Ahmet Arif şiiri olmazsaydı, 33 kurşun hafızaya kazılmayacaktı. Nazım olmasaydı Şeyh Bedrettin belki hiç olmayacaktı. Bu destanlar şiirle güçlendi.
Kürd hafızası da dengbejlikten gelen bir tarihi günümüze taşıyan temel güç oldu. Zerdüşt Gataları şiir sayılabilir. Mem û Zîn bir uzun destan şiirdir. Ehmedê Xanî burada manzum Kürd tarihi ve sosyolojisini yazmıştır. Cigerxwin şiiri yine aynı zamanda tarihi Kürd direniş ve varoluş şiiridir.
Canan Aktaş, Serhat’lı bir kadın şair. Bu hafızanın devamı. İkinci belki de daha etkili Şeyh Sait Destanı şiiri, yeni çıkan Suret Defteri’nde.
Alan Kurdî şiiri: ‘Çocukluğumun kışlarına karlar yağıyor/ Kürdistan’da kanayanı almıyor gövdem’ dizeleri ile tarihi sondan ilk Kürd oluşumuna götüren bir başlangıcı yapıyor. Sonra Şeyh Sait Destanı geliyor: ‘Bir su düştü önüme/Peygamber kapıları aralandı’ diye başlıyor ve ‘Kürd halkına kulluk yapmaktı gayem artık’ diye devam ediyor. Şeyh Garisi ve Enfal şiirleri tarihi günümüze getiriyor. ‘Yan düğmenin izi gibi bedenim’ Şeyh Garisi’nin ruh anlatımı iken, Enfal bir çığlıktır şiirde: ‘Oğlumun mezarı başında/ Barzan diyorum/ “Ayaklarımından çıkmıyor bu çamur”.
Suret Defteri tarih ve tanıdık suretlerin ruh-iç anlatımıdır. Tenasül-donadon felsefesinin vücûd bulmuş biçimi de denilebilir.
Sonra Kürd tarihi son duraktan önce Zerdüşt anlatımı oluyor. ‘Sessizlik kulelerine kendisi tırmanan/toprağı kirletmez bedeniyle’. Tavus kuşu şiiri ise Zerdüşt’e övgüdür. ‘Ağrılar ve kelebekler başlamış/tavus kuşlarına bakarken.’
Ve tarih Kürd’ün ilk oluşumuna inerek son bulma ile başlıyor. Enok’un Kitabı şiiri bir ‘düşmüş melek’ destanıdır. ‘Kanatsız melekler de vardı/hani o varoluşu sorgulayan/filozofların dünyaya atılmışlığından kalma’.
Not: Alıntılar Şair Canan Aktaş’ın son şiir kitabı Klaros Yayınlarından çıkan Suret Defteri’nden. Şairin önceki kitapları; Tenimde Kırlangıç Uykusu ve Bize Ait Olmayan Zamanlar.[1]