PÎREMÊRD ve ATİLLA SAV Kuzey Kürdistanlı bir çok çevre tarafından tanınan şahsiyetler. PÎREMÊRD, tüm yaşamını Kürd tarihine, edebiyatına, Kürdistan’ın bağımsızlığı ve özgürlüğüne adanan büyük bir Kürd şair, gazeteci, politikacı ve büyük bir Kürd alimi olarak hemen hemen tüm dünya Kürd yurtseverleri tarafından tanınmaktadır.. Ayrıca Kürdistan’ın dört bir yanında NEWROZ denilince ilk akla gelen Kürd şahsiyeti: PÎREMÊRDdir.
6 Aralık 2020 tarihinde 89 yaşında korona virüse yenik düşen eski bakan, Türkiye Barolar Birliğinin eski başkanı ve aynı zamanda kurucu Genel Sekreteri, eski Milletvekili, Tiyatro eleştirmeni ve Avukat Atilla Sav’ın ölüm haberi Türk yazılı ve görsel medyasında çok geniş bir şekilde yer aldı. Kemalist kalemşörlerden Prof. Dr. İlber Oltaylı “ Atilla Sav Bir Dünya Aydını”, Yekta Güngör Özden “ Bir Seçkin’in Ardından”, CHP eski Genel Sekreteri Önder Sav ve bir dizi resmi kurum ve kuruluş Atilla Sav’ın ölümü üzerine mesajlar yayınladılar ve ölüm ilanları verdiler..
19 Mayıs 1931’de Ankara’da doğdum.
- İlkokulu Mimar Kemal İlkokulunda bitirdim.
- 1942’de Ankara Atatürk Lisesi’nin Orta kısmına yazıldım. 1948 yılında liseden mezun oldum.
- 1948’de Ankara Hukuk Fakültesi’ne yazıldım. 1952’de Fakülteyi bitirdim.(1951- 52 döneminde Hukuk Fakültesi Öğrenci Derneği Başkanlığı yaptım.)
- Fakülteyi bitirince Ankara Barosu’nda staja başladım. Stajımı babam ve meslek ustam Avukat Nejat Sav’ın yanında yaptım. 9 Eylül 1953’de Ankara Barosuna yazıldım. Babamla birlikte çalışmaya başladım.
- Yazıhane İşkur Han’da idi. Böylece lisans üstü meslek çalışmasını İşkur Han Akademisi’nde tamamladım.
- Askerliğimi, Hava Kuvvetleri Kayseri Hava İkmal Merkezi’nde Askeri Hakim olarak yaptım. Ekim 1954’te terhis oldum. Mesleğe devam etmek üzere yazıhaneye, İşkur Han’a döndüm. O tarihten beri Ankara Barosu’nun üyesiyim.
- 1955 Eylül’ünde sınıf arkadaşım ve meslektaşım Nuyan Ölçer’le evlendik. İki çocuğumuz var. Oğlumuz Dr. Aydın Sav Patoloji Profesörü. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde öğretim üyesi olarak çalıştı. Acıbadem’e geçtikten sonra 2014 yılında emekli oldu. Şimdi, Yeditepe Üniversitesi’nde öğretim üyesi. Kızım Avukat Dr. Özden Sav, Dışişleri Hukuk Müşaviri olarak çalıştı. 2013 yılında emekli oldu. Şimdi Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde öğ- retim görevlisi olarak “İhsancıl Hukuk” dersi veriyor.
MESLEK ÇALIŞMALARIM:
- 1957-58 ve 1964- 65 dönemlerinde Ankara Barosu Yönetim Kurulu üyeliği yaptım. (ABAYS’ın kuruluşunda Sayman üye idim.)
- 1953-54 ve 1978- 80 dönemlerinde Ankara Barosu Dergisi Yayın Kurulunda çalıştım.
- 9 - 10 Ağustos 1969’da Ankara’da toplanan Türkiye Barolar Birliği’nin ilk genel kurulunda Ankara Barosu delegesi olarak bulundum. İlk Yönetim kuruluna seçildim. Genel Sekreterlik görevine getirildim.
- 1970’de Ankara Barosu Başkanlığı’na seçildim. „
- 1980 yılında olağanüstü genel kurulda Türkiye Barolar Birliği Başkanlığına seçildim. 1982’de olağan genel kurulda yeniden seçildim.
- Ankara Barosunca düzenlenen 2000, 2002, 2004,2006, 2008, 2010, 2012, 2014 Hukuk Kurultaylarında düzenleme kurulu üyeliğinde görev yaptım.
- Türk Hukuk Kurumu Başkanlığında iki dönem görev yaptım. (1992-1996)
- Meslek ve hukuk dergilerinde elliyi aşkın yazım yayınlandı. Birlik Başkanlığı dönemi de dört kez adalet yılının açılış konuşmasını Birlik adına yaptım.
- Meslek ve hukuk dergilerinde karar notları ve inceleme yazılarım çıktı.
- Türkiye Barolar Birliği’nce Meslekte Altmış Plaketi verildi.(2013)
MESLEK DIŞI İLGİ VE UĞRAŞLARIM-SOSYAL İLİŞKİ VE ETKİNLİKLERİM;
- Sanatseverler Kulübü (Sanat Kurumu) üyesi olarak yönetim kurulu üyeliği, sanat kolu başkanlığı yaptım(1968-1970). Sanat Kurumu Tiyatro Ödülleri Seçici Kurulu üyeliğini kuruluşundan beri yapıyorum.(1964-2017)
- 1959 yılında Türk Dil Kurumu’na (Atatürk’ün kurucusu olduğu Kurum) üyeliğe kabul edildim. Üyeliğim Kurumun varlığına el konulmasına kadar devam etti(1982). Bu süre içinde 1976-1978 döneminde yönetim kurulu üyeliği 1978-1980 döneminde Asbaşkanlık görevlerinde bulundum.
- Gençlerbirliği Spor Kulübünün 1956 yılından beri üyesiyim. Divan Kurulu üyeliği ve başkanlığı görevinde bulundum.
- 1962-64 döneminde Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü Merkez Ceza Kurulu üyeliği görevi yaptım.
- 1965-80 yılları arasında Futbol Federasyonu Hukuk Kurulu üyeliği yaptım.
- ÇAĞSAV (Çağdaş Sanatlar Vakfı)’ın kurucu üyesiyim.
- Anadolu Kulübü ve T.Parlamenterler Birliği’nin üyesiyim.
ÖDÜLLER;
- İLEV-İletişimliler Vakfı( İletişim Fakültesi) Meslekte Elli Yıl Ödü- lü (05.04.2013)
- Tiyatro Eleştirmenleri Birliği Onur Ödülü (2018)
TİYATRO ELEŞTİRMENLİĞİ;
- 1955 yılından başlayarak çeşitli dergilerde eleştiri ve deneme ya- zıları yazdım. 1959’dan beri düzenli olarak tiyatro eleştirileri ya- zıyorum. Yazılarım Tercüman ve Milliyet gibi günlük gazetelerde, Milliyet Sanat Dergisi’nde düzenli olarak yayımlandı.Ayrıca Mey- dan, Hisar, Kim, Forum, Pazar Postası, Türk Dili, Çağdaş Türk Dili, Yenilik, Yeditepe, Varlık, Değişim gibi dergilerde yayımlandı. 1966’dan 2017 yılı sonuna kadar Milliyet Sanat Dergisi’nde dü- zenli olarak yazdım. Tiyatro yazılarımdan bir seçki Devlet Tiyat- roları Genel Müdürlüğü İç Hizmet Yayınları arasında “Tiyatro Üzerine Yazılar” başlığıyla yayımlandı.
- Tiyatro Eleştirmenleri Birliği’nin üyesiyim. 2002- 2004 döne- minde başkanlık görevinde bulundum.
AYRICA;
- MEYDAN LAROUSSE Ansiklopedisi’nin tiyatro bölümünde edi- tör olarak görev yaptım.
- TÜBA (Türkiye Bilimler Akademisi)’nin hazırladığı Bilim Terimleri Sözlüğü’nün Hukuk Terimleri bölümünde Prof. Dr. Cem Eroğul, Avukat Erkan Yücel ile birlikte çalıştım.(üçbini aşkın hu- kuk terimi derlendi.)
HALEN;
Türk Hukuk Kurumu’nda , Türk Hukuk Lügati (1943)nin yenilenerek basıma hazırlanması için oluşturulan kurulda üye olarak çalışıyorum.(Sekiz bini aşkın terim taranarak yazıldı.)
SİYASAL ÇALIŞMALARIM;
- 1971 yılında Parlamento dışından Çalışma Bakanlığı’na getirildim. Bir süre Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı görevi de yaptım.1971 sonunda Aralık ayında on bakan arkadaşımla birlikte istifa ederek ayrıldım.
- 1983’de SODEP (Sosyal Demokrasi Partisi)’te kurucu üye olarak görev aldım. Genel Başkan Yardımcılığı’na seçildim. Veto edilmemizden sonra geri dönüşümüzde Genel Sekreterlik görevine geti rildim. Halkçı Parti ile birleşerek SHP’nin oluşumundan sonra MKYK üyeliği görevlerinde bulundum. Genel sekreterlik görevi yaptım.
- 1992’de Cumhuriyet Halk Partisi’nin yeniden açılmasından sonra Ankara İl Başkanlığı görevine getirildim. Daha sonra Parti Meclisi üyeliği ve Genel Sekreter Yardımcılığı görevlerinde bulundum.
- 1995-1999(XX.Dönem) sürecinde Hatay Milletvekili oldum“
PÎREMÊRD KİMDİR?
Pîremêrd’in gerçek ismi, Tofiq Mahmud Hemzedır. Yani bizim Kürdlerin söylemiyle Tofiq Begê Mehmud axayê Hamza Axayê Mesref…
Pîremêrd 1867 yılında Güney Kürdistan’ın Suleymaniye şehrinin Gowej mahalesinde dünyaya geldi.Pîremêrd’in dedesi Baban Kürd Mirliğinin son Miri olan Ahmed Paşa Baban’ın Maliye Bakanıydı. Bunun için o „Mesref“lakabıyla anılıyordu. Pîremêrd çok küçük yaşlarda ( 6 yada 7) okula gönderiliyor. İlk olarak Molla Hüseyin Goce’nin hücresinde eğitimine başlıyor. Burada Kuran ve Hücre eğitiminin ilk temel bilgileri alıyor. Daha sonra Molla Saidi Zilzileyi’nin Hücresinde eğitimine devam ediyor.
Bu eğitiminden sonra Pîremêrd’in Feqilik dönemi başlıyor. İlk önce dedesinin camisinde (bugünde hala var olan „Mizgefta Hemzeaxa“ da) Molla Mehmud tarafından kendisine Arapça dersler veriliyor. Bu eğitimini tamamladıktan sonra o dönemdeki tüm Feqiler gibi kaldığı bölgeyi terkediyor ve Doğu Kürdistan’ının Bane şehrine gidiyor. Belli bir dönem orada kaldıktan sonra yeniden Suleymaniye’ye dönüyor. Pîremêrd 15 yaşına girdiği zaman 1882 yılında Suleymaniye Nüfus Dairesine katib oluyor. Daha sonra yine Suleymaniye’de Mahkeme katibi oluyor.
1883 yılının haziran ayında Halebçe şehrinde „Emlak Humayuni“ nin katibi oluyor. Pîremêrd 1886 yılında Şarbajer Mahkemesinin Başkatibi oluyor. Pîremêrd 1895 yılında Osmanlılar tarafından Kerbela Müdürünün yardımcılığına atanıyor. Fakat bu göreve gitmiyor ve istifasını veriyor. Devletin işlerinden elini çektikten sonra Şeyh Mustafa Neqib Pîremêrd’i yanına vekil olarak alıyor.
1898 yılında Sultan Abdulhamid’in daveti üzerine Şeyh Mustafa Neqib ve Şeyh Saidi Hefid (Şeyh Mahmud’un babası daha sonra Osmanlılar tarafından Musulda öldürüldü) bir Karwanı örgütleyerek İstanbul’un yoluna düşüyorlar. Pîremêrd’e bu Karwan ile birlikte gidiyor. Bu Karwan’ın tüm masraflarını Osmanlı Sarayı üstleniyor. İstanbul’da Sultan’a misafir oluyorlar. Değerli Kürd şairi Ziwer’de anılarında kendisi ile Şeyh Mahmud’unda kafile de olduğunu yazıyor. Kürd kaynakları Sultan Addulhamid’in Kak Ahmedi Şeyhi İstanbula davet ettiğini, fakat o hasta ve yaşlı olduğundan dolayı gidemediğinden dolayı, oğlu Şeyh Saidi gönderiyor. Kak Ahmedi Şeyh o dönemler Güney Kürdistan’ın çok yaygın bir alanında tek dinsel otoriteydi, namı tüm bölgeyi sarmıştı. İstanbul’da bir yıl kaldıktan sonra Pîremêrd Şeyh Said, Şeyh Mustafa ve daha bir çok tanınan şahsiyet ve aydınlarla birlikte Hacca gidiyor. Bu Hacc ziyaretinden sonra Pîremêrd „Haci Tofiq Bey“ diye anılmaya başlıyor.
Pîremêrd Hac ziyareti sırasında büyük Kürd şairi Wefayi ve yine büyük Kürd din alimlerinden Seyid Ahmed Xaneqa Kerkuki ile karşılaşıyor. Pîremêrd bu iki Kürd şahsiyetiyle Hicaz üzeri geri dönüyor. Fakat, büyük Kürd şairi Wefayi(imkanım olsa onunda yaşamı ve eserleri üzerine bir yazı hazırlamak isterim) Hicaz’da vefat ediyor ve orada gömülüyor. Seyid Ahmed Güney Kürdistan’a dönüyor ve Pîremêrd ise İstanbul’un yolunu tutuyor.
O dönemler İzzet Paşa Sultan Abdulhamid’in katibiydi. İran Şahı Nasreddin Şah Sultan Abdulhamid’e bir mektup yazıyor. İzzet Paşa’nın istemi üzerine Pîremêrd Nasreddin Şah’a Farsça cevabi mektubu yazıyor. 14 Eylül 1899 yılında Sultan Abdulhamid’in fermanıyla Pîremêrd Yüksek Şura’nın üyeliğine alınıyor. Yine bu süreçte Pîremêrd İzzet Paşa vasıtasıyla Hukuk Fakultesine yazılıyor ve hukuk eğitinini bitiriyor. 1908 yılında Meşrutiyetin ilanından sonra Meclis- Ala dağıldı. 1908‘e kadar Pîremêrd gazete ve dergilerde de yazılar yazıyordu.
1908 yılının eylül ayında İstanbul’da Seyid Abdulkadir ve Emin Ali Bedirxan gibi önemli Kürd şahsiyetlerinin önderliğinde kurulan „Kürd Teavün ve Terakki Cemiyeti“in aktif temel kadrolardan biride Pîremêrd di.(Bu Cemiyete ve çıkardığı gazeteye ilişkin Malmizanij‘ ın çalışmasına bakınız)
Bu cemiyet aynı yılın 9 Kasımında „Kürt Teavün ve Terakki Gazetesi“ni çıkarıyor.
Pîremêrd bu gazetenin imtiyaz sahibi ve ve sorumlu müdürüydü. 9 ay boyunca çıkan gazetede çok ciddi ürünler verdi. (Bu Cemiyete ve çıkardığı gazeteye ilişkin Malmizanij‘ ın çalışmasına bakınız. O dönemler Pîremêrd Suleymaniyeli Tevfik, S .T ve başka isimler altında da yazıyordu. Pîremêrd ismi çok sonrada geliyor)
Aslında Pîremêrd bu Kürd gazetesinden önce 1907 yılın da „Resimli Kitab“ı çıkarmak için izin alıyor .
Bazı kaynaklar İttihat ve Terakki partisinin iktidarı ele geçirdikten sonra çeşitli bahanelerle Kürd kadrolarını dağıtığını söylüyorlar.
1909 yılında eylül ayında Pîremêrd Çolemerg kaymakamlığına atanıyor. 1912 yılının nisan ayında Karamürsel kaymakamlığına getiriliyor. 1915 yılının şubatında Balawa kaymakamlığı, 1916 yılında Beytüşşebap kaymakamlığına atanıyor. Daha sonra 1917 yılında Gümüşköy ve aynı yıl Adapazarı ve Heybeli Ada kaymakamlıklıkların atanıyor.
En son Pîremêrd 1918’den 1923 yılları arasında Amasya valiliği görevini yapıyor. Daha sonra Bağdat üzerine 1925 yılında Suleymaniye’ye geri dönüyor. Pîremêrd ‚in İstanbul, Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da geçirdiği çeyrek asırlık yaşamı hakkında (Kürd gazeteciliğ hariç) hiç bir çalışma yok. Güney Kürd araştırmacıları Pîremêrd’in yaşamı ve eserleri hakkında onlarca akademik arıştırma ve yüzlerce makale yayınlamış durumdalar.
Fakat hiç bir eserde onun kaymakamlık ve valilik yaptığı yıllardaki süreçler hakkında hiç bir bilgi yok. Bu görev Kuzeyli Kürdlere düşüyor. Ayrıca Pîremêrd İstanbul’u temeli olarak terkedip Güney Kürdistan’a döndüğü zaman Nejad ve Wedat adlı iki oğlunu ve eşini terk edip gidiyor. Mutlaka Nejad ve Wedat yaşamasalar dahi onların çocukları ve torunları var. Onlardan bazı bilgiler alınabilinir. Bu düğümü çözmekte Kuzey Kürdlerin önünde duruyor.
Şu hususu da vurgulamadan geçmek doğru olmaz. Pîremêrd Osmanlıların başkentinde yaşadığı dönemde İstanbul’da çıkan Jîn dergisine de ciddi katkıları oldu. Pîremêrd, Türkiye’de olduğu zaman tandıkları, dostları ve o dönemdeki Kürd aydın çevreleri ona sürekli mektup yazarak ve doğrudan ilişki kurarak Suleymaniye’ye dönmesini istediler. O ise 1925 yılında Suleymaniye’ye döndü. Pîremêrd bu arada hiç resmi bir görev almadı. 1926 yılında Suleymaniye Belediyesi Huseyin Nazım’ın sahibi ve idari müdürlüğünde JİYAN GAZETE sini yayın faaliyetine soktuğu zaman, Pîremêrd bu gazetenin Genel Yayın Yönetmenliğine getirildi. Pîremêrd bu görevi 1932 yılına kadar, yani Hüseyin Nazım’ın ölümüne kadar sürdürdü. 1932 yılından ittibaren Pîremêrd Hüseyin Nazım’ın yerine geçiyor.
1938 yılında Pîremêrd JÎYAN Gazetesinin ismini JÎN olarak değiştiriyor ve 1950 yılının 15 haziranına kadar yayın faaliyetini idare ediyor.
Pîremêrd, 19 Haziran 1950’de Suleymaniye şehrinde şeker hastalığı ve böbrek yekmezliğinden dolayı Kürd basın ve kültür dünyasını fiziki olarak terkediyor. Pîremêrd’in isteği üzerine sürekli olarak Newrozları örgütlediği Mameyare’de toprağa veriliyor.( Pîremêrd’in özel yaşamına ilişkin bir çok kaynağa baş vurdum, Umêd Aşna’nın Pîremêrd, Pedaçuneki Jiyan u Berhemekani Aras Yayınları, Hewler 2001 adlı eserini temel aldım. Pîremêrd’in yaşamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak istiyen arkadaşlar bu kaynağa baş vurabilirler)
PÎREMÊRD’IN EDEBIYAT YAŞAMI
Aslında Pîremêrd çocuk döneminde edebiyata ve şiire ilgi duyuyor ve şiir yazmaya başlıyor. Pîremêrd’in ilk şiiri 1883 yılında „Tercumani Heqiqet“te çıkıyor. Bu yayının edebiyat bölümüne bakan eğitmen Naci şiiri yayınladığı zaman Pîremêrd’i öven bazı şeylerde yazıyor.
Yine Pîremêrd Osman Paşa Caf’ın inşa ettiği sarayı bitimleyen şiiri 11 yada 12 yaşlarında olduğu ve Halebçe’de Feqilik yaptığı dönemde yazmış.
Ne de olsa Alladin Secadi’nin dediği gibi 10 yaşlarında olduğu zaman Said Zilzileyi’nin yanında Nizami’nin Şirin ve Xusrew’in derslerini alıyor.
Bazı kaynaklar Pîremêrd’in çocukluk yaşlarında hocasıyla Şirazi’nin bir şiiri üzerine yürütükleri tartışmadan sonra aralarının açıldığı yazıyor.
Umêd Aşna’nın verdiği bilgilere göre 31 yaşında olduğu zaman İstanbul’a gitmiş. Bu süreç boyunca yazdığı şiirleri „Tercumani Heqiqet“ten çıkanı hariç diğerlerine ulaşılmış değildir.
Pîremêrd Kürdistan’da olduğu zaman klasik Kürd edebiyatına ilgi duyuyor ve kendisinden öncesi Kürd şairleri hakkında ciddi bilgilere sahiptir. Pîremêrd İstanbul’a gitmeden önce Nali, Salim, Kurdi, Haci Qadri Koyi, Mehwi ve Mewlewi gibi klasik Kürd edebiyatının önde gelen büyük şairlerinin eserlerine hakim durumdadır. O dönem hazırladığı ve şiir harmanı diyebileceğiz notlarında yukarıda saydığım şairlerinin bir çoğunun şiirleri bulunmaktadır.
Fakat, şairin İstanbul’a gitmesiyle birlikte önüne başka ufuklar açılıyor. Hukuk eğitimini İstanbul’da yapıp ve tamamlarken bir boyutu ile de Avrupa kültürüylede tanışıyor. Zaten Pîremêrd Kürd Medreselerinde okuduğu dönem Arap , Fars , Kürd ve Türk edebiyatı hakkında çok ciddi bilgilere sahipti. İstanbul’da olduğu zaman Sultan’ın emriyle Meclis’e üye olması , Hukuk eğitimini görmesi ve İstanbul’da farklı milletlerden aydınlarla tanışması onun hayatında önemli değişimlere neden oluyor. Pîremêrd’in kendiside anılarında yer yer bu gerçekliğe değinmektedir.
Sayın Umed Aşna yukarıda sözünü ettiğim eserinde Pîremêrd’in edebiyat dünyasında katkıda bulunduğu yayınların bir listesini veriyor. Bu listeyi özetliyerek veriyorum.
1) „Resimli Kitab“ imtiyaz sahibi Pîremêrd’in kendisidir. Fakat bu güne kadar bu dergi hakkında hiç bir bilgi yok.
2)“Kürd Teavün ve Terakki Gazetesi“(1908-1909) : Türkçe ve Kürdçe çıkan bu gazetenin imtiyaz sahibi Pîremêrd’in kendisidir. (Geniş bilgi için Malmizanij’ın bu gazete üzerine çalışmasına bakınız)
3) Pîremêrd, Faik Sabri Bey ile birlikte „ Meswer Muhidit“ gazetesini çıkarıyor.
4) Pîremêrd, 1918-1919 yıllarında İstanbul’da yayınlanan JÎN dergisinin bir çok sayısına şiirler yazmış ve çevirler yapmıştı.(Bu konuda daha fazla bilgi için sayın M. Emin Bozarslan’ın JİN’in çevirisine bakınız)
5)Yine Tahran’da çıkan „Şems“ Gazetesine İstanbul’dan şiirler ve yazılar gönderiyordu. Bu gazetenin sahibi Said Huseyin İraniydi.
6)Yine Pîremêrd’in söylemiyle Tahran’da çıkan, „Ferheng“ dergisine ve „Şefaqi Surix“ gazetesine İstanbul’dan şiir ve makale gönderiyordu. Pîremêrd Tahran’a yazılarını „Tahir Hamadani“ aracılığı ile gönderiyordu.(Büyük Kürd şairi Baba Tahir Hamadani’nin ismini almış olmalı)
7) Pîremêrd bir çok defa „Huriyet“ ve „ İqdam“ gazetelerine baş yazılar yazmış….
8) Pîremêrd Abdullah Cevdet’in çıkardığı „İctihad“ dergisine(1904-1912) oğlu Nejad ile birlikte ürünlerini yayınlıyorlardı. Bu konuda Pîremêrd şöyle diyor: „ Abdullah Cevdet meşrutiyetten sonra Avrupa’dan İstanbul’a dönmüştü. Herkesten fazla ben ve oğlum Nejad derginin basım ve yayınında kendisine yardımcı olduk.
9 “Tercumani Heqiqet“ gazetesine şiir yazmış.10) Fransızca çıkan TAN gazetesine Fransa’da yüksek eğimini yapan İbrahim Heyderi’nin oğlu davut aracılığıyla Nali’nin ve başka Kürd şairlerinin şiirlerini çevirerek gönderPîremêrd’iiyordu.
Daha öncede vurguladığım gibi Pîremêrd o dönemler farklı isimlerle yazıyordu. Bunlardan bazıları:
Suleymanyeli Tofiq, S.T, Suleymaniyeli Mahmud Nejad, Suleymaniyeli M. Nejad Tofiq, M. M, Suleymaniyeli Wedad, İsmail Wedad…..vs…
İnsan İstanbul’da yayınlanan JİN’in var olan sayılarına ve Kürd Teavün ve Terakki Gazetesinin sayfalarına baktığı zaman Pîremêrd’in Kürd edebiyatına olan aşkına ve üretkenliğine hayran kalıyor.
Zaten Pîremêrd 1925 yılında Suleymaniye’ye vardıktan sonra tüm yaşamını Kürd edebiyatına ve basınına adadı. Pîremêrd’in ölüm tarihi olan 1950’ye kadar yani yaklaşık olarak 25 yıl boyunca o sistemli ve sürekli yazdı. JÎYAN ve JÎN Dergileri bu büyük dehanın sırtında yürüdüler.
ve başka Kürd şairlerinin şiirlerini çevirerek gönderiyordu.
Daha öncede vurguladığım gibi Pîremêrd o dönemler farklı isimlerle yazıyordu. Bunlardan bazıları:
Suleymanyeli Tofiq, S.T, Suleymaniyeli Mahmud Nejad, Suleymaniyeli M. Nejad Tofiq, M. M, Suleymaniyeli Wedad, İsmail Wedad…..vs…
İnsan İstanbul’da yayınlanan JİN’in var olan sayılarına ve Kürd Teavün ve Terakki Gazetesinin sayfalarına baktığı zaman n Kürd edebiyatına olan aşkına ve üretkenliğine hayran kalıyor( Aso Zagrosi, Büyük Kürd Şairi Pîremêrd’in Yaşamı ve Eserleri)
Şimdi bir çok okuyucu farklı dünya görüşlerine sahip, hatta birbirlerinin tersi kutuplarda yer alan PÎREMÊRD ile ATİLLA SAV’ın nasıl akraba olduklarını merak ediyor.
Yıllar önce Pîremêrd üzerine yazdığım yazı serisinde Pîremêrd‘in “ Nejad ve Wedat adlı iki oğlunu ve eşini terk edip gidiyor. Mutlaka Nejad ve Wedat yaşamasalar dahi onların çocukları ve torunları var. Onlardan bazı bilgiler alınabilinir.
Bu düğümü çözmekte Kuzey Kürdlerin önünde duruyor.” diye bir soru ortaya sormuştum.
Daha sonraları Atilla Sav’ın Pîremêrd‘in torunu olduğuna dair bazı bilgiler aldım. Geçenlerde Newroz’dan olayı Pîremêrd ile ilgili eskiden kaleme aldığım makaleyi yeniden güncelleştirdim.. Evdal Beyani arkadaşın yazıma Pîremêrd’in ailesine ilişkin düştüğü notu görünce yeniden konuya ilişkin bir şeyler yazmaya karar verdim.
Pîremêrd, geçen yüzyılın başlarında İstanbul’da çıkan Kürd basınında farklı isimler altında yazılar yazdığını biliyoruz. Bundardan Suleymanyeli Tofiq, S.T, Suleymaniyeli Mahmud Nejad, Suleymaniyeli M. Nejad Tofiq, M. M, Suleymaniyeli Wedad, İsmail Wedad…..vs…[1]