. Stüdyomu ve her türlü imkanımı sağladım ki bir eser çıkarırken bu sözünü ettiğim süreç ve kontrol benim elimde olsun.
Daha çok minor makamıyla çalışıyorum. Daha duygusal bir his yaratıyor. Çok kez de ağıt melodileri ile çalışıyorum. Bu sesleri klasik müzik ile harmanlıyorum. Çok zengin ve melankolik bir hava oluşuyor. Orta Anadolu Kürtleri’nin müziği de burada kendini belli ediyor, ben de burdayım diyor.
Eserlerinin söz-müziği genelde sana ait. Bu üretimin arka planını anlatabilir misin biraz?
Vakit olduğunda stüdyoya geçiyorum; onlarca parça okuyorum, 20-30 kez enstrüman kayıtları yapıyorum. Burada vaktin nasıl geçtiğini anlamıyorum. Detaylar üzerinde çok çalışıyorum; şiir yazıyorum, miksleri düşünüyorum, klibini planlıyorum ve fırsat buldukça çalışmalara başlıyorum. Çok zahmetli olsa da çok keyif alıyorum.
Son eserin ’Birîna Metê' (halamın yarası) ilgi çekici. Bu eserin hikayesi nedir?
O eserde Hesikê Silikê’nin hikayesini yazıyorum. Konya’nın Kulu ilçesine bağlı Celikan köyünden olan Hesik, babası tarafından çocuğu olmayan halasına verilir; halasının yanında başka bir köyde büyür. Beş kardeşten biri olan Hesik, evlenip Almanya’ya gider. Bir gün, bir kız çocuğu babası olan Hesik, Bonn İstasyonu’nda kayınçosu tarafından bıçaklanarak öldürülür. Hâlâ aralarında ne geçtiğini kimse bilmiyor. Kızı şimdi 10 yaşında… Halası Zaire, ne zaman Hesik’in ismi geçse ağıt yakar, yarası geçmemişçesine ağlar.
Kürt müziği hala dünyaya ulaşamadı
Danimarka’da doğsam da Kürtçe anadilimdir. Anne-babamdan öğrendiğim dil. Dancayı daha iyi konuşsam, İngilizce ve Danca parçalar da söylesem Kürtçe bana daha yakındır. Danimarka kültürü de güzel. Burada eğitimimi tamamladım. Burada imkanlar çok fazla, bunun için müteşekkirim. Bu imkanlar içinde Kürt müziğini en iyi şekilde değerlendirmek istiyorum; bunun için stüdyo ve enstrüman imkanlarım var ve Kürt müziğinin melodisi ve ritmi çok hoşuma gittiği için de Kürtçeyi tercih ediyorum.
Dünyanın birçok yerinde Kürt müziği seviliyor. Ancak Kürt müziği kendini henüz yeterince dünyaya dinletemedi. Genç nesile çağrım; imkanı olan daha serbest müzisyenlik yapsın. Ne yapmak istediklerini bilip, ayakları üzerinde dursunlar. Sanatını, kültürünü unutmasın; her zaman yeni icatlar, yenilikler düşünsün. Yaratıcı olsunlar, farklılıkları olsun.
Hamo Celikan kimdir?
Orta Anadolu Kürtlerinden olan Hamo Celikan, 1979’da Danimarka’da doğdu. Eğitim hayatını burada tamamlayan Celikan, hem öğretmenlik hem de mülteci çocuklar için rehberlik yapıyor. Çok sayıda enstrüman çalan Celikan, bugüne kadar söz müziği genellikle kendisine ait olan çok sayıda single çıkardı. Eserlerine çektiği klipleri ise Youtube sayfası üzerinden paylaşıyor. Celikan köyünü anlatan Dara Mestê adlı belgesel çalışmasında da yer aldı.