Dersim Raporları
Faik Bulut [Bulut, Faik]
Evrensel Basim Yayin
Istanbul 2012
Basılan her kitap nihai fikirler içermez. Tarih, araştırma ve inceleme konularında yazanlar bu kuralı iyi bilirler.
Bitmemiş kitap yeni belge, bulgu, veri ve fikirlerle baştan aşağı değişebildiği gibi, özü korunarak genişleyip
kapsamına zenginlik katılabilir. On dört yıllık aradan sonra elinizdeki incelemenin genişletilmiş üçüncü baskısı
da böyledir. İlk iki baskısı birbiri peşi sıra yapılan bu eserin, onca zaman sonra tekrar basılabilmesi için “yeni
bir malzemeye” ihtiyacı vardı. Zira bu derlemeyi, içeriğine fazla aldırmaksızın 1991’de demokratik mücadelenin
bir parçası olarak; yasak ve tabulara meydan okuyarak aceleyle hazırlamıştık. Kürt meselesi ve Dersim olayının
tabu olduğu bir dönemde, deyim yerindeyse mayın temizleyicisi olma rolünü üstlendik. O tarihten bu yana her
iki mesele hakkında onlarca kitap, broşür, araştırma, anı, bilgi ve belge yayınlandı. Öyle ki, özellikle Dersim olayı
enine boyuna irdelendi. Veri ve belgeler, neredeyse birbirinden kopya edilircesine bir kitaptan diğerine aktarıldı.
Aşağı yukarı konuya ilişkin malzemeler, birbirinin benzeri haline geldiler. Bu derlemenin basılabilmesini gerekli
kılan iki önemli belge elimize geçti. Biri 1890-1900 yılları arasında bir Rus istihbarat subayının Dersim’e ilişkin
raporuydu. Diğeri de dönemin bölge komutanı (Van, Muş, Bitlis, Elazığ ve Dersim) Kazım Karabekir Paşa’nın Dersim
aşiretleri üzerine hazırladığı bilgi ve istihbarat notlarıydı. Kazım Karabekir’in bu incelemesi ağır Osmanlıca bir dille
kaleme alındığından; günümüz Türkçesine sadeleştirerek çevirdik. Bu belgeyi, başka bir yayınevinden çıkan benzeri ya
da kopyasıyla dil/anlam bakımından karşılaştırdık. Bizim çevirimiz ve verdiğimiz anlamın daha doğru olduğuna inanıyoruz.
Başka bir yenilik ise; kitabın “Önsöz Yerine” başlığıyla yazılan bölümünün neredeyse tümünün baştan aşağı gözden geçirilmesi
oldu. Sözgelimi dönemin Erzincan Valisi Ali Kemali’nin “Erzincan” isimli incelemesinde ele aldığı konuları doğrusu ve eğrisiyle
cevaplarken, elimizin altında on dört yıl öncesinin sınırlı malzemesi vardı. O tarihten bu yana çok sayıda kaynak biriktirdik.
Bu arada “Kürtlerin kökeni, Zazaca-Kürtçe ilintisi, Dersim-Deylem” bağlantısı gibi konulardaki eski bakış açımızı temelde korumakla
birlikte, yeni veriler ışığında bazı uç iddialarımıza çekidüzen vermek durumunda kaldık ki, bilimsel anlayış ve yöntemin gereği de budur.
Tartışma ve polemikleri daha serinkanlı karşılayıp; ikna olduğumuz veya olmadığımız konularda, kendi gerekçelerimizin altını doldurmaya
gayret ettik.[1]