İçişleri Bakanlığı tarafından 81 il valiliğine gönderilen Hacı Bektaş Veli’yi Anma ve Muharrem Ayı Genelgesi’ne yönelik Alevi derneklerinden tepki geldi. Ortak açıklama yayınlayan Alevi dernekleri “Devlet, Alevilerin eşit yurttaşlığına inanıyorsa taleplerinin tamamını karşılamalıdır” dedi.
İçişleri Bakanlığı Hacı Bektaş Veli’yi Anma Etkinlikleri ile Muharrem ayının aynı döneme denk gelmesi üzerine 81 İl Valiliğine genelge gönderdi. Genelgede, Hacı Bektaş Veli’yi Anma programlarına katılmak isteyenlere destek olunması istenirken, Muharrem ayında Yas-ı Mateme ortak olma ve oruç açma lokmalarına vali ve kaymakamların da katılımıyla cemevi yöneticileri, vakıf veya derneklerdeki halk ve kanaat önderleriyle birlikte olunması istendi.
İçişleri Bakanlığı’nın genelgesine tepki gösteren Alevi Bektaşi Federasyonu, Alevi Dernekleri Federasyonu, Alevi Vakıflar Federasyonu, Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı, Alevi Kültür Dernekleri ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği ortak açıklama yaptı.
7 Alevi kurumu açıklamasında “Her fırsatta Alevilerin aşağılanmasına izin veren, onları görmezden gelen hatta milyonlarca Aleviyi azınlık nitelendiren, zorunlu din dersiyle Sünniliği dayatan devlet, bu genelgelerle sanki Alevilerin taleplerine sıcak bakıyor yaklaşımı vermesi bizim açımızdan tehlikelidir. Çünkü Aleviler görünene değil niyetteki manaya bakan bir toplumdur” ifadelerini kullandı.
Açıklamada, “Asimilasyon, bir toplumun inançsal ve yaşamsal değerlerinin yok oluşuna ve bireyin kendi değerlerinden kopmasına yönelik planlanır. Alevilik inanç ilke ve ahlak kurallarının kavrayışı, cezalandırma ya da ödül alma üzerine değil, zekâ ve vicdan üzerinedir. Alevilerin bu Yol ve Erkan’dan kopması demek düşkünlük demektir” şeklinde tepki gösterildi.
“Alevilerin inanç tutum değerlerinin Sünnilikle hiçbir bağlantısı yoktur denilen açıklamada İnancımız bilgi ile ibadetin bir kazanda kaynaması ile bugüne gelmiştir. Dolayısıyla Muharrem (Matem) oruçlarımız da Sünnilikteki Ramazan orucuna benzemez. Aynı aklı ve şekli barındırmaz” denildi.
Açıklamada “Devlet, Alevilerin eşit yurttaşlığına inanıyorsa taleplerinin tamamını karşılamalıdır” ifadelerine yer verildi.
Ortak açıklamada İçişleri Bakanlığı’nın genelgesi “bizim açımızdan ikiyüzlülüktür” denilerek, “Bu genelgedeki niyet bizim açımızda açık değildir. Her fırsatta Alevilerin aşağılanmasına izin veren, onları görmezden gelen hatta milyonlarca Alevi’yi azınlık nitelendiren, zorunlu din dersiyle Sünniliği dayatan devlet, bu genelgelerle sanki Alevilerin taleplerine sıcak bakıyor yaklaşımı vermesi bizim açımızdan tehlikelidir. Çünkü Aleviler görünene değil niyetteki manaya bakan bir toplumdur” şeklinde tepki gösterildi.
“Benzerlik yaratma çabalarını reddediyoruz” denilen açıklamada Alevi örgütlerinin açıklamasında Alevilerin talepleri de yer aldı.
Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:
Aleviler, eşit yurttaşlık hakkı istiyor
Aynı coğrafyada farklılıkları çatıştıran ya da kendisiyle uzlaştırmaya zorlayanların ve bu amaçla ikiyüzlü diyaloglarla kendine biat edenlerle ittifak kuranların Muharrem iftar sofraları samimi olmadığı gibi trajikomiktir. Bizler, “geçmişten günümüze Kerbela devam ediyor” diyoruz. Aleviler ve Cemevi kurum yöneticileri bilmelidir ki; geçmişten bugüne hiçbir somut unsurla farklılığımızı kabul etmeyen, çeşitliğimizi hak ve adaletle uzlaştırmayanların sofrasında Muharrem orucu açmak, Şah Hüseyin’in hak ve adalet mücadelesinden vazgeçmektir. Kırklar Cemine nasıl urbasından sıyrılmış şekilde giriliyorsa Matem sofrasına da canlar aynı anlayışla davet edilmelidir. Alevilerin orucu, hak ve adalet orucudur.
- Aleviler, ibadethanelerinin kendi inanç değerleri üzerinde statüye kavuşmasını istiyor;
- Aleviler, laiklik ilkesi gereği olarak çocuklarının zorunlu din dersine zorlanmasına karşı çıkıyor;
- Aleviler, kamusal alanda yok sayılmamak ve devlet yönetim birimlerinde fişlenmemek istiyorlar;
- Aleviler, eşit yurttaşlık hakkı istiyor. Bu sorunlarımızın çözümü için bize samimi yaklaşan tüm siyasi partilere, sivil toplum örgütlerine ve haksızlığı gören tüm Sünni canlarımıza Muharrem ayında soframız da kapımız da açık diyoruz.
12 İmam oruçları ve Matemin Kerbela’dan bugüne kadar gelmesi, dünyadaki tüm mazlum halkların özgürlük arayışının sembolü ve aynı zamanda eşitlik, doğruluk ve adalet vurgusuyla kötülere, zorbalara karşı takındığımız net bir tavırdır. Bugün ülkemizde yoksullukla, yolsuzlukla, talanla mücadele eden halkın kendisidir. Topyekûn Kerbela’yı yaşayan halkların dramatik yaşam şeklini, yaratıcının hikmetine bağlayan diyanet işleri başkanı taraflıdır. Devletin bir bütün olduğu ve her kurumunun aynı akıl ile yönetildiği bu dönemde Cemevlerini İbadethane olarak görmeyen ve yasal statü hakkını gasp eden bu anlayışa kanmamız mümkün değildir.”[1]