Demokratik Barışçı Çözüm ve Kürt Sorunu
Y. Yılmaz Karataş
Evrensel Basım Yayın
2011
Son yirmi yıl içinde, sosyalist teori ve politika incelemelerinin büyük bir bölümünün Kürt sorununa
ayrıldığım söylemek yanlış olmaz. 30 yıldır sürüp giden silahlı çatışma ortamında genel olarak
toplumsal algıyı “terör ve bölücülük” kavramlarıyla yönlendirmeye çalışan psikolojik savaş bakış
açısının etkisi altında, bu yoğun siyasal ve bilimsel çabanın özellikle Türk kamuoyu üzerinde çok
fazla etkili olduğu ne yazık ki söylenemez. Çoğu dergi sayfalarında kalan çözümleme ve
değerlendirmelerin kitaplaşmasınm ilk hedefi, bütün bu birikimin topluca el altında bulunmasını
kolaylaştırmak, daha yaygın okunup tartışılmasını sağlamaktır. Toplumsal, siyasal, askerî, kültürel
pek çok cephesi olan Kürt özgürlük hareketinin karmaşık ve çok yönlü yapısını derinlemesine
anlamak için kuşkusuz yalnızca teorik çaba yeterli değildir.
Ama bu olmaksızın yalnızca duygularla ya da tepkilerle hareket ederek politika oluşturmak da mümkün
değildir. Bunun yanı sıra, Türkiyeli geleneksel solcu bakış açısından “yabancı ve uzak” bir sorun olarak
değerlendirildiğini de düşünürsek, Kürt sorununun genişlemesine tartışılmasının önündeki engellerin
yalnızca yasaklarla ve baskılarla sınırlı olmadığını da görürüz. Gerçekte, bütün toplumsal ve siyasal
yaşamımızı tümüyle dolduran, Türk işçi ve emekçilerinin günümüzdeki ve gelecekteki mücadelelerini
olumlu ya da kimi zaman olumsuz biçimde etkileyen bu hareketin teorik ve pratik olarak olağanüstü zengin
bir birikim oluşturduğunu görebilmeliyiz. Bu noktada önemli olan, örneğin bir Latin Amerika ülkesinde
olup bitenleri “kendi parçamız” gibi hissedebilirken, mahallemizde, İşyerimizde, kentlerin meydanlarında
akıp giden hareketi eksik-yanlış, önyargılı ya da basitleştirilmiş şemalar ışığında ele almanın yol açacağı
sapmaların ve yetersizliklerin farkında olabilmektir.[1]